ANAYASA MAHKEMESİNİN BAŞVURUCUNUN BAŞVURU FORMUNDA İLERİ SÜRDÜĞÜ GEREKÇEYLE SINIRLI İNCELEME YAPACAĞI

SAYILAR

Esas No : 2017/31971
Karar No : 2017/31971
Tarihi : 16/12/2020
İlgili Kanun/Madde : 4857 S. İşK/25
Yargı Yeri: T.C. ANAYASA MAHKEMESİ

Ek Başlıklar :

l ANAYASA MAHKEMESİNİN BAŞVURUCU-NUN BAŞVURU FORMUNDA İLERİ SÜRDÜĞÜ GEREKÇEYLE SINIRLI İNCELEME YAPACAĞI
l BAŞVURUCUNUN BİREYSEL BAŞVURU KAPSAMINDAKİ HANGİ HAKLARININ İHLAL EDİLDİĞİNİ AÇIKLAYIP DELİLLENDİRMESİ GEREKTİĞİ

Tam Metin

İlgili Kanun /Madde
4857 S. İşK/25

T.C
ANAYASA MAHKEMESİ

Başvuru No. 2017/31971
Tarihi: 16/12/2020

l ANAYASA MAHKEMESİNİN BAŞVURUCU-NUN BAŞVURU FORMUNDA İLERİ SÜRDÜĞÜ GEREKÇEYLE SINIRLI İNCELEME YAPACAĞI
l BAŞVURUCUNUN BİREYSEL BAŞVURU KAPSAMINDAKİ HANGİ HAKLARININ İHLAL EDİLDİĞİNİ AÇIKLAYIP DELİLLENDİRMESİ GEREKTİĞİ

ÖZETİ: Önemle belirtilmelidir ki bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesinin görevi başvurucunun başvuru formunda İleri sürdüğü gerekçelerle sınırlı bir incelemeyi kapsamaktadır. Başvurucunun bireysel başvuru formunda mağduriyetini gösteren açıklamaları yapmaması ve/veya mağduriyetine dayanak olarak ileri sürdüğü hususları delillendirmemesi durumunda Anayasa Mahkemesi başvurucu yerine geçerek delil toplama ve ihlal iddialarım gerekçelendirme görev ve yükümlülüğüne sahip değildir {Mustafa Abaydın., § 27).
Sonuç olarak başvurucu; ihlal iddiasına ilişkin delillerini sunma ve bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiş, bu bağlamda ileri sürdüğü ihlal iddialarını temellendirememiştir.

T, BAŞVURUNUN KONUSU
Başvuru, başvurucunun yaptığı bazı sosyal medya paylaşımlarının işçi ile işveren arasındaki güven ilişkisini bozduğu gerekçesiyle başvurucunun İş sözleşmesinin feshedilmesinin bazı anayasal haklan ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
a BAŞVURU SÜRECİ
Başvuru 28/7/2017 tarihinde yapılmıştır.
Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
Başvuru belgelerinin bîr Örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
OLAY VE OLGULAR
Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledin
Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmıştır. Darbe teşebbüsüne karşı koyan güvenlik görevlileri ile bu teşebbüse tepki göstermek Üzere sokaklara çıkan sivillere uçaklar, helikopterler, tanklar, diğer zırhlı araçlar ve silahlarla saldırılmış; bu saldırılar sonucunda toplam 251 kişi hayatını kaybetmiş; binlerce kişi de yaralanmıştır. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye’de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmiştir. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç ile FETÖ/PDY’nin yapısına İlişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169,20/6/2017, §§ 12-46) kararında yer almaktadır.
1976 doğumlu olan başvurucu 2004 yılından beri Gaziantep Şehhkamil Belediyesinde (Belediye/işveren) işçi olarak çalışmaktadır,
15 Temmuz darbe teşebbüsünün akabinde başvurucu hakkında Şehitkamil Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğünce 20/7/2016 tarihinde bir tutanak düzenlenmiştir. Tutanağa göre başvurucu, sosyal medya paylaşımlarında devletin icraatlarıyla ve terörle mücadele faaliyetleriyle ilgili, ahlak ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmayan, devletin haysiyet ve vakarını kıran asılsız İhbar ve isnatlarda bulunmuş; bir kamu kuruntunda çalışması nedeniyle temsil ettiği işverenin güvenini kötüye kullanmış, doğruluk ve bağlılıkla uymayan davranış sergilemiştir. Tutanağın akabinde Belediye 22/572003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun “İşverenin haklı nedenle derhâl fesih hakkı” kenar başlıklı 25. maddesinin (11) numaralı fıkrasının (b) ve (e) bentlerine dayanarak başvurucunun ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışlarda bulunduğunu kabul etmek suretiyle İş sözleşmesini aynı gün feshetmiştir.
Başvurucunun iş sözleşmesinin feshi sonrasında 22/11/2016 tarihli ve 29896 sayılı Resmî Gazete’de 677 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (677 sayılı KHK) yayımlanmıştır. 677 sayılı KHK’nın 1. maddesinin (ç) bendinde belirtilen ekli (4) sayılı listede başvurucunun da ismine yer verilmiş ve böylece başvurucu kamu görevinden 677 sayılı KHK hükmü gereğince çıkarılmıştır.
Başvurucu; feshin geçersizliğinin tespitine ve işe iadesine karar verilmesi talebiyle Belediye aleyhine 27/7/2016 tarihinde dava açmıştır. Gaziantep 4. tş Mahkemesinde (Mahkeme) yapılan yargılama sonucunda 21/12/2016 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde öncelikle 4857 sayılı Kanun’a göre işverenin iki şekilde iş sözleşmesini feshedebileceği, bunlardan bîrinin haklı sebeple fesih olduğu, bu fesih türünde İş sözleşmesinin herhangi bir süreye bağlı olmaksızın derhâl feshedilebileceği ve savunma alınması zorunluluğunun bulunmadığı ifade edilmiştir.
Genel açıklama sonrasında Mahkeme 20/7/2016 tarihli fesih bildiriminde başvurucunun ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranıştan nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiğini, fesih bildiriminin yazılı olarak yapıldığım ve bir sebep gösterildiğini belirtmiştir. Bundan sonra Mahkeme, başvurucu hakkında Belediye Fen İşleri Müdürlüğünce düzenlenen tutanağa değinmiş (bkz. § 10); tutanağın ekinde tespitleri doğrulayan bilgi ve belgelerin bulunduğunu ifade etmiştir.
Mahkeme daha sonra Belediyenin bir kamu kurumu olduğunu, yapılan feshin 4857 saydı Kanun’un 25. maddesinin (II) numaralı fıkrasının (b) ve (e) bentlerine dayanılarak yapıldığım, başvurucunun Belediyede çalışırken ahlak ve iyi niyet kural lan ile bağdaşmayan, Belediyenin güvenini kötüye kullanarak doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduğunu belirtmiş ve feshin haklı nedenle gerçekleştiğini kabul etmiştir. Bu açıklamalar sonrasında Mahkeme bu defe başvurucunun 677 sayılı KHK ile de kamu görevinden çıkarıldığını, bu hukuki düzenlemeyi denetleme yetkisine sahip olmadığını ifade etmiştir.
Başvurucu, anılan karara karşı 25/1/2017 tarihli dilekçesiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi (Daire) 3/3/2017 tarihli kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir
“Davacmm imzalayarak tebellüğ ettiği 20/07/2016 tarihli fesih bildirimimle: 4857 sayılı İş Kanunu’nun işverenin haklı nedenle derhal fesih hakla başlıklı 25. maddesinin II. fikrasinın (b) ve (e) bentleri gereğince, davacnın ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışları nedeniyle 20/07/2016 tarihi itibarıyla iş sözleşmesinin feshedildiğinin belirtildiği; davacmm çalıştığı Fen İşleri Müdürlüğü tarqfindan 20/07/[2Q16] tarihli tutanak düzenlendiği, tutanakta; davacmm işvereni aleyhinde, sosyal paylaşım sitesinde, devletin icraatlarıyla ve terörle mücadele faaliyetleriyle ilgili olarak, ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak, devletin haysiyet ve vakarını Saracak şekilde asılsız ihbar ve isnatlarda bulunduğu, devlet kurumunda çalışması nedeniyle temsil ettiği işverenin güvenini kötüye kullandığı, doğruluk ve bağlılıkla uymayan davranışta bulunduğunun tespit edildiği belirtilip, yapılan bu tespitle ilgili bilgi ve belgelerin tutanağa eklendiği; davacının sosyal medyada yaptığı paylaşımları gösteren evrakların da yer aldığı görülmüştür.
Öte yandan İşe iade davası devam ederken 22/11/2016 tarihinde 29896 saydı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 677 saydı Kanım Hükmünde Kararnamenin maddesinde belirtilen ekli (4) saydı listede belirtilen kamu görevinden çıkartılanlar listesinde davacının da isminin belirtildiği anlaşılmaktadır.
…davanın reddine ilişkin verilen ilk derece mahkemesi kararındaki değerlendirmenin dosyadaki delil durumuna göre, 20/07/2016 tarihinde yapılan feshin 4857 saydı Kanunun 25/H-b-e maddesi kapsamında haldi fesih mahiyetinde olması; feshin 4857 saydı Kanun’ım 25 nci maddesinin (IT) numaralı bendine dayalı olarak yapılması nedeniyle aynı kanunun 19/2 maddesi uyarınca davacı işçiden savunma alınma zorunluluğu olmadığından, fesihten Önce savunma alınmamış olması sonuca etkili olmaması nedeni ile davanın reddine ilişkin Mahkemenin kararnın isabetli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan istinaf İtirazları yerinde görülmemiştir. *
Daire karan başvurucu tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 13/6/2017 tarihli kararıyla temyiz taleplerinin reddine ve kararın onanmasına karar verilmiştir. Nihai karar 28/7/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
Başvurucu 28/7/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
İLGİLİ HUKUK
İlgili ulusal ve uluslararası hukuk İçin bkz. C.A. (3) [GK], B. No: 2018/10286, 22/5/2019, §§ 37-78.
İNCELEME VE GEREKÇE
Mahkemenin 16/12/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
Başvurucu, suç teşkil etmeyen ve başkalarının paylaşımlarını beğenmekten ibaret olan paylaşımlarının iş sözleşmesinin feshine gerekçe yapılamayacağını belirtmiştir. Başvurucu aynca yargılamaya konu paylaşımların on binlerce kişi tarafından paylaşılan ve yüz binlerce kişi tarafından beğenilen yasal paylaşımlar olduğunu, işverenle ve yaptığı İşle hiçbir alakasının olmadığını iddia etmiştir. Tüm bu nedenlerle başvurucu; adil yargılanma, Özel hayata ve aile hayatına saygı ve çalışma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Bakanlık görüşünde, derece mahkemelerinin hangi nedenlerin haklı ve geçerli fesih nedeni oluşturduğuna ilişkin yorum ve değerlendirmesinin mevzuata uygun olup olmadığını denetlemenin Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında bulunmadığı belirtilmiştir. Bu açıklama sonrasında Bakanlık, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğunu, derece mahkemelerinin kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığım belirtmiş ve başvurucunun iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğunu İfade etmiştir, öte yandan Bakanlık, başvurucu hakkındaki tedbirlerin olağanüstü hâl (OHAL) döneminde alınması nedeniyle yapılacak incelemede Anayasalım 15. maddesinin de dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştır.
Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında genel hatlarıyla başvuru formunda belirttiği İddialarını tekrarlamıştır.
Değerlendirme
Genel İlkeler
30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı, 48. maddesinin (I) ve (2) numaralı fıkraları ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğümün 59. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkraları uyarınca Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarım kanıtlamak başvurucuya düşer. Zikredilen kurallara göre başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve Özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu İleri sürülen İşlem veya kararların aslı ya da örneğim başvuru dilekçesine eklemesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün İhlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli özdemin, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20; Ünal Yiğit, B. No: 2013/1075, 30/6/2014, §§ 18, 19; Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, [GKJ, B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19; Mustafa Akaydm, B. No: 2015/14800, 8/1/2020, §21).
Yukarıda belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde Anayasa Mahkemesi, başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulabilir. İddiaların dayanaktan yoksun olmadığı konusunda Anayasa Mahkemesinin ikna edilmesi, başvurucu taralından ortaya konulan somut bilgi ve belgelerin niteliğine bağlıdır. Başvurucunun başlangıçta, başvuru hakkında kabul edilemezlik karan verilmesini Önlemek için başvuru formu ve eklerinde iddialarını destekleyici belgeleri sunması ve gerekli açıklamaları yapması zorunludur ( Veli özdemir, § 23; Ünal YiğiL, § 22).
Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda, başvurucuların başvurularım titizlikle hazırlama ve takip etme yükümlülükleri vardır. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun soyut şekilde birtakım Anayasa hükümlerine atıfta bulunmasının iddiaların ispatlandığı anlamına gelmeyeceğini birçok kez vurgulamıştır. Bundan başka başvurucunun başvuru formunu özenle doldurmak, ihlal iddiasının dayanağı olan tüm olayları göstermek, başvuruyu aydınlatacak ve hükmün esasım etkileyecek argümanları destekleyici tüm belgeleri başvuru dilekçesine ekleme, bir bilgi veya belge elde edilememişse bunun da nedenlerim açıklama yükümlülüğü olduğunu belirtmiştir (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın iletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, §§ 22-26; Mustafa Akaydm, § 23).
İlkelerin Olaya Uygulanması
Eldeki olayda Belediye, başvurucunun iş sözleşmesini ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışlar nedeniyle feshetmiştir. Bu davranışların niteliği ise başvurucunun bağlı bulunduğu Belediye Fen İşleri Müdürlüğünce tutulan tutanakta açıklanmıştır. Tutanağa göre başvurucu 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında tutanağın ekinde yer alan bazı sosyal medya paylaşımlarında bulunmuş, bu paylaşımlarla devletin genel iş ve işlemleri ve terörle mücadele bağlamında yapmış olduğu faaliyetleri İle ilgili olarak asılsız isnatlarda bulunmuş, bu şekilde devletin vakarını kırmıştır. Bundan başka, tutanakta başvurucunun bu paylaşımlarla devlet ile arasındaki güven İlintisine aykırı davrandığı, işverene bağlılıkla bağdaşmayan davranışlar sergilediği tespitine yer verilmiştir.
Fesih işlemi daha sonra Mahkeme tarafından denetlenmiştir. Öncelikle Mahkeme, Belediyenin devlet teşkilatı içinde yer alan kamu tüzel kişiliği haiz bir kurum olduğu tespitini yapmıştır. Daha sonra Mahkeme 4857 sayılı Kanun’a göre İşçinin işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunmasının ve İşverenin güvenini kötüye kullanmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar yapmasının haklı fesih nedeni olduğunu, bu gibi eylemlerde bulunulmasının ifade Özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtmiştir. Bu açıklamalar sonrasında Mahkeme, başvurucunun eylemlerinin bu kapsamda kaldığım belirterek feshin haklı nedenle yapıldığını kabul etmiştir.
Başvurucunun bu karara karşı istinaf yoluna başvurması üzerine bu kez Daire somut olay hakkında bir değerlendirme yapmıştır. Daire Öncelikle başvurucu hakkındaki fesih bildirimine ve tutanağa ayrıntılarıyla değinmiş, daha sonra mahkeme kararını açıklamıştır. Açıklamalar sonrasında Daire, feshin 4857 sayılı Kanun’a göre gerçekleşen bir haklı fesih olduğunu belirtmiş; başvurucunun işveren hakkında şeref ve haysiyet kinci asılsız ihbar ve isnatlarda bulunduğunu, işverenin güvenini kötüye kullanmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar gerçekleştirdiğini kabul etmiştir.
Başvurucu suç teşkil etmeyen ve başkalarının paylaşımlarını beğenmekten ibaret olan sosyal medya paylaşımlarının iş sözleşmesinin feshine gerekçe yapıldığım, bu nedenle çeşitli anayasa] haklarının İhlal edildiğini savunmuştur. Ancak başvurucu herhangi bir şekilde paylaşımlarının içeriğine ilişkin değerlendirme yapmamış, paylaşımlarına dair herhangi bir bilgi ya da belgeyi de başvuru formuna eklememiştir. Oysa ilk derece mahkemesinin kararında işyeri dosyasında başvurucunun iş akdinin feshine sebep olan paylaşımların tümünün tutanağa bağlanarak kayıt altına alındığı açıkça İfade edilmiştir.
öte yandan başvurucu, idarenin ve derece mahkemelerinin tespitlerinin doğru olmadığına ilişkin iddiasını da soyutluktan çıkarabilmiş değildir. Bireysel başvuruya konu yapılan mesele paylaşımların suç oluşturup oluşturmadığı değil paylaşımların haklı feshe dayanak alınmasının anayasal haklan ihlal edip etmediğidir. Bu dunun karşısında idarenin ve derece mahkemelerin yapılan paylaşımların niteliğine İlişkin yaptığı değerlendirmelerin yerinde olmadığı noktasında başvurucunun bir açıklama yapma yoluna gitmediği, paylaşımların suç teşkil etmediğini belirtmekle yetindiği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle mevcut başvurunun koşullarında başvurucu, yapmış olduğu paylaşımların ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını ve iş sözleşmesinin feshinin anayasal haklanma adil olmayan bir şekilde kısıtlanması anlamını taşıdığını ispat edebilmiş değildir.
Önemle belirtilmelidir ki bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesinin görevi başvurucunun başvuru formunda İleri sürdüğü gerekçelerle sınırlı bir incelemeyi kapsamaktadır. Başvurucunun bireysel başvuru formunda mağduriyetini gösteren açıklamaları yapmaması ve/veya mağduriyetine dayanak olarak ileri sürdüğü hususları delillendirmemesi durumunda Anayasa Mahkemesi başvurucu yerine geçerek delil toplama ve ihlal iddialarım gerekçelendirme görev ve yükümlülüğüne sahip değildir {Mustafa Abaydın., § 27).
Sonuç olarak başvurucu; ihlal iddiasına ilişkin delillerini sunma ve bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiş, bu bağlamda ileri sürdüğü ihlal iddialarını temellendirememiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şlrketı § 25).
Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Engin YILDIRIM ve Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe katılmamışlardır,
HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Engin YILDIRIM ve Celal Mümtaz AKlNCI’nın karşı oyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu Üzerinde BIRAKILMASINA 16/12/2020 tarihinde karar verildi.
Başvuru Numarası : 2017/31971 Karar Tarihi : 16/12/2020
KARŞTOY GEREKÇESİ
Gaziantep Şehitkamil Belediyesinde işçi olarak çalışan başvurucu hakkında, işvereni 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20/7/2016 tarihinde bir tutanak düzenlemiştir. Bu tutanakta, başvurucunun sosyal medya paylaşanlarında devletin icraatlarıyla ve terörle mücadele faaliyetleri İle ilgili, ahlak ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmayan, devletin haysiyet ve vakarım kıran asılsız ihbar ve isnatlarda bulunduğu, bir kamu kuramımda çalışması nedeniyle temsil ettiği işverenin güvenini kötüye kullanarak doğruluk ve bağlılıkla uymayan davranışlar sergilediği iddia edilmiştir. Tutanağın akabinde işveren başvurucunun ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25.maddesinin Kfikrasınm (b) ve (e) bendlerine dayanarak aynı gün iş sözleşmesini feshetmiştir. Başvurucunun 22/11/2016 tarihli 667 sayılı OHAL KHK’smı 1. maddesinin (ç) bendinde ekli (4) sayılı listede ismi olduğundan bu KHK hükmü gereğince kamu görevinden çıkartılmıştır.
Başvurucunun işe iade edilmesi talebiyle ilgili İş Mahkemesinde açtığı dava reddedilmiştir. Mahkeme kararında Belediyenin düzenlediği tutanağa değinerek, tutanağın ekinde tespitleri doğrulayan bilgi ve belgelerin bulunduğuna işaret etmiş, başvurucunun belediyede çalışırken ahlak ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmayan, işveren belediyenin güvenini kötüye kullanarak doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduğunu belirtmiş ve feshin haklı nedenle gerçekleştiğini kabul etmiştir. Mahkemenin bu karan Bölge Adliye Mahkemesince de benimsenerek, başvurucunun istinaf başvurusu reddedilmiş, bu kararın temyizi Üzerine karar ilgili yargıtay dairesince de onanarak kesinleşmiştir.
Başvurucu, paylaşımlarının başkalarının paylaşımlarını beğenmekten ibaret olduğunu savunmuş ancak paylaşımlarıyla ilgili herhangi bir bilgi ve belge sunmamış ve içeriğine ilişkin bir açıklama yapmamıştır.
Başvurucunun paylaşımları belediyenin başvurucunun iş sözleşmesini haklı fesih olarak sona erdirmesinin temel dayanağını oluşturmaktadır. Derece mahkemelerinin kararlan incelendiğinde başvurucunun paylaşımlarına yer verilmediği, sadece belediyece düzenlenen tutanağa atıf yapıldığı görülmektedir. Başvurucunun hangi paylaşımının ne şekilde “ahlak ve iyiniyet kuralları İle bağdaşmayan, işveren belediyenin güvenini kötüye kullanarak doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar olduğu” ortaya konulabilmiş değildir. Bu yönüyle derece mahkemelerinin kararlarının ilgili ve yeterli gerekçe içerdiği söylenemeyecektir.
Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesinin görevi başvurucunun başvuru formunda ileri sürdüğü gerekçelerle sınırlı bir incelemeyi kapsamaktadır. Başvuru formunda mağduriyetini gösteren açıklamaları yapmaması ve/veya dayanak olarak ileri sürdüğü hususları delilendirmemesi durumunda Anayasa Mahkemesi başvurucu yerine geçerek delil toplama ve ihlal iddialarım gerekçelendirme görev ve yükümlülüğüne sahip değildıT.(Mustafa Akaydın, P. 27).
Mahkememizin içtihadı bu yönde olmakla beraber, başvurucunun iş sözleşmesinin feshine dayanak oluşturan paylaşanların derece mahkemelerince yeterince İncelenip incelenmediği, başvurucunun hangi paylaşımlarının sakıncalı görülerek “ahlak ve iyiniyet kuralları île bağdaşmayan, İşveren belediyenin güvenini kötüye kullanarak doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar olduğu” ve iş aktirin feshi için yeterli ve gerekli görüldüğü karardan anlaşılamamaktadır. Başvurucuya uygulanan yaptırımın İfade özgürlüğünü ihlal edip etmediğini gösterme yükümlülüğü derece mahkemelerine aittir. Derece mahkemelerinin bu yükümlülüklerini yerine getirmedikleri durumlarda başvurucunun bunları bireysel başvuru dilekçesinde belirtmemesinden bahisle şikayetinin temellendirilmediğini söylemek bak ve nesafete uygun düşmemektedir.

Olayda süreç başvurucunun paylaşımlarıyla başlamıştır. Sosyal medya paylaşımları sebebiyle İşveren Belediye başvurucunun iş akdini feshetmiş, başvurucu da feshin haksızlığım ileri sürerek dava açmıştır. Bu durumda feshin hakhğmı ispat külfeti davalı Belediyc’yc aittir. Derece mahkemesi, açılan davayı reddettiğine göre Belediye’nİn hangi haklı sebeplerle (sakıncalı paylaşımlarla) iş aktinİ feshettiğim ve dolayısıyla da kendisinin açılan davayı reddettiğini gerekçesiyle birlikte kararında gösterme zorunluluğu bulunmaktadır. İşveren (idare) ve mahkeme karşısında güçsüz ve korunmaya muhtaç durumda olan İşçiden; “senin hangi paylaşımların sebebiyle iş aktin feshedildi bunları ispatla ve temellendir.” demek, delil sunma ve ispat etme yükümlülüğünü tersine çevirerek haksız, adeletsiz ve hukuka aykırı bir sonuca ulaşılmasına neden olur.
Somut başvurunun koşullan bağlamında başvurucunun paylaşımlarının neler olduğu, bu paylaşımların hangilerinin ne sebeple “ahlak ve iyim yet kuralları He bağdaşmayan, işveren belediyenin güvenini kötüye kullanarak doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar” olarak değerlendirildiği delil yerinde ve kararda gerekçeleriyle gösterilmeden ve tartışılmadan, başvurucuya, “şikayetini temellendiremedin” denilerek ispat külfetinin tersine çevirilmesi suretiyle ulaşılan sonuca katılmıyoruz. Feshin haklılığım ispat öncelikle işveren belediye ve akabinde de mahkemelere aittir. Bu gereklerin yerine getirilmemesi nedeniyle başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılabilmesi için yemden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini düşündüğümüzden, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun bulunması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmadık.