BASIN İŞ KANUNDA EMEKLİK NEDENİYLE FESİHTE KIDEM TAZMİNATI ÖDENECEĞİNE İLİŞKİN HÜKÜM BULUNMAMASI

SAYILAR

Esas No : 2013/8444
Karar No : 2015/1828
Tarihi : 22.01.2015
İlgili Kanun/Madde : 1475 S. İşK. /14 5953 S.BİşK/6
Yargı Yeri: YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : • BASIN İŞ KANUNDA EMEKLİK NEDENİYLE FESİHTE KIDEM TAZMİNATI ÖDENECEĞİNE İLİŞKİN HÜKÜM BULUNMAMASI • BOŞLUĞUN İŞ YASASINA GÖRE DOLDURULMASININ GEREKMESİ

Tam Metin

YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
 
Esas No.
Karar No.
Tarihi:
 2013/8444
2015/1828
22.01.2015
İlgili Kanun / Madde

1475 S. İşK. /14
5953 S.BİşK/6

 

   

  • BASIN İŞ KANUNDA EMEKLİK NEDENİYLE FESİHTE KIDEM TAZMİNATI ÖDENECEĞİNE İLİŞKİN HÜKÜM BULUNMAMASI
  • BOŞLUĞUN İŞ YASASINA GÖRE DOLDURULMASININ GEREKMESİ
  ÖZETİ   4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinin 2. fıkrasında, “Bu Kanun, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır” şeklinde kurala yer verilmiştir. İş Kanunu’nun 4. maddesinde istisnalar arasında 5953 sayılı  Yasa kapsamında çalışanlar gösterilmediğine göre,  basın çalışanlarıyla ilgili 5953 sayılı Yasa kapsamında çalışanlar bakımından  istisnaen İş Kanunu hükümlerinin  uygulanması mümkün görülmelidir. 5953 sayılı Yasa’da boşluk bulunan hallerde boşluğun, her iki kanun arasındaki denge ve çalışma yaşamı gereklerine uygun  olarak 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri ile doldurulması gerekir.  Başka bir anlatımla, 5953 sayılı Yasada düzenlenmemiş olan her konu için boşluğun, doğrudan 4857 sayılı İş Kanunu ile doldurulması yerine,  konunun çalışma yaşamıyla ilgili gerçek bir ihtiyaca cevap vermesi aranmalıdır. Somut olayda olduğu gibi  yaşlılık aylığı tahsisine bağlı kıdem hakkı buna örnek  olarak verilebilir. Yine gazetecinin işyerinde cinsel tacizde bulunması, işyerinde hırsızlık yapması gibi haller, bu defa da işverenin haklı feshine imkân veren örnekler olarak   açıklanabilir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte olan 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinde işçiye yaşlılık aylığı tahsisi halinde kıdem tazminatı ödeneceği öngörülmüş olmakla, aynı hüküm emeklilik suretiyle ayrılan gazeteci yönünden de uygulanmalıdır. Bu noktada davacı gazetecinin kıdem tazminatına hak kazandığı kabul edilmelidir.
 
 
     
             

           
DAVA             :Davacı, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, sözleşmeden doğan zam farkı alacağı ile ücret alacaklarının günlük %5 tazminatı alacaklarının ödetilmesine  karar verilmesini istemiştir.
            Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
            Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi B.Çatak Irız tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
 A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işyerinde 11.10.2005-24.12.2010 tarihleri arasında genel yayın koordinatörü olarak çalıştığını, iş akdini emeklilik nedeniyle sona erdirdiğini, bilâhare Basın Kanuna tabi çalışanların bu sebebe binaen tazminata hak kazanamayacağını öğrenmesi üzerine işyerine geri dönmek istemiş ise de davalı işverence işe alınmadığını, maddi hataya düştüğünü, fazla mesailerinin ve sözleşmeden doğan zam farkı alacaklarının da ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, sözleşmeden doğan zam farkı alacağı ile ücret alacaklarının %5 fazlasının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacı işçinin işyerinden kendi isteğiyle ayrıldığından tazminata hak kazanamayacağını, ayrıca çalışma süresince tüm hak ve alacaklarının da ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki gazetecinin kıdem hakkı bakımından uyuşmazlık bulunmaktadır. 
5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 6. maddesinde, gazetecinin kıdem hakkı özel biçimde korunmuştur. Meslekte geçecek olan 5 yılın büyük önemi vardır. Gazetecinin meslek kıdemi, gazetecinin meslekte geçirdiği  toplam süreyi ifade eder.  Kıdem tazminatı ve yıllık izin bakımından meslek kıdemi, gazetecinin gazetecilik mesleğine ilk girişinden itibaren geçerli olmaktadır. Bir başka  anlatımla  işçinin  başka  işverenlere  ait  işyerlerinde  edindiği  kıdemi sonraki   işverenler  açısından  belli  yükümlülükler   getirmektedir.  Bunun  nedeni,   kıdemli gazeteciyi çalıştırmanın işveren için önemli bir fayda sağlaması ve yararlanan işverenin de bunun sonucuna katlanması  şeklinde açıklanabilir. Yasada kıdem hakkının özel olarak korunması, gazetecilik mesleğinin belli bir birikimin sonucu edinilebildiğine işarettir. 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 9. maddesi hükmüne göre, gazetecinin meslek kıdemleri bakımından sicillerin mülki amir ve Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünce tutulması da meslek kıdeminin kayıt altına alınarak korunması çerçevesinde bir düzenlemedir. 
Gazetecinin meslek kıdeminin belirlenmesinde, Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünün kayıtları ile 9. madde uyarınca işverenini verdiği beyannamedeki  bilgilerin işlendiği sicil kayıtları esas alınır. Ancak gazetecinin meslek kıdeminin  daha önce başladığını her türlü yazılı belge  ile kanıtlayabilmesi gerekir. Gazeteci ile işveren arasında yazılı bir sözleşme yapılmamış  olması ya da işe başladığının ilgili kurumlara bildirilmemesi hallerinde dahi, meslek kıdeminin her türlü delille ispatı mümkündür.
Gazetecinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için meslek kıdeminin en az 5 yıl olması şarttır. Ancak, bir defa 5 yıllık kıdemin kazanılması durumunda her bir işveren yanında yeni bir 5 yıl kıdem şartı aranmaz(Yargıtay 15.7.  2008 gün 2008/  3638 E, 2008/ 20448 K.) .  
5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 6. maddesinin 8. fıkrasında, bir defa kıdem tazminatı alan gazetecinin kıdeminin yeni işe giriş tarihinden itibaren hesaplanacağı kuralı mevcuttur. Anılan hüküm, uygulamada gazetecinin kıdemini sıfırlanması olarak bilinse de, en az 5 yıllık meslek kıdeminin sıfırlanması söz konusu olmaz. Bahsi geçen düzenleme, gazetecinin aynı dönme için birden fazla kıdem tazminatı almamasını öngörmektedir. Başka bir anlatımla, gazetecinin önceki işverenden kıdem tazminatını alması durumunda, son işverenin önceki döneme ait meslek kıdeminden sorumlu tutulamayacağı kabul edilmelidir. 
Basın çalışanlarıyla ilgili 5953 sayılı yasada kıdem tazminatı hesabında giydirilmiş  ücret üzerinden hesaplama yapılacağı öngörülmemiştir. Bu nedenle  kıdem tazminatı bürüt ücret üzerinden hesaplanmalı ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 25 / 7. maddesine göre kıdem tazminatının 24 aylığı aşmayan tutarı için gelir vergisi uygulanmamalıdır. 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunda  kıdem tazminatı tavanı da öngörülmemiş olmakla, hesap yönünden bir üst sınırlama da bulunmamaktadır. Yine anılan yasada  fesih tarihinden itibaren faiz ödeneceği ve bankalarca mevduata uygulanan en yüksek  faiz yürütüleceği yönünde bir düzenleme de yer almamıştır. Bu itibarla  gazetecinin kıdem tazminatı için fesih tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmesi doğru  olmaz. İşverenin temerrüde düşürüldüğü  tarih ya da dava  tarihinden itibaren yasal faize karar verilmelidir.
Somut olayda, davacı gazetecinin yaşlılık aylığı tahsisini sağlamak için işyerinden ayrıldığı dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece, 5953 sayılı Yasa’da emeklilik hali için kıdem tazminatı öngörülmediği gerekçesiyle kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmiştir.
Bir işyerinde ya da işverenin buyruğunda veya belirli bir meslekte uzun süre çalışmış bir işçinin işini kaybetmesi halinde onun işyerine katkıda bulunmuş olması, işinde yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler göz önüne alınarak, geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından işçiye verilen toplu bir para, “kıdem tazminatı”  olarak adlandırılmaktadır. 
Kıdem tazminatı kendine özgü bir karaktere sahip olup, genel ve teknik anlamdaki tazminata ilişkin kurallar bu tazminata uygulanmaz. Zira, ne işverenin  kusuru  ne   de  işçinin     kusursuzluğu     koşuluna     dayanmayan     bir     tazminat     türü     olan      kıdem tazminatı ayrıca, işçinin herhangi bir zarara uğraması şartına da bağlı değildir.  Kıdem tazminatı, hukuka aykırılığın bulunmasını da şart kılmayan “İş Hukukuna Özgü” bir tazminattır.
Kıdem tazminatının açıklanan tanımı ve niteliği dikkate alındığında, işçi yararına yorum ilkesinin kıdem tazminatı açısından geniş bir uygulama alanı bulduğu söylenebilir. 
Öte yandan çalışanın emeklilik hakkı, sosyal güvenlik hakkı kapsamında olup belli koşulları sağlayan çalışanın aktif çalışma yaşamından çekilmesi ve çalışırken ödediği sigorta primlerinin karşılığında bağlanan yaşlılık aylığı  ile geçimini sağlamasına imkân tanır. 
Gazetecinin emekli olması halinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından toplu bir ödeme yapılmayıp, sadece yaşlılık aylığı tahsis edildiği bilinmektedir. Bu durumda gazetecinin kıdem hakkına dair yasal düzenlemelerin geniş şekilde yorumlanması ihtiyacı vardır. 1952 yılında yürürlüğe girmiş olan sözü edilen Yasanın gazeteci ile işverenler arasındaki çalışma  ilişkilerini düzenleme noktasında son derece yetersiz  kaldığı açıktır.  En önemli sosyal güvenlik hakkı olan  yaşlılık aylığı tahsisinde kıdem hakkının tanınmamış olması yasal bir eksiklik olup, kanun boşluğu, genel Kanun nitelindeki Borçlar  Kanunu ile yahut kıyas yoluyla 4857 sayılı İş Kanunu ile doldurulmalıdır. Aksi halde on yıllarca süreyle çalışan ve yaşlılık aylığı hakkını kazanan gazetecinin işinde yıpranması karşılıksız kalacak ve gazetecinin sözü edilen sosyal güvenlik hakkını kullanması aleyhine sonuçlar doğuracaktır.
Davacının işyerinden emeklilik sebebiyle ayrıldığı tarihte yürürlükte olan ve genel kanun niteliğindeki 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 344. maddesinde muhik sebeple fesih ve 345. maddede muhik sebeple feshe bağlı tazminat öngörülmüş ise de, emeklilik sebebiyle iş sözleşmesinin bozulması fesih niteliğinde olmadığından sözü edilen hükümlere göre de  gazeteciye tazminat ödenmesi gerektiğinden söz edilemez.
Bununla birlikte 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinin 2. fıkrasında, “Bu Kanun, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır” şeklinde kurala yer verilmiştir. İş Kanunu’nun 4. maddesinde istisnalar arasında 5953 sayılı  Yasa kapsamında çalışanlar gösterilmediğine göre,  basın çalışanlarıyla ilgili 5953 sayılı Yasa kapsamında çalışanlar bakımından  istisnaen İş Kanunu hükümlerinin  uygulanması mümkün görülmelidir. 5953 sayılı Yasa’da boşluk bulunan hallerde boşluğun, her iki kanun arasındaki denge ve çalışma yaşamı gereklerine uygun  olarak 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri ile doldurulması gerekir.  Başka bir anlatımla, 5953 sayılı Yasada düzenlenmemiş olan her konu için boşluğun, doğrudan 4857 sayılı İş Kanunu ile doldurulması yerine,  konunun çalışma yaşamıyla ilgili gerçek bir ihtiyaca cevap vermesi aranmalıdır. Somut olayda olduğu gibi  yaşlılık aylığı tahsisine bağlı kıdem hakkı buna örnek  olarak verilebilir. Yine gazetecinin işyerinde cinsel tacizde bulunması, işyerinde hırsızlık yapması gibi haller, bu defa da işverenin haklı feshine imkân veren örnekler olarak   açıklanabilir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte olan 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinde işçiye yaşlılık aylığı tahsisi halinde kıdem tazminatı ödeneceği öngörülmüş olmakla, aynı hüküm emeklilik suretiyle ayrılan gazeteci yönünden de uygulanmalıdır. Bu noktada davacı gazetecinin kıdem tazminatına hak kazandığı kabul edilmelidir. Mahkemece aksine düşünceyle isteğin reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.