Yargı Kararları

CEZA MAHKEMESİNDE BELİRLENEN KUSUR ORANI İLE HUKUK HAKİMİNİN BAĞLI OLMADIĞI

SAYILAR

Esas No : 2022/7523
Karar No : 2022/8420
Tarihi : 29.06.2022
İlgili Kanun/Madde : 4857 S. İşK/25
Yargı Yeri: T.C. YARGITAY 9. Hukuk Dairesi

Ek Başlıklar : lCEZA MAHKEMESİNDE BELİRLENEN KUSUR ORANI İLE HUKUK HAKİMİNİN BAĞLI OLMADIĞI lKUSURU DURUMUNUN HUKUK HAKİMİNCE YENİDEN BELİRLENMESİNİN GEREKTİĞİ

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/25

T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2022/7523
Karar No. 2022/8420
Tarihi: 29.06.2022

lCEZA MAHKEMESİNDE BELİRLENEN KUSUR ORANI İLE HUKUK HAKİMİNİN BAĞLI OLMADIĞI
lKUSURU DURUMUNUN HUKUK HAKİMİNCE YENİDEN BELİRLENMESİNİN GEREKTİĞİ

ÖZETİ: Ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı hukuk hâkimini bağlamayacağından olayların akışına ve davalıların eylemlerine göre kusur derecesinin çok düşük belirlendiği anlaşılmıştır. Mahkemece davalı H. T. ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağı tespit edilemediğinden bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi isabetli ise de, iş sözleşmesi feshedilmesine rağmen işyerinden ayrılırken hırsızlığa konu para nakil aracının anahtarının Banka yetkililerince alınmaması nedeniyle davacı Bankanın da sorumluluğu bulunmaktadır.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre davalılar R. Ö. ve A. D'ın iş sözleşmesine göre işin ifası sırasında kendilerinden beklenen özeni göstermedikleri gibi kusurlu davranışları ile işvereni zarara uğrattıkları açıktır. Bu itibarla Mahkemece, davalılar R. Ö. ve A. D'ın kusur derecelerinin %80, davacı bankanın kusur derecesinin %20 olarak tayin edilerek davacının alacağının hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

DAVA: Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 19.04.2017 tarihli ve 2012/10 Esas, 2017/245 Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiş; bu kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 27.09.2017 tarihli ve 2017/1852 Esas, 2017/1825 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılması için Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Harun Toksöz yönünden istinaf başvurusunun kesinlikten reddine, davacı ve diğer davalılar yönünden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan Ramazan Özkan ve Aras Dündar'ın müvekkili Bankanın Antalya Şubesi Merkezi Vezne görevlisi olarak görev yaptıklarını, diğer davalı Harun Toksöz'ün ise olaydan 15 gün öncesine kadar Antalya Merkezi Veznede veznedar olarak görev yaptığını, 17.05.2002 tarihinde işten çıkartıldığını, davalılardan Ramazan Özkan ve Aras Dündar'ın görevli oldukları 29.05.2002 tarihinde "grup" olarak tabir edilen zırhlı araçla şubeler arasında para taşıma görevini yerine getirmek üzere önce Antalya Şubesinden Lara Şubesine para götürdüklerini, oradan Alanya Şubesine geçerek Alanya Şubesindeki paranın Antalya Merkezi Vezneye getirilmesi amacıyla, bu şubeden kapalı torba içinde paraları alarak zırhlı araca yerleştirdiklerini ve Manavgat Şubesine hareket ettiklerini, grup arabasının Şubeye geleceği bilindiğinden daha önce görevli kişilerce hazırlanan paralar torbaların içine konularak, paranın teslim edildiğine dair para nakil formları imzalandığını ve davalıların elinde bulunan boş çantaya konularak çantanın kendilerine teslim edildiğini, davalılar Ramazan Özkan ve Aras Dündar'ın para torbalarını bankanın uygulama ve talimatları gereğince zırhlı aracın içinde bulunan kasaya koymaları gerekirken zırhlı aracın içinde bulunan koltuğun arkasına bıraktıklarını ve lokantaya yemek yemeye gittiklerini, bu talimatlara aykırı hareket ettiklerini, 15-20 dakika sonra da yemekten gelerek Antalya Şubesine doğru hareket ettiklerini, Antalya Şubesine gelen davalıların para çantalarını almak istediklerinde Alanya Şubesinden alınan para çantasının arabada olduğunu, Manavgat Şubesinden alınan para çantasının ise arabada olmadığını şube yetkililerine bildirdiklerini, yapılan arama neticesinde para çantalarını hiçbir yerde bulamadıklarını, adli mercilerce yapılan sorgulama sonucu, davalılardan Ramazan Özkan ve Aras Dündar'ın tutuklandığını, diğer davalı Harun'un ise tutuksuz yargılandığını, 05.07.2002 tarihli duruşmada diğer sanıkların da tahliye edildiğini, davalıların bu kasıtlı hareketleri sonucu müvekkili Bankanın ağır zarara uğradığını ileri sürerek müvekkili Bankanın olay tarihi olan 29.05.2002 tarihi itibariyle davalılardan olan toplam 156.497,75 TL'nin müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Ramazan Özkan vekili cevap dilekçesinde; olayını oluşuna ve bankanın çalışma biçim ve usulüne göre müvekkilinin güvenlik görevlisi olması nedeni ile kaybolan paraların teslim alınıp ve teslim edilme gibi bir görevinin olmadığını, olaydan dolayı da bir sorumluluğunun söz konusu olmadığını, asıl sorumlu olabilecek kişilerin üzerine gidilmediğini, iş sözleşmesi davacı Bankaca bozulmuş olan kişilerde zırhlı aracın anahtarının olması ve zamanında bu kişilerden Bankaca alınmamış olması nedeniyle olayda davacı Bankanın ciddi ve ağır kusurunun olduğunu, bu nedenle müvekkilinin böyle bir davaya ve sorumluluğa muhatap edilmemesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Diğer davalılar duruşmada alınan beyanlarında; davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "

… sonuç olarak dava konusu edilen miktardaki paraların bulunduğu çantaların kaybedilmesi suretiyle davacı bankanın zarara uğratıldığı hususu dosya içeriği ile sabit olup, davalıların yukarıda özetlenen 17/07/2020 tarihli bilirkişi heyetinin sunduğu rapor içeriğinde yazılı olduğu gibi davacı banka tarafından düzenlenen ve imzaları karşılığında kendilerine tebliğ edilen Grup Nakil Hizmetleri ile Nakit Toplama Faaliyetleri ve Kasa Açma Kapama Uygulaması Talimatına aykırı şekilde hareket ederek kusurlu davranışları sonucu meydana gelecek zararları önlemek için görevinin gerektirdiği azami özen ve dikkati göstermeyerek, dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesi özen yükümlülüğüne uymadıkları, bu haliyle davalılar Ramazan Özkan ve Aras Dündar'ın %10'ar oranında kusurlu bulundukları, davacı bankanın ise her ne kadar sözü geçen talimatname davalıların imzaları karşılığında kendilerine teslim edilmiş ise de yapılan işin hassasiyeti ve aksi davranışlarda meydana gelecek zararın büyüklüğünün dikkate alınarak davalıların ayrıca bir eğitim sürecinden geçirilmemiş olması, yine emekli olan personel davalı Harun Tokgöz'den aracın anahtarını teslim almak hususunda gösterilen ihmal de dikkate alınarak davacı bankanın sözü geçen zararın meydana gelmesinde %80 oranında kusurlu sayılması gerektiği hususunda mahkememizce vicdani kanaate varılmış olmakla davalılar Ramazan Özkan ve Aras Dündar aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, diğer davalı Harun Tokgöz yönüyle açılan davanın ise meydana gelen zarar ile davalının eylemleri arasında illiyet bağını gösterir şüpheden uzak, yeterli ve kesin bir delilin sunulamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
…" gerekçesiyle davalılar Ramazan Özkan ve Aras Dündar aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, davalı Harun Toksöz aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde; davalıların kusuru neticesinde davacı Bankanın maddi zarara uğradığını, İlk Derece Mahkemesince davalıların %10'ar oranında kusurlu olduğuna takdir edilmesinin hakkaniyetsiz ve hukuka aykırı olduğunu, davalıların %100 oranında kusurlu olduğunu belirtmekle birlikte alınan 17.07.2020 tarihli bilirkişi heyeti raporunda dahi davalı Ramazan Özkan'ın %50 oranında kusurlu olduğu, davalı Aras Dündar'ın %50 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, Mahkemece belirlenen kusur oranının oldukça düşük olduğunu, davalıların meydana gelecek zararları önlemek için görevlerinin gerektirdiği azami özen ve dikkati göstermediklerinden dava konusu olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiklerini, davalılar söz konusu paraları araçta kasaya koysalardı veya yemeğe gitmeselerdi böyle bir durumun yaşanmayacağını, Mahkemece, müvekkil bankaya davalılardan daha yüksek oranda kusur isnat edilmesinin kabul edilemez olduğunu, Mahkemenin kararının aksine, davalı Harun Toksöz'ün de şüpheli konumunda olduğunu ve 17.07.2020 tarihli raporda da belirtildiğini, ceza dosyasında delil yetersizliği sebebiyle davalılar hakkında beraat kararı verildiğini, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre delil yetersizliği/zamanaşımının dolmasına istinaden düşürülmesi sebebiyle beraat hâlinde hukuk hâkiminin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığını, Mahkemece davalı Harun Toksöz'e yönelik kusur oranı hesaplanmazken, müvekkil bankanın kusur oranı hesabında ise işten ayrılan davalı Harun Toksöz'den anahtarın alınmadığı gerekçesiyle söz konusu ihmal de eklenerek müvekkili Bankanın kusur oranının yükseltilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı Harun Toksöz vekili istinafa başvuru dilekçesinde; müvekkili davalı yönünden davanın reddedildiğini, müvekkili lehine dava değeri üzerinden nispi olarak tam vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, kısmi kabul oranı üzerinden hesaplama yapılarak vekâlet ücretine hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, harcın kabul-ret oranına göre müvekkili dışındaki diğer davalılardan tahsiline yönelik hüküm kurulması gerekirken davalılardan müştereken ve müteselsilen alınması yönünde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
3.Davalı Ramazan Özkan vekili istinafa başvuru dilekçesinde; davalı müvekkilinin sanık olarak yargılandığını ve Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/660 Esas, 2014/430 Karar sayılı kararıyla beraat ettiğini, ceza mahkemelerinin kararlarının hukuk mahkemeleri için bağlayıcı olmasa da kesin kanıt niteliğinde olduğunu, Mahkemece kurulan hükümde, aleyhlerine hüküm kurulan davalıların görev ve sorumluluklarının farkına bakılmadan tam teselsül uygulandığını, davalının güvenlik görevlisi olduğunu ve aracın anahtarının da kendisinde olmadığını, Grup Nakil Hizmetleri ile Nakit Toplama Faaliyetleri ve Kasa Açma Kapama Uygulaması Talimatı'na göre davalıya hiçbir sorumluluğun yüklenemeyeceğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
4.Davalı Aras Dündar vekili istinafa başvuru dilekçesinde; Mahkemenin tashih kararının hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"…
 …davalı Harun aleyhine kabul edilen tutar olmadığı görülmekle hükmün HMK 341. Maddede bulunan düzenleme itibariyle bu davalı yönünden kesin olduğu anlaşılmış ve bu sebeple davanın diğer taraflarının başvuruları çerçevesinde 6100 sayılı HMK'nun 355. Maddesi kapsamında dosya incelendiğinde: yapılan tashih işleminin HMK 183. Maddede bulunan düzenlemeye uygun olduğu görülmekle, aksi yöndeki istinaf yerinde bulunmamıştır.
Davacı tarafından yürütülen işin hassasiyeti ve aksi davranışlarda bulunulması halinde meydana gelebilecek zararın büyüklüğü dikkate alındığında, çalışanların ayrıca bir eğitim sürecinden geçirilmemiş olduğu anlaşıldığından, incelenen hüküm yerinde bulunmuştur.
Davalı Harun'un davaya konu olay tarihinde davacı yanında çalışmaması ve hakkında verilen beraat kararı itibariyle bu davalı yönünden hüküm yerinde bulunmuştur.
Açıklamalarla birlikte, dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan kanuni ve hukuki gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
…" gerekçesiyle davalı Harun Toksöz yönünden istinaf başvurusunun kesinlikten reddine, davacı ve diğer davalılar yönünden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
 Taraflar arasında davalıların zararın meydan gelmesindeki kusur oranlarının doğru tespit edilip edilmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 49 uncu, 51 inci, 52 nci ve 400 üncü maddeleri.
2. 6098 sayılı Kanun'un "II. Zararın ve kusurun ispatı" kenar başlıklı 50 inci maddesinin ikinci fıkrası şöyledir; "Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler."
3.6098 sayılı Kanun'un "I. Ceza hukuku ile ilişkisinde" kenar başlıklı 74 üncü maddesi; "Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz."
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Dosya içeriğindeki tüm bilgi ve belgelerle birlikte Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyası, bilirkişi raporları incelendiğinde; 29.05.2002 olay tarihinde davalı Ramazan Özkan'ın Antalya HSBSC Bank Şubesinde güvenlik görevlisi olarak, sanık Aras Dündar'ın tahsildar olarak görev yaptığı, diğer davalı Harun Toksöz'ün aynı şubede cari hesaplar yönetmeni olarak görev yapıp olay öncesi 16.05.2002 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiği, 29.05.2012 tarihinde bankanın Güvenlik Müdürlüğü Grup Nakil Araç Çizelgesine uygun olarak Güvenlik Memuru davalı Ramazan Özkan ile Vezne Tahsildar ve şoförü davalı Aras Dündar'ın, bankanın Antalya Merkez Veznesinden, Lara Şubesine grup devri yaparak Alanya ve Manavgat Şubelerinden de para almak için hareket ettikleri, görev çizelgesine göre Lara Şubesine 09:15’de vardıkları ve burada para devrini yaparak saat ll:20'de Alanya Şubesine geldikleri ve şubenin grup devri için hazırladıkları para çantasını teslim almalarının ardından saat 12:25'de Manavgat Şubesine vardıkları, sözü geçen Şube tarafından paraların tesliminin yapıldığı ve para torbalarını araca koydukları, saat 12:33'de, davalılar R. Ö ve A. D.'ın birlikte yemeğe gittikleri ve saat 12:52 sıralarında zırhlı araçla birlikte şubeden ayrıldıkları, saat 13:56’da Antalya Şubesi önüne geldikleri, bu sırada aracın kapıları açıldığında Manavgat Şubesinden alınan para torbalarının olmadığının görülmesi üzerine unutulmuş olduğu düşüncesiyle Manavgat Şubesinin telefonla arandığı ve olumlu yanıt alınmadığı, aramalara rağmen çalınan para torbalarının bulunamadığı, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 03.06.2002 tarih, 2002/6863 Esas sayılı İddianamesiyle; sanık H. T'ün olay öncesi HSBC Bank Antalya Şube Müdürlüğünde çalışmakta iken bankaca işten çıkarıldığı, aracının anahtarını teslim etmeyerek olay tarihi olan 29.05.2002 günü diğer sanıklarla fikir birlikteliği içerisinde bankanın Alanya ve Manavgat Şubelerinden teslim alarak Merkez Şubesine para getirmekle görevlendirildiği, suç tarihinde diğer sanıkların bankanın zırlı nakil aracını Manavgat Şubesinde park ederek aracın yanından ayrıldıkları, bu esnada sanık H.'un kendisinde kalan anahtarları kullanarak aracı açtığı ve içerisinden bankaya ait 20 Milyar TL, 1330. GBP , 5.000 DKK, 9950 NOk,2.150 CHF;96.500 Euro ve 33.180 SEK olan torbayı hırsızlayıp diğer sanıklarla paylaştığı böylece tüm sanıkların üzerlerine atılı suçları işledikleri iddiasıyla 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 493/2-son, 522 ve 40 ıncı maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle kamu davasının açıldığı, Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesin 04.11.2014 tarihli ve 2012/660 Esas, 2014/430 Karar sayılı kararı ile; "sanıkların yüklenen suçu işledikleri somut bir şekilde tespit edilemediği" gerekçesiyle ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 12.10.2016 tarihli ve 2016/11795 Esas, 2016/9779 Karar sayılı ilâmı le sanıklar hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
3.İlk Derece Mahkemesince, 07.02.2018 tarihli ve 12.06.2019 tarihli raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için alınan 17.07.2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda; güvenlik görevlisi R.Ö.'ın 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun'un (2495 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine göre, özel güvenlik teşkilatı personeli olarak, görev alanları içinde bu Kanun'la verilmiş görevlerini yaparken silah taşıma ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'na göre silah kullanma yetkisine sahip olduğu hâlde, Kanun'un 9 uncu maddesinde özel güvenlik teşkilatının görevleri ve yetkileri olarak belirlenen görevlerinden biri olan davacı Bankayı, hırsızlık, soygun gibi tehdit, tehlike ve tecavüze karşı koruyamadığı, koruma ve güvenlik hizmetlerinin gerektirdiği diğer önlemleri almadığı, ayrıca davacı Bankanın yetkilileri tarafından hazırlanan Grup Nakil Hizmetleri ile Nakit Toplama Faaliyetleri ve Kasa Açma Kapama Uygulaması Talimat'ında belirtildiği üzere, araçla intikallerde araç komutası güvenlik görevlisinde olduğu, uygulamadan zırhlı araç güvenlik görevlilerinin sorumlu olmasına rağmen, Manavgat Şubesinden alınan para çantalarının grup aracındaki kasaya konulmadığı, şoför mahallinde sağ ön koltuğun arkasına bıraktıkları, yakıt ikmali yapılmaması gerektiği hâlde yakıt ikmali yapıldığı ve Şubede 5 dakikadan fazla durulmaması gerektiği hâlde, araç Şube önüne 16 dakika bırakılarak yemek yemeğe gidildiği, çantaların yerinde olup olmadığının Antalya Merkez Şubeye gelindiğinde fark edildiği, bu şekilde 2495 sayılı Kanun ve mevzuatı hükümlerine ve Bankanın yetkilileri tarafından hazırlanan sözü geçen Talimat'a aykırı hareket ederek meydana gelecek zararları önlemek için görevinin gerektirdiği azami özen ve dikkati göstermediğinden, dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesi özen yükümlülüğüne uyulmadığından dava konusu olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiği, vezne tahsildar ve zırhlı araç şoförü davalı A. D.'ın Grup Nakil Hizmetleri ile Nakit Toplama Faaliyetleri ve Kasa Açma Kapama Uygulaması Talimatı'nda belirtildiği üzere, araç sürücüsünün uyması gereken kurallar olarak aracının bakımlı olmasından sorumlu olup faaliyet sürerken olabilecek herhangi bir aksaklığı ortadan kaldırmak için aracın avandanlıklarını, yakıtını ve bakımının göreve çıkmadan önce tamamlayarak aracı hazır duruma getirmesi; tahsildarın uyması gereken kurallar olarak, mühür ve para çantalarının zırhlı araçtaki kasaya konulmasından sorumlu olduğu hâlde, Manavgat Şubesinden alınan para çantalarının grup aracındaki kasaya konulmadığı, şoför mahallinde sağ ön koltuğun arkasına bıraktıkları, çantaların yerinde olup olmadığının Antalya Merkez Şubeye gelindiğinde fark edildiği, meydana gelecek zararları önlemek için görevinin gerektirdiği azami özen ve dikkati göstermediğinden, dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesi özen yükümlülüğüne uymadığından dava konusu olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiği tespit edilmiştir.
4.İlk Derece Mahkemesince, davacı Banka tarafından düzenlenen ve imzaları karşılığında kendilerine tebliğ edilen Grup Nakil Hizmetleri ile Nakit Toplama Faaliyetleri ve Kasa Açma Kapama Uygulaması Talimatı'na aykırı şekilde hareket ederek kusurlu davranışları sonucu meydana gelecek zararları önlemek için görevinin gerektirdiği azami özen ve dikkati göstermeyerek, dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesi özen yükümlülüğüne uymadıkları, bu hâliyle davalılar R. Ö. ve A. D'ın %10'ar oranında kusurlu bulundukları, davacı Bankanın ise davalıların ayrıca bir eğitim sürecinden geçirilmemiş olması, yine iş sözleşmesi feshedilen personel davalı H. T.'den aracın anahtarını teslim almak hususunda gösterilen ihmal de dikkate alınarak davacı Bankanın sözü geçen zararın meydana gelmesinde %80 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılarak karar verilmiştir.
5. Davalılara tebliğ edildiği anlaşılan davacı Bankanın Grup Nakil Hizmetleri ile Nakit Toplama Faaliyetleri ve Kasa Açma Kapama Uygulaması Talimatı'nın “V. Grup Nakile Toplama Faaliyeti Uygulamaları” başlıklı (e) bendi; "Noktadan alınan çantalar grup aracındaki döner kasaya konur. (döner kasa olmayan araçlarda kasa bölümüne konulup kasa kilitlenir) Anahtar güvenlik memurunda olur." şeklindedir.
Uygulama Talimatı'nın "VI.Faaliyetlerde güvenlik görevlisinin uyması gereken kurallar" başlıklı maddesinin (i) bendi; "Araçla nakillerde araç komutası güvenlik görevlisindedir. Araçla grup nakli yapılırken ve araç dolu iken nokta haricinde durulmaz, zorunlu haller dışında güzergah dışına çıkılmaz, yakıt ikmali yapılmaz.” (j) bendi; "Şubelerde ve mağazalarda 5 dakikadan fazla durulmaz. Grup nakillerinde durum 5 dakikadan fazla durulacak gibiyse merkezi vezne aranarak şubenin uyarılması sağlanır.” (k) bendi; "Uygulamadan güvenlik görevlileri sorumludur.” hükmünü içermektedir.

Talimat'ın "VIII.Araç sürücüsünün uyması gereken kurallar" başlıklı maddesinin (b) bendi; "Şube önlerinde ve nakit toplama faaliyetlerinde mağaza veya firma önlerinde araç sürücüsü araçtan inmez. Araç çalışır vaziyette olarak bekler. Çevreyi izler, herhangi bir olumsuz durumda güvenliğe işaret verir." şeklindedir.
Aynı Talimat'ın "IX. Tahsildarın uyması gereken kurallar" başlıklı maddesinin (k) bendi; "Tahsildar mühür ve para çantalarının zırhlı araçtaki kasaya konmasını ve görev bitiminde araç kasasından alınıp genel müdürlük kasa odasında bulunan çelik kasaya konmasından sorumludur.” hükmünü öngörmektedir.
Uygulama Talimat'ında ayrıca aracın durmasını gerektirecek hâllerde neler yapılması gerektiği düzenlenmiş olup Jandarma, Emniyete bağlı resmi plakalı asayiş ekipleri veya trafik polislerince dahi araç durdurulmak istendiğinde şüpheyle yaklaşılması gerektiği, kimlik gösterilmesinin isteneceği, paranın güvenliği için aracın kapısının açılmamasına özen gösterilmesi gerektiği, ancak paranın emniyeti sağlanarak araçtan inilebileceği, durumun mutlaka Merkezi Vezneye ve Güvenlik Müdürlüğüne bildirilmesi gerektiği ve Merkezi Vezneye dönüldüğünde tutanak tutulacağı düzenlenmiştir.
6. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davalılar R. Ö ve A. D'ın, davacı Bankanın kendilerine tebliğ ettiği Grup Nakil Hizmetleri ile Nakit Toplama Faaliyetleri ve Kasa Açma Kapama Uygulaması Talimatı'nın, yukarıdaki bentte belirtilen ilgili maddelerine hiçbir şekilde uymadıkları, para çantalarını aracın içindeki kasaya koymaları gerekirken şoför mahallinde sağ ön koltuğun arkasına bırakmaları, 5 dakikadan fazla durulmaması gerektiği halde aracı Banka Şubesi önüne bırakarak yemeğe gitmeleri, yemeğe giderken Banka güvenlik görevlisinden aracı kontrol etmesini istemeleri, 16 dakika sonra gelerek para çantalarının yerinde olup olmadığını kontrol etmeksizin yola çıkmaları, Antalya Merkez Şubeye geldiklerinde çantaların olmadığını fark etmeleri, davalı A. D'ın ceza dosyasında alınan ifadesinde yemeğe giderken aracı kilitlediğini ancak araçta herhangi bir zorlamanın olmadığına ilişkin beyanı, Manavgat Şubeden para çantasını alıp Antalya Şubeye giderken yolda herhangi bir şekilde durmalarını ya da durdurulmalarını gerektirecek durumla karşılaştıklarına dair beyanlarının bulunmaması, Antalya Şubeye gelindiğinde Alanya Şubesinden aldıkları para çantasının araçta olmasına rağmen Manavgat Şubesinden alınan para çantasının araçta bulunmaması, ceza davasında davalıların delil yetersizliğinden beraatlerine karar verilmesi ve Yargıtayca zamanaşımı nedeniyle haklarındaki kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi hususları göz önüne alındığında, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı hukuk hâkimini bağlamayacağından olayların akışına ve davalıların eylemlerine göre kusur derecesinin çok düşük belirlendiği anlaşılmıştır. Mahkemece davalı H. T. ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağı tespit edilemediğinden bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi isabetli ise de, iş sözleşmesi feshedilmesine rağmen işyerinden ayrılırken hırsızlığa konu para nakil aracının anahtarının Banka yetkililerince alınmaması nedeniyle davacı Bankanın da sorumluluğu bulunmaktadır.
6. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre davalılar R. Ö. ve A. D'ın iş sözleşmesine göre işin ifası sırasında kendilerinden beklenen özeni göstermedikleri gibi kusurlu davranışları ile işvereni zarara uğrattıkları açıktır. Bu itibarla Mahkemece, davalılar R. Ö. ve A. D'ın kusur derecelerinin %80, davacı bankanın kusur derecesinin %20 olarak tayin edilerek davacının alacağının hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine
29.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.