İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/25
1475 S. İşK/14
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2020/3910
Karar No. 2021/7862
Tarihi: 08/04/2021
l FESİH SEBEBİ İLE BAĞLILIK
l HAKLI FESİH HAKKININ 6 İŞ GÜNÜ İÇİNDE KULLANILMAMASININ FESHİ HAKSIZ KILACAĞI
l HAKLI FESİH NEDENİN İSPATLANMAMIŞ OLMASI
l KIDEM İHBAR TAZMİNATI ÖDENMESİNİN GEREKTİĞİ
ÖZETİ: Öncelikle; 4857 sayılı İş Kanunu’nun 26. maddesinde derhal fesih hakkının haklı fesih sebebinin öğrenilmesinden itibaren 6 iş günü içerisinde kullanılması gerektiğinin belirtilmesi karşısında 1.8.2011 tarihli ihtarda belirtilen ve fesih konusu yapılmayan olayların sonradan ileri sürülmesinin haklı fesih sebebi olarak kabul edilmemesinde bir isabetsizlik yoktur.
Davacının yaşı, yaptığı iş, yazılı bir görev tanımının olmaması ve tebligatlar konusunda davacıya uyarıda bulunulduğunun ispatlanamaması ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, vergi yükümlüsü rahibin ölümü ile birlikte kilisenin vergi hukukundan kaynaklanan bildirim yükümlülüklerini yerine getirmemesinin sorumluluğunun davacı işçiye yüklenilmesinin doğru olmayıp vergi cezasının ödenmesindeki gecikme sebebiyle fazladan faiz ödenmesinden kaynaklı zararın sorumlusunun davacı olduğunun kabulü hatalıdır. Davacının kasti bir davranışının olduğunun da ispatlanamaması karşısında sadakat borcuna aykırılıktan da söz edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla iş sözleşmesinin 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25/II kapsamında haklı bir sebebi olmadığı kanısına varılmakla kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiş
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08/04/2021 Perşembe günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı-karşı davalı adına vekili Avukat Yusuf Koçyiğit ile karşı taraf adına vekili Avukat Hazım Suat Öncüoğlu geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı -Karşı Davalının İstem ve Cevabının Özeti:
Davacı-karşı davalı davalı işyerinde 22.06.1995 tarihinde çalışmaya başladığını, kilise bahçesindeki müştemilatta lojman tahsis edildiğini, kilisenin genel bakım ve temizliği, ibadet ve özel günler için kilisenin hazırlanması, ritüellerin yerine getirilmesine yardım, hafta içinde ibadet etmek isteyenlere kiliseyi papazın izniyle açmak, gece-gündüz kilisenin güvenliği, bahçe bakımı gibi işlerde çalıştığını, 07.00-24.00 saatleri arasında görev yaptığını, herhangi bir hafta tatili yapmadan tüm dinî ve millî bayramlarda çalıştığını, kendisine tahsis edilen lojman karşılığında sözde kira alacağına mahsuben ücret ödenmediğini, lojmanın sosyal hak olduğunu, 01.08.2011 tarihinde gönderilen ihtarname ile lojmanı boşaltmasının istendiğini, bu ihtarnamede iş ilişkisinin kısmen kabul edildiğini, iş sözleşmesinin ise 09.09.2011 tarihinde feshedildiğini, mahkeme kararıyla 20.03.2013 tarihinde zorla lojmandan çıkarıldığını, davacının iş sözleşmesinin haksız feshedildiği tarihten sonra da 20.03.2013 tarihine kadar görevini sürdürdüğünü ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile diğer bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiş; karşı davanın reddini istemiştir.
Davalı -Karşı Davacının İstem ve Cevabının Özeti:
Davalı-karşı davacı; davacı-karşı davalının kilise müştemilatında 1999 yılından itibaren, eşinin sağlık sorunları ve ağır bakım giderlerini karşılama güçlükleri nedeniyle ikamet etmesinin kabul edildiğini, karşılığında kilisenin ayin ve halka ziyaret için açık olduğu cumartesi günlerinde kilisenin girişi ve iç temizliğini yapmasının kararlaştırıldığını, Ocak 2011’de kilisede hırsızlık girişimi olması ile tarihi vitrayın kırıldığı sıralarda davacının bir düğün nedeniyle kilise ve müştemilatında bulunmadığını, 23.06.2011 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayında tarihî değere sahip 12 şamdanın çalınması esnasında da yine bir düğün eğlencesinde olduğunu, çok yakın tekrarlanan bu olaylardaki sorumsuz davranışları nedeniyle çekilen ihtarname ile ikametine verilen taşınmazı terk etmesinin talep edildiğini, diğer taraftan başrahibin Bornova/İzmir Vergi Dairesi tarafından 26.07.2011’de vergi borcunu görüşmek üzere davet edildiğini, görüşmede 39.585,17 TL vergi borcu olduğunun öğrenildiğini, 24.05.2010 tarihinde tebliğe çıkarılan ödeme emrine davacının beyanının şerhi düşüldüğünü ve ilanen tebligat yapıldığını, takdir komisyonuna başvuru hakkının kaybedilmesi nedeniyle tahakkuk ettirilen vergi, faiz ve gecikme cezasının ödenmek zorunda kalındığını bu sebeplerle feshin haklı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiş, iş sözleşmesinin 09.09.2011 tarihinde sonlandığını bu tarihten sonra davacı karşı davalının fuzuli şagil olduğunu ve kiliseyi uğrattığı zararlardan sorumlu olduğunu ileri sürerek kilise bahçesi kuyusunun dava dışı Yusuf Küçükceylan’a temini bedeli, kilise müştemilatından su motoru için sağlanan elektrik bedeli, vitray tamiri,şamdan bedeli, 17 aylık kira bedeli, kilise müştemilatının elektrik sisteminin onarım bedeli ve kilise vergi borcu cezasının faiz ve yargılama giderleriyle birlikte davalı karşı davacıdan tahsilini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlara göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile iş sözleşmesinin haklı bir sebep olmadan işverence sonlandırıldığı, ödenmeyen yıllık ücretli izin, ücret alacağı, asgari geçim indirimi ve ulusal bayram ve genel tatil günleri alacaklarının olduğu ancak hafta tatili ve fazla çalışma ücreti alacaklarının ispatlanamadığı; karşı dava yönünden haksız işgal tazminatının kabulü diğer taleplerin ise reddi gerektiği gerekçeleriyle dava ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, işverence yapılan feshin haklı olduğu gerekçesiyle davalı-karşı davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilerek İlk Derece Mahkemesi kararı belirtilen yönden davalı lehine bozularak ortadan kaldırılmış ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
Temyiz Başvurusu:
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
I- Karşı Dava Yönünden,
Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362/1-(a) maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
Dosya içeriğine göre; karşı davada hüküm altına alınan ve davalı tarafından temyize konu edilen miktar 13.900,00 TL. reddedilen ve davacı bakımından temyize konu edilen miktar ise yargılama aşamasındaki davacı beyanı da dikkate alındığında 30.489,00 TL olup belirtilen miktarlar, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile temyiz kesinlik sınırı olan 47.530,00 TL kapsamında kaldığından, davacı ve davalının temyiz istemlerinin ayrı ayrı, 6100 sayılı Kanun'un 362/1-(a), 366. ve 352. maddeleri uyarınca REDDİNE,
II- Asıl dava Yönünden,
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Taraflar arasında davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İlk Derece Mahkemesince işverence haklı bir sebep olmaksızın iş sözleşmesine son verildiği; Bölge Adliye Mahkemesince ise işverence yapılan feshin haklı sebebe dayandığı kabul edilmiştir.
Dosya içeriği ve gerek İlk Derece gerekse Bölge Adliye Mahkemelerinin kabulüne göre iş sözleşmesi 09.09.2011 tarihinde son bulmuştur. Bu tarihli fesih bildiriminde özetle; 01.08.2011 günlü ihtarname ile 4857 sayılı İş Kanunu ile belirli yükümlülüklerinin ve zararın tazmin edileceğinin bildirildiği, Bornova Vergi Dairesi’nce kilise kira geliri beyanı vermek ve bu gelirin vergisini ödemekle yükümlü eski Başrahip E. F. adına çıkarılan tebligatı almayarak kiliseyi 28.486,20 TL tutarında ödemede bulunmak zorunda bıraktığının 06.09.2011 günü vergi dairesinde yapılan görüşme ve ödemeler sırasında öğrenildiği, bu sebeplerle iş sözleşmesinin haklı olarak sonlandırıldığı belirtilmiştir.
Davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin davacının alması gereken tebligatları almaması ve kilisede Ocak ve Haziran 2011 aylarında gerçekleşen hırsızlık olayları sebebiyle sona erdirildiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle; 4857 sayılı İş Kanunu’nun 26. maddesinde derhal fesih hakkının haklı fesih sebebinin öğrenilmesinden itibaren 6 iş günü içerisinde kullanılması gerektiğinin belirtilmesi karşısında 1.8.2011 tarihli ihtarda belirtilen ve fesih konusu yapılmayan olayların sonradan ileri sürülmesinin haklı fesih sebebi olarak kabul edilmemesinde bir isabetsizlik yoktur.
Fesih bildiriminde işyerine yapılan tebligatların alınmaması nedeniyle 29.486,20 TL tutarlı vergi ve ferilerinin ödenmesi durumunda kalındığını ve ilgili durumun 06.09.2011 tarihinde öğrenildiği bildirilmiştir. Dosya kapsamında yer alan 3. Vergi Mahkemesi Başkanlığı’nın 2011/1437 esas sayılı dosyasına hitaben Bornova Vergi Dairesi tarafından yazılan 21.10.2011 tarihli yazıda davacının feshe konu vergi doğuran olayın davalı kiliseye ait işyeri kiralarından kaynaklandığı, ilgili kira kaynaklı vergilerin ödenmemesi üzerine söz konusu tutarın ödendiği, ödeme emrinin 26.07.2011 tarihinde ödevlinin muhasebecisi olan Faruk Berberoğlu’na tebliğ edildiği, ilgili vergi borcunun 06.09.2011 tarihinde tahsil edildiği belirtilmiştir.
Dosya içeriğine göre; davacı işçinin çalıştığı B. S. M. Kilisesi, İ. S. M. Kilisesi’ne bağlıdır. İş Sözleşmesinin 9.9.2011 tarihinden feshedilmesinden sonra davalı kilise vekilinin 01.12.2011 tarihinde “……. adresinde bulunan müvekkil S. M Kilisesi adına çıkarılan her türlü idarî ve adlî tebligatın, ekteki vekaletle de işaretli adresle belirli …..adresinde bulunan S. M Kilisesi’ne yapılması” hususunda PTT Bornova Dağıtım ve İşlem Merkezi Müdürlüğü’ne hitaben bildirimde bulunulduğu görülmektedir. Davacı yerine kilisede çalışmaya başlayan davalı kilise tanığı D. A, kendisinin işe alınırken gelen tebligatları alması konusunda önceki çalışanın yani davacının iş sözleşmesinin bu sebeple feshedildiği belirtilerek açıkça uyarıldığını açıklamıştır. Dosya içerisinde davacıya ait yazılı bir görev tanımı yoktur. Davacının sonraki çalışan gibi açıkça uyarıldığını gösteren bir delil de bulunmamaktadır. Davalının da kabulünde olduğu üzere; davacının alması gerektiğinin savunulduğu 24.05.2010 tarihinde yapılmak istenilen tebligat kilise adına değil rahip adına olup üstelik tebligatın muhatabı rahip 13.03.2010 tarihinde vefat etmiştir. Davacının rahip adına gelen tebligatın aslında kilise adına olduğunu bildiği ispatlanamamıştır. Kilisenin malvarlığının rahipler adına vergilendirilmesi sözkonusu ise, rahibin 13.03.2010 tarihinde vefatı üzerine vergi yükümlüsü olarak yeni rahibin tam adı ve soyadının ve açık adresinin vergi dairesine bildirilmesi davacının değil kilisenin yükümlülüğündedir. Davacının yaşı, yaptığı iş, yazılı bir görev tanımının olmaması ve tebligatlar konusunda davacıya uyarıda bulunulduğunun ispatlanamaması ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, vergi yükümlüsü rahibin ölümü ile birlikte kilisenin vergi hukukundan kaynaklanan bildirim yükümlülüklerini yerine getirmemesinin sorumluluğunun davacı işçiye yüklenilmesinin doğru olmayıp vergi cezasının ödenmesindeki gecikme sebebiyle fazladan faiz ödenmesinden kaynaklı zararın sorumlusunun davacı olduğunun kabulü hatalıdır. Davacının kasti bir davranışının olduğunun da ispatlanamaması karşısında sadakat borcuna aykırılıktan da söz edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla iş sözleşmesinin 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25/II kapsamında haklı bir sebebi olmadığı kanısına varılmakla kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı-karşı davalı yararına takdir edilen 3.050,00 T.L. duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 08.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.