Yargı Kararları

İŞ GÜVENCESİ KAPSAMI DIŞINDA OLAN İŞVEREN VEKİLİ

SAYILAR

Esas No : 2008/41688
Karar No : 2009/22728
Tarihi : 14.09.2009
İlgili Kanun/Madde : 4857 İşK/18-21
Yargı Yeri: T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : l İŞ GÜVENCESİ KAPSAMI DIŞINDA OLAN İŞVEREN VEKİLİ l İŞLETMENİN BÜTÜNÜNÜ SEVK VE İADARE EDİYOR OLMANIN GEREKMESİ l İŞYERİNİN BÜTÜNÜNÜ SEVK VE İDARE EDENLERİN AYRICA İŞÇİ İŞE ALIP ÇIKARTMA YATKİLERİNİN DE OLMASININ GEREKMESİ

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
4857 İşK/18-21

T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2008/41688
Karar No. 2009/22728
Tarihi: 14.09.2009                     
 
l İŞ GÜVENCESİ KAPSAMI DIŞINDA OLAN İŞVEREN VEKİLİ
l İŞLETMENİN BÜTÜNÜNÜ SEVK VE İADARE EDİYOR OLMANIN GEREKMESİ
l İŞYERİNİN BÜTÜNÜNÜ SEVK VE İDARE EDENLERİN AYRICA İŞÇİ İŞE ALIP ÇIKARTMA YATKİLERİNİN DE OLMASININ GEREKMESİ
 
ÖZETİ: İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şey den önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18'nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır.

DAVA: Davacı, işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi S.Bıçaklı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, 5.2.2008 günü işe geldiğinde sözleşmesinin feshedildiğinin bildirildiğini, feshin geçerli nedene dayanmadığını, açık ve kesin neden bildirilmediği gibi savunmasının da alınmadığını bildirerek, feshin geçersizliğine, işe iadeye ve yasal haklarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, sözleşmenin tarafların karşılıklı iradesi ile sona erdirildiğini, haklarının ödendiğini, davacının çalışma şekli, hal ve tavırlarının şirket çalışma düzenine uymadığının genel müdür tarafından konuşma sırasında davacıya bildirilmesi üzerine davacının da ayrılmak istediğini ifade ettiğini, mağdur olmaması için bu ortak kararın işveren feshi olarak gösterildiğini, haklarını alan davacının ibraname imzaladığını, ayrıca davacının işveren vekili olduğunu, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağını savunmuştur. Mahkemece feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesiyle işe iadeye karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şey den önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18'nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu'nun 18'nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Ancak işletmeye bağlı bir işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir. (26.05.2008 gün ve 2007/35929 Esas, 2008/12484 Karar sayılı ilamımız).
Somut olayda davacı işyerinde ürün yönetim müdürü olarak çalışmaktadır. Dosya arasında işyerine ait organizasyon şeması ve imza sirkülerinden başka davacının işveren vekili olup olmadığı konusunda bir delil bulunmamaktadır. Davalı savunması mahkemece gerektiği ölçüde araştırılarak bir değerlendirmeye tabi tutulup sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeyle hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.09.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.