İŞ KAZASINDA ZAMANAŞIMI

SAYILAR

Esas No : 2020/10755
Karar No : 2022/16772
Tarihi : 19.09.2017
İlgili Kanun/Madde : 5510 S. SGK. /12
Yargı Yeri: T.C. YARGITAY 10. Hukuk Dairesi

Ek Başlıklar : lİŞ KAZASINDA ZAMANAŞIMI lDEĞİŞEN VE GELİŞEN DURUMDAN ANLAŞIL-MASI GEREKEN lZAMANAŞIMININ BAŞLANGICININ TESPİTİ İÇİN SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK ORANINDA DEĞİŞEN VE GELİŞEN DURUMUN OLUP OLMADIĞININ BELİRLENMESİNİN GEREKTİĞİ

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
5510 S. SGK. /12

T.C
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2020/10755
Karar No. 2022/16772
Tarihi: 19.09.2017

lİŞ KAZASINDA ZAMANAŞIMI
lDEĞİŞEN VE GELİŞEN DURUMDAN ANLAŞIL-MASI GEREKEN
lZAMANAŞIMININ BAŞLANGICININ TESPİTİ İÇİN SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK ORANINDA DEĞİŞEN VE GELİŞEN DURUMUN OLUP OLMADIĞININ BELİRLENMESİNİN GEREK-TİĞİ

ÖZETİ: İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 146. maddesi gereğince sözleşmeye aykırılığın meydana geldiği tarih olan iş kazası tarihinden itibaren 10 yıldır.
Bu kuralın istisnası ise Yargıtay içtihatlarında yerini bulan işçinin sürekli iş göremezlik durumunda “gelişen ve değişen bir durumun” bulunması halidir.Önemle belirtilmelidir ki, burada sözü edilen “gelişen durum” kavramı uygulamada çoğu kez yanlış anlaşıldığı şekilde, doğan zararın kapsamının zarar görence tam olarak öğrenilmesinin herhangi bir nedenle geciktiği (örneğin, buna ilişkin bilirkişi raporunun geç alındığı) durumlara ilişkin olan, böylesi bir durumu ifade eden bir kavram değildir. Başka bir anlatımla, gelişen durum kavramı salt zarar doğuran işlem ya da eylemin sonuçlarının gelişmesini ve bu nedenle zarar görenin bu konularda bilgi sahibi olabilmesinin zorunlu olarak bu gelişmenin tamamlanacağı ana kadar gecikmesini ifade eder. Mahkemece ıslahın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti için öncelikle davacının sürekli iş göremezlik oranında değişen gelişen bir durum olup olmadığının tespiti gerektiği gözetilerek, davacının dayandığı tedavi kayıtları ile ilgili tedavi merkezleri (hastaneler, özel muayenehaneler vb) nezdindeki kayıt ve belgelerin dosyaya celp edilerek, % 35 oranındaki sürekli iş göremezlik oranı yönünden değişen gelişen bir durum olup olmadığının tespiti açısındaAdli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu ile gereği halinde Adli Tıp 2. Üst Kurulundan alınacak raporlarla bu durumun ortaya konulması ve sonucuna göre davacının maddi tazminat isteminin ıslahının zamanaşımına uğrayıp uğramadığının değerlendirilmesi gerekirken, bu hususta bir araştırma yapılmadan hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.

 DAVA: Dava iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının ve yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karara karşı, davacılar ve davalılardan Marmara Üniversitesi Rektörlüğü ileKayalar İnş Tic ve San A.Ş. vekillerinin istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesince davacılar vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, davalılar Marmara Üniversitesi Rektörlüğü ileKayalar İnş Tic ve San A.Ş. vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında kısmen kabul ve redde dair karar verilmiştir. Kararın davacılar ve davalılardan Kayalar İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesince (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince verilen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesince verilen kararın davacılar ve davalılardan Kayalar İnş Tic ve San A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Güner Durmuş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I- İSTEM:
Davacı vekili 25.01.2008 tarihli asıl dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 16.06.2007tarihli iş kazası neticesinde sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili maddi tazminat istemini 28.03.2018 tarihli dilekçesiyle ıslah ederek müvekkili lehine 97.194,25 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Birleşen 18.06.2012 tarihli dava dilekçesinde sigortalı lehine 30.000,00 TL, eşi lehine 5.000,00 TL, çocukları lehine 2.500,00 TL’şer manevi tazminatın davalılar İ M A Isı ve Soğ. Sis. Müş. Müh. San. ve Tic. Ltd. Ştive Kayalar İnş Tic ve San A.Ş.’den tahsilini talep etmiştir
 II- CEVAP:
DavalıI M A Isı ve Soğutma Sistemleri Müşavir Mühendislik Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: İş bu davada davalıya husumet yönetilemeyeceğini, davalı şirketin aldığı işi başka şirkete anahar teslim şeklinde devrettiğini, olay tarihinde davacının işvereni olmadığını, ayrıca zamanaşımı def'inde bulunduklarını, olayın iş kazası olmadığını, davacının iş güvenliği tedbirlerine riayet etmediğini, davacının kendi tarafından kaynaklanan maddi bir zararının bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Marmara Üniversitesi Rektörlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle: Davalı kurum ile davalılardan Kayalar İnş. Tic. ve San. A.Ş. arasında "Araştırma ve Uygulama Hastanesi İkmal İnşaatı" işi ile ilgili sözleşme akdedildiğini, davalının asıl işveren olmadığını, davalı üniversiteye husumet yönetilemeyeceğini, davacının I M A Isı ve Soğutma Sistemleri Müşavir Mühendislik Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi işçisi olduğunu, davacının iş güvenliğine ilişkin tedbirleri alıp almadığı, kazada kusurunun bulunup bulunmadığının, kaza ile meydana gelen zarar arasındaki illiyet bağının ispatının gerektiğini, davacının olay tarihinde sosyal güvencesinin olduğunu, tedavi giderlerinin sosyal güvenlik kurumları kapsamı ile ödenme imkanı mevcutken bu imkanları kullanmayarak uğradığı iddia edilen zararın davalı kuruma yöneltilmesinin kabul edilemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Kayalar İnşaat Ticaret San. ve A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının davalı şirketin çalışanı ve sigortalı işçisi olmadığını, diğer davalı İMA şirketinin çalışanı olduğunu, diğer davalıI M A Isı Ve Soğutma Sistemleri Müşavir Mühendislik Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi ile yapılan sözleşme gereği anahtar teslimi adı geçen şirkete devredilmiş bir iş olduğunu, işlerin ihale usulü malzeme ve işçilikli olarak sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, davalı şirket şantiyesinde davacının iddia ettiği tarih itibariyle bir kaza bildirilmediğini, hiç bir kusurubulunmayan davalı şirketin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, her türlü emniyet tedbirinin alınmasından ve kendi çalışanlarının denetiminden İma isimli şirketin sorumlu olduğunu, kazanın oluşumunda tüm kusurun kazalı ve işverenine ait olduğunu, davalı şirketin kusurunun bulunmadığını, davacının herhangi bir maddi zararının bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
III- MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi kararında özetle; “Davacının davalı Ima Isıtma Soğutma Sistemleri Müşavirlik Mühendislik San. ve Tic. Ltd. Şti'ye bağlı olarak çalışmakta iken davalı Marmara Üniversitesi Rektörlüğü Araştırma Hastanesi ikmal inşaatını sözleşme ile üstlenmiş olan davalı Kayalar İnşaat Tic. ve San. A.Ş.'nin yaptığı inşaat işinde çalışırken olay günü tekerlekli seyyar iskele üzerinde dengesini kaybederekiki metre yükseklikten düşerek yaralandığı, olay nedeni ile alınan 27/04/2012 tarihli kusur bilirkişisinin raporunda da belirtildiği üzere olayda davacının çalıştığı tekerlekli iskelede düşmeyi önleyecek korkuluk olmaması ve düşme tehlikesi olmayan ve denge kaybı olduğunda iskele üzerinde kalmaya imkan verecek iskelenin kullanılmaması, gerekli eğitimin verilmemesi ve emniyet kemerinin de verilmemesi dikkate alınarak davalılar Kayalar İnşaat Tic. ve San. A.Ş.'nin %25 oranında kusurlu olduğu, davalı Ima Isı ve Soğutma Sistemleri Müşavirlik Mühendislik San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin %60 oranında kusurlu olduğu, davalı Marmara Üniversitesi Rektörlüğünün kusurunun olmadığı, davacının ise gerekli dikkat ve tedbiri göstermediği için %15 oranında kusurlu olduğu; olay nedeni ile davacının %35 oranında maluliyet oranının olduğu; böylece bilirkişi raporuna göre hesaplanan 97.194,25 TL maddi tazminata hak kazandığı anlaşıldığından bu tazminatın davalılar Ima Isı ve Soğutma Sistemleri Müşavirlik Mühendislik San. ve Tic. Ltd. Şti ile Kayalar İnşaat Tic. ve San. A.Ş.'den müştereken ve müteselsilen tahsiline ve davacıya verilmesine, yine olayın oluş şekli, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve kusur durumları dikkate alınarak davacı Mehmet Al lehine 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş olup, davacının Marmara Üniversitesi Rektörlüğüne karşı açmış olduğu davanın üniversitenin kusuru olmaması sebebiyle reddine;
Davacılar Fikriye, Zeynep ve Murat Al'ın İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesinde 2012/581 Esas 2013/85 karar sayılı birleştirme kararı verilen dava dosyasındaki manevi tazminat taleplerinin, meydana gelen iş göremezlik oranının (ağır bedensel zarar) yüksekolması durumunda eş ve çocuğun ruhsal bütünlüğünün bozulduğunun kabul edileceği aksi durumda manevi zararın meydana gelmeyeceği yönündeki Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 22.09.2008 tarihli 5144 esas 14420 karar sayılı kararı ve emsal içtihatlar dikkate alınmak suretiyle maluliyet oranı mahkememizce yüksek kabul edilmeyerek,ayrı ayrı reddine dair ” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI :
Bölge Adliye Mahkemesi kararında özetle: “Dairemizin 2018/2099 Esas 2018/1161 Karar sayılı 09/11/2018 tarihli kararı Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2019/2592 Esas 2019/8040 Karar sayılı 24/12/2019 tarihli kararı ile bozulmakla bu bozma kararına uyularak dosyada yeniden değerlendirme yapılmıştır.
Davacı; aile bireyleri hakkındaki red kararına itiraz etmekle birlikte açık istinaf sebebi belirtilmemiştir. Dosya içeriği, mevcut delil durumu, Yargıtay ( HGK. 23/09/1987 gün 1987/9-183, 1987/655 sayılı kararı, HGK. 26/04/1995 gün ve 1995/11-122, 1995/430 sayılı kararları, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 24/09/2012 tarih, 2011/5238 Esas, 2012/15465 Karar, 06/06/2016 tarih, 2016/6064 Esas, 2016/9255 Karar sayılı kararları göz önüne alındığında, iş kazası nedeniyle sağlık bütünlüğü bozulan sigortalının eş ve çocuklarının manevi tazminat talep etme haklarının bulunduğu düşünülse dahi, olayın özelliğine, yaralanmanın niteliğine, meslekte kazanma gücündeki kayıp oranına ve özellikle ağır bedensel zarar oluşmaması nedenleriyle davacı eş ve çocuklar lehine yansıma yolu ile manevi tazminat verilemeyeceği anlaşılmakla, davacılar Fikriye Al, Zeynep Nur Al ve Murat Al'ın istinaf itirazları ve istinaf başvurusunun ayrı ayrı Esastan Reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Yine davacı Mehmet Al lehine verilen manevi tazminat miktarına itiraz etmekle, tarafların sosyo-ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların kusur durumları, olayın ağırlığı, kaza tarihi, sebepsiz zenginleşmeye yol açılmaması gibi özellikler dikkate alınarak, tatmin duygusu, caydırıcılık unsurları göz önüne alınarak mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının dosya içeriğine, olayın özelliğine, uygun olarak 30.000 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olduğu kanaatine varılmakla davacı Mehmet Al’ın istinaf başvurusunun Esastan Kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalı Marmara Üniversitesi Rektörlüğü Mehmet Al'ın red olan kısmi manevi tazminat yönünden vekalet ücreti verilmediğini belirtmişse de, bu davalıya yönelik manevi tazminat davası açılmadığından davalının bu itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacının davayı davalı Marmara Üniversitesi Rektörlüğü yönünden deıslah ettiği görülmekle bu davalı yönünden maddi tazminat davası red olduğu görülmekle, davalı Marmara Üniversitesi Rektörlüğü yönünden lehlerine red olan maddi tazminat davasında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ve mahkeme kararında bu yönde bir karar bulunmadığı anlaşılmakla,davalı Marmara Üniversitesi Rektörlüğü açısından kusursuz olduğundan dava reddedilmekle maddi tazminat yönünden 3.400 TL maktu vekalet ücretinin davacı Mehmet Al dan tahsili ile davalı Marmara Üniversitesi Rektörlüğüne verilmesine karar verilmesi gerektiği, davalı Marmara Üniversitesinin reddolan maddi tazminat yönünden vekalet ücreti verilmesi itirazının Esastan Kabul İş Kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunun 125. Maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı yasanın 146.maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır.
Uyuşmazlık bu tür davalarda gerek yürürlükten kalkan 818 sayılı Borçlar Kanununun 125.maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı yasanın 146.maddesi gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmaktadır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2014/28252 Esas 2016/5745 Karar sayılı 14/04/2016 tarihli Onama kararı ile davacının %35 oranında maluliyete uğradığı, 14/04/2016 tarihinde kesinleşmiş.
Bu nedenle maluliyet oranı kesinleşme tarihi 14/04/2016 tarihine göre 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır.
Ayrıca SGKnın 03/09/2010 tarih 23008 karar sayılı kararı ile ve SGK Yüksek Sağlık Kurulunun 24/06/2011 tarih 50/3450 sayılı kararı ile de davacı Mehmet Al ınmaluliyet ( Meslekte kazanma gücü kaybı oranı) %35 olarak belirlenmiş olup SGK nın karar tarihi 03/09/2010 tarihinden ve 24/06/2011 tarihinden itibaren de 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır.
Kaldı ki davalıIma Isıtma Soğutma Sis Müş Müh San ve Tic Ltd Ştinin İstanbul Anadolu 1 İş Mahkemesinin 2012/801 Esas sayılı dosyasında Maluliyet Oranına itiraz ile davacı Mehmet Al ın malül olmadığının tespiti talep edildiği, mahkemece bu talep red edilmiş olup, Yargıtay 10 Hukuk Dairesinin 2014/28252 Esas 2016/5745 Karar sayılı kararı ile 14/04/2016 tarihli Onama Kararı ile de maluliyet oranının kesinleşme tarihi 14/04/2016 tarihine göre de zamanaşımı dolmamıştır. Bu nedenle davalının ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımı süresinin dolduğu itirazına itibar edilmemiştir.
Kaldı ki davalının SGK nın belirlediği, maluliyet oranına itirazı ve bu davanın sonucunun beklenmesi nedeniyle maddi- manevi tazminat dosyasında bir sonraki aşamaya geçilememiş maddi zarar miktarı belirlenememiş ve dava açarken fazlaya dair haklarını saklı tutan davacı davasını ıslah edememiş olup bu duruma davalının sebebiyet vermesi nedeniyle davacı aleyhine sonuç doğuracak şekilde de değerlendirme yapılamaz ve zamanaşımının dolduğu düşünülemez, davalının bu davranışı hukuken korunamaz ve bu durum hukukun güvenirliği ilkesini de zedeler. Böylece davalının zamanaşımı itirazına itibar edilmemesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Dosya içeriği mevcut delil durumu göz önüne alındığında davalı Kayalar İnşaatın üst işveren davalıIma Isıtma Soğutma Sis Müş Müh San ve Tic Ltd Şti nin de alt işveren konumunda bulunduğu ve alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmıştır.
Dosya içeriği mevcut delil durumu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kusur bilirkişisi ve hesap bilirkişisi raporlarının dosya içeriğine usul ve yasaya ve Yargıtay içtihatlarına uygun olduğu anlaşılmakla dosyada yeniden kusur veya hesap bilirkişisi raporu aldırılmasına yer olmadığı, ayrıca belirlenen kusur oranlarının dosya içeriğine uygun olduğu görülmüştür.
Davalı peşin sermaye değerinin eksik düşüldüğü iddiasında bulunmuşsa da SGK ya çelişkinin giderilmesi için yazılan yazılara birden çok kez cevap verildiği ve giderilen çelişkiden sonra bu cevaba göre hesap bilirkişisinin peşin sermaye değerini SGK yazısına göre eksiksiz düştüğü davalı itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı Kayalar diğer davalıIma Isıtma Soğutma Sis Müş Müh San ve Tic Ltd Şti firması tarafından karşılanan kısmi ödemelerin hesaptan düşülmediği itirazında bulunmuşsa da maddi tazminatı karşılamak için ifa amaçlı olan ödemeler ancak hesaptan düşülebilecek olup dosya içeriği mevcut delil durumu itibariyle ifa amaçlı ödemeler olduğu davalılar tarafından ispatlanamamış olduğundan davalının bu itirazının da yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Böylece davalının bu itirazının reddi gerekmektedir.
Davalı kayalar davacının dava dilekçelerinde faiz talep etmediğini, daha sonra ıslahla faiz talebinde bulunulduğu itirazında bulunmakla; dosyanın incelenmesinde maddi ve manevi tazminat davalarında davacının dava dilekçesi ile faiz talebinde bulunmadığı. Daha sonra 28/03/2018harç tarihli ıslah dilekçesi ile maddi manevi tazminat davalarında da dava edilen ve ıslah edilen kısımlarla birlikte alacağın tamamı için kaza tarihi olan 16/06/2007 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizinin uygulanmasını talep ettiği davalı Kayalar firmasının süresinde ıslaha itiraz ederek maddi ve manevi tazminat yönünden faiz talebine ve talebin genişletilmesine / değiştirilmesine muvafakat etmediklerini beyan etmişlerdir. Böylece davacının dava dilekçelerinde faiz talebi yokken ıslahla faiz talebinde bulunması davanın genişletilmesi ve değiştirilmesi kavramına girdiği davalının da buna süresi içinde itirazda bulunduğu anlaşılmakla, hükümde faize hükmedilemeyecek olup, davalı Kayalar ın itirazının bu yönden yerinde olduğu ve bu hususta davalı Kayalar ın istinaf başvurusunun Esastan Kabulüne karar verilmesi ve kararın bu yönden kaldırılması gerektiği” gerekçesiyle “
1-)Davacının istinaf başvurusunun Esastan kabulüne,
2-)Davalının sair istinaf itirazlarının reddi ile,
3-)Davalı Marmara Üniversitesi Rektörlüğünün maddi tazminat yönünden lehlerine vekalet ücreti verilmesi gerektiği ve davalı Kayalar İnş Tic ve San A. Ş nin faize yönelik itirazı yönünden istinaf başvurusunun Esastan Kabulüne,
4-)İstanbul Anadolu 8 İş Mahkemesinin 2008/153 Esas 2018/450 Karar sayılı kararının kaldırılmasına,
I-a)Davacı Mehmet Al'ın Marmara Üniversitesi Rektörlüğüne açmış olduğu maddi tazminat davasının Reddine,
b)Davacı Mehmet Al'ın Marmara Üniversitesi Rektörlüğünün davada kendilerini vekil ile temsil ettirmesi nedeniyle 3.400,00 TL ücreti vekaletin davacı Mehmet Al'dan tahsili ile davalı Marmara Üniversitesi Rektörlüğüne verilmesine,
II- a) Davacı Mehmet Al'ın davalılar Ima Isıtma Soğutma Sis Müş Müh San ve Tic Ltd Şti ile Kayalar inşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş ye açmış olduğu maddi tazminat davasının kabulü ile 97.194,25 TL nin davalılar Ima Isıtma Soğutma Sis Müş Müh San ve Tic Ltd Şti ile Kayalar inşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
b)Davalı Ima Isıtma Soğutma Sis Müş Müh San ve Tic Ltd Şti istinafa başvurmadığı ve faize itirazı da bulunmadığından belirlenen maddi tazminat miktarının miktarının kaza tarihi olan 16/06/2007 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Ima Isıtma Soğutma Sis Müş Müh San ve Tic Ltd Şti den tahsili ile davacıya verilmesine,
III a) Davacı Mehmet Al 'in İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesinde görülmekte olan ve 2012/581 E. 2013/85 K. Sayılı birleştirme kararı verilen dava dosyasındaki davalılar Ima Isıtma Soğutma sistemleri Müşavirlik Mühendislik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti ile Kayalar İnşaat Ticaretve Sanayi . A.Ş. 'ye açmış olduğu manevi tazminat davasının kabulü ile 30.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
b) Davalı Ima Isıtma Soğutma Sis Müş Müh San ve Tic Ltd Şti istinafa başvurmadığı ve faize itirazı da bulunmadığından belirlenen manevi tazminat miktarının kaza tarihi olan 16/06/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Ima Isıtma Soğutma Sis Müş Müh San ve Tic Ltd Şti den tahsili ile davacıya verilmesine,
IV) Davacılar Fikriye Al, Zeynep Nur Al ve Murat Al'ın İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesinde görülmekte olan ve 2012/581 Esas 2013/85 Karar sayılı birleştirme kararı verilen dava dosyasındaki davalılar Ima Isıtma Soğutma Sis Müş Müh San ve Tic Ltd Şti ile Kayalar İnş Tic ve San A.Ş ye açmış olduğu manevi tazminat davalarının ayrı ayrı Reddine,
V) Davacının Kayalar İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş ye yönelik faiz talep ve dava hakkının saklı tutulmasına,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle: faiz taleplerinin davalı Kayalar İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş Yönünden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinde fazlaya dair hakları saklı tutulduğundan ıslah dilekçesinde de faiz talepleri bulunduğundan, bu durumun talebin genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına tabi bulunmadığını, adli yardım nedeniyle ıslah isteminin harçtan muaf olduğu hususunun gözden kaçırıldığını, müvekkili sigortalı lehine hükmedilen manevi tazminatın, manevi zararın giderimini tam olarak karşılamadığını, tarafların maddi ve ekonomik durumları ve kusur durumları dikkate alınarak manevi tazminat taleplerinin tamamının kabul edilmesi gerekirken kısmen kabulünün hukuka aykırı olduğunu, olayda ağır bedensel zarar bulunduğundan diğer müvekkillerinin manevi tazminat istemlerinin de kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davalı Kayalar İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş. vekili tarafından zamanaşımı def'i dikkate alınmaksızın karar verildiği iddia edilerek istinaf dilekçelerinde zamanaşımı talebinde bulunmuşlarsa da hukuki dayanaktan yoksun işbu talebin temyiz inceleme aşamasında dareddini talep ettiklerini beyanla kendi temyiz itirazları yönünden kararın bozulmasını veya düzelterek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kayalar İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş vekili temyiz dilekçesinde özetle: Bölge Adliye Mahkemesi kararında asıl işveren olarak kabul edilmesinin gerekçesinin belirtilmediğini, Müvekkil şirketin de, aynen hakkında dava reddedilen Marmara Üniversitesi Rektörlüğü gibi, kazalının çalıştığı işi,teknik bilgi ve uzmanlık gerektirmesi sebebi ile anahtar teslimi götürü bedel usulü ile malzeme ve işçilikli olarak bütünüyle diğer davalı İma Isı şirketine devrettiğini, iş bütünüyle devredildiğinden, İma şirketi çalışanı kazalıya karşı sorumluluğunun ortadan kalktığını, bu nedenle müvekkiline verilen %25 oranındaki kusurun hatalı olduğunu, Davacının yaşı ve işinde tecrübeli biri olduğu, uzatma kablolarından kaynaklı bir akıma maruz kalarak kazanın meydana geldiği yönündeki davacı iddialarının da ispatlanamadığı bu sebeple %15 oranında kusur verilmesinin az olduğunu, kurumca davacıya bağlanan gelirin peşin değerleri arasında çelişki bulunduğunu, diğer davalı tarafından ödemelerin ifa amaçlı olarak yapıldığı gözetilerek tazminat alacaklarından tenzili gerektiğini, ıslah isteminin zamanaşımına uğradığını hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 146. maddesi gereğince sözleşmeye aykırılığın meydana geldiği tarih olan iş kazası tarihinden itibaren 10 yıldır.
Bu kuralın istisnası ise Yargıtay içtihatlarında yerini bulan işçinin sürekli iş göremezlik durumunda “gelişen ve değişen bir durumun” bulunması halidir .Önemle belirtilmelidir ki, burada sözü edilen “gelişen durum” kavramı uygulamada çoğu kez yanlış anlaşıldığı şekilde, doğan zararın kapsamının zarar görence tam olarak öğrenilmesinin herhangi bir nedenle geciktiği (örneğin, buna ilişkin bilirkişi raporunun geç alındığı) durumlara ilişkin olan, böylesi bir durumu ifade eden bir kavram değildir. Başka bir anlatımla, gelişen durum kavramı salt zarar doğuran işlem ya da eylemin sonuçlarının gelişmesini ve bu nedenle zarar görenin bu konularda bilgi sahibi olabilmesinin zorunlu olarak bu gelişmenin tamamlanacağı ana kadar gecikmesini ifade eder (Hukuk Genel Kurulunun 06.11.2002 tarihli ve 2002/4-882 E., 2002/874 K.; 10.06.2015 tarihli ve 2014/21-282 E.,2015/1548 K.; 01.03.2017 tarihli ve 2014/21-2372 E., 2017/379 K. sayılı kararları ile Dairemizin 8.10.2022 tarih ve 2022/6879 E.-2022/12624 K. Sayılı ilamları bu yöndedir.)
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre; davacı vekilinin 16.06.2007 tarihinde gerçekleşen iş kazası için,25.01.2008 tarihinde açtığı kısmi davada müvekkili sigortalı lehine 1.000,00 TL maddi tazminat talebinde bulunduğu, 28.03.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle de maddi tazminat isteminin 97.194,25 TL olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalılardan Kayalar İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş vekilinin maddi tazminat isteminin miktar itibariyle artırılmasına dair bu ıslah istemine karşı süresi içerisinde 18.04.2018 tarihinde zamanaşımı def’inde bulunduğu, ilk derece mahkemesince verilen kararda zamanaşımı def’i ile ilgili bir değerlendirmeye yer verilmemekle beraber, Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında zamanaşımının failin ve zararın öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağına ve vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararın ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşacağı belirtildikten sonra somut olayda; SGK sağlık kurulunun 03/09/2010 tarih 23008 karar sayılı kararı ve SGK Yüksek Sağlık Kurulunun 24/06/2011 tarih 50/3450 sayılı kararı ile de davacının sürekli iş göremezlik oranının % 35 olarak belirlendiği, bu rapor tarihlerinden ıslahın yapıldığı tarihe kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gibi davalı İma Isıtma Soğutma Sis Müş Müh San ve Tic Ltd Şti tarafından açılan ve ret kararıyla sonuçlanan davanın Dairemizin 14.04.2016 tarihli kararıyla onandığı gerekçe gösterilerek bu tarih itibariyle sürekli iş göremezlik oranın kesinleştiğine işaretle 10 yıllık zamanaşımı süresi başlangıcının bu tarih olarak değerlendirilmesi gerektiğine işaretle zamanaşımı define itibar edilmemesinin yerinde olduğuna dair gerekçe oluşturulmuş ise de bu gerekçenin yukarıda açıklanan sebeplerle davaya konu somut olaya uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar doğrultusunda, mahkemece ıslahın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti için öncelikle davacının sürekli iş göremezlik oranında değişen gelişen bir durum olup olmadığının tespiti gerektiği gözetilerek, davacının dayandığı tedavi kayıtları ile ilgili tedavi merkezleri (hastaneler, özel muayenehaneler vb) nezdindeki kayıt ve belgelerin dosyaya celp edilerek, % 35 oranındaki sürekli iş göremezlik oranı yönünden değişen gelişen bir durum olup olmadığının tespiti açısındaAdli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu ile gereği halinde Adli Tıp 2. Üst Kurulundan alınacak raporlarla bu durumun ortaya konulması ve sonucuna göre davacının maddi tazminat isteminin ıslahının zamanaşımına uğrayıp uğramadığının değerlendirilmesi gerekirken, bu hususta bir araştırma yapılmadan hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kayalar İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve bozma sebebine göre bu aşamada davalı vekilinin sair temyiz itirazları ile davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları incele