İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/22
1475 S. İşK/14
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No. 2016/35114
Karar No. 2020/18056
Tarihi: 10/12/2020
lİŞ KOŞULLARINDA ESASLI DEĞİŞİKLİK
lİŞVERENİN YÖNETİM HAKKI KAPSAMINDA KALAN DEĞİŞİKLİKLERİN ESASLI DEĞİŞİK OLARAK KABUL EDİLEMEYECEĞİ
lİŞ SÖZLEŞMESİNİN ESASLI UNSURLARI
lİŞVERENİN GENİŞLETİLMİŞ YÖNETİM HAKKI
lGENİŞLETİLMİŞ YÖNETİM HAKKININ KÖTÜYE KULLANILMAYACAĞI
lİŞ KOŞULLARININ ESASLI ŞEKİLDE DEĞİŞTİRİLMESİ AYNI ZAMANDA İŞ KOŞULLARININ UYGULANMAMASI ANLAMINA GELDİĞİ İÇİN İŞÇİYE HAKLI NEDENLERLE FESİH OLANAĞI VERECEĞİ
ÖZETİ İş sözleşmesinin esaslı unsurları olan işçinin iş görme borcu ile bunun karşılığında işverenin ücret ödeme borcu, çalışma şartlarının en önemlileridir. Bundan başka, işin nerede ve ne zaman görüleceği, işyerindeki çalışma süreleri, yıllık izin süreleri, ödenecek ücretin ekleri, ara dinlenmesi, evlenme, doğum, öğrenim, gıda, maluliyet ve ölüm yardımı gibi sosyal yardımlar da çalışma şartları arasında yerini alır.
Sözü edilen 22. maddenin yanı sıra Anayasa, kanunlar, toplu ya da bireysel iş sözleşmesi, personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ile işyeri uygulamasından doğan işçi ve işveren ilişkilerinin bütünü, çalışma şartları olarak değerlendirilmelidir.
İş sözleşmesinde, gerektiğinde çalışma şartlarında değişiklik yapabileceğine dair düzenlemeler bulunması halinde, işverenin genişletilmiş yönetim hakkından söz edilir. Bu halde işveren, yönetim hakkını kötüye kullanmamak ve sözleşmedeki sınırlara uymak kaydıyla işçinin çalışma şartlarında değişiklik yapma hakkını sürekli olarak kazanmış olmaktadır. Anılan hak objektif olarak kullanılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshini sağlamak için sözleşme hükmünün uygulamaya konulması, işverenin yönetim hakkının kötüye kullanılması niteliğindedir.
İşverenin yönetim hakkı kapsamında kalan ya da geçerli sebebe dayanan değişiklikler, çalışma şartlarında esaslı değişiklik olarak nitelendirilemez.
4857 sayılı Kanun'un 22. maddesinde çalışma şartlarında esaslı değişiklik sebebiyle işçinin iş sözleşmesini haklı olarak feshedebileceği öngörülmemiştir. Bununla birlikte çalışma şartlarının değiştirilmesi aynı zamanda şartlarının uygulanmaması anlamına geldiğinden, aynı Kanun'un 24/II-f. bendinde belirtilen hal, işçinin haklı fesih sebepleri arasında sayılmıştır. Bu durumda işçinin ihbar tazminatı talep hakkı doğmazsa da, kıdem tazminatı ödenmelidir.
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkili davacının 01/02/2011-10/02/2015 tarihleri arasında davalı işyerinde güvenlik elemanı olarak çalıştığını, en son ücretinin 1.270,00 TL olduğunu, davacının çalışma koşullarının değiştirildiğini, yol ve yemek parasının ödenmeyecek, maaşının da düşürülecek şekilde evine uzak bir işyerine gönderilmeye zorlandığını ve iş akdinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı Hisar Güvenlik Sistemleri A.Ş vekili, davacının 05/03/2015 tarihinde haklı nedenle iş akdinin feshedildiğini, davacının çalıştığı … AVM'deki güvenlik işinin 10/02/2015 tarihinde sona erdiğini, bu durumun davacıya öncesinde olmak üzere 02/01/2015 tarihinde bildirildiğini, davacının aynı şartlarda 11/05/2015 tarihi itibari ile Fatih Üniversitesinde görevlendirildiğine ilişkin yazının tebliğ edildiğini ancak davacının imzadan imtina ettiğini,davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını beyanla, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İş ilişkisinden kaynaklanan ve işin yerine getirilmesinde tabi olunan hak ve borçların tümü, “çalışma şartları” olarak değerlendirilmelidir.
4857 sayılı Kanun'un 22. maddesindeki, “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir” şeklindeki düzenleme, çalışma şartlarındaki değişikliğin kanuni dayanağını oluşturur.
İş sözleşmesinin esaslı unsurları olan işçinin iş görme borcu ile bunun karşılığında işverenin ücret ödeme borcu, çalışma şartlarının en önemlileridir. Bundan başka, işin nerede ve ne zaman görüleceği, işyerindeki çalışma süreleri, yıllık izin süreleri, ödenecek ücretin ekleri, ara dinlenmesi, evlenme, doğum, öğrenim, gıda, maluliyet ve ölüm yardımı gibi sosyal yardımlar da çalışma şartları arasında yerini alır.
Çalışma şartlarının değişikliğinden söz edebilmek için öncelikle bu şartların neler olduğunun ortaya konulması gerekir.
Sözü edilen 22. maddenin yanı sıra Anayasa, kanunlar, toplu ya da bireysel iş sözleşmesi, personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ile işyeri uygulamasından doğan işçi ve işveren ilişkilerinin bütünü, çalışma şartları olarak değerlendirilmelidir.
İş sözleşmesinde, gerektiğinde çalışma şartlarında değişiklik yapabileceğine dair düzenlemeler bulunması halinde, işverenin genişletilmiş yönetim hakkından söz edilir. Bu halde işveren, yönetim hakkını kötüye kullanmamak ve sözleşmedeki sınırlara uymak kaydıyla işçinin çalışma şartlarında değişiklik yapma hakkını sürekli olarak kazanmış olmaktadır. Anılan hak objektif olarak kullanılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshini sağlamak için sözleşme hükmünün uygulamaya konulması, işverenin yönetim hakkının kötüye kullanılması niteliğindedir.
İşverenin yönetim hakkı kapsamında kalan ya da geçerli sebebe dayanan değişiklikler, çalışma şartlarında esaslı değişiklik olarak nitelendirilemez.
4857 sayılı Kanun'un 22. maddesinde çalışma şartlarında esaslı değişiklik sebebiyle işçinin iş sözleşmesini haklı olarak feshedebileceği öngörülmemiştir. Bununla birlikte çalışma şartlarının değiştirilmesi aynı zamanda şartlarının uygulanmaması anlamına geldiğinden, aynı Kanun'un 24/II-f. bendinde belirtilen hal, işçinin haklı fesih sebepleri arasında sayılmıştır. Bu durumda işçinin ihbar tazminatı talep hakkı doğmazsa da, kıdem tazminatı ödenmelidir. Bununla birlikte, çalışma şartlarında esaslı değişikliği kabul etmeyen işçinin iş sözleşmesinin işverence feshi halinde, işçinin ihbar ve kıdem tazminatlarını talep hakkı doğar.
Somut uyuşmazlıkta, davacı dava dilekçesinde; işyerinin koşullarının değiştirildiğini, yol ve yemek parası ödenmeyecek ve ücreti de düşürülecek şekilde evine uzak bir işyerine gönderilmeye zorlandığını ve iş akdinin haksız olarak 10.02.2015 tarihinde feshedildiğini iddia etmiştir. Davacının dosyada yer alan davalı şirkete gönderdiği 27.02.2015 tarihli ihtarnamesinde; … Alışveriş Merkezindeki güvenlik hizmeti projesinin 10.02.2015 tarihinde sona erdiği gerekçesiyle işten çıkartıldığını, 11.02.2015 tarihinde şirket yetkilisi ile görüştüğünde tazminatlarının ödenmeyeceğinin söylendiğini, kendisini yeni bir işte çalışıyor göstermeleri halinde bunun rızası hilafına yapılmış olduğunu, zira işe giriş bildirgesi imzalamadığını bildirmiş, 04.03.2015 tarihli ihtarnamesinde ise ; yaşadığı yere uzak bulunan yeni işyeri görevlendirmesinin yaşamını zorlaştıracağını, bu durumu daha önce de ilettiğini, belirterek kıdem ve ihbar tazminatı başta olmak üzere diğer işçilik hak ve alacaklarının ödenmesini istemiştir.
Davalı vekili ise; davacının çalışmakta olduğu ‘Beylikdüzü Beldesi Beykop 1.Bölge Yıldırım Beyazıt Büyükçekmece İstanbul’ adresinde bulunan ‘… Alışveriş Merkezinde’ güvenlik hizmeti verilmesine ilişkin anlaşmanın 10.02.2015 tarihi itibari ile sona erecek olması sebebiyle, davacıya iş sözleşmesinin 1.6. maddesi gereği başka bir projede görevlendirileceğinin 02.01.2015 tarihinde tebliğ suretiyle bildirilmiş olduğunu, 05.02.2015 tarihinde de aynı ilçede bulunan ve daha iyi şartların sağlandığı ‘Tepecik Beldesi Akçaburgaz Mevkii Büyükçekmece İstanbul’ adresinde bulunan ‘Fatih Üniversitesi Kampüsü’ projesinde 11.02.2015 tarihi itibariyle görevlendirildiğine ilişkin yazı tebliğ edilmek istendiğini ancak davacının bu yazıyı almaktan imtina ettiğini, 11.02.2015 tarihi itibariyle Fatih Üniversitesi Kampüsü projesinde görevlendirilmiş olmasına rağmen, haber vermeksizin işe gelmeyerek devamsızlık yaptığını ve hakkında tutanakların tutulduğunu, davacıya 27.02.2015 tarihli noterlik ihtarnamesi ile gelmemesi ile ilgili haklı mazereti olup olmadığının sorularak işe başlaması gerektiğinin, aksi halde gönderilen tebligatın iş akdinin haklı feshi niteliği taşıdığının ihtar edildiğini, davacının iddiasının aksine çalışma koşullarının davacı aleyhine ağırlaştırılmadığını, aynı şartların sunulmuş olduğunu, hatta iyileştirildiğini, Esenyurt İlçesinde oturan davacının evine önceki işyeri ile aynı uzaklıkta olan yeni işyerinde görevlendirilmiş olduğunu, davacının devamsızlığının haklı nedene dayanmadığını kıdem ve ihbar tazminatlarının reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme tarafından, gerekçeye dair bir açıklama yapılmaksızın davalı tarafça feshin haklı nedene dayalı olduğu hususunun kanıtlanamadığı belirtilerek, davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki; her ne kadar davacı tarafından … Alışveriş Merkezi güvenlik hizmeti sözleşmesinin sona erdiği 10.02.2015 tarihi itibariyle iş akdinin sona erdirildiği iddia edilmiş ise de, dosya kapsamına göre; alt işveren Hisar Özel Güvenlik Şirketi tarafından 10.02.2015 tarihinde ‘kod 16-nakil’ açıklaması ile işyerinden ayrılışı yapılarak, alt işverenin hizmet verdiği Fatih Üniversitesi kampüsü işyerinde ertesi gün 11.02.2015 tarihinde işe girişinin yapıldığı ve esasen iş sözleşmesinin feshedilmediği, davacının yeni görevlendirildiği projeye devam etmemesi üzerine hakkında tutanak tutulmak ve devamsızlığı konusunda varsa haklı mazeretlerini bildirmesi için ihtarname gönderilmek suretiyle 05.03.2015 tarihinde feshin gerçekleştirilmiş olduğunun anlaşılmasına göre, davacının yeni görevlendirdiği projede işe devam etmeme nedeni olarak öne sürdüğü ; yol ve yemek parası ödenmeyecek ve ücreti de düşürülecek şekilde evine uzak bir işyerine çalıştırılmak istendiğine dair iddianın, gerekli görülmesi halinde taraf tanıkları yeniden dinlenilmek üzere araştırılarak, 4857 sayılı İş Kanununun 22. maddesi anlamında davacının çalışma koşullarında iddia edildiği şekilde esaslı nitelikte değişiklik meydana gelip gelmediğinin belirlenmesi suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde verilen karar eksik incelemeye dayalı ve hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacının fazla çalışma ücreti alacağı bulunup bulunmadığı uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı ve davalı tanıklarının ortak beyanları doğrultusunda, davacının 2 gece çalışıp 1 gün istirahat ettiği ve ilk gece 10 saat, ikinci gece 12 saat çalıştığı periyota göre; ayın ilk iki haftası 5 gün çalışarak 12 saat , son iki haftası ise yine 5 gün çalışarak 10,5 saat fazla mesai yaptığı hesap edilmiş ise de, 2 gece çalışılarak 1 gün istirahat edilen çalışma sisteminde; ayın üç haftası, haftada 4 gün çalışılmakta, dördüncü haftasında ise periyot başa dönmekte olup, Mahkemece bu hususun gözetilmemesi isabetli bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, dosyaya fazla mesai tahakkuklarının yer aldığı imzasız ücret bordroları sunulmuş olmakla, davalı tarafça davacının 2013 yılına dek ödemelerinin Ingbank’tan yapıldığı belirtilerek hesap numarası verilmek suretiyle ekstrelerin getirtilmesi istenmiş olmasına karşın söz konusu bankadan kayıtların getirtilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece 2013 yılı öncesine ait Ingbank hesap dökümleri getirtilerek, davacının fazla çalışma ücret alacakları bakımından yeniden bir karar verilmesi için mevcut kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 10.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.