YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ |
||||||
Esas No. Karar No. Tarihi: |
2007/14666 2007/28095 25.09.2007 |
İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/17,41,46 |
||||
|
||||||
ÖZETİ: | Davacı işçi, devam eden bu uygulamaya bağlı olarak yol pirimi alamamış ve durumun düzeltilmesini işverenden talep etmiştir. İşverence aynı durumun devam edeceğine dair açıklamanın ardından, çalışma koşullarında meydana gelen esaslı değişiklik sonucu 30.9.2002 tarihinde dilekçe vererek iş sözleşmesini feshetmiştir. Fesih tarihinde yürürlükte bulunan 1475 sayılı yasanın 16/2- e bendine göre davacının anılan feshi haklı nedene dayanmaktadır. Böyle olunca davacının kıdem tazminatı isteğinin kabulü isabetli olmakla birlikte, ihbar tazminatına hak kazanması söz konusu olmaz. Mahkemece davacının ihbar tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde isteğin kabulü hatalı olmuştur. Davacı, fazla çalışma ücreti talep etmiş mahkemece isteğin kabulüne karar verilmiştir. Fazla çalışmaların ispatı konusunda yazılı bir delil bulunmamaktadır. Davacı işçi tanık beyanları ile iddiasını ispata çalışmıştır. Davacı tanıklarının beyanları soyut nitelikte olup, fazla çalışmanın ispatı konusunda yeterli değildir. Aynı işyerinde aynı sıfatla çalışan işçilerin açtıkları emsal nitelikteki davalarda da fazla çalışma talepleri reddedilmiş ve kararlar kesinleşmiştir İş sözleşmesinin 7. maddesinde bayram ve genel tatillerde yapılacak olan çalışmaların aylık ücretin içinde olduğu kuralına yer verilmiştir. Böyle olunca davacının milli bayram ve genel tatil günlerinde çalışması sebebiyle ayrıca ücrete hak kazanması söz konusu olmaz. Mahkemece anınla ücretin de kabulü hatalı olmuştur. |
|||||
DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem, ihbar, izin, fazla çalışma ücreti, hafta tatili
ücreti, bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.09.2007 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat Y. I geldi.Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
t
1.Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçi iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinde bulunmuştur. Mahkemece her iki isteğin de kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden davacının tır şoförü olarak çalıştığı işyerinde bir trafik kazasına karıştığından bahisle yedek şoför olarak çalıştırılmaya başlandığı ve uzun süre bu şekilde bekletildiği anlaşılmaktadır. Davacı işçi, devam eden bu uygulamaya bağlı olarak yol pirimi alamamış ve durumun düzeltilmesini işverenden talep etmiştir. İşverence aynı durumun devam edeceğine dair açıklamanın ardından, çalışma koşullarında meydana gelen esaslı değişiklik sonucu 30.9.2002 tarihinde dilekçe vererek iş sözleşmesini feshetmiştir. Fesih tarihinde yürürlükte bulunan 1475 sayılı yasanın 16/2- e bendine göre davacının anılan feshi haklı nedene dayanmaktadır. Böyle olunca davacının kıdem tazminatı isteğinin kabulü isabetli olmakla birlikte, ihbar tazminatına hak kazanması söz konusu olmaz. Mahkemece davacının ihbar tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde isteğin kabulü hatalı olmuştur.
3- Davacı, fazla çalışma ücreti talep etmiş mahkemece isteğin kabulüne karar verilmiştir. Fazla çalışmaların ispatı konusunda yazılı bir delil bulunmamaktadır. Davacı işçi tanık beyanları ile iddiasını ispata çalışmıştır. Davacı tanıklarının beyanları soyut nitelikte olup, fazla çalışmanın ispatı konusunda yeterli değildir. Aynı işyerinde aynı sıfatla çalışan işçilerin açtıkları emsal nitelikteki davalarda da fazla çalışma talepleri reddedilmiş ve kararlar kesinleşmiştir.
Öte yandan taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde yılda 90 gün ve 270 saate kadar fazla çalışmaların aylık ücretin içinde olduğu kuralına yer verilmiştir. Dosya içeriğine göre davacının yılda 270 saati aşan fazla çalışmaları kanıtlanabilmiş değildir. Böyle olunca fazla çalışma ücreti isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi de hatalı olmuştur.
4- Dava dilekçesinde davacının ayda bir ya da iki Pazar günü çalıştığı açıklanmış ve davacı tanığı da beyanında yılda ortalama 15 hafta tatilinde çalışıldığını belirtilmiştir. Buna rağmen bilirkişi raporunda talebi de aşar şekilde yılın tamamı için hafta tatili ücretleri hesaplanarak hüküm altına alınmıştır. Hafta tatili ücretinin her yıl için 15 gün üzerinden hesabı yapılmalı ve indirim hususu da düşünülmek suretiyle bir karar verilmelidir.
5- İş sözleşmesinin 7. maddesinde bayram ve genel tatillerde yapılacak olan çalışmaların aylık ücretin içinde olduğu kuralına yer verilmiştir. Böyle olunca davacının milli bayram ve genel tatil günlerinde çalışması sebebiyle ayrıca ücrete hak kazanması söz konusu olmaz. Mahkemece anınla ücretin de kabulü hatalı olmuştur.
6- Islah dilekçesini tebliğinden sonra davalı taraf usulüne uygun biçimde zamanaşımı defini ileri sürmüştür. Davalının anılan savunması üzerinde durulmadan karar verilmesi de hatalı olup ayrı bir bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, Davalı yararına takdir edilen 500 YTL.duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.09.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı işçi iş sözleşmesinin 30.9.2002 tarihinde işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, iş sözleşmesinin sonlandığı tarihten yaklaşık 2 yıl sonra ihbar ve kıdem tazminatı istekleriyle bu davayı açmıştır. Davalı işveren davacının belirtilen tarihte istifa ettiğini ileri sürmüş ve davacının imzasını içeren istifa dilekçesini sunmuştur. Mahkemece, istifa savunması yanında davalı işverence sunulan ibranamede ihbar ve kıdem tazminatlarının ödendiğinden söz edilmesinin çelişkili bir durum olduğu gerekçesiyle isteklerin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içinde davacı işçinin imzasını inkar etmediği bir istifa dilekçesi bulunmaktadır. Davacı tanıkları davacının iradesinin fesada uğratıldığı konusunda somut bir açıklamada bulunmamışlardır. Davalı tanıkları ise davacının istifa ettiğini kesin biçimde beyan etmişlerdir. Davacının işyerinden ayrıldıktan 3 gün sonra başka bir işyerinde işe başlamış olması da istifa suretiyle işyerinden ayrıldığını ortaya koymaktadır.
Bundan başka ibranamede de davacının istifa ettiğinden açıkça söz edilmiştir. İbranamenin metin kısmında miktar belirtilmeksizin işçilik alacaklarından söz edilmiş, bu arada ihbar ve kıdem tazminatlarının ödendiği şeklinde bir ibareye yer verilmiştir. Bu çelişki ihbar ve kıdem tazminatları yönünden anılan ibranameyi geçersiz kılsa da, istifa olgusunu ortadan kaldırmamaktadır. Böyle olunca davacı işçinin işyerinde istifa etmek suretiyle ayrıldığı anlaşılmakla ve ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanmasına imkan bulunmamaktadır, ihbar ve kıdem tazminat taleplerinin reddi yerine mahkemece yazılı şekildi isteklerin kabulü hatalı olup, kararın bu yönden bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan Dairemiz bozma kararının 2 nolu bendine katılamıyorum.