İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/21
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No. 2016/25551
Karar No. 2020/11050
Tarihi: 07/10/2020
l İŞÇİNİN İŞE İADE DAVASI SONRASI İŞE BAŞVURU SÜRESİNİN KESİNLEŞEN KARARIN İŞÇİYE TEBLİĞİNDEN İTİBAREN BAŞLAYACAĞI
l İŞÇİNİN KESİNLEŞME KARARINI ÖĞREN-MESİ VEYA KARARIN KESİNLEŞMİŞ OLMASININ YETMEDİĞİ KESİNLEŞEN KARARIN TEBLİĞİNİN 10 GÜNLÜK SÜREYİ BAŞLATACAĞI
ÖZETİ 10 günlük süre kesinleşmeden değil, kesinleşmiş kararın tebliğinden itibaren başlar. İşçinin kesinleşen kararı kendi olanakları ile öğrenmesi yetmediği gibi kesinleşme de yetmemekte, kesinleşen kararın tebliğ edilmesi gerekmektedir. Zira burada yasa işçiye en geç ve şekli olarak başvuracağı süreyi düzenlemiştir.
Somut olayda, işe iadeye ilişkin yerel mahkeme kararının kesinleşme şerhi 14.07.2014 olup; davacı işçinin işe iadeye ilişkin kararının Yargıtay tarafından 07.04.2014 tarihinde onandığı, 21.05.2014 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiğinin kabulü gerektiği ve davacı işçinin de 01.07.2014 tarihinde işe başlatılması talepli yazıyı işverene gönderdiği anlaşılmakla; 4857 sayılı Kanun’da işçinin işe iadesi için başvuru süresinin “kesinleşmiş mahkeme kararının tebliğinden” itibaren başlayacağı açıkça düzenlendiğinden, somut uyuşmazlıkta ise işçiye kesinleşmiş mahkeme kararı tebliğ edilmediğinden, işe başvuru süresinin aşılmadığı sonucuna varılmalıdır. Dolayısıyla davaya konu işçilik alacakları bakımından seçenekli hesaplamaya yer verilen bilirkişi raporu bir değerlendirmeye tabi tutularak davacının işe iade istemiyle davalı işverene yasal süresi içinde başvurduğu ve davalıca işe başlatılmadığı kabul edilerek alacaklar hüküm altına alınmalıdır. Karar bu sebeple hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 03.08.2007 tarihinde davalı nezdinde çalışmaya başladığını, en son ticari pazarlama uzmanı olarak çalışırken ihtiyaç kalmadığı ve niteliklerine uygun herhangi bir boş pozisyon bulunamaması sebebiyle 30.04.2013 tarihinde iş sözleşmesinin fesh edildiğini, açılan işe iade davasının kabulüne karar verildiğini ve Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiğini, onama kararından 30.06.2014 tarihinde haberdar olunduğunu ve Kadıköy 15. Noterliğinin 01.07.2014 tarihli ve 14598 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile işe iade için davalıya başvuruda bulunulmasına rağmen, davalı tarafça başvurunun yasal süresi içerisinde olmadığı gerekçesiyle işe başlatılmadığını, başvurunun yasal süresi içerisinde yapıldığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti fark alacakları, işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti ve diğer hakların hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, işe iadeye ilişkin yerel mahkeme kararının 07.04.2014 tarihinde Yargıtay tarafından onandığını ve davacı tarafa 21.05.2014 tarihinde tebliğ edildiğini, yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunu, bu sebeple davacı tarafça 01.07.2014 tarihine yapılan işe iade başvurusunun süresinde olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, işe iadeye ilişkin Yargıtay onama ilamının 21.05.2014 tarihinde davacı vekiline usulüne uygun tebliğ edildiğinin kabulü gerektiği ve buna göre isçi tarafından 10 günlük süre içinde işverene müracaat edilmediği, ancak davacının iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayandığı ve bu sebeple yalnızca bakiye kıdem tazminatı alacaklısı olduğu kabul edilerek bakiye kıdem tazminatı alacağının kabulüne, diğer alacak kalemlerinin ise reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının işe iade davası sonrasında yasal süresi içinde işverene işe iade talebiyle başvuruda bulunup bulunmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 21’inci maddesinin beşinci fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur. İşe iade yönündeki başvurunun on iş günü içinde işverene bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu olması düşünülemez.
Her şeyden önce işçinin işe başlamak için başvurusu için verilen kararın kesinleşmesi gerekir. Başlatılma için başvuru imkanı ancak kesinleşen kararın tebliği ile başlayacağından, işçinin bu tarihten önceki açıklaması kural olarak sonuç doğurmamalıdır. Karar kesinleşmeden işçinin işe başvurusu, işverenin tutumuna bağlıdır. İşveren karar kesinleşmediği için, başlatma veya başlatmama nedeni ile işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretini ödeme yükümlülüğü doğmadığından, işlem yapmayacağı gibi, işçiyi kesinleşmeden işe başlatılmasını sağlayabilir. Kesinleşmeden işe başlatma, yargılama sırasında işe başlatılmanın sonuçları gibi değerlendirilmelidir. Dürüstlük kuralı içinde işe başvurmada samimi olan işçinin kesinleşme şerhli kararı almadan erken başvurması aleyhine yorumlanmamalıdır.
Mahkeme kararı temyiz edilmeksizin, tefhim veya tebliğden itibaren 8 gün içinde kesinleşebileceği gibi, temyiz üzerine Yargıtay tarafından onama veya 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3 maddesi uyarınca Yargıtay tarafından kesin olarak karar verilmek sureti ile kesinleşebilir. 10 günlük süre kesinleşmeden değil, kesinleşmiş kararın tebliğinden itibaren başlar. İşçinin kesinleşen kararı kendi olanakları ile öğrenmesi yetmediği gibi kesinleşme de yetmemekte, kesinleşen kararın tebliğ edilmesi gerekmektedir. Zira burada yasa işçiye en geç ve şekli olarak başvuracağı süreyi düzenlemiştir.
Somut olayda, işe iadeye ilişkin yerel mahkeme kararının kesinleşme şerhi 14.07.2014 olup; davacı işçinin işe iadeye ilişkin kararının Yargıtay tarafından 07.04.2014 tarihinde onandığı, 21.05.2014 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiğinin kabulü gerektiği ve davacı işçinin de 01.07.2014 tarihinde işe başlatılması talepli yazıyı işverene gönderdiği anlaşılmakla; 4857 sayılı Kanun’da işçinin işe iadesi için başvuru süresinin “kesinleşmiş mahkeme kararının tebliğinden” itibaren başlayacağı açıkça düzenlendiğinden, somut uyuşmazlıkta ise işçiye kesinleşmiş mahkeme kararı tebliğ edilmediğinden, işe başvuru süresinin aşılmadığı sonucuna varılmalıdır. Dolayısıyla davaya konu işçilik alacakları bakımından seçenekli hesaplamaya yer verilen bilirkişi raporu bir değerlendirmeye tabi tutularak davacının işe iade istemiyle davalı işverene yasal süresi içinde başvurduğu ve davalıca işe başlatılmadığı kabul edilerek alacaklar hüküm altına alınmalıdır. Karar bu sebeple hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.