ÖZETİ Feshe konu olay ve dosyadaki belgeler incelendiğinde; davacının iş akdi devam ederken başka bir şirkette %50 ortaklığının bulunduğu, bunu davalıya bildirmediği, diğer ortakla davacının borç-alacak ilişkisi içinde olduğu, dava dışı ve ortak olduğu şirket ile diğer şirketin ortağı olan kişinin ve davacının eşinin başka bir şirketiyle davalı şirketin iş ilişkisinde olduğu ve davacının başka firmadan teklif almadan dava dışı bu şirkete menfaat sağladığı, yürütülen iç soruşturma kapsamında davacının iş akdinin 25/2. Maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiği anlaşılmıştır.
Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava; Feshin geçersizliği ile işe iade ve buna bağlı mali haklara ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirketin Türkiyede ilaç ürünlerinin ticareti pazarlanması ve dağıtımı alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davacının fesih tarihi itibariyle şirkette satış direktörü pozisyonunda çalıştığını, müvekkilinin tüm gayret ve özeni ile çalışmasına devam ettiği sırada, gerçeği yansıtmayan, şirketin bilgisi dahilinde olan ve tamamen saptırma yöntemi ve fesih sebebi yaratma amacı taşıyan bir tutum ile şirket içinde bir takım asılsız iddialar ile karşı karşıya bırakıldığını, bunun neticesinde de 29.03.2019 tarihinde müvekkilin iş akdinin İş Kanununun 25/2. maddesi uyarınca sadakat, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışların varlığı iddia edilerek feshedildiğini, fesih bildiriminde birinci sebep olarak müvekkilin 13.03.2017 tarihi itibariyle dava dışı Anka Grup Medikal Araştırma Laboratuar Denetim ve Gözetim Hizm. Tic. Ltd. Şti.’nde pay sahibi olmasının gösterildiğini, ikincisinin ise Anka Grup Hissedarı Gökmen Ortaç ile yaklaşık 60.000,00 USD borç-alacak ilişkisine girdiği iddiasının oluğunu belirterek, işveren feshinin geçersizliği ile davacının işe iadesine ve buna bağlı mali haklara karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 20.03.2009-31.03.2019 tarihleri arasında davalılardan Actelion İlaç Tic. Ltd. Şti. bünyesinde iş sözleşmesi ile istihdam edildiğini, davacının Jhonson&Jhonson Sihhi Malzeme San.ve Tic. Ltd. Şti ile arasında hiçbir ilişki bulunmadığını, bu nedenle bu şirket yönünen husumet itirazında bulunduğunu, davacı işveren vekili olduğu için iş güvencesi kapsamında olmadığını, davacının Actelion İlaç şirketinde satış direktörü olarak çalıştığını ve şirket yönetimine ilişkin bir çok konuda şirketi temsil ve ilzam etmek üzere yetkili kılındığını, B grubu imza yetkisi olan davacının iş tanımı gereği pozisyonu, kendisine bağlı pozisyonlar, sorumlulukları ve temel görevleri ile aylık 45.392,82 TL alarak çalıştığı göz önüne alınınca İş Kanunu md.18 kapsamında işveren vekili yardımcısı olduğu bu nedenle iş güvencesi kapsamı dışında olduğunun açık olduğu, davacının iş akdinin satış direktörü olarak görev yapmakta iken 29.03.2019 tarihinde haklı nedenle derhal feshedildiğini, 29.03.2019 tarihli fesih yazısında açıklandığı üzere davacının iş akdi devam etmekte iken, şirketin yurtdışı soruşturma ekibi tarafından yürütülen soruşturma ve fesih bildirgesinde yer alan gerekçeler kapsamında 29.03.2019 tarihi itibariyle bildirimsiz ve tazminatsız olarak haklı nedenle derhal feshedilmesine karar verildiğini, davacı ile yapılan soruşturma kapsamında verdiği beyana göre dava dışı ortağı Gökmen Ortaç arasında borç alacak ilişkisine girildiğini ve neticede davalı şirket ile Anka arasında 2010-2018 tarihleri arasında 681.042,00 TL ödeme yapıldığı hususları davalı şirket kayıtlarıyla sabit olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; Davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı işçinin, işveren vekili olduğundan iş güvencesi kapsamında olmadığını, davacının iş akdinin haklı nedenle derhal feshedildiğini, davacının davranışlarının haklı nedenle derhal feshe sebebiyet verecek nitelikte ve ağırlıkta olduğu izahtan vareste olduğunu, davranışların ağırlıkları ve ihlalin niteliği gözetildiğinde feshin haklı nedene dayandığı izahtan vareste olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece dosyaya toplanan deliller incelenmiştir.
Gerekçe;
HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık halleri dışında taraflarca ileri sürülmemiş sebepler inceleme konusu yapılamayacağından davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun (HMK) 355.maddesine göre istinaf incelemesi, HMK’nın 356/1.maddesi gereği incelemenin duruşmalı yapılmasını gerektiren eksik bir husus görülmemekle duruşmasız olarak yapılmıştır.
Davacı, 20.03.2009-31.03.2019 tarihleri arasında davalı şirkette satış direktörü olarak çalışmıştır.
Davacı, iş akdinin haksız nedenle feshedildiğini iddia ederek işe iadesini talep etmiş, davalı ise davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur.
Mahkeme, “..davalı yanca feshin haklı nedenle yapıldığı savunulmuşsa da belirtildiği üzere davacının tek başına temsil ve imza yetkisi bulunmaması, imzalanan sözleşmelerin tamamında ikinci bir yetkili onayı bulunması, davacının ortaklığı olan şirket üzerinden herhangi bir işlem yapılmaması ve davacının ortaklığını şirkete bildirmemesi şeklinde eyleminin ağırlığı nazara alınarak feshin geçerli nedenle yapıldığı” kanaatine varmış, davanın reddine karar vermiştir.
Feshe konu olay ve dosyadaki belgeler incelendiğinde; davacının iş akdi devam ederken başka bir şirkette %50 ortaklığının bulunduğu, bunu davalıya bildirmediği, diğer ortakla davacının borç-alacak ilişkisi içinde olduğu, dava dışı ve ortak olduğu şirket ile diğer şirketin ortağı olan kişinin ve davacının eşinin başka bir şirketiyle davalı şirketin iş ilişkisinde olduğu ve davacının başka firmadan teklif almadan dava dışı bu şirkete menfaat sağladığı, yürütülen iç soruşturma kapsamında davacının iş akdinin 25/2. Maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, davalı tarafça yürütülen iç soruşturma belgeleri ve fesih bildirimi birlikte değerlendirildiğinde; davacının gerçekleştirdiği eylemlerin, başka şirketteki ortaklığının davalıya bildirilmemesinin, davacının eşinin ve diğer dava dışı şirketin ortağının kurduğu diğer bir şirkete de başka şirketlerden teklif almaksızın menfaat sağlamasının, bu nedenlerle yapılan feshin doğruluk ve bağlılığa uymamasının, davacının sadakat borcuna aykırı davranmasının geçerli değil haklı neden oluşturduğu kanaatine varılmakla, davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğinin kabulüne karar vermek gerekmiş, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmüştür.
Her ne kadar davalı, davacının işveren vekili olduğunu, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağını savunmuşsa da, davacının şirketi temsilen B grubu imza yetkisinin bulunduğu, tek başına temsil yetkisinin bulunmadığı, davacının işçi alma ve çıkarma yetkileri olmadığı, dosyaya sunulan kayıtlar ve tanık anlatımları itibariyle iş yerinde davacının amiri konumunda çalışanın bulunduğu anlaşılmakla, davacının işveren vekili olmadığı kanaatine varılmış, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen yerinde olduğu, buna göre ilk derece mahkemesince verilen kararın kısmen usul ve yasaya aykırı olduğu ancak dosyada delillerin toplanmış olmasına göre karardaki hata ve eksikliklerin yerel mahkemesine gönderilmeksizin dosya üzerinden Dairemizce değerlendirilebileceği sonucuna varıldığından, mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce karar verilmesi gerektiğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen yerinde olduğu, buna göre ilk derece mahkemesince verilen kararının kısmen usul ve yasaya aykırı olduğu, lakin dosyada delillerin toplanmış olmasına göre karardaki hata ve eksikliklerin yerel mahkemesine gönderilmeksizin dosya üzerinden Dairemizce değerlendirilip yeniden hüküm kurulabileceği anlaşıldığından, HMK ‘nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Alınması gerekli 427,60 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 383,20 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
-680,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.’nin 13. maddesi gereğince 30.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
-Davacı tarafça mahkeme safahatında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
-Davalı tarafından mahkeme ve istinaf safahatında yapılan toplam 6.989,50 TL yargılama gideri ile 1.390,10 TL istinaf başvuru harcı olmak üzere toplam 8.379,60 TL ‘nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
-Varsa arta kalan gider avanslarının talepleri halinde taraflara iadesine,
4-Davalı vekilinin istinaf başvurusu kısmen yerinde olduğundan taraflarınca ödenen istinaf karar harcının talepleri halinde davalı tarafa iadesine,
-İstinaf incelemesi duruşma açılmaksızın dosya üzerinden neticelendirildiğinden davalı lehine istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi tarafından verilen karar tarihinde yürürlükte olan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/a maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3.maddesi uyarınca kesin olmak üzere03/10/2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.