İŞÇİNİN KUSURU NEDENİYLE MADDİ TAZMİNAT TALEBİ

SAYILAR

Esas No : 2008/28920
Karar No : 2010/15172
Tarihi : 31.05.2010
İlgili Kanun/Madde : 4857 S.İşK/26
Yargı Yeri: YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : • İŞÇİNİN KUSURU NEDENİYLE MADDİ TAZMİNAT TALEBİ • ZARAR VE KUSUR UNSURLARININ BELİRLENMESİNİN GEREKMESİ

Tam Metin

 

YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
 
Esas No.
Karar No.
Tarihi:
2008/28920
2010/15172
31.05.2010
İlgili Kanun / Madde
4857 S.İşK/26
   

  • İŞÇİNİN KUSURU NEDENİYLE MADDİ TAZMİNAT TALEBİ
  • ZARAR VE KUSUR UNSURLARININ BELİRLENMESİNİN GEREKMESİ
  ÖZETİ Dosya içeriğinden, davalı banka tarafından kullandırılan krediler nedeniyle belirli bir riskin oluştuğu sabitse de, ilgili bankanın bu risk nedeniyle bir zararının oluşup oluşmadığı, kredi verilen müşteriler hakkında icra veya iflas takibi yapılıp yapılmadığı, harici tahsilat olup olmadığı ve varsa yapılan takiplerin sonuçsuz kaldığına dair aciz vesikasının olup olmadığı anlaşılamamaktadır.
Bu durumda öncelikle mevcut riskin zarara dönüşüp dönüşmediği belirlenmelidir.
Öte yandan, varlığı iddia edilen usulsüz kredi işlemlerinin tespitine yönelik olarak yapılan bilirkişi incelemelerinin genel itibarla istinabe suretiyle, dosya üzerinden incelemeyi içerdiği görülmektedir. Nitekim raporların sonuç bölümünde, davalının görev yaptığı şube personelinin % 50 oranında sorumluluğuna değinilmiş ancak bu kişilerin kimler oldukları ve hangi işlem ve eylemleri ile zarara sebebiyet verdikleri belirtilmemiştir. Bu durumda yapılacak olan incelemenin mahallinde icra edilmesi, ilgili kayıtların ayrıntılı ve titiz bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.
 
 
             

DAVA                                    : Davacı, maddi tazminat alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
                        Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
                        Hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi M.A. Bostancı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı banka vekili, davalının Şekerbank Erzurum şube müdürü olarak görev yaptığı dönemde verilmiş olan usulsüz kredilerde sorumluluğunun bulunduğunu, bu krediler nedeniyle bankanın zarar riskinin oluştuğunu belirterek, maddi tazminat talebinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davalı tarafından verilen kredinin otorite kredi olduğunu, şartlarının ve onaylanmasının genel müdürlük tarafından yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı tarafından yapılan işlemlerin krediler müdürlüğünün rızası dâhilinde gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafça temyiz olunan karar, Dairemizce, ticaret hukuku ve bankacılık hukuku kürsülerinden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle davalının kusuru saptanırsa, zararın oluşup oluşmadığı da belirlenerek sonuca gidilmesi noktasından bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verildikten sonra değinilen hususların tespitine yönelik olarak iki ayrı bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve davalının görev yaptığı şube personeli ile genel müdürlük kredi birimlerinin sorumluluklarının % 50 oranında olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan inceleme hüküm kurulması için yeterli değildir.
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık konusu, usulsüz kredi işlemlerinin bulunup bulunmadığı, bu krediler nedeniyle banka zararının oluşup oluşmadığı ve nihayetinde davalının, bu işlemlere katkısı itibari ile sorumlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

Dosya içeriğinden, davalı banka tarafından kullandırılan krediler nedeniyle belirli bir riskin oluştuğu sabitse de, ilgili bankanın bu risk nedeniyle bir zararının oluşup oluşmadığı, kredi verilen müşteriler hakkında icra veya iflas takibi yapılıp yapılmadığı, harici tahsilat olup olmadığı ve varsa yapılan takiplerin sonuçsuz kaldığına dair aciz vesikasının olup olmadığı anlaşılamamaktadır.
Bu durumda öncelikle mevcut riskin zarara dönüşüp dönüşmediği belirlenmelidir.
Öte yandan, varlığı iddia edilen usulsüz kredi işlemlerinin tespitine yönelik olarak yapılan bilirkişi incelemelerinin genel itibarla istinabe suretiyle, dosya üzerinden incelemeyi içerdiği görülmektedir. Nitekim raporların sonuç bölümünde, davalının görev yaptığı şube personelinin % 50 oranında sorumluluğuna değinilmiş ancak bu kişilerin kimler oldukları ve hangi işlem ve eylemleri ile zarara sebebiyet verdikleri belirtilmemiştir. Bu durumda yapılacak olan incelemenin mahallinde icra edilmesi, ilgili kayıtların ayrıntılı ve titiz bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yerel mahkemece, ilk bozma kararında özellikleri belirtilen bilirkişiler temin edilmek suretiyle ilgili kayıtlar getirtilip, gerekirse davacı bankanın kredi kullandırma prosedürü de belirlenerek davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tespiti gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 31.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.