İŞE İADE DAVASI AÇMA SÜRESİNİN BAŞLANGICI

SAYILAR

Esas No : 2009/23235
Karar No : 2009/19656
Tarihi : 06.07.2009
İlgili Kanun/Madde : 4857 İşK/18-21
Yargı Yeri: T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : İŞE İADE DAVASI AÇMA SÜRESİNİN BAŞLANGICI SÜRENİN KESİLEMEYECEĞİ

Tam Metin

 

YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
 
Esas No.
Karar No.
Tarihi:
2009/23235
2009/19656
06.07.2009
İlgili Kanun / Madde
4857 İşK/18-21
   

  • İŞE İADE DAVASI AÇMA SÜRESİNİN BAŞLANGICI
  • SÜRENİN KESİLEMEYECEĞİ
  ÖZETİ: 4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikâyet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması bu yöndedir.
 
             

DAVA                 : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi B.Kar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından 26.12.2008 tarihinde geçerli neden olmadan feshedildiğini, feshe son çare olarak bakılmadığını belirterek, feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesini 02.02.2009 tarihli dava dilekçesi ile talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, iş akdinin feshinde geçerli neden olarak kabul edilen hallerden birisinin de işletmeye, işyerine ve işe ilişkin nedenler olduğunu, dünyada yaşanan ekonomik krizin etkilerinin özellikle otomotiv sektöründe etkisini gösterdiğini, kriz nedeniyle otomobil üreticilerinin siparişlerini önemli oranda azalttıklarını, iş akdinin geçerli bir nedenle feshedildiğini, diğer yöntemlerin denendiğini, işletmeye yeni işçi alınmadığını, işletmede mesai saatlerinin düşürülmüş olduğunu, mevcut fazla mesailerin işçilerin devamsızlıklarının tamamlanması ve makine ve ekipmanın tamiri için yapıldığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece seri olarak açılan davada usul ekonomisi açısında bir dosyada keşif sonrası alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek, işyerinde bütün hatlarda üretimin devam ettiği, davacının iş akdinin feshedildiği tarihten önce işyerine beş yeni işçi alımının yapıldığının belirlendiği, davalı şirketin satışlarında azalma olduğu, fakat zararın olmadığı feshin son çare olması ilkesine uyulmadığı, işyerinin ve işin gereğinden kaynaklanan bir feshin bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikâyet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması bu yöndedir. (15.09.2008 gün ve 2008/1860 Esas, 2008/23531 Karar sayılı ilamımız).
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.
Somut uyuşmazlıkta davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin feshinin 26.12.2008 tarihinde davacı işçiye bildirildiği, davanın ise 02.02.2009 tarihinde açıldığı, bildirim tarihine göre davanın bir aylık dava açma süresi geçtikten sonra açıldığı anlaşılmaktadır. Dava hak düşürücü süre içinde açılmamıştır. Davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1- Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2- Davanın REDDİNE,
3- Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4- Davacının yapmış olduğu 701,60 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı yargılama giderinin davacıdan tahsili il davalıya ödenmesine,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 575 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,

 

Kesin olarak 06.07.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.