İŞYERİ SENDİKA TEMSİLCİSİNİN GÜVENCESİ

SAYILAR

Esas No : 2024/1267
Karar No : 2024/1963
Tarihi : 02/07/2024
İlgili Kanun/Madde : 6356 S. STK/24
Yargı Yeri: T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar :

  • İŞÇİNİN FESİH TARİHİNDE İŞYERİ SENDİKA TEMSİLCİSİ OLDUĞU
  • TEMSİLCİLİK GÜVENCESİNDEN YARARLANMASI GEREKTİĞİ

 

 

Tam Metin

ÖZETİ Ancak davacı fesih tarihinde sendika işyeri temsilcisi olup, 6356 sayılı Kanun’un 24. maddesinin uygulanmasını talep etmiştir. Fesih tarihinde sendika işyeri temsilcisi olan davacının 6356 sayılı Kanun’un 24. maddesinde yer alan güvenceden yararlanacağı açıktır. İşyerinde toplu iş sözleşmesi dahi imzalanmıştır. Mahkemece karar tarihi itibariyle sendikalı işçinin kalmadığı, işçilerin sendikadan istifa etmesi nedeniyle yetkili olmadığı, temsilciliğe ilişkin hüküm uygulanabilirliği kalmadığı belirtilerek davacının güvenceden yararlandırılmaması hukuka aykırıdır. Mahkemece 6356 sayılı Kanun’un 24. maddesinin uygulanması gerekirken 6356 sayılı

 

İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve istinaf incelemesi yapılmak üzere dosya Dairemize gelmiş olmakla; incelendi, yapılan müzakere sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı işyerinde 05/05/2015-10/04/2023 tarihleri arasında cnc operatörü olarak çalıştığını, müvekkilinin iş akdinin davalı işveren tarafından müvekkilinin sendikal faaliyetleri nedeniyle haksız ve geçersiz bir şekilde fesih edildiğini, müvekkilinin Türk Metal Sendikası üyesi olduğunu, müvekkilinin sendika tarafından işyeri sendika baştemsilcisi olarak görevlendirildiğini, sendikal faaliyetleri nedeniyle işverenin baskısına ve mobbingine maruz kaldığını, silahlı bir şekilde tehdit edildiğini, iş akdinin yazılı bir şekilde fesih bildirimi yapılmaksızın fesih edildiğini, yapılan fesih işleminin haksız ve geçersiz olduğunu beyan etmiş, feshin geçersizliğinin tespitine, müvekkilinin işe iadesine, temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer haklarının ödenmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren 6 iş günü içinde işe başlatılmaması halinde iş ilişkisinin devam ettiği kabul ettiği kabul edilerek ücret ve diğer haklarının ödenmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iş akdinin müvekkili tarafından haklı nedenle derhal sonlandırıldığını, müvekkili şirkette işletme gerekleri ve pandemi döneminin getirdiği olumsuz koşullar nedeniyle siparişlerinin azaldığını, bu nedenle istihdam edilen işçilerden personel azaltımı yoluna gidildiğini, bu durumun sendikalaşma süreci ile alakasının bulunmadığını, davacı ve bir kısım işçilerin işten çıkartılmasının tam ve gerçek bir işletmesel karar olduğunu, iş akdi fesih edilen işçilerin hak ve alacaklarının eksiksiz bir şekilde ödendiğini, davacının işyeri disiplin kurulu toplantısı davetiyesini teslim almaktan imtina ettiğini, akabinde üretim bölümü ofisi bastığını şirket yetkilisi ve sahiplerinin üzerlerine yürüdüğünü, bu nedenlerle de davacının iş akdinin haklı ve geçerli nedene dayandığını, feshin sendikal nedene dayalı olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını beyan etmiş, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesinin feshinin sendikal nedenlere dayandığı, tanık beyanı ve davacı vekilinin celsedeki beyanında iş akdinin feshinden sonra yetkili sendikaya üye işçilerin sendikadan istifası nedeniyle artık sendikanın yetkili olmadığının görüldüğü, karar tarihi itibariyle işyerinde sendikanın yetkili olmaması ve bu nedenle davacının da işyeri temsilciliğinin kalmadığı ve işyeri temsilciliğine ilişkin kurulacak hükmün uygulanabilirliğinin olmaması nedeniyle davacı vekilinin işe iade kararının işyeri temsilciliğine göre kurulması talebinin mahkemece kabul görmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının iş sözleşmesi feshedildiği tarihte işyeri sendika temsilcisi olduğu, sendikanın yetkisinin düşmesi dahi müvekkilinin bu güvenceden faydalanmamasını gerektirmeyeceği, aksi durumun sendika özgürlüğü ve güvenliği hakkını zedeleyeceği 6356 sayılı Kanun’un 24/3. maddesinin uygulanması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, sataşmanın kavramının TCK’ya özgü olmayan geniş bir kavram olduğunu davacının 07.04.2023 tarihinde çalışmakta olduğu iş yerinde görevli ulunduğu işyeri disiplin kurulu toplantısı davetiyesini teslim almaktan imtina ettiğini, bunun üzerine uyarılmasına rağmen işyerinde üretim ofisini bastığını, şirket yetkili ve sahiplerinin üzerine yürüdüğünü, şirket yetkili ve sahipleri hakkında asılsız isnatlarla suç duyurusunda bulunduğunu, bunun üzerine iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-d maddesi uyarınca feshedildiğini, feshin haklı nedene dayandığını, Eskişehir 9. Asliye Ceza Mahkemesi 2023/2147 esas sayılı dosyasında görüntülere ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılacağından bu dosyanın bekletici meselse yapılması gerektiğini, ayrıca bilirkişi raporunun taraflarına tebliğ edilmediğini, vekillikten çekilen Avukat Oytun Süllü’ye tebligatın yapıldığını ve aynı gün bu tebligatın iade edildiğini, davacının iş sözleşmesinin sendikal nedenlerle feshedilmediğini, işyerinde sendikalaşmanın 2021 yılının sonlarında başladığını, 01.04.2022-31.12.2023 tarihleri arasında geçerli olan 1. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin imzalandığını, davacının 10.04.2023 tarihinde işten çıkarıldığını, 23-24/06/2023 tarihlerinde müvekkil şirkette çalışan sendikalı işçilerin tamamının sendikadan istifa ettiklerini, sendikal süreç ve fesih tarihi dikkate alındığında feshin sendikal nedene dayandığına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

Dava, feshin geçersizliğinin tespitiyle işe iade ve buna bağlı mali hakların belirlenmesi istemlerini içermektedir.

Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince, istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak, kamu düzenine aykırı bir yön bulunup bulunmadığı hususu ise resen gözetilerek yapılmıştır.

Dava açılmadan önce süresinde arabulucuya başvurulduğu, tarafların anlaşamaması üzerine arabuluculuk sürecinin sona erdiği ve davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

İşçinin belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştığı, işveren vekili veya yardımcısı konumunda bulunmadığı ve çalıştırılan işçi sayısının otuzdan fazla olduğu anlaşılmaktadır.

Taraflar arasında, iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayalı olup olmadığı, işe iadenin mali sonuçları konusunda 6356 sayılı Kanun’un 24. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediği noktasında uyuşmazlık vardır.

“İşyeri sendika temsilciliğinin güvencesi” başlıklı 6356 sayılı Kanun’un 24. maddesinde;

(1) İşveren, işyeri sendika temsilcilerinin iş sözleşmelerini haklı bir neden olmadıkça ve nedenini yazılı olarak açık ve kesin şekilde belirtmedikçe feshedemez. Fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde, temsilci veya üyesi bulunduğu sendika dava açabilir.

 (2) Dava basit yargılama usulüne göre sonuçlandırılır. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/31 md.) Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi kesin olarak karar verir.

 (3) Temsilcinin işe iadesine karar verilirse fesih geçersiz sayılarak temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer hakları ödenir. Kararın kesinleşmesinden itibaren altı iş günü içinde temsilcinin işe başvurması şartıyla, altı iş günü içinde işe başlatılmaması hâlinde, iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilerek ücreti ve diğer hakları temsilcilik süresince ödenmeye devam edilir. Bu hüküm yeniden temsilciliğe atanma hâlinde de uygulanır.

 (4) İşveren, yazılı rızası olmadıkça işyeri sendika temsilcisinin işyerini değiştiremez veya işinde esaslı tarzda değişiklik yapamaz. Aksi hâlde değişiklik geçersiz sayılır.

 (5) Bu madde hükümleri işyerinde çalışmaya devam eden yöneticiler hakkında da uygulanır.” düzenlemesi bulunmaktadır.

Davacı fesih tarihinde işyeri sendika temsilcisidir. Bu nedenle iş sözleşmesi ancak ve ancak haklı neden bulunması halinde yazılı bildirim yapılmak suretiyle feshedilebilir. Geçerli neden bulunup bulunmadığının hiçbir önemi bulunmamaktadır. Feshin haklılığını da davalı ispat etmek zorundadır.

Davalı davacının iş sözleşmesinin üretim bölüm ofisini basarak şirket yetkili ve sahiplerinin üzerine yürüdüğü şirket sahiplerini tehdit ettiği, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-d maddesi uyarınca işverene yönelik sataşmada bulunduğu gerekçesiyle feshedildiğini savunmuş ise de, davalı tanıkları tartışma duyduklarını ancak bir küfür hakaret duymadıklarını belirttikleri, davalı vekili olaya ilişkin kamera kaydı sunmuş ise de, kayıtta sadece görüntü bulunduğu ses bulunmadığı gibi kaydın ofis bölümünün dışını gösterdiği görülmüştür. Davalı vekili Eskişehir 9. Asliye Ceza Mahkemesi 2023/2147 esas sayılı dosyasında görüntülere ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılacağından bu dosyanın bekletici meselse yapılması talep edilmiş ise de, söz konusu dosyada davacı işçinin katılan konumunda olduğu, söz konusu dosyanın bekletici mesele yapılmamasının isabetli olduğu, dosya içeriğine göre davalı tarafça davacının sataşmada bulunduğu başka bir anlatım ile feshin haklı nedene dayandığı somut ve inandırıcı delillerle kanıtlanmamıştır. Davalı vekili ayrıca bilirkişi raporunun taraflarına tebliğ edilmediğini, eski vekil Avukat Oytun Süllü’ye tebliğ edildiğini ancak aynı tarihte iade edildiğini ileri sürmüş ise de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 82/1. maddesi uyarınca çekilme dilekçesinin asile tebliğinden itibaren vekilin görevinin iki hafta süreyle devam edeceği, bilirkişi raporunun çekilen vekil Avukat Oytun Süllü’ye tebliğ edildiği tarih itibariyle vekillikten çekilme dilekçesinin asile tebliğ edilmediği, dolayısı ile vekilin görevinin kanunen devam ettiği, tebliğin usule uygun olduğu görülmüştür. Mahkemece işe iade kararı verilmesi yerinde olup davalı vekilinin itirazları yerinde değildir.

Ancak davacı fesih tarihinde sendika işyeri temsilcisi olup, 6356 sayılı Kanun’un 24. maddesinin uygulanmasını talep etmiştir. Fesih tarihinde sendika işyeri temsilcisi olan davacının 6356 sayılı Kanun’un 24. maddesinde yer alan güvenceden yararlanacağı açıktır. İşyerinde toplu işsözleşmesi dahi imzalanmıştır. Mahkemece karar tarihi itibariyle sendikalı işçinin kalmadığı, işçilerin sendikadan istifa etmesi nedeniyle yetkili olmadığı, temsilciliğe ilişkin hüküm uygulanabilirliği kalmadığı belirtilerek davacının güvenceden yararlandırılmaması hukuka aykırıdır. Mahkemece 6356 sayılı Kanun’un 24. maddesinin uygulanması gerekirken 6356 sayılı Kanun’un 25. maddesi uyarınca sendikal tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davacı vekilinin bu yöndeki istinafı yerindedir.

Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2. Maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

I-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,

II-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2. maddesi gereğince, düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,

III-DAVANIN KABULÜNE,

İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,

Temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer haklarının ödenmesi gerektiğinin TESPİTİNE,

Kararın kesinleşmesinden itibaren altı iş günü içinde davacının işe başvurması şartıyla, altı iş günü içinde işe başlatılmaması hâlinde, iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilerek ücreti ve diğer haklarının temsilcilik süresince ödenmesi gerektiğinin TESPİTİNE,

Alınması gerekli 427,60 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 179,90 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye247,70 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.600,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

Davacı tarafça yatırılan 179,90 TL dava başvuru harcı ile 179,90 TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 359,80TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Davacının harç hariç yaptığı 412,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Davalının yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,

Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Taraflarca yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Kanun’un 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgiliye iadesine,

IV- Davalının istinaf başvurusunun esastan reddi nedeniyle alınması gerekli 427,60 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Davalının yaptığı istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

Davacı tarafça ödenen toplam 427,60 TListinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,

Davacı tarafça yapılan 1.169,40 TL istinafbaşvuru harcı ile yaptığı 160,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, bu inceleme yönünden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Kararın tebliği ile harç iade ve tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/a maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3 maddesi uyarınca mahiyeti itibariyle KESİN olmak üzere, 02/07/2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

 

 

 

Relevant Law / Article

6356 S. NGO/24

T.R.

ANKARA

REGIONAL COURT OF JUDICIAL

LEGAL DEPARTMENT

Docket No. 2024/1267

Decision No. 2024/1963

Date: 02/07/2024

THE EMPLOYEE WAS A WORKPLACE UNION REPRESENTATIVE ON THE DATE OF TERMINATION

THEY SHOULD BENEFIT FROM REPRESENTATIVE ASSURANCE