İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/32
6098 S.TBK/100,102
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2022/14771
Karar No. 2022/16594
Tarihi: 14.12.2022
lKISMİ ÖDEME
lALACAKLININ KISMİ ÖDEMEYİ ÖNCELİKLE MASRAF VE FAİZLERDEN DÜŞME HAKKI
lKISMİ ÖDEMEDE MAHSUP SIRASI
ÖZETİ: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun)100 üncü maddesinin birinci fıkrası; "Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz.” şeklinde düzenlenmiş olup ana borç, gecikmiş faiz ve giderleri olmak üzere toplam borç tutarının altında kalan her bir ödeme 6098 sayılı Kanun'un 100 üncü maddesinin birinci fıkrası anlamında kısmen yapılan ödemedir. Borçlu para borcunun faiz ve masraflarını ödemede temerrüde düşmemişse yaptığı kısmi ödemeyi anapara borcuna mahsup etme hakkına sahiptir. Ancak, para borcunun bir kısmı için kefalet, rehin veya benzeri bir teminat verilmişse, yapılan kısmi ödemenin teminatlı olan borca mahsubu istenemez. Bu durumda, kısmi ödemenin teminatsız olan ya da teminatı daha az olan borca mahsubu gerekir. Borçlu, faiz ve masrafları ödemede temerrüde düşmüşse yaptığı kısmi ödeme öncelikle gecikmiş faiz ve masraf borçlarına mahsup edilecektir. Dairemiz uygulamasına göre, temerrüde düşmüş olan işverenin yaptığı kısmi ödeme işçinin bu hususta beyanda bulunup bulunmadığına bakılmaksızın öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmelidir.
Birden fazla para borcunun bulunduğu bir borç ilişkisinde, borçlunun, yapılan kısmi ödemenin hangi borç için mahsup edildiğini belirtmemesi ya da açıklık bulunmaması, alacaklının da ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu makbuzda göstermemesi durumunda, kısmi ödemenin hangi borca mahsup edileceği sorunu 6098 sayılı Kanun'un 102 nci maddesine göre çözümlenmelidir. Bu gibi durumlarda, kısmi ödeme öncelikle muaccel olan borç için yapılmış sayılır. Ödeme zamanında birden fazla borç muaccel hale gelmişse, ödeme ilk takibe konulan borca mahsup edilir. Muaccel olan borçlardan hiçbiri takibe verilmemişse kısmi ödeme ifa zamanı önce gelen borca mahsup edilmiş sayılır. Borçların ifa zamanları (vadeleri) aynı günde gelmişse yapılan kısmi ödeme borçların miktarlarıyla orantılı olarak mahsup edilir. Borçlardan hiçbirinin ifa zamanı gelmemişse, kısmi ödeme alacaklı için güvencesi en az olan borca mahsup edilmiş sayılır.
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerine 1994 yılında işe girdiğini, kasap olarak çalıştığını, kadro fazlası işçilerin devlette başka kurumlara atanması kapsamında ataması Milli Eğitim Müdürlüğüne yapılınca iş sözleşmesinin 15.11.2011 tarihinde son bulduğunu ileri sürerek işverence ödenmeyen ücret ve ikramiye alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Bozma İlâmı ve Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemenin ilk kararı davacının temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin04.10.2018 tarihli ve 2017/14739 Esas, 2018/21061 Karar sayılı ilâmı ile; dava dilekçesinin, soyut ve genel anlatımlar içerdiği, davacıdan ücret ve ikramiye alacağı taleplerinin hangi aylara ilişkin olduğu ile ödenmeyen ücret ve ikramiye alacağı miktarlarının açıklattırılması ve işverenden davacıya yapılan ödemeye ilişkin bilgi ve belgeler de istenerek davacının talepleri değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma üzerine Mahkemenin karar verilmesine yer olmadığına dair kararı ise Dairemizin 23.06.2021 tarihli ve 2021/6510 Esas, 2021/10655 karar sayılı ilâmı ile; davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacağı bakımından, talep ve dönemsel olarak yürürlükte olan toplu iş sözleşmelerindeki hükümler gözetilmek suretiyle, davacının faiz alacaklarının, hükümde tarihler ayrı ayrı belirtilmek suretiyle temerrüt tarihlerinden fiili ödeme tarihlerine kadar, davacı dava dilekçesinde en yüksek mevduat faizi talebinde bulunduğundan taleple bağlı kalınarak en yüksek mevduat faizini aşmamak üzere en yüksek işletme kredisi faizi yürütülerek hesaplanması gerekirken, karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun)100 üncü maddesinin birinci fıkrası; "Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz.” şeklinde düzenlenmiş olup ana borç, gecikmiş faiz ve giderleri olmak üzere toplam borç tutarının altında kalan her bir ödeme 6098 sayılı Kanun'un 100 üncü maddesinin birinci fıkrası anlamında kısmen yapılan ödemedir. Borçlu para borcunun faiz ve masraflarını ödemede temerrüde düşmemişse yaptığı kısmi ödemeyi anapara borcuna mahsup etme hakkına sahiptir. Ancak, para borcunun bir kısmı için kefalet, rehin veya benzeri bir teminat verilmişse, yapılan kısmi ödemenin teminatlı olan borca mahsubu istenemez. Bu durumda, kısmi ödemenin teminatsız olan ya da teminatı daha az olan borca mahsubu gerekir. Borçlu, faiz ve masrafları ödemede temerrüde düşmüşse yaptığı kısmi ödeme öncelikle gecikmiş faiz ve masraf borçlarına mahsup edilecektir. Dairemiz uygulamasına göre, temerrüde düşmüş olan işverenin yaptığı kısmi ödeme işçinin bu hususta beyanda bulunup bulunmadığına bakılmaksızın öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmelidir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 04.10.2021 tarihli, 2021/9545 Esas, 2021/13490 Karar sayılı kararı, 02.11.2020 tarihli,2016/30980 Esas, 2020/14089 Karar sayılı kararı).
6098 sayılı Kanun'un 102 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur." hükmüne yer verilmiştir.
Birden fazla para borcunun bulunduğu bir borç ilişkisinde, borçlunun, yapılan kısmi ödemenin hangi borç için mahsup edildiğini belirtmemesi ya da açıklık bulunmaması, alacaklının da ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu makbuzda göstermemesi durumunda, kısmi ödemenin hangi borca mahsup edileceği sorunu 6098 sayılı Kanun'un 102 nci maddesine göre çözümlenmelidir. Bu gibi durumlarda, kısmi ödeme öncelikle muaccel olan borç için yapılmış sayılır. Ödeme zamanında birden fazla borç muaccel hale gelmişse, ödeme ilk takibe konulan borca mahsup edilir. Muaccel olan borçlardan hiçbiri takibe verilmemişse kısmi ödeme ifa zamanı önce gelen borca mahsup edilmiş sayılır. Borçların ifa zamanları (vadeleri) aynı günde gelmişse yapılan kısmi ödeme borçların miktarlarıyla orantılı olarak mahsup edilir. Borçlardan hiçbirinin ifa zamanı gelmemişse, kısmi ödeme alacaklı için güvencesi en az olan borca mahsup edilmiş sayılır.
4857 sayılı İş Kanunu'na (4857 sayılı Kanun) göre ücret en geç ayda bir ödenir (m.32/5). İş hukuku mevzuatımızda 5953 sayılı Basın İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi hariç, ücretin peşin ödeneceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle ücret, çalışılan ayı takip eden aybaşında muaccel hâle gelmektedir. Fazla çalışma, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin muacceliyet tarihleri aylık ücrette olduğu gibidir. İşçinin ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti sözleşmenin feshi ile muaccel hâle gelir.
4857 sayılı Kanun'un 120 nci maddesi atfı ile hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı borcu bakımından işveren iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte temerrüde düşer. Diğer tazminat ve alacaklar bakımından ise tarafların sözleşme (toplu iş sözleşmesi de dâhil) ile kararlaştırdıkları ödeme zamanı ya da işçi tarafından gönderilecek ihtarnamede belirtilen ödeme günü itibarıyla işverenin temerrüdü gerçekleşir.
Somut olayda, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bozma kararı doğrultusunda hesaplama yapılarak davacının faiz alacağı bulunmuş ise de davalı tarafından ödenen miktarlar 6098 sayılı Kanun'un 100 üncü maddesinin birinci fıkrasına aykırı bir şekilde öncelikle asıl borçtan düşülmek suretiyle davacının faiz alacağının kaldığı sonucuna varılmıştır. Bu kabul şekli hatalı olduğu gibi davacının faiz alacağı olarak belirlenen alacağının 6098 sayılı Kanun'un 121 inci maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı şekilde faize faiz yürütülerek hüküm altına alınması da yerinde değildir.
Mahkemece yapılacak iş; gerekirse bilirkişi raporu almak suretiyle davalı tarafından yapılan ödemelerin öncelikle faiz alacağından düşülmesi ve asıl borçtan mahsup yapılırken davacının dönem itibarıyla belirlenen alacaklarından 6098 sayılı Kanun'un 102 nci maddesinin birinci fıkrasına göre ödenen miktarlar düşülerek davacının bakiye alacak miktarlarının tespit edilmesidir. Ayrıca hükümde temerrüt tarihleri belirtilmeli, davacı en yüksek mevduat faizi talebinde bulunduğundan taleple bağlı kalınarak en yüksek mevduat faizini aşmamak üzere en yüksek işletme kredisi faiziyle hüküm altına alınmalıdır. Belirtilen ilke ve esaslar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine, 14.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.