KÖTÜ NİYET TAZMİNATINI HAK EDİŞ KOŞULLARI

SAYILAR

Esas No : 2009/36122
Karar No : 2012/921
Tarihi : 19.01.2012
İlgili Kanun/Madde : 4857 S. İşK/17
Yargı Yeri: YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : KÖTÜ NİYET TAZMİNATINI HAK EDİŞ KOŞULLARI

Tam Metin

 

YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
 
Esas No.
Karar No.
Tarihi:
2009/36122
2012/921
19.01.2012
İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/17
 

KÖTÜ NİYET TAZMİNATINI HAK EDİŞ KOŞULLARI
 

  ÖZETİ Kötüniyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür.
Yasanın 17. inci maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
  1475 sayılı Yasada, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötüniyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı Yasada genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığı kabul edilmelidir.
  Tazminat miktarının belirlenmesi de Yasa ile açıklığa kavuşturulmuş, “kötüniyet tazminatının” ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarında olacağı belirtilmiş ve ayrıca ihbar tazminatının da ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
  Yasanın 17 nci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme kötüniyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır.
 
             

DAVA  :Davacı,  kıdem ve kötüniyet tazminatı, fazla çalışma, izin ile genel tatil alacaklarının ödetilmesine  karar verilmesini istemiştir.
  Yerel mahkeme, isteği  hüküm altına almıştır.
            Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi  M.B.Taşkın tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
  A) Davacı İsteminin Özeti:
           Davacı, davalının kardeşi olduğunu, işveren konumunda olan yeğeni  ve kardeşinin kendine son yıllarda sert davrandığını ve hakaret edercesine yaklaşımlarda bulunduğunu, hasta olan eşini dahi Bursa SSK Hastanesine götürmesine izin vermediğini, son olarak alınan siparişlerin baskısının yapımına devam etmekte iken işveren vekili olan yeğeninin basılan zarfları alıp yere atması sonucu çıkan tartışma ile iş sözleşmesinin feshedildiği gerekçesiyle feshedildiğini ileri sürerek, kıdem, kötüniyet  tazminatları ile fazla çalışma,genel tatil ve yıllık izin ücreti  alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
  B) Davalı Cevabının Özeti:
            Davalı, davacının kendinin işten ayrıldığını,  fazla mesai yapmadığını, eşi rahatsızlandığında arabasıyla onu hastaneye götürdüğünü   savunarak, davanın reddini istemiştir.
  C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
  D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
  E) Gerekçe:
  1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
  2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesinin feshinde kötüniyet tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medenî Kanunun 2 nci maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanıldığından söz edilir.
Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanununun 17. inci maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötüniyet tazminatı denilmektedir.
  Kötüniyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür.
Yasanın 17. inci maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
  1475 sayılı Yasada, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötüniyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı Yasada genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığı kabul edilmelidir.
  Tazminat miktarının belirlenmesi de Yasa ile açıklığa kavuşturulmuş, “kötüniyet tazminatının” ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarında olacağı belirtilmiş ve ayrıca ihbar tazminatının da ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
  Yasanın 17 nci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme kötüniyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır (Yargıtay 9.HD. 12.6.2008 gün 2007/21422 E, 2008/ 15336 K).
  Somut olayda, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin ve değerlendirilmesi sonucunda, davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedildiği açıktır. Ancak davalının iş sözleşmesini feshederken  kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından kötüniyet tazminatının reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
  F) Sonuç:
  Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı  sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19.01.2012  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.