İlgili Kanun / Madde
4688 S. KGSTTK/10
TC
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2021/11641
Karar No. 2021/16608
Tarihi: 15/12/2021
lSENDİKA GENEL KURULUNA ÇAĞRININ GENEL KURULA KATILMA HAKKINA SAHİP DELEGELERE TEK TEK ULAŞTIRILARAK YAPILMASININ GEREKTİĞİ
lSADECE WEB SİTESİNDE DUYURU YAPILARAK GENEL KURUL ÇAĞRISI YAPILA-MAYACAĞI
lSENDİKALARIN İŞLEYİŞİNİN DEMOKRATİK İLKELERE AYKIRI OLAMAYACAĞI
ÖZETİ: Gerek 4688 sayılı Kanun’da gerekse 6356 sayılı Kanun’da genel kurul çağrısının yöntemine dair bir düzenleme mevcut değil ise de, sendikaların işleyişinin demokrasi esaslarına aykırı olamayacağı gözetildiğinde, genel kurul tarihinin, toplantıya katılma hakkı olan tüm delegelere bireysel olarak bildirilmesi gerektiği ve bu hususun da sendika tarafından kanıtlanması gerektiği tartışmasızdır.
Bu itibarla, sadece web sitesinde duyuru yapılması suretiyle genel kurulun toplanması hukuka aykırı olduğundan, mahkemece davanın kabulü ile 27/07/2019 tarihli genel kurulun tüm sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmesi gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki, genel kurulun tüm sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmesi gerektiğinden, davacının Sendika Tüzüğünün 4 üncü maddesinin iptali talebi ile ilgili ayrıca hüküm kurulmaması gerektiği de dikkate alınmalıdır.
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı Sendikanın üyesi olduğunu, davalı Sendika tarafından 27.07.2019 tarihinde “Tüzük tadil kongresi” adı altında bir kongre yapıldığını, kongreye sadece sendika şube başkanları ve sendika genel merkez yönetim kurulu üyelerinin katıldığını, üst kurul delegelerinin davet edilmediğinin haricen öğrenildiğini, 4688 sayılı Kanun’un 12/2 maddesine göre “Tüzük değişikliği”nin sendika genel kurulunun görev ve yetkileri arasında sayıldığını, 4688 sayılı yasada sendika tüzük değişikliklerinin hangi toplantı ve karar yeter sayısı ile yapılacağı hususunda açık bir düzenlemenin mevcut olmadığını, aynı yasanın 43. maddesinde yasada hüküm bulunmayan hallerde 2821 sayılı yasa (yeni 6356 sayılı yasa) hükümlerinin uygulanacağının düzenlendiğini, 6356 sayılı yasanın 13/3 maddesinin “Genel Kurulun karar yeter sayısı toplantıya katılan üye veya delege sayısının salt çoğunluğudur. Ancak bu sayı üye veya delege tam sayısının dörtte birinden az olamaz. Tüzükte daha yüksek bir yeter sayı belirlenmemişse, tüzük değişikliği, fesih, birleşme, katılma, üst kuruluşun veya uluslararası kuruluşun kurucusu olma, üst kuruluşlara ve uluslararası kuruluşlara üyelik ile üyelikten çekilme hâllerinde karar yeter sayısı üye veya delege tam sayısının salt çoğunluğudur.” şeklinde olduğunu, kongreden önce yürürlükte bulunan davalı sendikanın “Sendikanın Ana Tüzüğü ve Değiştirilmesi” başlıklı 4. maddesinin ise “Tüzük değişikliği, Genel Kurula katılan delegelerin 1/10’u tarafından Genel Kurul Divan Başkanlığına verilen yazılı önergenin katılan delegelerin 2/3’ü tarafından kabul edilmesiyle gerçekleştirilir. Tüzük değişikliğinin gündem maddeleri arasında yer aldığı genel kurulda, toplantı yeter sayısı ilk toplantı için 2/3 olarak uygulanır. İlk toplantıda bu sayıya ulaşılamazsa, ikinci toplantıda 2/3 oranı aranmaz, ancak bu toplantıya katılanların sayısı Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu asil üyelerinin toplamının iki katından az olamaz. Tüzük değişiklikleri, ayrı bir yürürlük tarihi belirtilmemiş olması halinde genel kurul tarafından kabul edildiği tarihten itibaren yürürlüğe girer ve ilgili iş-işlcmlcr hakkında uygulanır. İlgili makamlarca veya mahkemelerce düzeltilmesi islenen tüzük hükümleri, yapılacak ilk genel kurula sunulmak ve geçmişe etkili olmamak üzere, Genel Kurul tarafından yetki verilmiş olmak kaydıyla Genel Yönetim Kurulu tarafından değiştirilebilir.” şeklinde olduğunu, Tüzük tadil kongresinde bu düzenlemenin daha da geriye götürülerek 2/3 olan oranın 1/2’ye indirildiğini, sendika ana tüzüğünün 4/2 maddesi hükmü ve genel kuruldan sonraki şeklinin 6356 sayılı yasanın 13/3 maddesi hükmüne açıkça aykırı olduğunu, 6356 sayılı yasanın tüzük değişikliği ile ilgili toplantı ve karar yeter sayılarının emredici düzenleme niteliğinde olduğunu, emredici düzenleme içeren yasa hükmüne aykırı tüzük düzenlemesinin ise geçerli olamayacağının izahtan vareste olduğunu, bu bağlamda yasaya aykırı tüzük hükmü uyarınca sadece birkaç kişi ile toplandığı haricen öğrenilen tüzük tadil kongresinde alınan tüm kararların, yapılan tüzük değişikliklerinin geçersiz olduğunu, davalı sendikanın üst kurul delege sayısının 310 kişi iken bu delegelerin kongreye katılması bir şekilde engellenerek kongrenin sadece şube başkanlarının katılımı ile ikinci toplantıda herhangi bir çoğunluk aranmaksızın gerçekleştiğini, sendikalar hukukunun en temel ilkelerinden birisinin demokratik esaslara uygunluk ilkesi olduğunu, sendika tüzüğünün değiştirilmesi gibi sendika için hayati nitelikteki bir düzenlemenin birkaç kişinin iradesiyle gerçekleştirilemeyeceğini ileri sürerek davalı Sendika Ana Tüzüğünün 4. maddesinin yasaya aykırılığının tespiti ile iptaline, davalı Sendikanın 27.07.2019 tarihli tüzük tadil kongresinin usul ve yasaya aykırı toplanıp karar alınması nedeniyle tüm sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın ya kongrede düzenlenen ilgili tutanaktan itibaren iki gün içinde itiraz etmesi gerektiğini ya da tüm kongre süreci sonuçlandıktan sonra 30 gün içinde iş mahkemelerinde dava açması gerektiğini, üzerinden yaklaşık üç ay geçen kongre hakkında dava açılmasının açıkça kanuna aykırı olduğunu, davanın hak düşürücü süre içinde açılmamış olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının beyanlarının gerçeklikten ve hukuki mesnetten yoksun, subjektif olarak ileri sürülen iddialar olduğunu, 27/07/2019 tarihinde gerçekleştirilen genel kurul için sendika genel merkez yönetim kurulunun sendika tüzüğüne uygun şekilde karar aldığını ve yine süresi içinde ilan yoluyla bildirimde bulunduğunu, dava konusu genel kurula ilişkin sendika internet sitesinden de duyurulduğunu, davalı sendikanın bir kamu görevlileri sendikası olup tabi olduğu özel kanunun 4688 sayılı Sendikalar ve Toplu Sözleşme Kanunu olduğunu, anılan bu özel kanun olan 4688 sayılı yasada da davalı sendikanın tüzüğü ile çelişen bir madde bulunmadığını, 6356 sayılı yasanın uygulanabilmesi 4688 sayılı yasada bir boşluk halinin olması gerektiğini, ancak müvekkili sendikanın tabi olduğu özel kanun olan 4688 sayılı yasada konu ile ilgili yasal boşluk bulunmadığını, 4688 sayılı yasada sendika genel kurulunun ne şekilde ve hangi çoğunlukla toplanacağı ve karar alacağının açıkça düzenlendiğini, davalısendika tüzüğünün de kendi özel yasası olan 4688 sayılı yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece;
“Davanın kısmen kabulü ile;
Davalı sendikanın 27/07/2019 tarihli tüzük tadil kongresinde alınan karara istinaden Ana tüzüğün 4.mad. Yasaya aykırılığının tespiti ile iptaline,
Davacı vekilinin 27/07/2019 tarihli tüzük tadil kongresinin usul ve yasaya aykırı toplanıp karar alınması nedeniyle tüm sonuçları ile iptaline ilişkin talebinin reddine”
Karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 3 üncü maddesinde sendikalar “Kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar” olarak tanımlanmıştır.
4688 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinde, genel kurulun, sendika ve şubelerin zorunlu organlarından olduğu belirtilmiştir. Genel kurulun görev ve yetkileri, 4688 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu hükme göre;
“a) Organların seçimi.
b) Tüzük değişikliği.
c) Yönetim ve denetleme kurulu raporlarının görüşülmesi ve aklanması.
d) Yönetim kurulunca hazırlanan çalışma programı ve bütçenin görüşülerek karara bağlanması.
e) Sendika ve konfederasyonların tüzüklerinde belirtilen konularda yönetim kuruluna yetki verilmesi.
f) Taşınmaz malların satın alınması veya mevcut taşınmaz malların satılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi.
g) Sendika ve konfederasyon yönetim kurulu üyelerine verilecek her türlü ücret ve diğer görevlilerin huzur hakkı ve yolluklarının belirlenmesi.
h) Sendika şubesi açma, şubeleri birleştirme veya kapatma; sendika şubesi açma ve başlangıçtaki kuruluş şartlarını kaybeden şubeleri kapatma konularında yönetim kuruluna yetki verme.
i) Aynı hizmet kolunda bulunmak koşuluyla başka bir sendika ile birleşme ve katılma.
j) Başka bir konfederasyonla birleşme ve katılma.
k) Konfederasyonlara üye olma veya üyelikten çekilme.
l) Amaçlarına uyan uluslararası kuruluşlara üye olma veya çekilme.
m) Fesih kararı verme.
n) Mevzuatta veya sendika tüzüklerinde genel kurulca yapılması belirtilen diğer işlemlerin yerine getirilmesi ve herhangi bir organın görev alanına girmeyen konuların karara bağlanması”
Hususları genel kurulun görev ve yetkileri arasındadır.
Buna göre sendikanın en üst karar organı olan genel kurulların demokratik esaslar doğrultusunda icra edilmesi, sendika içi demokrasinin gerçekleşmesi yönünden son derece önemlidir. Belirtmek gerekir ki, bir sendikanın demokratik yapıya sahip olup olmadığına ilişkin en somut ölçüler genel kurulun yapısı ve işleyişinde aranmalıdır (ŞAHLANAN, Fevzi: Sendikaların İşleyişinin Demokratik İlkelere Uygunluğu, İstanbul 1980, s.119).
Nitekim Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 51 inci maddesinin son fıkrası da; “Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz” şeklindedir.
Bu genel açıklamalar ışığında değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta davalı Sendika genel yönetim kurulunun 17/06/2019 tarihli kararı ile tüzük tadilatının gerçekleştirilmesi için sendika genel merkez genel kurulunun ilk toplantısının 20/07/2019 tarihinde, gerekli çoğunluğun sağlanamaması durumunda ikinci toplantısının ise 27/07/2019 tarihinde icra edilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğine göre toplam delege sayısının 304 olduğu, ilk toplantıda gerekli çoğunluk sağlanamadığı için genel kurulun 27/07/2019 tarihinde 66 delege ile toplanmak suretiyle icra edildiği görülmektedir.
Diğer taraftan dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre, genel kurul toplantısı için sadece web sitesinde duyuru yapıldığı, delegelere başka suretle genel kurul için bildirimde bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
4688 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin beşinci fıkrasına göre “Genel kurula çağrı yönetim kurulu tarafından yapılır.”
Gerek 4688 sayılı Kanun’da gerekse 6356 sayılı Kanun’da genel kurul çağrısının yöntemine dair bir düzenleme mevcut değil ise de, sendikaların işleyişinin demokrasi esaslarına aykırı olamayacağı gözetildiğinde, genel kurul tarihinin, toplantıya katılma hakkı olan tüm delegelere bireysel olarak bildirilmesi gerektiği ve bu hususun da sendika tarafından kanıtlanması gerektiği tartışmasızdır.
Bu itibarla, sadece web sitesinde duyuru yapılması suretiyle genel kurulun toplanması hukuka aykırı olduğundan, mahkemece davanın kabulü ile 27/07/2019 tarihli genel kurulun tüm sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmesi gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki, genel kurulun tüm sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmesi gerektiğinden, davacının Sendika Tüzüğünün 4 üncü maddesinin iptali talebi ile ilgili ayrıca hüküm kurulmaması gerektiği de dikkate alınmalıdır.
Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 15/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.