SENDİKAL NEDENLERLE FESİH

SAYILAR

Esas No : 2024/312
Karar No : 2024/948
Tarihi : 30/04/2024
İlgili Kanun/Madde : 4857 S. İşK/17-21 - 6356 S. STK/25
Yargı Yeri: T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar :

  •  SENDİKAL NEDENLERLE FESİH
  • İŞÇİLERİN İŞVEREN VEKİLLERİNCE SENDİKADAN İSTİFAYA ZORLANMASI
  • SENDİKAL TAZMİNATIN ALT SINIRDAN BELİRLENMESİNİN YERLEŞİK YARGITAY UYGULAMASI OLDUĞU BU NEDENLE BİR YILLIK ÜCRET TUTARINDA SENDİKAL TAZMİNATA KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ

Tam Metin

ÖZETİ: Dosya içeriğine göre; davalı iş yerinde 2019 Haziran döneminde 155 işçi sendika üyesi iken 2019 Kasım fesih döneminde sendika üyesi işçi sayının 71 olduğu, fesihten sonraki dönemde bu sayının 27’ye kadar düştüğü, tanık anlatımlarına göre davacı ve arkadaşlarının sendikal faaliyetlerde öncü konumunda oldukları, iş yerinde amir pozisyonunda olan işçilerin sendikal örgütlenmeyi bastırmaya yönelik olumsuz söylemlerinin olduğu hususları birlikte değelendirildiğinde, davacının iş akdinin sendikal nedenle feshedildiğinin kabulü dosya kapsamına uygun düşmektedir.

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 25. maddesinde sendikal tazminatın işçinin bir yıllık ücret tutarından az olamayacak şekilde belirleneceği düzenlenmiştir. Yasada öngörülen miktar alt sınır olup, üst sınır hakkında bir miktar belirtilmemiştir. Bu tür bir düzenlemede alt sınırdan tazminatın hüküm altına alınması Yargıtay’ın istikrar kazanan uygulamasıdır (Bkz. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 14/05/2018 tarih ve 2018/2278 esas, 2018/10562 karar sayılı ilamı). Dosya kapsamında, maddede belirlenen “bir yıllık” alt sınırdan uzaklaşmayı gerektiren bir neden bulunmadığından, tazminat tutarının 1 yıllık brüt ücret yerine “1 yıl 2aylık brüt ücret ” olarak belirlenmesi hatalıdır.

  1. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı şirket bünyesinde 15/12/1997 tarihinden itibaren makineci olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesine davalı işveren tarafından 18/11/2019 tarihinde son erdirildiğini, fesih tarihi itibari ile davacının ücretinin net 2.365,00 TL olduğunu, bu ücrete ek yol-yemek gibi diğer sosyal haklarının olduğunu, davalı işveren her ne kadarfesih gerekçesini küçülme olarak belirtmiş ise de fesih gerekçesinin yerinde olmadığını, iş yeri ve işletme gerekleri ile yapılacak fesihte bir kısım ölçütlere uyulması gerektiğini, bu konuda işletmesel kararın bulunması gerektiğini, işletmesel karar olması durumunda alınan işletmesel kararın istihdam fazlası oluşturması gerektiğini, davalı iş yerinde çalışan davacı ve dava açan diğer bir kısım işçilerin çalışma şartlarındaki hukuka aykırılıklar çerçevesince Deriteks Sendikası ile irtibata geçerek sendikal faaliyete başladıklarını, işveren tarafından iş yerinde yaşanmakta olan sendikal faaliyet ve üyelikler öğrenilince öncelikle davacı ve diğer davacılar gibi öncü işçilerin tespit edilmeye çalışıldığını, iş yeri yetkililerinin çağırdıkları ve şüphelendikleri işçilerden sendika üyeliklerini kontrol etmek için e-devlet şifrelerini istediklerini, Deriteks Sendikasının Kartal 23. Noterliği vasıtasıyla 06/09/2019 tarih ve 27180 yevmiye numaralı ihtarname ile işçilere yönelik baskılara son verilmesi hususunda işverenin hukuka aykırı eylemlerden kaçınmasına yönelik ihtarname keşide ettiğini, işverenin tespit edebildiği öncü işçiler olan davacı ve diğer davacıların iş sözleşmelerini usule aykırı olarak feshetmeye başladığını, bu fesih sürecinde işverenin kötü niyetli olarak davacıların işe iade davası açıp iş sözleşmelerinin askıda kalması suretiyle sendika yetki çoğunluğunun önüne geçilmesi bakımından işçilerin ekonomik güçsüzlüğünden yararlandığını, işverenin, davacı ve diğer davacılara fesih yazılarını imzalarlarsa kıdem ve ihbar tazminatlarını ödeyeceğini, ancak işe iade davasının önüne geçmek için iki taksit halinde ve bir ay sonra ödemenin başlayacağını belirttiğini, ekonomik güçsüzlük içerisinde fesih sırasında imzaları alınarak iş sözleşmelerinin feshedildiğini, usule aykırı olarak gerçekleştirilen fesihte tazminatların ileri tarihli olarak ödenmesi, işe iade ve sendika tazminat talep edilmeyeceğinin belirtilmesi durumlarının dahi işverenin kötü niyetinin karnesi olduğunu belirterek, feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verilmesini, ayrıca işe iadenin mali sonuçları ile birlikte sendikal tazminat alacağının hüküm altına alınmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 15/06/1998 tarihinde çalışmaya başladığını, SGK’dan aldığı 15 yıllık sigortalılık 3600 gün prim şartını yerine getirdiğine ilişkin yazı ile işverene başvurduğunu, kıdem tazminatını talep ederek iş akdini feshettiğini, davalı şirketin genel olarak yurtdışı firmalardan ve bazı yerel firmalardan toplu üretim siparişi alan ve bilinen bazı markalara erkek giyim ürünleri dikim yapan bir tekstil firması olduğunu, dünyada yaşanan ekonomik kriz ve daralmanın, tüm piyasaları etkilediği gibi müvekkili şirketin de bu durumdan etkilendiğini, iş yerinin uzun süredir kapasitesinin altında üretim yapması, gelen siparişlerin azalması ve diğer ekonomik nedenlerle, zorunlu olarak fabrikada çalışan işçi sayısının azaltılarak kadro daraltılması yönünde işletmesel karar alındığını, şirketin ekonomik nedenlerle küçülme kararı alması nedeniyle işçi sayısında azalmaya gitmek zorunda kaldığını, istihdam fazlası işçilerin işten çıkarılmasına karar verildiğini, bu yönde yazılı bir yönetim kurulu kararı bulunmadığını, her ay istihdam fazlası bulunan belirli bölümlerden seçilen özellikle performansı düşük olanlar, kıdemliler ile kendi isteğiyle işten çıkmak isteyen personellerin iş akitlerinin tüm tazminat ve hakları ödenmek koşuluyla feshedildiğini, son 6 ayda ilgili bölümlerden 35 personel azaltıldığını, davacının iş akdinin yukarıda açıklanan şirketin ekonomik nedenlerle küçülme kararı alması nedeniyle işçi sayısında azalmaya gidilmek zorunda kalındığından, davacının bölümünde performansının düşük olması ve kıdeminin fazla olması nedeniyle istihdam fazlası konumunda olması sebebiyle İş Kanunun 18. maddesi ve devamı hükümleri gereğince tüm tazminatlarının ödeneceği söylenerek iş akdinin feshedildiğini belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

  1. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı işveren tarafından davacının iş akdinin 19/11/2019 tarihli fesih bildirimi ile ekonomik koşullar ve işletmesel nedenlerle feshedildiği, fesih tarihi itibariyle işverenin davacının işgücüne ihtiyacının devam ettiği, feshin geçersiz olduğu kanaati ile davacının işe iadesine karar verilmesi gerektiği, davacının sendika üyesi olarak sendikal faaliyetlere katıldığı, sendikaya öncülük yapan ve aktif olarak görev yapan işçilerden biri olduğu, işveren tarafından bazı yöneticiler eliyle sendikal faaliyetlerin engellenmesi yönünde çalışmalar yapıldığı, çalışlanlardan e-devlet şifresinin ve sendika üyeliğinden istifa etmelerinin istenildiği, sendika üyeliğinden bir kısım istifa edenlerin çalışmaya devam ettiği, istifa etmek istemeyenlerin iş akitlerine son verildiği, baskılar nedeniyle üye sayısının zamanla düştüğü, işten çıkarmaların bu hususta etkiliği olduğu ve davacının iş akdi feshinin sendikal nedenlerle gerçekleştirildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının davalı nezdindeki işe iadesine, işe iadenin mali sonuçları ile birlikte sendikal tazminat alacağının hüküm altına alınmasına karar verilmiştir.

III. İSTİNAF

  1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

 

  1. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının iş sözleşmesinin, müvekkili işverenlikçe küçülme kararı alınması nedeniyle feshedildiğini, davacı tarafın, feshin sendikal nedenle yapıldığını ispatlayamadığını, sendikal tazminat şartlarının oluşmadığını, davacının yeniden çalışmaya başlaması yönündeki işe iade talebinin samimi olmadığını, küçülme kararı sonrasında iş yerindeki işçi sayısının azaldığının bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, yaklaşık 2 yılda işçi sayısının 651’den 480’e kadar düştüğü, 171 işçinin iş sözleşmesinin ekonomik nedenlerle sona erdiğinin ortaya çıktığını, raporda tespit edildiği üzere fesih tarihinde sendika üyesi olmayıp iş akdine son verilen işçi bulunması ve iş yerinde sendikalı olup çalışmaya devam eden işçilerin bulunmasının davacının iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedilmediğini gösterdiğini, işten çıkışı yapılan işçiler listesinde 83 işçi çıkışı bulunmakta olup, sadece 7 kişinin sendika üyesi iken işten çıkışı yapıldığını, bahsedilen 7 kişinin ise 2’sinin istifa ederek kendi isteği ile işten ayrıldığını, 1 kadın işçinin evlenmesi sebebiyle yine kendi isteğiyle işten ayrıldığını, 4 işçinin işveren tarafından çıkışı yapıldığını, bunlar dışında kalan 76 kişinin herhangi bir şekilde sendika bağlantısı olmamasına rağmen farklı sebeplerle işten çıkışının yapıldığının görüleceğini, kayıtlarda, sendika üyesi olan 15 kişinin iş yerinde çalışmasına devam ettiğinin görüldüğünü, yine raporda, fesih sonrası dönemde sendika üyeliğine giren 7 kişi olduğu ve bunların çalışmaya devam ettiğinin tespit edildiğini, buna rağmen gerekçeli kararda fesih sonrası işe alınanların hiçbirinin sendikalı olmadıkları yönünde gerekçe kurulmuş olmasının hatalı olduğunu, dosyada mevcut belgeler ve bilirkişi raporlarının bu gerekçenin aksini gösterdiğini, iş yerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile ekonomik daralmanın gerçekliği, üretim miktarlarının bu oranda azalmasının doğal olarak davalı şirket işgücü ihtiyacını da azaltacağı, davacının çalıştığı bölümde en kıdemli personel olduğu ve işveren tarafından seçim kriterine uyulduğunun tespit edildiğini, buna rağmen davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğunu, tanık beyanlarının hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, dosya kapsamında davacının sendikal faaliyette bulunduğu veya bu konuda öncü işçilerden olduğu yönünde tanık ifadesi bulunmamasına rağmen, Yerel Mahkemece eksik ve hatalı inceleme ile feshin geçersiz olduğu ve sendikal sebeple yapıldığı yönünde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, bu dava dışında Gebze 3. İş Mahkemesinde sendikal tazminat talepli olarak 6 dava açıldığını, yani sendikal nedenlerle işten çıkarıldığını iddia eden 7 kişi için toplam 171 işçinin 2,5 yıl içinde ekonomik küçülme gerekçe gösterilerek işten çıkarıldığının iddia edildiğini, sadece SGK kayıtlarının dahi bu iddianın asılsız olduğunu açıkça gösterdiğini, bilirkişi raporuna vaki itirazları incelenmeksizin düzenlenen raporlara göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

 

  1. GEREKÇE VE DEĞERLENDİRME

Dava, feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesinin 30/06/2022 tarih ve 2021/246 esas, 2022/184 sayılı kararı ile davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının davalı nezdindeki işe iadesine, işe iadenin mali sonuçları ile birlikte sendikal tazminat alacağının hüküm altına alınmasına karar verildiği, hükmü davalı vekilinin istinaf ettiği, Dairemizin 29/12/2022 tarih ve 2022/1938 esas, 2022/2513 sayılı ilamı ile; kararın, “Somut olayda, davalı işveren tarafından davacı işçinin iş sözleşmesi, davalı şirketin içinde bulunduğu mali ve ekonomik koşullar nedeniyle, iş gücü maliyetlerinin düşürülmesi gerekliliğinin ortaya çıktığı, bu kapsamda istihdam fazlası işçilerin isten çıkartılmasına karar verildiği gerekçesiyle 19/11/2019 tarihli yazılı fesih bildirimi ile 4857 sayılı Kanun’un 18. vd. maddeleri gereğince feshedilmiştir.

Dosyada alınan uzman bilirkişi kurulu raporunda, işverenin 2020 yılı yurt içi ve yurt dışı toplam satış miktarlarının % 26, toplam üretim miktarlarının ise % 46 oranında azaldığı, üretim miktarlarının azalmasının doğal olarak davalı işverenin iş gücü ihtiyacını da azaltacağı, buna karşılık fesih dönemi (Mayıs 2019- Mayıs 2020) işe alınan personel listesi incelendiğinde, fesih sonrasında işe alınan 29 işçiden 6’sının davacının çalıştığı beden işçisi kadrosunda istihdam edildiği, bu haliyle davacının iş gücüne duyulan ihtiyacın ortadan kalkmadığı belirtilmiştir. Belirtilen nedenle, davacının iş sözleşmesinin işveren tarafından işletmenin, iş yerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle feshedildiği ispatlanamadığından davanın kabulü ile davacının işe iadesine karar verilmesi isabetlidir.

Sendikal tazminat yönünden yapılan incelemede; Mahkemece davacıya ait sendika üye kayıt fişi getirilmiş olup hükme esas alınan sendikanın mahkemece yazılan müzekkereye verdiği 22/11/2021 tarihli cevapta, 01/07/2019-31/12/2019 tarihlerini kapsayan döneme ilişkin; sendikanın 01/07/2019 tarihi itibariyle üye sayısının 110 olduğu, 6 aylık dönem içerisinde 94 kişi sendikaya üye olurken 127 kişinin üyelikten istifa ettiği, istifaların Temmuz’da 6 kişi, Ağustos’ta 44 kişi, Eylül’de 26 kişi, Ekim’de 24 kişi, Kasım’da 16 kişi, Aralık’ta 11 kişi olarak gerçekleştiği, 2019 yılı Temmuz ayında 59 kişi sendikaya üye olurken, Ağustos ayında 10 kişi, Eylül ayında 9 kişi, Ekim ayında 9 kişi, Kasım ayında 5 kişi, Aralık ayında 2 kişinin üye olduğu, 2019 Ağustos ayında 142’ye ulaşan üye sayısının, 31/12/2021 tarihine gelindiğinde 38 kişiye düştüğü, davacının iş akdi sona erdirildikten bir hafta sonra davalı işverenlikçe iş ilanı verilmek suretiyle işçi alındığı bildirilmiştir.

Dosya kapsamında davacının sendikal nedenle fesihiddiasını karşılamaya yönelik yeterli bir araştırma yapılmadığı gibi iş yerine yeni alınan işçiler arasında sendika üyesi olanlar bulunup bulunmadığı da araştırılmamıştır.

 

Mahkemece, gerektiğinde iş yeri kayıtları üzerinde inceleme yetkisi verilerek yeniden bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle, davalı işverenin fesih tarihindeki işçi sayısı, bu işçilerden kaçının sendika üyesi olduğu, sendikalı olup da işten ayrılan kaç kişi olduğu, üyelikten ayrılan işçi sayısı, bu işçilerden kaçının çalıştırılmaya devam ettirildiği, iş yerine alınan yeni işçilerin sendikalı olup olmadığı, sendikalı olup da iş yerinde halen çalışan kaç kişi olduğu, sendika üyesi olmadığı halde iş akdine son verilen işçi sayısının kaç olduğu denetimin sağlanması açısından tablolaştırmak suretiyle ve tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli, yukarıda belirtilen ilke kararı doğrutusunda toplanacak deliller dosya içeriği ile yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak feshin sendikal nedene dayanıp dayanmadığı hususu kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır. Davalının istinaf itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan feshin sendikal nedene dayanıp dayanmadığı konusunda eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.” gerekçesiyle kaldırıldığı, İlk Derece Mahkemesince istinaf ilamı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama neticesinde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.

Dosya içeriğine göre; davalı iş yerinde 2019 Haziran döneminde 155 işçi sendika üyesi iken 2019 Kasım fesih döneminde sendika üyesi işçi sayının 71 olduğu, fesihten sonraki dönemde bu sayının 27’ye kadar düştüğü, tanık anlatımlarına göre davacı ve arkadaşlarının sendikal faaliyetlerde öncü konumunda oldukları, iş yerinde amir pozisyonunda olan işçilerin sendikal örgütlenmeyi bastırmaya yönelik olumsuz söylemlerinin olduğu hususları birlikte değelendirildiğinde, davacının iş akdinin sendikal nedenle feshedildiğinin kabulü dosya kapsamına uygun düşmektedir.

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 25. maddesinde sendikal tazminatın işçinin bir yıllık ücret tutarından az olamayacak şekilde belirleneceği düzenlenmiştir. Yasada öngörülen miktar alt sınır olup, üst sınır hakkında bir miktar belirtilmemiştir. Bu tür bir düzenlemede alt sınırdan tazminatın hüküm altına alınması Yargıtay’ın istikrar kazanan uygulamasıdır (Bkz. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 14/05/2018 tarih ve 2018/2278 esas, 2018/10562 karar sayılı ilamı). Dosya kapsamında, maddede belirlenen “bir yıllık” alt sınırdan uzaklaşmayı gerektiren bir neden bulunmadığından, tazminat tutarının 1 yıllık brüt ücret yerine “1 yıl 2aylık brüt ücret ” olarak belirlenmesi hatalıdır.

Bu itibarla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b-2 maddesi uyarınca, hükmün ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

  1. HÜKÜM

Açıklanan sebeplerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ İLE İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ KALDIRILMASINA,

2-Davanın kabulü ile; davalı işverenin yaptığı feshin geçersizliğinin tespitine ve davacının İŞE İADESİNE,

3-6356 sayılı Yasa’nın 25/5.fıkrası uyarınca davacının başvurusu, işe başlatılması veya başlatılmaması şartına bağlı olmaksızın tazminat tutarının işçinin 1 yıllık brüt ücreti olan 35.451,60 TL olarak belirlenmesine,

4-Davacı işçinin, işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadarki ücret ve diğer hakları tutarı olan brüt 12.383,32 TL’nin davalıdan tahsilinin gerektiğine,

5-492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre alınması gerekli 427,60 TL karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 383,20 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydedilmesine,

6-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ve 44,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 88,80 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,

7-492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine,

8-7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu hükümlerine göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 680,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydedilmesine,

9-Davacı tarafından yapılan 1.528,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,

10-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,

11-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,

12-Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 17.900,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,

13-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

14-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 333, 359/4 ve 492 sayılı Harçlar Kanunu 28/1-a, 31, 130 maddesi hükümlerine göre kararın tebliği ile harç ve gider avansı tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanu’nun 8/1-a ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3 maddeleri gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.