SENDİKAL TAZMİNAT

SAYILAR

Esas No : 2022/1464
Karar No : 2024/2068
Tarihi : 16/10/2024
İlgili Kanun/Madde : 6356 S. STK/25
Yargı Yeri: T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar :

 

SENDİKAL TAZMİNAT
İŞE İADE İLE BİRLİKTE VERİLEN SENDİKAL TAZMİNATTAN GELİR VERGİSİ KESİLMEYE-CEĞİ
SENDİKAL TAZMİNATIN GEÇERSİZ FESİH TARİHİNDEKİ ÜCRETE GÖRE HESAPLA-NACAĞI
SAĞLIK YARDIMININ BOŞTA GEÇEN SÜRE ÜCRETİNE EKLENECEĞİ
YOL YARDIMININ BOŞTA GEÇEN SÜRE ÜCRETİNE EKLENEMEYECEĞİ

Relevant law / article

Main No.
Decision No.
Date:

Tam Metin

ÖZETİ Somut olay ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının geçersiz sayılan fesih tarihindeki ve kısmi ödeme yapılarak iş akdinin feshedildiği tarihteki çıplak ve giydirilmiş ücretinin emsal işçilerin ücretine göre devamlılık arz eden para ve para ile ölçülebilir haklar dikkate alınarak usulüne uygun olarak belirlendiği, bu doğrultuda fark kıdem tazminatı ve fark ihbar tazminatı talebinin kabulüne karar verildiği, geçersiz sayılan fesih sonrasında yapılan kıdem tazminatı ödemesinin avans amacıyla yapılmamış olması nediyle yerleşik Yargıtay kararlarına göre faiziyle mahsup edilemeyeceği, iş yerinde yayınlanan iç iletişim bülteni başlıklı belge ile 01/09/2017-31/08/2018 tarihleri arası dönem için işçilerin ücret zammı ve yan hakların 01/09/2017 tarihi itibariyle belirlendiğinden sendikal tazminat talebinin geçersiz sayılan fesih tarihindeki davacının alması gereken zamlı ücrete göre hesaplanmasının yerinde olduğu, davalı tarafından ödenen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve sendikal tazminat ile vergi dairesi tarafından iade edilen gelir vergisi düşüldüğünde davacının bakiye kıdem tazminatı, bakiye ihbar tazminatı ve bakiye sendikal tazminat alacağının kaldığı anlaşılmakla bu yöndeki davalı istinafları yerinde görülmemiştir.
Davalı tarafından sendikal tazminat alacağından gelir vergisi kesilmesi gerektiği yönünden istinaf yoluna başvurulduğu, Dairemizin 14.02.2023 tarih 2021/699 Esas, 2023/376 Karar sayılı ilamında ” Danıştay ve Bölge İdare Mahkemesi kararları ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 25/1 ve 61/1 Maddeleri ile 6325 Sayılı Yasanın 25/5.maddesinde “sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi halinde işçi 4857 Sayılı Kanunun, 20.ve 21.madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi halinde 4857 Sayılı Kanunun 21.maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması halinde ayrıca 4857 Sayılı Kanunun 21.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez…”şeklinde düzenleme bulunması nedeniyle işe başlatmama tazminatı ile sendikal tazminatın aynı nitelikte iş güvencesi tazminatı olduğu dikkate alındığında söz konusu sendikal tazminatın gelir vergisinden müstesna olduğu” gerekçesi ile davalı istinafının yerinde görülmediği, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin Uyuşmazlığın Giderilmesi İstemine Dair 04.04.2023 tarih 2023/6357 Esas 2023/4909 Karar sayılı ilamın da da, ” Uyuşmazlığın, işe iade davası sonucunda hüküm altına alınan sendikal tazminat tutarının tamamının gelir vergisinden muaf olduğu yönünde giderilmesine” şeklinde karar verildiği, ilk derece mahkemesince 4 aylık kısmın gelir vergisinden müstesna olduğu şeklinde hüküm kurulmuş ise de aleyhe istinaf bulunmadığı anlaşılmakla davalının bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir.
İstinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilen dava dosyası yukarıda belirtilen esasa kaydedilerek yapılan inceleme neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı işyerinde 01.06.2013 tarihinden iş sözleşmesinin haksız ve geçersiz bir şekilde feshedildiği 16.11.2017 tarihine kadar mat tavlama B operatörü olarak çalıştığını, davacının Kocaeli 4. İş Mahkemesinin 2017/1414 Esas sayılı dosyasından işe iade talebi ile açtığı davada Yerel Mahkemece davanın kabulüne, feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine, 4 aylık üret ve diğer hakların ödenmesine karar verilerek 6356 sayılı yasanın 25/5 maddesi gereği davacının yasal süre içinde iş başvuru şartı başlatmama şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminat tutarının işçinin 1 yıllık ücreti olarak belirlendiğini, davalının bu karara karşı istinaf yasa yoluna başvurusu sonucu İstanbul BAM 10 H.D. 2019/1275 Esas, 2019/1242 Karar sayılı 20/11/2019 tarihli ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verildiğini, davacının kesinleşen karar üzerine yasal süresi içinde işe başlamak için Kocaeli 6.Noterliğinin 10/12/2019 tarih ve 29359 yevmiye sayılı ihtarı ile başvuruda bulunduğunu, davalı tarafından işe başlatılmayan işçiye 09/01/2020 tarihinde 7.860,92 TL/net kıdem tazminatı, 2.130,03 TL/net ihbar tazminatı, 22.453,49 TL/net sendikal tazminat, 9.522,93 TL/net 4 aylık boşta geçen süre ücreti olmak üzere toplam 41.967,37 TL ödeme yapıldığını, davacıya yapılan ödemelerin tamamının eksik şekilde yapıldığını, davalı tarafından 16.11.2017 tarihli fesihten önce davacının ücretine yapılması gereken zamların yapılmadığını, ancak 16.11.2017 tarihinden sonra iş akdi devam eden diğer işçilerin ücretlerine zam uygulanarak geriye dönük fark ücretlerinin ödendiğini, bu haliyle davacıya yapılan tüm ödemelerin hesabında zamlı ücret ve diğer hakları belirlenerek alacak hesabı yapılması gerektiğini, eksik ödeme yapıldığından fark alacaklar için arabuluculuk başvurusu yaptıklarını, anlaşmazlık ile sonuçlandığını, davacının geçersizliğine karar verilen 16.11.2017 tarihli fesihten itibaren dört aylık süre içinde ücret ve diğer hakları yönünden değişiklik olup olmadığı belirlenerek alacak hesabı yapılması gerektiğini, bu nedenle davalı işverenlikte çalışmaya devam eden ve davacı ile aynı nitelikleri taşıyan emsal işçilerin bordrolarının istenerek davacının geçersizliğine karar verilen 16.11.2017 tarihli fesihten sonra işyerinde ücrete yapılan zamlar, ödenen yan haklar ve zamların han; tarihlerden uygulanmaya başladığının belirlenmesi gerektiğini, sendikal tazminat hesabında işçinin iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki çıplak giydirilmemiş brüt ücretinin esas alınacağını, somut olayda davacının iş sözleşmesinin 16.11.2017 tarihinde feshedildiğini, 16.11.2017 tarihli fesihten sonra diğer işçi ücretlerine zam yapılarak geriye dönük fark ücretleri ödenmiş olduğundan sendikal tazminatın zamlı çıplak brüt ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, somut olayda davacının geçersiz sayılan iş sözleşmesinin feshinden işe başlatılmadığı tarihe kadar davacı ile aynı nitelikleri taşıyan emsal işçilere Mart, Eylül ve Ocak aylarında olmak üzere en az üç kez ücret zamları yapıldığını, davacının işe başlatılmadığı tarihin kendisine fiili ödemenin yapıldığı 09/01/2020 tarihi olduğunu, bu nedenle davacının bu tarihte alması gereken ücret hakkında uygulanması gereken zamlar da dikkate alınarak belirlenmesi, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatının bu ücret üzerinden hüküm altına alınması gerektiğini, davalı işverenlikte çalışmaya devam eden ve davacı ile aynı nitelikleri taşıyan emsal işçilerin bordrolarının istenerek 2017 2018 2019 2020 yıllarında yapılan zamlar ve hangi tarihlerden uygulanmaya başladığı belirlenmeli ve yapılan zam oranı ve yan haklar belirlenerek zamlı giydirilmiş brüt zamlı çıplak brüt ücretler üzerinden hesaplamalar yapılması gerektiğini beyanla, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; 100,00 TL/net kıdem tazminatı farkı, 100,00 TL/net ihbar tazminatı farkı, 100,00 TL/net boşta geçen süre ücreti ve diğer haklar farkı, 100,00 TL/net sendikal tazminat farkının, hak ediş tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizin altında kalmamak kaydıyla bankalarca mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının alacaklarının yasanın belirlediği koşullara uygun şekilde banka hesabına ödendiğini, herhangi bir fark alacak bulunmamakta olup mahkeme nezdinde açılan davanın reddi gerektiğini, davacı vekilinin davacının iş akdi feshinden itibaren 4 aylık süre içerisinde diğer işçilerin ücretlerine geriye yönelik zam uygulandığını iddia ederek talepte bulunduğunu, davacı vekilinin bu yöndeki taleplerinin yerinde olmadığını, davacının ödemelerinin iş akdi fesih tarihindeki ücretine göre eksiksiz yerine getirildiğini, kabul anlamına gelmemek üzere diğer niş olması halinde bu durumun davacıya da bu zammın verilmesi anlamına gelmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki asgari ücretin altında olmamak kaydı ile işverenin zam yapma zorunluluğunun söz konusu olmadığını, herkese uygulanan standart bir ücret artışının davalı şirkette olmadığını, iş sözleşmesinde ücret artışının zorunlu olduğuna dair düzenleme bulunmadığını, işverenin takdirinde ve yönetim hakkı kapsamında olan bir hususla ilgili talepte bulunulması yersiz olup bu yöndeki taleplerin reddini talep ettiklerini, davacı vekilinin sendikal tazminat yönünden fark talebinin yersiz olduğunu, sendikal tazminat alacağının da ilk fesih tarihindeki ücretine göre bu konudaki yerleşik içtihatlar çerçevesinde ödendiğini, davalının davacıya fesih tarihinden sonra zam yapma zorunluluğu gibi bir yükümlülüğünün olmadığını, bu yöndeki taleplerin reddi gerektiğini, davacının kıdem tazminatına esas veren takdirinde olan zamlar ve diğer sosyal haklar dikkate alınmak suretiyle işe başlatılmadığı tarih itibariyle ödendiğini, bu yönü ile herhangi bir fark alacağı bulunmadığını, davacı vekilinin iddiasının aksine davalı işyerinde herkese uygulanan standart bir ücret artışı olmadığını, iş sözleşmesinde ücret artışının zorunlu olduğuna dair düzenleme bulunmadığını, yine davacıya fazladan ödenen miktarlar yönünden dava ve talep haklarının saklı olduğunu, bu yöndeki taleplerin reddini talep ettiklerini, davacıya ilk fesihte kıdem tazminatı ödemesi yapılmış olup söz konusu ödeme ara ödeme niteliğinde olduğundan bu ödemenin yasal faizi ile mahsubu gerektiğini, davacının fark alacağının bulunmadığını, ihbar tazminatı yönünden de davacının hiçbir alacağı bulunmadığını, davacının ödemelerinin işe başlatılmadığı tarih itibariyle eksiksiz yerine getirildiğini, bu yönü ile herhangi bir fark alacağı bulunmamakta olup yargılama ile ortaya çıkacağını, davacı vekilinin iddiasının aksine davacıya tüm ödemeleri eksiksiz hatta fazlası ile yapılmış olup haksız ve yasal dayanaktan uzak davanın reddini talep ettiklerini, Yüksek Mahkeme kararlarına göre ilk fesihte ihbar tazminatı ödenmiş ise ihbar tazminatı yönünden herhangi bir fark ödemesi söz konusu olmadığını, öncelikle bu yönü ile davanın reddini talep ettiklerini işverence iyi niyetli olarak sehven ödenen ihbar tazminatı ödemelerinin ortaya çıkabilecek diğer alacaklardan mahsubunu talep ettiklerini, davacı tarafça talep edilen faiz oranını kabul etmediklerini beyanla, davanın reddi talebinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince;
” …. Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında işe iade davası sonunda işçinin başvurusu, fark sendikal tazminat ve boşta geçen süreye ait ücret alacağı konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.
…..Somut olayda iş sözleşmesi 16/11/2017 tarihinde feshedilen davacının açmış olduğu işe iade davasının kesinleşmesinden sonra süresi içerisinde 10/12/2019 tarihinde işe alınmak üzere işverene müracaat ettiği, davalı işveren tarafından işe başlatılmayan işçiye 09.01.2020 tarihinde kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, sendikal tazminat ve boşta geçen süreye ait ücret olarak 41.967,37 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında dosya kapsamında, ilk fesih tarihi itibarıyla davacı ile aynı ücreti alan ve aynı hizmet süresine sahip işçilerin dönemsel bazda ücretlerine gelen zam oranları gözetilerek davacının işe başlatılmadığı tarih ve ilk fesih tarihi itibarıyla olan ücretinin tespiti yoluna gidilmiştir. Boşta geçen süre ücreti belirlenirken sağlık yardımı, ikramiye, yakacak yardımı, çocuk yardımı, gıda yardımı gibi yardımlar belirlenen sosyal yardımlar olduğundan giydirilmiş brüt ücret hesaplamasında dikkate alınmışlardır. Sendikal tazminattan gelir vergisi kesintisi yapılması ile ilgili olarak tepecik vergi dairesinin yazı cevabı da dikkate alınarak söz konusu tazminatın şartları oluşması halinde işe başlatmama tazminatı yerine verilen benzer nitelikte bir tazminat olduğu kabul edilerek işe başlatmama tazminatına karşılık gelen kısım yönünden Gelir Vergisi Kanununun 25.maddesinin 1.bendi uyarınca gelir vergisinden istisna tutulması, bu tutarı aşan kısım yönünden yasal olarak herhangi bir istisna bulunmaması nedeniyle gelir vergisine tabi tutulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, Anılan rapor ayrıntılı ve gerekçeli olup, dosya kapsamına uygun düşmekle hükme esas alınmıştır.
Yukarıda izah edilen nedenlerle, dosya kapsamı ıslah dilekçesi ve bilirkişi raporu 1. alternatif hesaplama doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
-Emsal ücret tespiti yönünden, davacının kıdemine göre emsal ücret tespit edilmesinin hatalı ve fahiş olduğunu, dolayısı ile işçilere farklı oranlarda zamlar yapılmakta olup, eşit işlem borcuna aykırı bir durum söz konusu olmadığını,
-Bu çerçevede dosya kapsamına göre müvekkili firmaca yönetim hakkı kapsamında yapılan en düşük zam ve artışların dikkate alınması gerekmekte iken hatalı şekilde kıdeme göre emsal ücret tespit edildiğini, bu hali ile kabul anlamına gelmemek kaydı ile tüm hesaplamaların fahiş olduğunu, İlk Derece Mahkemesince bu yöndeki itirazlarının dikkate alınmamış olup hatalı bilirkişi raporu esas alınarak verilen kararın kaldırılmasını talep ettiklerini,
-Kıdem tazminatı yönünden; öncelikle emsal ücretin tespiti konusunda yukarıda yapmış olduğu itirazların kıdeme esas giydirilmiş brüt ücretin tespiti açısından da geçerli olduğunu, kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücret işveren taktirinde olan zamlar ve diğer sosyal haklar dikkate alınmak suretiyle işe başlatılmadığı tarih itibariyle ödendiğini, bu yönü ile davacının herhangi bir fark alacağı bulunmadığını,
-Zira işçinin işten ayrıldığı tarihteki ücreti ile bilirkişi raporunda kıdem ve ihbar hesabına esas alınan çıplak brüt ücreti arasındaki artış % 55 civarında olup, bu oran 2 senelik enflasyon oranının dahi çok üstünde olduğunu,
-Diğer taraftan İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıya işe alınmadığı tarihte ödenen kıdem tazminatı mahsup edilirken işlemiş faizi tüm itirazlarına rağmen nazara alınmadığını, dolayısı ile bu ödemenin yasal faizi ile mahsubu gerekmekte iken bu yönde bir hesaplama yapılmadığını,
-Ayrıca İlk derece Mahkemesince bilirkişi raporuna karşı sosyal haklar yönünden itirazlarının dikkate alınmadığını ve aşağıda açıkladıkları üzere süreklilik arz etmeyen yardımlar eklenerek giydirilmiş ücretin hatalı tespit edildiğini,
-İhbar tazminatı yönünden; davacıya işe başlatılmadığı tarih itibari ile ihbar tazminatı eksiksiz ödenmiş olup davacının hiç bir alacağı olmadığını,
-Diğer taraftan İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıya işe alınmadığı tarihte ödenen ihbar tazminatı mahsup edilirken işlemiş faizi tüm itirazlarına rağmen nazara alınmadığını, dolayısı ile bu ödemenin yasal faizi ile mahsubu gerekmekte iken bu yönde bir hesaplama yapılmadığını,
-Sendikal tazminat yönünden; yerleşik içtihatlara göre Sendikal tazminat alacağının ilk fesih tarihindeki ücrete göre hesaplanması gerektiğini, buna karşın hükme esas alınan bilirkişi raporunda ücret tespitinin hatalı ve fahiş olduğunu, davacının sendikal tazminat alacağı ilk fesih tarihindeki ücretine göre eksiksiz ödenmiş olmasına rağmen itirazlarının nazara alınmadığını,
-Müvekkili şirket tarafından Yargıtay kararlarına göre sendikal tazminattan gelir vergisi kesildiğini ve bu tutarların vergi dairesine yatırıldığını,
-Yine müvekkili firmaca vergi fazla kesilmiş ise de bu tutar Vergi Dairesi uhdesinde olup bu tutarın muhatabının müvekkili firma olmadığını,
-Nitekim Vergi Dairesinin yazısının Yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu, konuya ilişkin güncel Yargıtay kararları gereğince sendikal tazminatın tamamından gelir vergisi kesilmesi gerektiğini,
-Boşta Geçen Süre Ücreti ve Diğer itirazları yönünden; ilk derece Mahkemesince bilirkişi raporuna karşı sosyal haklar yönünden itirazlarının dikkate alınmadığını, zira müvekkili şirkette yılbaşında çeyrek altın yardımı süreklilik arz eden bir yardım olmadığını, sağlık yardımı, bayram çikolatası, yılbaşı paketi gibi süreklilik arz etmeyen ayni ve nakdi yardımların kıdem hesabına eklenmesinin yasaya uygun olmadığını,
-Boşta geçen süre ücreti hesabına davacının aylık bordrosuna girmeyen ve fiili çalışma ile hak kazanılan ayni yardımların da ( yemek ücreti, yol ücreti vb.) eklenmesinin hatalı olduğunu, filli çalışma ile orya çıkan ve ayni olarak verilen yemek vs diğer sosyal hakların ödenmesinin hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dairemizce dosya üzerinden tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile 6100 Sayılı HMK’nun 352/1-d ve 355 maddeleri uyarınca istinaf başvuru dilekçesinde açıklanan istinaf sebep ve gerekçeleri ile sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda;
Dava, kıdem tazminatı farkı, ihbar tazminatı farkı, net boşta geçen süre ücret ve diğer haklar farkı, net sendikal tazminat farkı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karar yukarıda belirtilen nedenlerle davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacının iş akdinin davalı tarafından feshi sonrası, davacı tarafından işe iade davası açıldığı, işe iade davasının feshin sendikal nedenle yapıldığı gerekçesi ile kabulüne karar verildiği, kararın kesinleştiği, kesinleşme sonrası davacı tarafından işe başlama ihtarnamesi gönderildiği, davalı tarafından davacı işe başlatılmayarak 09.01.2020 tarihinde bir kısım ödemelerin yapıldığı, iş bu davanın fark alacak istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olay ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının geçersiz sayılan fesih tarihindeki ve kısmi ödeme yapılarak iş akdinin feshedildiği tarihteki çıplak ve giydirilmiş ücretinin emsal işçilerin ücretine göre devamlılık arz eden para ve para ile ölçülebilir haklar dikkate alınarak usulüne uygun olarak belirlendiği, bu doğrultuda fark kıdem tazminatı ve fark ihbar tazminatı talebinin kabulüne karar verildiği, geçersiz sayılan fesih sonrasında yapılan kıdem tazminatı ödemesinin avans amacıyla yapılmamış olması nediyle yerleşik Yargıtay kararlarına göre faiziyle mahsup edilemeyeceği, iş yerinde yayınlanan iç iletişim bülteni başlıklı belge ile 01/09/2017-31/08/2018 tarihleri arası dönem için işçilerin ücret zammı ve yan hakların 01/09/2017 tarihi itibariyle belirlendiğinden sendikal tazminat talebinin geçersiz sayılan fesih tarihindeki davacının alması gereken zamlı ücrete göre hesaplanmasının yerinde olduğu, davalı tarafından ödenen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve sendikal tazminat ile vergi dairesi tarafından iade edilen gelir vergisi düşüldüğünde davacının bakiye kıdem tazminatı, bakiye ihbar tazminatı ve bakiye sendikal tazminat alacağının kaldığı anlaşılmakla bu yöndeki davalı istinafları yerinde görülmemiştir.
Davalı tarafından sendikal tazminat alacağından gelir vergisi kesilmesi gerektiği yönünden istinaf yoluna başvurulduğu, Dairemizin 14.02.2023 tarih 2021/699 Esas, 2023/376 Karar sayılı ilamında ” Danıştay ve Bölge İdare Mahkemesi kararları ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 25/1 ve 61/1 Maddeleri ile 6325 Sayılı Yasanın 25/5.maddesinde “sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi halinde işçi 4857 Sayılı Kanunun, 20.ve 21.madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi halinde 4857 Sayılı Kanunun 21.maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması halinde ayrıca 4857 Sayılı Kanunun 21.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez…”şeklinde düzenleme bulunması nedeniyle işe başlatmama tazminatı ile sendikal tazminatın aynı nitelikte iş güvencesi tazminatı olduğu dikkate alındığında söz konusu sendikal tazminatın gelir vergisinden müstesna olduğu” gerekçesi ile davalı istinafının yerinde görülmediği, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin Uyuşmazlığın Giderilmesi İstemine Dair 04.04.2023 tarih 2023/6357 Esas 2023/4909 Karar sayılı ilamın da da, ” Uyuşmazlığın, işe iade davası sonucunda hüküm altına alınan sendikal tazminat tutarının tamamının gelir vergisinden muaf olduğu yönünde giderilmesine” şeklinde karar verildiği, ilk derece mahkemesince 4 aylık kısmın gelir vergisinden müstesna olduğu şeklinde hüküm kurulmuş ise de aleyhe istinaf bulunmadığı anlaşılmakla davalının bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir.
Sosyal hak niteliğindeki sağlık yardımının boşta geçen süre ücretine dahil edilmesi yerinde ise de, Yargıtay kararlarında boşta geçen süre ücreti yönünden yol ücretinin tazminata esas ücretin belirlenmesinde dikkate alınamayacağının belirtildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda net 520,00 TL yol ücretinin eklendiği, bu miktar çıkartıldığında davacının net boşta geçen süre ücreti ve diğer haklar alacağının net 4.023,82 TL olduğu tespit edilmiştir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden davanın esasına dair oy birliği ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
I-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE HMK’nın 353/1-b.2 gereği, İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ KALDIRILMASINA,
II- Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Net 4.933,37 TL sendikal tazminat fark alacağının 100,00 TL kısmının 13/11/2020 dava tarihinden geriye kalanın ıslah tarihi olan 26/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Net 4.023,82 TL boşta geçen süre ücreti alacağının 100,00 TL kısmının 13/11/2020 dava tarihinden geriye kalanın ıslah tarihi olan 26/11/2021 tarihinden itibaren yasal faizden aşağı olmamak üzere bir yıllık mevduata bankalarca fiilen uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine
3-Net 2.530,71 TL kıdem tazminatının akdin fesih tarihi olan 09/01/2020 tarihinden itibaren yasal faizden aşağı olmamak şartıyla bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Net 787,28 TL ihbar tazminatı alacağının 100,00 TL kısmının 13/11/2020 dava tarihinden geriye kalanın ıslah tarihi olan 26/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Alınması gerekli 838,52 TL harçtan davacı tarafça yatırılan peşin ve ıslah harcı toplamı 304,40 TL harcın mahsubu 534,12 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılamasında başvurma, peşin harç ve ıslah harcı olarak yapılan toplam 358,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece yargılamasında yatırılan gider avansından yargılama sırasında harcanan toplam 1.709,80 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir edilen 1.395,36 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından ilk derece yargılamasında yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereği hesaplanan 12.275,18 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereği 2.766,40 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
11-7036 sayılı Yasa’nın 3. maddesi gereği Arabuluculuk faaliyeti sırasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 680,00 TL zorunlu giderin davalı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
12-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
13-Davalı tarafından istinaf sonrası yapılan toplam 52,00 TL istinaf yargılama gideri ve 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 272,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-Kullanılmayan gider avanslarının talep halinde ilgililere iadesine,
15-HMK’nın 359. maddesinin 3. fıkrası gereği kararın tebliği ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsil/ iade müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 9. maddesi yollaması ile 6100 sayılı HMK’nun 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 16/10/2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.