İlgili Kanun / Madde
6356 S. STK/10
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2021/4070
Karar No. 2021/9348
Tarihi: 20/05/2021
l SENDİKALARIN KENDİ İRADELERİ İLE TÜZÜK VE YÖNETMELİKLERİNİ BELİRLEME HAKLARININ SENDİKA İÇİ DEMOKRASİ İLKESİYLE SINIRLANDIRILMIŞ OLMASI
l SENDİKA GENEL KURULUNUN YETKİSİNDE OLAN DELEGE SEÇİMLERİNİN ESASLARININ BELİRLENMESİNİN YÖNETİM KURULU KARARI İLE DÜZENLENEMEYECEĞİ
l TÜZÜK VE GENEL KURUL KARARIYLA BELİRLENMESİ GEREKEN SENDİKA DELE-GESİ SEÇİM ESASLARININ SENDİKA YÖNETİM KURULUNCA BELİRLENEN DELEGE SEÇİM-İNE İLİŞKİN KURALLARIN GEÇERSİZ OLDUĞU
ÖZETİ: 6356 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde de, sendikal hak ve özgürlüklerin özgürlükçü ve demokratik toplum esasları temelinde düzenlendiği belirtilmiştir. Bu bağlamda sendikal özgürlüklerin başında, sendikaların, kurulduktan sonra faaliyetlerinde ve yönetiminde serbest olabilmeleri hususunun geldiğini ifade etmek gerekir. Şüphesiz yönetimde serbest olması gereken sendikanın, tüzük ve iç yönetmeliklerini, kendi iradesi ile belirlemesi gerektiği tabiidir. Ülkemiz tarafından 1993 yılında onaylanan, Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 sayılı ILO Sözleşmesi’nin 3/1. maddesine göre de “Çalışanların ve işverenlerin örgütleri tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler.”
Niteliği gereği demokratik kuruluş olması gereken sendikaların, kendi iradeleri ile tüzük ve iç yönetmeliklerini belirleme hakkı da, özgür ve serbestçe faaliyet de bulunmalarının ön koşulu olan sendika içi demokrasi ilkesi ile sınırlıdır. Uluslararası sözleşmeler, hukukun genel ilkeleri ve demokratik hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan düzenlemelerin, sendika içi demokrasiye zarar verecek olması nedeniyle, çağcıl hukuk düzenince korunması düşünülemez. Nitekim 87 sayılı ILO sözleşmesinin 3/2. maddesinde de, sendikaların tüzüklerini düzenleme hakkının, yasaya uygun şekilde kullanılması gerektiği ifade edilmiştir.
4688 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi atfı ile uygulama alanı bulan 6356 sayılı Kanun’un “Genel kurulun oluşması” başlıklı 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası da “Delege seçiminin usul ve esasları kuruluşun tüzüğü ile belirlenir. Ancak tüzüklere delege seçilebilmeyi engelleyici hükümler konulamaz.” şeklindedir.
Belirtilen kanun hükümlerinde açık bir şekilde delege seçiminin usul ve esaslarına dair düzenlemelerin tüzük ile yapılması gerektiği ortaya konulmuştur. Söz konusu kanuni düzenlemelerin mutlak emredici nitelikte olduğu hususu da tartışmasızdır.
Delege seçim sürecinin hukuka uygun ve demokratik bir şekilde gerçekleştirilmesi, sendikaların demokratik işleyişi bakımından oldukça önemlidir. Nitekim sendikanın en üst karar organı olan genel kurulun demokratik bir şekilde oluşumu, delege seçim sürecinin sıhhatine bağlıdır. Bu önemine istinaden, Kanun koyucu tarafından da delege seçimlerine dair düzenlemelerin tüzük ile yapılması gerektiği ortaya konulmuştur. Bu anlamda, delege seçimlerine dair düzenlemelerin sendikanın en üst karar organı olan genel kurulda ihdas edilmesi, demokratik işleyiş için öngörülebilir ve güvence temin eden bir süreç oluşturacaktır.
Tüm bu hususlar muvacehesinde, genel kurul kararıyla ve tüzük ile yapılması gereken delege seçim sürecine dair dava konusu düzenlemelerin sendika yönetim kurulu kararı ile gerçekleştirildiği gözetildiğinde, temyiz konusu hükümlerin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi isabetlidir.
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı sendika merkez yönetim kurulunca usulüne uygun olarak hiç yayınlanmamış ve müvekkilin başkanı bulunduğu şube yönetiminin kendi imkanları ile taslak haline ulaşabildiği, delege seçim yönetmeliği hükümlerinin Anayasaya, kanuna ve sendikaların genel demokratik işleyişine alenen aykırı olduğunu, 17.06.2014 tarih ve 96 sayılı karar ile genel merkez yönetim kurulu tarafından onaylanarak yayınlandığını, sendikanın çoğu şubesinde delege seçimlerinin başladığı dönem itibariyle hali hazırda işlevini koruyan bir yönetmeliğin zaten mevcut olduğunu ve şubelerde bu yönetmeliğe göre seçim sürecinin başladığını, mevcut durumda bazı noktalarda eski yönetmeliğe göre seçim yapılıp sonuçlanmışken, bazı noktalarda ise “yeni yönetmelik” gereğince seçim yapılmasının genel merkez tarafından beklenildiğini, çıkartıldığı iddia edilen yönetmeliğin herhangi bir şubeye tebliğ edilmediğini, sendikanın resmi web sitesinde dahi yayınlanmadığını, genel kurul tarafından genel merkez yönetim kuruluna yetki verilmiş olsa dahi, bunun yönetim kurulunun sınırsız bir yetkisi olduğu veya verilen bu yetkiyi dilediğince kullanabileceği anlamına gelmediğini, bu uyuşmazlıkta davalı yanın amacının, genel merkez ile tam anlamıyla bir görüş birliği içerisinde olmayan belirli şubelerin yönetimlerini, sürecin dışında tutmak olduğunun açık olduğunu, bu kadar önemli ve sendika ile ilişkisi bulunan herkesi ilgilendiren bir düzenlemenin yönetim kurulu kararı ile değil genel kuruldan tartışılarak geçmesinin, sendikaların demokratik işleyişi içerisinde asıl beklenen olduğunu, mevcut uyuşmazlığın toplandığı en büyük noktanın “sendikaların anayasası” olarak kabul edilen sendika tüzüğünde belirtilmemiş olmasına rağmen, genel kurul dışındaki delege seçimlerinin öncesindeki hazırlık işlemleri ve delege seçimleri esnasındaki işlemlerin, genel merkez yönetim kurulunca çıkartılan bir yönetmelik ile şube yönetim kurulunun yetkilerinin kısıtlanıp/ortadan kaldırılıp genel merkez yönetim kurulunca belirlenen şahıslara devredilip devredilemeyeceği olduğunu, kanunun, sendika şube zorunlu organlarının; yetkilerinin devredilmesini yalnızca tüzükte açık olarak belirtilmesi ve genel kurulda açık ve genel çerçevesi belirlenmiş olarak genel yönetim kuruluna yetki devredilmesi kaydı ile mümkün kıldığını, çünkü yönetmelikle ancak uygulamayı açıklığa kavuşturacak düzenlemelerin olabileceğini, oysa mevcut uyuşmazlıkta tam da şube genel kuruluna katılacak delegelerin belirlendiği seçimler gerçekleştirilirken, davalı sendika Konya yönetim kurulunun şube genel kurulu öncesinde yapılacak seçim hazırlıklarına ilişkin yetkisinin genel merkez yönetim kurulunca çıkartıldığı iddia edilen bir “yönetmelik” ile genel merkezce belirlenen şahıslara devredilmeye çalışıldığını ileri sürerek “Şube Genel Kurulu ve delege seçimlerine ilişkin tüm iş ve işlemler Genel Merkez tarafından yetkilendirilen kişi veya kişiler tarafından yürütülür” hükmünü içeren 5/2. maddesinin ve bu maddenin sirayet ettiği ya da şubenin yetkilerini merkezde toplamak amacıyla düzenlenen/değiştirilen diğer maddelerin yani; Delege Seçimi Takvimi ve Hazırlıklar Başlıklı 11/1. ve 11/2. maddeleri, Delege Sayılarının Tespiti Başlıklı 12/2 maddesi, Oy Kullanacak Üye Listeleri Başlıklı 13. madde, Delege Adaylarının Tespiti Başlıklı 14/1. 14/3. ve 14/4. maddeleri, Listelerin İlanı Başlıklı 15. madde, Listelere İtiraz Başlıklı 16/2. maddesi, Delege Seçimlerinin Ertelenebileceği Haller Başlıklı 18/2. maddesi, Delege Seçimi Sandık Kurulunun Görevleri Başlıklı 21/2 maddesi, Delege Seçim Sonuçlarına İtiraz başlıklı 23/2 maddesi başta olmak üzere, lafzından anlaşıldığı üzere şube yönetimlerinin yetkilerinin kısıtlanıp/yok edilip genel merkeze devredilmesi noktasında düzenlemeler yapılması ve bu düzenlemelerin 4688 sayılı Kanun, 6356 sayılı Kanun, 4721 sayılı Kanun, Sendika Tüzüğüne Aykırı ve Yönetmelik çıkartma yetkisinin Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesine aykırı kullanılması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
B) DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile;
“1. Davalı Sendikanın 30/09/2019 Tarih ve 672 Sayılı Genel Yönetim Kurulu kararı ile çıkarılan Sağlık Sen Şubelerinin Delege Belirleme Usulüne İlişkin Yönetmelik’in 5. Maddesinin 2. Fıkrasının, 11. Maddesinin 1. Fıkrasının, 12. Maddesinin 2. Fıkrasının, 13. Maddesinin, 14. Maddesinin 1. Fıkrasının ve 3. Fıkrasının, 15. Maddesinin, 16. Maddesinin 2. Fıkrasının, 18. Maddesinin 2. Fıkrasının, 21. Maddesinin 2. Fıkrasının ve 23. Maddesinin 2. Fıkrasının İPTALİNE,
2. Kalan talepler yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA”
Karar verilmiştir.
D) İSTİNAF BAŞVURUSU:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
E) BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Bölge Adliye Mahkemesince özetle; “Dava konusu yapılan yönetmeliğin konusunu oluşturan sendikaların delege belirleme ve usullerinin sendika içi demokrasinin yapıtaşlarından biri olduğu, sendikanın bir kısım şubelerinde eski yönetmeliğe göre delege seçimlerinin tamamlandığı, Konya Şubesi’nde ise eski yönetmeliğe göre başlayan seçim sürecinde yeni yönetmelikle belirtilen değişikliklerin yapılması suretiyle yetkilerin el değiştirmesinin hukuka aykırı olduğu anlaşılmıştır. Her iki yönetmelikte de 21/2 maddesinin aynı olduğu, bu maddenin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı anlaşılmıştır. Bir özel hukuk tüzel kişisi olan sendika tarafından alınan kararların ve yapılan işlemlerin iptali edilebilmesi için, mevzuatta bu yönde düzenleme yer alması gerekmektedir. Bununla birlikte sendika tarafından ihdas edilen yönetmelik hükümlerinin iptaline karar verilebileceğini öngören bir hüküm hukukumuzda mevcut değildir. Bu itibarla, somut uyuşmazlıkta dava konusu düzenlemeler hukuka ve demokratik esaslara aykırı olduğundan, mahkemece geçersizliğinin tespitine karar verilmesi ile yetinilmeli ve fazlaya dair istemin reddine karar verilmelidir” gerekçesiyle davacı tarafın yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, yeniden esas hakkında karar verilmek üzere yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının davasının kısmen kabulüne, davalı Sendikanın 30/09/2019 tarih ve 672 sayılı Genel Yönetim Kurulu kararı ile çıkarılan Sağlık Sen Şubelerinin Delege Belirleme Usulüne İlişkin Yönetmelik’in 5/2. maddesinin; 11/1. maddesinin; 12/2. maddesinin; 13. maddesinin, 14/1-3. maddesinin; 15. maddesinin; 16/2. maddesinin; 18/2. maddesinin ve 23/2. maddesinin geçersizliğinin tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
F) TEMYİZ:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davalı vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
G) GEREKÇE:
I. Hukuki Dayanak:
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 2/1-ğ maddesinde tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak tanımlanan sendikaların amacı, yine aynı maddede, üyelerinin ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak olarak ifade edilmiştir. Anayasamızın 51. maddesi ile 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 3/f maddesi de aynı doğrultudadır. Sendikaların özgür oldukları oranda belirtilen amacı gerçekleştirebileceği kuşkusuzdur.
6356 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde de, sendikal hak ve özgürlüklerin özgürlükçü ve demokratik toplum esasları temelinde düzenlendiği belirtilmiştir. Bu bağlamda sendikal özgürlüklerin başında, sendikaların, kurulduktan sonra faaliyetlerinde ve yönetiminde serbest olabilmeleri hususunun geldiğini ifade etmek gerekir. Şüphesiz yönetimde serbest olması gereken sendikanın, tüzük ve iç yönetmeliklerini, kendi iradesi ile belirlemesi gerektiği tabiidir. Ülkemiz tarafından 1993 yılında onaylanan, Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 sayılı ILO Sözleşmesi’nin 3/1. maddesine göre de “Çalışanların ve işverenlerin örgütleri tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler.”
Niteliği gereği demokratik kuruluş olması gereken sendikaların, kendi iradeleri ile tüzük ve iç yönetmeliklerini belirleme hakkı da, özgür ve serbestçe faaliyet de bulunmalarının ön koşulu olan sendika içi demokrasi ilkesi ile sınırlıdır. Uluslararası sözleşmeler, hukukun genel ilkeleri ve demokratik hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan düzenlemelerin, sendika içi demokrasiye zarar verecek olması nedeniyle, çağcıl hukuk düzenince korunması düşünülemez. Nitekim 87 sayılı ILO sözleşmesinin 3/2. maddesinde de, sendikaların tüzüklerini düzenleme hakkının, yasaya uygun şekilde kullanılması gerektiği ifade edilmiştir.
Bu genel açıklamalar ışığında değerlendirme yapılmalıdır.
II. Dosya Kapsamı ve Değerlendirme:
Temyiz konusu hükümler davalı Sendika genel yönetim kurulunun 30/09/2019 tarih ve 672 sayılı kararı ile düzenlenen “Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası Şubelerin Delege Belirleme Usulüne İlişkin Yönetmelik”in 5 inci maddesinin ikinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci fıkrası, 12 nci maddesinin ikinci fıkrası, 13 üncü maddesi, 14 üncü maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası, 15 inci maddesi, 16 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 18 inci maddesinin ikinci fıkrası ile 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasıdır.
Söz konusu hükümlerin tamamı ile şube genel kurulunu oluşturacak delege seçim sürecine dair düzenlemeler ihdas edilmiştir.
Bu noktada sendika yönetim kurulu kararı ile şube delege seçim sürecine dair iç yönetmelik ihdas etmenin olanaklı olup olmadığı hususu değerlendirilmelidir.
4688 sayılı Kanun’un 7 nci maddesine göre “Konfederasyon, sendika ve sendika şubesi genel kurul delegelerinin belirlenmesi usulü” sendika tüzüğünde düzenlenmelidir.
4688 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi atfı ile uygulama alanı bulan 6356 sayılı Kanun’un “Genel kurulun oluşması” başlıklı 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası da “Delege seçiminin usul ve esasları kuruluşun tüzüğü ile belirlenir. Ancak tüzüklere delege seçilebilmeyi engelleyici hükümler konulamaz.” şeklindedir.
Belirtilen kanun hükümlerinde açık bir şekilde delege seçiminin usul ve esaslarına dair düzenlemelerin tüzük ile yapılması gerektiği ortaya konulmuştur. Söz konusu kanuni düzenlemelerin mutlak emredici nitelikte olduğu hususu da tartışmasızdır.
Delege seçim sürecinin hukuka uygun ve demokratik bir şekilde gerçekleştirilmesi, sendikaların demokratik işleyişi bakımından oldukça önemlidir. Nitekim sendikanın en üst karar organı olan genel kurulun demokratik bir şekilde oluşumu, delege seçim sürecinin sıhhatine bağlıdır. Bu önemine istinaden, Kanun koyucu tarafından da delege seçimlerine dair düzenlemelerin tüzük ile yapılması gerektiği ortaya konulmuştur. Bu anlamda, delege seçimlerine dair düzenlemelerin sendikanın en üst karar organı olan genel kurulda ihdas edilmesi, demokratik işleyiş için öngörülebilir ve güvence temin eden bir süreç oluşturacaktır.
Tüm bu hususlar muvacehesinde, genel kurul kararıyla ve tüzük ile yapılması gereken delege seçim sürecine dair dava konusu düzenlemelerin sendika yönetim kurulu kararı ile gerçekleştirildiği gözetildiğinde, temyiz konusu hükümlerin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi isabetlidir.
H) SONUÇ:
Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle usul ve kanuna uygun olan kararın değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu gerekçelerle ONANMASINA, 20/05/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.