İlgili Kanun / Madde
1088 S.HUMK/381
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2007/25811
Karar No. 2008/20619
Tarihi: 18.07.2008
l TEFHİM EDİLEN KISA KARARIN AÇIK OLMAMASI
l TEMYİZ SÜRESİNİN GEREKÇELİ KARARIN TEBLİĞİNDEN BAŞLAMASI
ÖZETİ: Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Aynı kural HUMK.’ nun 389.maddesinde de tekrarlanmıştır. Keza HUMK.’ nun 381.maddesi (kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur). Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, Hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Kararda yukarıda belirtilen unsurlara dikkat edilmemiş taraf vekillerinin yüzüne tefhim edilen kısa karar açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde oluşturulmamıştır. Davalı, vekili gerekçeli kararın 30.5.2007 tarihinde tebliğinden sonra 1.6.2007 tarihinde gerekli harç ve masrafları yatırarak hükmü temyiz etmiştir. Kısa karar açık olmadığı için davalı vekilinin gerekçeli kararı yasal 8 günlük süresi içinde temyizi usule uygundur.
DAVA: Mahkemeler tarafından verilen kararlarda tarafların gösterilmesi, iddia ve savunmaların özetlenmesi, ihtilaflı konular hakkındaki delillerin tartışılması ret ve üstün tutma sebeplerinin açıklanması zorunludur. Kararın, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 388 ve 389. Maddelerinde tanımlanan unsurları taşıması ve
- Kararı veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve tutanak kâtibinin ad ve soyadları ve sicil numaralan, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa kararın hangi sıfatla verildiği,
- Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri,
- İki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları
hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep, - Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi,
- Kararın verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve tutanak kâtibinin imzaları, yönündeki hükümlerin kararın yazımında dikkate alınması gerekir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Aynı kural HUMK.’ nun 389.maddesinde de tekrarlanmıştır. Keza HUMK.’ nun 381.maddesi (kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur). Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, Hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.( Hukuk Genel Kurulu – 2007/14–778 E, 2007/611 K)
Kararda yukarıda belirtilen unsurlara dikkat edilmemiş taraf vekillerinin yüzüne tefhim edilen kısa karar açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde oluşturulmamıştır. Davalı, vekili gerekçeli kararın 30.5.2007 tarihinde tebliğinden sonra 1.6.2007 tarihinde gerekli harç ve masrafları yatırarak hükmü temyiz etmiştir. Kısa karar açık olmadığı için davalı vekilinin gerekçeli kararı yasal 8 günlük süresi içinde temyizi usule uygundur.
Bu sebeple mahkemenin 1.6.2007 tarihli HUMK’ nun 432/IV. maddesi gereğince temyiz isteminin 8 günlük yasal sürede yapılmadığından dolayı davalı vekilinin temyiz isteminin reddine dair verilen Ek kararın bozularak ortadan kaldırılmasına karar verildi.
Dava dosyası için Tetkik Hâkimi Ş. Kırmaz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 18.7.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.