İlgili Kanun / Madde
6356 S. STK/41
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2021/9690
Karar No. 2021/14731
Tarihi: 21.10.2021
lTOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ YETKİ TESPİTİNE İTİRAZ
lHUKUKİ GÜVENİRLİK İLKESİ
lSENDİKANIN BAŞVURU TARİHİNDE İŞTEN ÇIKARTILAN VE İŞE İADE DAVASI AÇAN İŞÇİLERİN YETKİ TESPİTİNDE DİKKATE ALINMASI GEREKTİĞİNİ İŞVERENİN İLERİ SÜREMEYECEĞİ
lİŞE İADE DAVASI AÇAN İŞÇİLERİN DAVA-LARININ BEKLETİCİ MESELE YAPILMASINI İSTEME HAKKINA SADECE İŞ SENDİKASININ SAHİP OLDUĞU İŞVERENİN BÖYLE BİR HAKKININ OLMADIĞI
ÖZETİ: Belirtmek gerekir ki, iş sözleşmesi işverence feshedilen işçinin feshin geçersizliğinin tespiti (işe iade) davası açması ile davanın kabul edilmesi ve işçinin yeniden işe başlaması durumunda, ilk fesih geçersiz sayıldığından iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilmekte ise de, bu dönemde işçi fiilen işyerinde çalışmamakta ve işyeri dönem bordrosunda da kayden çalışan işçiler arasında bulunmamaktadır.
6356 sayılı STİSK’nın 41 inci maddesine göre ise sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalayabilmek için gerekli çoğunluğu sağlayıp sağlayamadığı, başvuru tarihi itibariyle değerlendirilecektir. 6356 sayılı STİSK’nın 42 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre de, Bakanlık tarafından başvuru tarihindeki kayıtlara göre yetki tespit başvurusu sonuçlandırılacaktır.
Diğer taraftan, hukuk devleti kavramı çerçevesinde “hukuki belirlilik” ve “hukuki öngörülebilirlik” ilkeleri nazara alındığında da, uyuşmazlığın yetki tespiti için başvuru tarihindeki hukuki duruma göre değerlendirilmesi gerektiği hususu Yargıtay’ın yerleşik uygulamasıdır.
Bütün bu açıklamalar karşısında ifade etmek gerekir ki, yetki başvuru tarihinden önce iş sözleşmesi işverence feshedilen ve açmış olduğu feshin geçersizliğinin tespiti (işe iade) davası kabul edildikten sonra yeniden işe başlatılan işçinin; yetki başvuru tarihinde fiilen işyerinde çalışmadığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında da tespit konusu işyerinde çalışan işçiler arasında bulunmadığı, örgütlenme faaliyetini yürüten işçi sendikası ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından da öngörülmesinin mümkün olmadığı hususları gözetildiğinde, yetki tespitinde dikkate alınmasının işveren tarafından ileri sürülemeyeceği tartışmasızdır.
Nitekim aksinin kabulü durumunda örgütlenme faaliyetini yürüten işçi sendikasının işe iade davası açan belirsiz sayıda işçi ile karşı karşıya kalabileceği ve fakat bu durumu öngörmenin mümkün olmadığı açıktır. Bu anlamda olmak üzere, yetki başvuru tarihinden önce iş sözleşmesi işverence feshedilen işçiler bakımından, varsa açılmış olan işe iade davalarının bekletici mesele yapılması hususunu sadece işçi sendikası itiraz olarak ileri sürebilir.
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, … Sendikasının 23.03.2017 tarihinde Toplu İş Sözleşmesi yapılabilmesi için yetki tespiti başvurusunda bulunduğunu, 25973 sayılı yazı ile ilgili sendikanın gerekli işçi çoğunluğunu sağlayarak yetkili olduğuna ilişkin Bakanlıkça olumlu tespitte bulunulduğunu, sendikanın yetki tespiti için Bakanlığa başvuru tarihi olan 23.03.2017 tarihinde, işyerinde 57 işçi çalıştığını, ayrıca … isimli işçinin iş sözleşmesinin 25.01.2017 tarihinde sonlandığını ve …’ın “işe iade davası” ikame ettiğini, işe iade davasının derdest olduğunu, işbu işe iade davasının araştırılmadığını, eksik inceleme yapılarak yetki tespitinde bulunulduğunu, Yargıtay kararlarında sendikanın toplu iş sözleşme yapma yetkisi tespit edilirken, işverene karşı açılmış olan işe iade davaları var ise bu davaların bekletici mesele yapılarak, davanın sonucunun beklenmesini, işçi sayısının bu dava sonucuna göre değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiğini, söz konusu işe iade davası devam ederken, işçi çoğunluğuna ilişkin sayı tespiti yapılmasının eksik inceleme olup yapılmış olan olumlu yetki tespitine itiraz etme zorunluluğu doğduğunu, işyerinde işbu yetkiye itirazın yapıldığı tarihte 62 işçi çalıştığını, toplu iş sözleşmesi görüşmeleri yapabilmesi için 32 işçinin …'e üye olması gerektiğini, oysa Bakanlıktan gelen olumlu yetki tespitine ilişkin yazıda 29 işçinin …'e üye olduğunun belirtildiğini ileri sürerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü'nün 25973 sayılı yazısında belirlenen yetki tespitinin iptaline karar verilmesine talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, işe iadesi kabul edilen … isimli işçinin yetki tespitine dikkate alınması gerektiği, bununla birlikte … isimli çalışan da işveren sayıldığından yetki tespitinden dışlanması gerektiği, netice itibariyle başvuru tarihindeki işçi sayısının 57 sendika üye sayısının 29 olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince özetle “57 kişilik çalışan işçi listesinde adı geçen …'nin başvuru tarihi itibariyle davacı şirketi temsile ve ilzama yetkili yönetim kurulu üyesi olduğu için bu sayıya dahil edilemeyeceği kabul edilmiş ise de dosya kapsamındaki Ticaret Sicil Kayıtlarından, …'nin 11.04.2017 tarihli Genel Kurul kararıyla şirket yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, bu tarihten önceki dönemde yönetim kurulu üyesi olduğuna dair bir kayıt bulunmadığından, mahkemece, yetki tespiti başvuru tarihi itibariyle yönetim kurulu üyesi olmayan bu çalışanın davacı işyerinde çalışan işçi sayısına dahil edilmemesi hatalı olmuştur” ve ayrıca “…işe iade davası devam ettiği sürece iş sözleşmesi askıda olduğundan ve işe iade davası kabulle neticelenerek işverence yeniden işe başlatıldığından, … isimli çalışanın da toplam çalışan işçi sayısı içine dahil edilmesi gerektiği, buna göre yetki tespiti başvuru tarihi itibariyle davacı şirkette çalışan toplam işçi sayısının 58 olduğu anlaşılmıştır. Bu açıklamalar kapsamında davalı sendika cevabı ve dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden davacı işyerinde 23.03.2017 tarihi itibariyle çalışan işçi sayısının 58 olduğu, davalı sendika üyesi işçi sayısının ise 29 olduğu, buna göre, yetki tespiti için gerekli yeterli çoğunluk sağlanamadığı” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulü ile yetki tespitinin iptaline karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalılar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Toplu iş sözleşmesi kavramı Anayasa'nın 53 üncü maddesinde düzenlenmiştir. “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlıklı maddenin birinci fıkrasına göre “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
Toplu iş sözleşmesi yetkisi ise, toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip kuruluş veya kişinin belli bir toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için Kanunun aradığı niteliğe sahip olmasını gösterir (GÜNAY, Cevdet İlhan: İş Hukuku Yeni İş Yasaları, … 2013, s.942).
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun “Yetki” başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrasına göre “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
6356 sayılı Kanun'un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” başlıklı 42 nci maddesi ise;
“(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.
(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.
(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.
(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.
(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”
Şeklindedir.
Yine aynı Kanun'un “Yetki İtirazı” başlıklı 43 üncü maddesine göre de;
“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.
(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
Bu genel açıklamalar ışığında temyiz itirazlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-İnceleme konusu davada, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 23/03/2017 başvuru tarihi itibariyle davacıya ait işyerinde toplam 57 işçi çalıştığı ve 29 sendika üyesi bulunduğu gerekçesiyle davalı sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmek gerekli çoğunluğu sağladığına dair 27/03/2017 tarih ve 25973 sayılı olumlu yetki tespit kararı verilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, dosya kapsamına göre … isimli işçinin başvuru tarihi itibariyle işletmenin bütününü yöneten işveren vekili olmadığı anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesinin söz konusu işçinin yetki tespitinde dikkate alınması gerektiğine dair tespiti isabetlidir.
Diğer taraftan, 25/01/2017 tarihinde iş sözleşmesi feshedilen, açmış olduğu işe iade davası kabul edilen ve 12/09/2018 tarihinde yeniden işe başlatılan … isimli işçinin 23/03/2017 başvuru tarihli yetki tespitinde dikkate alınıp alınamayacağı hususu ayrıca değerlendirmeye muhtaçtır.
Belirtmek gerekir ki, iş sözleşmesi işverence feshedilen işçinin feshin geçersizliğinin tespiti (işe iade) davası açması ile davanın kabul edilmesi ve işçinin yeniden işe başlaması durumunda, ilk fesih geçersiz sayıldığından iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilmekte ise de, bu dönemde işçi fiilen işyerinde çalışmamakta ve işyeri dönem bordrosunda da kayden çalışan işçiler arasında bulunmamaktadır.
6356 sayılı STİSK’nın 41 inci maddesine göre ise sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalayabilmek için gerekli çoğunluğu sağlayıp sağlayamadığı, başvuru tarihi itibariyle değerlendirilecektir. 6356 sayılı STİSK’nın 42 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre de, Bakanlık tarafından başvuru tarihindeki kayıtlara göre yetki tespit başvurusu sonuçlandırılacaktır.
Diğer taraftan, hukuk devleti kavramı çerçevesinde “hukuki belirlilik” ve “hukuki öngörülebilirlik” ilkeleri nazara alındığında da, uyuşmazlığın yetki tespiti için başvuru tarihindeki hukuki duruma göre değerlendirilmesi gerektiği hususu Yargıtay’ın yerleşik uygulamasıdır.
Bütün bu açıklamalar karşısında ifade etmek gerekir ki, yetki başvuru tarihinden önce iş sözleşmesi işverence feshedilen ve açmış olduğu feshin geçersizliğinin tespiti (işe iade) davası kabul edildikten sonra yeniden işe başlatılan işçinin; yetki başvuru tarihinde fiilen işyerinde çalışmadığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında da tespit konusu işyerinde çalışan işçiler arasında bulunmadığı, örgütlenme faaliyetini yürüten işçi sendikası ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından da öngörülmesinin mümkün olmadığı hususları gözetildiğinde, yetki tespitinde dikkate alınmasının işveren tarafından ileri sürülemeyeceği tartışmasızdır.
Nitekim aksinin kabulü durumunda örgütlenme faaliyetini yürüten işçi sendikasının işe iade davası açan belirsiz sayıda işçi ile karşı karşıya kalabileceği ve fakat bu durumu öngörmenin mümkün olmadığı açıktır. Bu anlamda olmak üzere, yetki başvuru tarihinden önce iş sözleşmesi işverence feshedilen işçiler bakımından, varsa açılmış olan işe iade davalarının bekletici mesele yapılması hususunu sadece işçi sendikası itiraz olarak ileri sürebilir.
Bu itibarla … isimli işçinin yetki tespitinde dikkate alınamayacağı hususu gözetildiğinde, başvuru tarihi itibariyle işyerinde çalışan işçi sayısının 57 ve sendika üye sayısının 29 olduğu anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Belirtilen sebeplerle, 6356 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, hükümlerin bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 59.30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı Türkiye … Örme Giyim ve Derileri İşçi Sendikası'nın yaptığı 752,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile ilgili davalıya ödenmesine, davalı Bakanlığın yaptığı yargılama giderinin bulunmadığının tespitine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 4.080,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalı Türkiye … Örme Giyim ve Derileri İşçi Sendikası'na iadesine, 21/10/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.