ÜCRETİN ÖDENDİĞİNİN KANIT YÜKÜNÜN İŞVERENDE OLMASI

SAYILAR

Esas No : 2010/22088
Karar No : 2010/22240
Tarihi : 06.07.2010
İlgili Kanun/Madde : 4857 S.İşK/32
Yargı Yeri: YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : • ÜCRETİN ÖDENDİĞİNİN KANIT YÜKÜNÜN İŞVERENDE OLMASI • ÜCRETİN UZUN SÜRE ÖDENMEDİĞİ İDDİASI KARŞISINDA YEMİN

Tam Metin

 

YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
 
Esas No.
Karar No.
Tarihi:
2010/22088
2010/22240
06.07.2010
İlgili Kanun / Madde
4857 S.İşK/32
   

  • ÜCRETİN ÖDENDİĞİNİN KANIT YÜKÜNÜN İŞVERENDE OLMASI
  • ÜCRETİN UZUN SÜRE ÖDENMEDİĞİ İDDİASI KARŞISINDA YEMİN
  ÖZETİ 4857 sayılı İş Kanununun 37. maddesine göre, işçiye ücretinin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan "ücret hesap pusulası" verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla "ücret bordrosu" adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
Uzun süre ücretlerinin ödenmediği iddiası karşısında, işverence cevap dilekçesinde dayanılmak kaydıyla yemin teklifi hakkının olduğu hatırlatılmalı ve gerekirse bu yönde usulü işlemler tamamlandıktan sonra sonuca gidilmelidir. Dairemizce, çok uzun süre ücret ödenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu belirtilerek, hâkimce resen yemin teklifinde bulunulabileceği de kabul edilmektedir
 
 
             

DAVA                          :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, genel tatil, hafta tatili, yıllık izin, fazla çalışma alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
                      Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
                      Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi U.Ocak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
                                                                   
                 1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici
sebeplere göre, davacının tüm ve davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz
itirazları yerinde değildir.
2.işçi ücretlerinin ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
                 4857 sayılı İş Kanununun 37. maddesine göre, işçiye ücretinin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan "ücret hesap pusulası" verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla "ücret bordrosu" adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
4857 sayılı  İş Kanununun 5754 sayılı yasayla değişik 32. maddesinde, "Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanuni kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesaplan vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, İkramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesaplan dışında ödeyemezler" şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, belli koşulların varlığı halinde ödemeler işçi adına açılacak banka hesabına yatırılmalıdır.
Uzun süre ücretlerinin ödenmediği iddiası karşısında, işverence cevap dilekçesinde dayanılmak kaydıyla yemin teklifi hakkının olduğu hatırlatılmalı ve gerekirse bu yönde usulü işlemler tamamlandıktan sonra sonuca gidilmelidir. Dairemizce, çok uzun süre ücret ödenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu belirtilerek, hâkimce resen yemin teklifinde bulunulabileceği de kabul edilmektedir(Yargıtay 9.HD. 18.10.2004 gün 2004/7006 E. 2004/23275 K ).
Somut olayda, davacı son dönem çalışması olan 09.10.2001-03.02.2004 tarihleri arasında ücret ödenmediğini iddia etmiştir. Davacı, 04.12.2007 tarihli duruşmada ücret konusunda alınan yeminli beyanında, son çalışma döneminde sadece sefer harcırahı aldığını ancak ücretinin ödenmediğini beyan etmiştir. Bu durumda, davacının sefer yolluklarını aldığı ancak ücretin ana unsuru olan garanti asgari ücretin kendisine ödenmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacıya ödendiği ispatlanamayan çalıştığı son dönem asgari ücretleri yıllar itibariyle ayrı ayrı tespit edilerek ücret alacağının belirlenmesi gerekirken, ödendiği davacının yeminli beyanıyla anlaşılan sefer yolluğu da dahil edilerek yapılan hesaplamaya itibarla yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.07.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.