YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ |
||||||
Esas No. Karar No. Tarihi: |
2008/33696 2010/22101 05.07.2010 |
İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/17,41 1475S.İşK/14 |
||||
|
||||||
ÖZETİ günde 323 kapı üretilen işyerinde çalışmakta olan davacının 9.8.2006 tarihinden itibaren arkadaşları ile birlikte işi yavaşlatarak üretimin %85 oranında düşmesine neden olduğu işverence ibraz edilen grafiklerden anlaşılmaktadır. Bu nedenle sözlü olarak uyarılan davacının üretimi yavaşlatmaya devam ettiği 14.8.2006 günü işverenin yazılı savunma istediği, davacının bu belgeyi tebliğ almaması ve savunma vermemesi üzerine işverence iş sözleşmesinin feshi haklı nedene dayandığından kıdem, ihbar tazminatı isteklerinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
|
||||||
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti ve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi M.A. Bostancı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 21.11.2003 tarihinden itibaren cilacı olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin 14.08.2006 tarihinde davalı işveren tarafından nedensiz ve haksız olarak feshedildiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti ve ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi üzerine, işi yavaşlatarak işyerinde verimi düşürmesi ve işvereni zarara uğratması nedeniyle 4857 sayılı yasanın 25/11-h maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, "Davacının 2006 yılı Ağustos ay.ı ücreti net 240,60 YTL,dava açıldıktan soma ödenmiş olmakla bu yöne ilişkin talep konusuz kalmıştır.
İş akdinin kıdem ve ihbar tazminatını gerektirmeyecek şekilde işveren tarafından haklı nedenlerle feshedildiği hususunun işveren tarafından kanıtlanması gerekir. Bu konuda ispat yükü davalı işverene aittir. Davalı işveren iş akdinin davacının kendisine verilen görevleri yerine getirmemekte ısrar ederek işi yavaşlattığı ve kanunsuz grev yaptığı iddialarını kanıtlayamamıştır. Bu durumda hizmet süresine göre davacı kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmıştır.
Davalı işverene ait işyerinde 2003 yılı Aralık ayından itibaren işe giriş ve çıkışlarda kart uygulaması başlatılmış olup, buna göre tespit edilen davacının fazla mesailerinin ödendiğine ilişkin olarak davacının imzasını taşıyan bordro ibraz edilmediğinden davacının bilirkişi raporunda ayrıntısı belirtilen fazla mesai ücretlerinin ve tazminatlarının davacı vekilinin ıslah dilekçesi de dikkate alınmak suretiyle davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir." gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1- İş sözleşmesinin işveren tarafından hatırlatıldığı halde görevlerini yapmamakta ısrar etmesi nedeniyle haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25 II- ( h) bendinde, işçinin hatırlatıldığı halde görevlerini yapmamakta ısrar etmesi durumunda işverenin haklı fesih imkânının bulunduğu hükme bağlanmıştır.
İş görme edimi, işçi tarafından işverenin verdiği talimatlara uygun olarak yerine getirilmelidir, işverenin talimatlarının da iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi getirilebilecek sınırlamalara ve işçinin eğitimi, yeteneği ve takati gibi hususlara aykırılık oluşturmamalıdır.
1475 sayılı İş Kanununda işçinin hatırlatıldığı halde görevlerini yapmaması haklı fesih nedeni olarak sayılmış ve işçinin bu anlık durumu yeterli görülmüşken, 4857 sayılı İş Kanunu ile işçinin bu görevi yapmamakta ısrar etmesi kuralı getirilmiştir. Bu noktada işverenin hatırlatmasının ardın da sadece bir kez görevi yapmama yeterli sayılmamalıdır. İşçinin görevi yapmama eylemi hatırlatmanın ardından da devamlılık arz etmelidir.
İşverenin fesih öncesinde işçinin yapmakla yükümlü olduğu görevlerini hatırlatılmalıdır. Bu hatırlatmanın sözlü olarak ya da yazılı biçimde yapılması mümkündür. Bu konuda ispat yükü de işverendedir.
İşçinin görev tanımının, bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde açıkça öngörülmüş olması işverenin hatırlatma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.
İşçiye yapılacak hatırlatmada, işçiden yapması istenen görev açık biçimde bildirilmeli ve işin tamamlanmasına yetecek bir süre öngörülmelidir. Bildirimde, görevin hatırlatılması yeterlidir. Görevin gereklerinin yerine getirilmemesi durumunda iş sözleşmesinin feshedileceği hususunun ayrıca bildirilmesi gerekmez.
İşçinin verilen görev tamamlanamamış olsa da, bir kısmını yapmış olması halinde bu davranışının nedenleri üzerinde durulmalı ve işverenin haklı fesih imkânının olup olmadığı, gerekirse uzman bilirkişilerce değerlendirilmelidir.
İşçinin çalışma koşullarında işçi aleyhine değişiklik niteliğinde olan görevlendirmelerin 4857 sayılı İş Kanununun 22. maddesi uyarınca işçiyi bağlamayacağı açıktır. Bu kapsamda bir görevin yerine getirilmemiş oluşu da işverene haklı fesih imkânı vermez.
Somut olayda günde 323 kapı üretilen işyerinde çalışmakta olan davacının 9.8.2006 tarihinden itibaren arkadaşları ile birlikte işi yavaşlatarak üretimin %85 oranında düşmesine neden olduğu işverence ibraz edilen grafiklerden anlaşılmaktadır. Bu nedenle sözlü olarak uyarılan davacının üretimi yavaşlatmaya devam ettiği 14.8.2006 günü işverenin yazılı savunma istediği, davacının bu belgeyi tebliğ almaması ve savunma vermemesi üzerine işverence iş sözleşmesinin feshi haklı nedene dayandığından kıdem, ihbar tazminatı isteklerinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
2-Davacı dava dilekçesinde kart basarak işyerinden çıktığını belirtmiştir. Dosyada da manyetik giriş-çıkış kartları bulunduğu ve bu kartlara göre fazla çalışıldığında ihtirazı kayıtsız bordro ile ödendiği görüldüğü halde tanık ifadelerine dayanılarak fazla çalışma alacağının kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Anılan alacağın da reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 5.7.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.