YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ |
||||||
Esas No. Karar No. Tarihi: |
2008/27751 2010/14720 25.05.2010 |
İlgili Kanun / Madde 1086 S.HUMK/344 |
||||
|
||||||
ÖZETİ Medeni Usul Hukukumuzda yemin delili kesin delil niteliğinde olup; uygulama ve öğreti de iki başlık halinde ele alınmaktadır. Bunlardan birisi taraf yemini (Kesin yemin), diğeri de resen yemin (hakimin teklif ettiği tamamlayıcı yemin) dır. Kesin yemin, ispat yükü kendisine düşen tarafın davanın halline etkili bir vakıanın ispatı için diğer tarafa teklif ettiği yemin olup, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 344 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Yemin teklif edecek taraf, ispat yükü kendisine düşen fakat iddiasını veya savunmasını ispat edememiş olan taraftır. Hâkimin teklif ettiği tamamlayıcı yemin ise 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 356.maddesinde düzenlenmiş olup; maddede yer alan "iddia olunan hususun kesin delillerle ispat edilememiş olması" ve "iddia olunan hususun ispatı için gösterilen delillerin hüküm verilebilecek derecede hakimi ikna edememesi" koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği kabul edilmektedir. mahkemece yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ancak ispat yükü kendisine düşen tarafın yemin deliline başvuru hakkının varlığı ile mümkündür. Yasal olarak kullanılma hakkı bulunmayan bir hakkın varlığının mahkemece hatırlatılması da düşünülemez. Yemin deliline dayanılabilmesi de ancak, ya tarafların delil listelerinde açıkça bu delile dayanmaları veya davacının dava dilekçesinde, davalının da cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmaları veya uygulamada kabul edildiği şekliyle sair deliller ifadesine yer vermeleri ile olanaklıdır |
||||||
DAVA :Davacı, kıdem,ihbar tazminatı, fazla çalışma, ulusal bayram,genel
tatil, yıllık izin alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi N.Taşdelen tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı vekili,davacının davalı iş yerinde 1.3.2002-20.8.2006 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını,iş akdinin işverence haksız olarak feshedildiğini ve davacıya kıdem ihbar tazminatları,fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil ücretleri ve yıllık izin ücretinin ödenmediğini belirterek bu alacakların hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini ve davacıya tüm alacaklarının ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında davacıya davaya konu edilen alacakların ödenip ödenmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Medeni Usul Hukukumuzda yemin delili kesin delil niteliğinde olup; uygulama ve öğreti de iki başlık halinde ele alınmaktadır. Bunlardan birisi taraf yemini (Kesin yemin), diğeri de resen yemin (hakimin teklif ettiği tamamlayıcı yemin) dır.
Kesin yemin, ispat yükü kendisine düşen tarafın davanın halline etkili bir vakıanın ispatı için diğer tarafa teklif ettiği yemin olup, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 344 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Yemin teklif edecek taraf, ispat yükü kendisine düşen fakat iddiasını veya savunmasını ispat edememiş olan taraftır.
Hâkimin teklif ettiği tamamlayıcı yemin ise 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 356.maddesinde düzenlenmiş olup; maddede yer alan "iddia olunan hususun kesin delillerle ispat edilememiş olması" ve "iddia olunan hususun ispatı için gösterilen delillerin hüküm verilebilecek derecede hakimi ikna edememesi" koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Yine, Aynı Kanunun 195 ve devamı maddelerinde esasa cevap düzenlenmiş olup; davalının varsa karşı delillerini bildirmesi gereği, 200.maddede 179. ve 180. maddelere atıfla açıkça belirtilmiştir.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, mahkemece yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ancak ispat yükü kendisine düşen tarafın yemin deliline başvuru hakkının varlığı ile mümkündür. Yasal olarak kullanılma hakkı bulunmayan bir hakkın varlığının mahkemece hatırlatılması da düşünülemez. Yemin deliline dayanılabilmesi de ancak, ya tarafların delil listelerinde açıkça bu delile dayanmaları veya davacının dava dilekçesinde, davalının da cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmaları veya uygulamada kabul edildiği şekliyle sair deliller ifadesine yer vermeleri ile olanaklıdır(20.10.2008 gün ve 2007/29532 Esas, 2008/27966 Karar sayılı ilamı).
Tüzel kişilerin taraf olduğu davalarda tüzel kişiye teklif edilen yemin, tüzel kişinin yetkili organı tarafından eda edilir. Bu temsilci, yemin konusu işlemin yapıldığı tarihteki değil, yemin teklif edildiği zamandaki temsilcidir. Ayrıca, birlikte temsil söz konusu olduğu takdirde yeminin bağlayıcı olabilmesi için birlikte temsile yetkili kişilerin tamamının da yemin etmesi zorunludur.
İspat külfeti kendisinde olmayan tarafın karşı tarafa yönelttiği yemin hukuki sonuç doğurmaz.
Somut olayda; dosya içerisinde bulunan "ibraname" başlığı altında "iş sözleşmesi" yazılı 1.10.2006 tarihli belge ve "ibraname" başlıklı üzerinde "işe giriş tarihi 15.8.2002,işten çıkış tarihi 29.8.2006" yazılı olan belgelerin doğruluğu ve belgelerde yer alan ödemelerin yapılıp yapılmadığı konusunda davacı vekili yemin teklifinde bulunmuştur.
Yemin teklifi üzerine imza sirküleri ve vekâletnameye göre şirketi temsile yetkili şirket müdürünce 8.5.2008 tarihli karar oturumunda anılan belgelerin doğruluğu bakımından yemin edilmiştir.
İcra edilen yemin, HUMK' nun yeminle ilgili genel hükümlerin düzenlendiği 337 ve 343. maddeleri arasında belirlenen usule uymadığı gibi, talebe rağmen yukarıda anılan belgelerde yazılı tutarların davacıya ödenip ödenmediği hususunu içerecek şekilde yemin icra ettirilmemesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin
alman temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.05.2010 gününde oybirliğiyle karar
verildi.