İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/2
T.C
YARGITAY
- HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2024/497
Karar No. 2024/3611
Tarihi: 26.02.2024
ZAMANAŞIMININ DURMASI
COVİT-19 DÖNEMİ ARABULUCULUK SÜRESİNCE ZAMANAŞIMI SÜRELERİNİN DURMUŞ OLDUĞU
ÖZETİ Dava konusu alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığının açıklığa kavuşturulması gereklidir. İlk Derece Mahkemesince 7226 sayılı Kanun, 6325 sayılı Kanun ve 7036 sayılı Kanun’un İlgili Hukuk kısmında işaret edilen hükümleri gereğince; Covid-19 salgın hastalığı nedeni ile 13.03.2020-15.06.2020 tarihleri arasında 95 gün, arabuluculuk süreci nedeniyle 02.12.2019-20.12.2019 tarihleri arasında 9 gün olmak üzere toplam 104 durduğu anlaşılan zamanaşımı süresinin davalı tarafından ileri sürülen def’i kapsamında değerlendirilmesi isabetli ise de dava konusu fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları yönünden 06.10.2021 ıslah tarihi, 5 yıllık zamanaşımı ve 104 gün duran süreler gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince kabul edilenin aksine 24.06.2016 tarihinden önceki alacakların zamanaşımına uğrayacağı anlaşılmış olup davacının 24.06.2016-14.07.2016 tarihleri arası dava konusu fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının zamanaşımına uğramadığı gözetilmeden yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
- DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı Şirketin Cibuti’deki işyerinde 2013 yılı Nisan ayından 14.07.2016 tarihine kadar makine atölye formeni olarak çalıştığını, aylık ücretinin net 3.000,00 USD olduğunu, haftanın 7 günü 07.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
- CEVAP
Davaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının kayıt ve belgelere göre 21.02.2013-14.07.2016 tarihleri arası davalı işyerinde 3 yıl 4 ay 24 gün çalıştığı, banka hesap dökümüne göre aylık ücretinin net 3.000,00 USD olduğu, davacının iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı neden olmaksızın feshedildiği ve davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödendiğinin ispatlanamadığı, yıllık izin belgelerine göre davacıya yıllık ücretli izinlerinin kullandırıldığı, tanık anlatımlarına göre davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığının kanıtlandığı, pandemi nedeni ile 13.03.2020-15.06.2020 tarihleri arasında (95 gün), arabuluculuk nedeniyle 02.12.2019-20.12.2019 tarihleri arasında (9 gün) zamanaşımı duran süreler ile davalının süresinde ileri sürdüğü ıslaha karşı zamanaşımı def’i gözetildiğinde 14.07.2016 tarihinden önceki fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
- İSTİNAF
- İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
- İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; pandemi döneminde zamanaşımının 104 gün durduğunu, ıslah tarihi olan 06.10.2021 tarihinden itibaren zamanaşımı süresinin 5 yıl 104 gün olarak tekrar hesaplanması gerektiğini, fesih tarihinin 14.07.2016 olduğunun kabulü ile sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğunu, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretini aşmaması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
- Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında davacının iş sözleşmesinin fesih tarihine yönelik İlk Derece Mahkemesi kabulünün isabetli olup olmadığı, talep edilen alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı hususlarının tartışmalı olduğu, fesih tarihi hususunda dava dilekçesindeki talebe göre karar verilmesinin yerinde bulunduğu, 06.10.2021 ıslah tarihinden geriye doğru 5 yıllık normal zamanaşımına göre 06.10.2016 tarihinden önceki alacakların zamanaşımına uğrayacağı, pandemi ve arabulucuk nedeniyle 104 gün duran dönem için 104 gün daha geriye gidilmesi gerektiği, buna göre İlk Derece Mahkemesince hüküm altına alınan alacaklarda isabetsizlik olmadığı, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinde de usul ve yasaya herhangi bir aykırılık bulunmadığından bahisle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
- TEMYİZ
- Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
- Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
- Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacının fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının zamanaşımı uğrayıp uğramadığına ilişkindir.
- İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.
6100 sayılı Kanun’un 107 ve 109 uncu maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2 nci maddesinin yedi ve sekizinci fıkraları.
26 Mart 2020 tarihli ve 31080 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (7226 sayılı Kanun) geçici 1 inci maddesinin ilgili bölümü şöyledir :
“(1)Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;
“a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler;6/1/1982tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden, … İtibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.
…”
Bilahare 30.04.2020 tarihli ve 31114 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile de yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla getirilen bu sürelerin 01.05.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15.06.2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uzatılmasına karar verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 157 nci maddesi şöyledir:
“Bir dava veya def’i yoluyla kesilmiş olan zamanaşımı, dava süresince tarafların yargılamaya ilişkin her işleminden veya hâkimin her kararından sonra yeniden işlemeye başlar.
Zamanaşımı, icra takibiyle kesilmişse, alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar.
Zamanaşımı, iflas masasına başvurma sebebiyle kesilmişse, iflasa ilişkin hükümlere göre alacağın yeniden istenmesi imkânının doğumundan itibaren yeniden işlemeye başlar.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun (6325 sayılı Kanun) “Arabuluculuk sürecinin başlaması ve sürelere etkisi” kenar başlıklı 16 ncı maddesi ise şu şekildedir:
“(1) Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Dava açılmasından sonra arabulucuya başvuru hâlinde ise bu süreç, mahkemenin tarafları arabuluculuğa davetinin taraflarca kabul edilmesi veya tarafların arabulucuya başvurma konusunda anlaşmaya vardıklarını duruşma dışında mahkemeye yazılı olarak beyan ettikleri ya da duruşmada bu beyanlarının tutanağa geçirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
(2) Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.”
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun (7036 sayılı Kanun) “Dava şartı olarak arabuluculuk” kenar başlıklı 3 üncü maddesinin on yedinci fıkrası “Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.” şeklindedir.
- Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Dava konusu alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığının açıklığa kavuşturulması gereklidir. İlk Derece Mahkemesince 7226 sayılı Kanun, 6325 sayılı Kanun ve 7036 sayılı Kanun’un İlgili Hukuk kısmında işaret edilen hükümleri gereğince; Covid-19 salgın hastalığı nedeni ile 13.03.2020-15.06.2020 tarihleri arasında 95 gün, arabuluculuk süreci nedeniyle 02.12.2019-20.12.2019 tarihleri arasında 9 gün olmak üzere toplam 104 durduğu anlaşılan zamanaşımı süresinin davalı tarafından ileri sürülen def’i kapsamında değerlendirilmesi isabetli ise de dava konusu fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları yönünden 06.10.2021 ıslah tarihi, 5 yıllık zamanaşımı ve 104 gün duran süreler gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince kabul edilenin aksine 24.06.2016 tarihinden önceki alacakların zamanaşımına uğrayacağı anlaşılmış olup davacının 24.06.2016-14.07.2016 tarihleri arası dava konusu fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının zamanaşımına uğramadığı gözetilmeden yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
- KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.