ÖZETİ: Dosya içeriklerine göre başvurucu davacı işçiler tarafından açılan işe iade davalarında, işverence sunulan iş sözleşmeleri ile bordrolara göre taraflarca ücretin saatlik ücret olarak kararlaştırıldığı, ödenecek tazminat miktarının belirlenmesi noktasında bordroların hesaplamaya esas alındığı ve ücretin tartışmalı olmadığı anlaşılmaktadır.
İlâmın İlgili Hukuk kısmında yer verilen Yargıtay kararlarında açıklanan ilkelerle taraflarca ücretin saatlik ücret olarak kararlaştırıldığı dikkate alındığında; uyuşmazlık konusu en az bir yıllık ücretin hesabında bir takvim yılının 365 gün olduğu kabul edilmeli ve işçinin bir günlük ücreti olan 7,5 saatlik ücretin 365 ile çarpımı suretiyle sendikal tazminat miktarına hükmedilmelidir.
I. BAŞVURU
Başvurucu vekili dilekçesinde; müvekkili işçiler tarafından davalı işverene karşı açılan sendikal tazminat istemli işe iade davalarının tamamında sendikal tazminat isteminin kabulüne karar verildiğini ancak Bölge Adliye Mahkemelerince sendikal tazminata esas alınan 1 yıllık ücret miktarının belirlenmesine ilişkin farklı uygulamalar yapıldığını, sendikal tazminat miktarının bir kısım dosyalarda 1 yılın 360 gün olduğu kabulü ile hesaplanırken bir kısım dosyalarda 365 gün olduğu kabul edilerek hesaplandığını, müvekkilleri tarafından aynı konuda ve aynı davalıya karşı açılan benzer davalarda Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. ve 9. Hukuk Daireleri tarafından sendikal tazminatın hesaplanması noktasında çelişkili kararlar verildiğini, söz konusu Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasında uyuşmazlık bulunduğunu ileri sürerek uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.
II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 01.07.2024 tarihli ve 2024/7 Esas, 2024/10 Karar sayılı kararı ile; Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. ve 9. Hukuk Daireleri tarafından davalı işveren aleyhine hükmedilen sendikal tazminatın hesabına ilişkin farklı kararlar verildiği, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin dördüncü fıkrasında işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedileceğinin belirtildiği, 6356 sayılı Kanun’da sendikal tazminatın nasıl hesaplanacağına dair bir hüküm bulunmadığı, uygulamada sendikal tazminatın işçiye ödenen aylık çıplak brüt ücretin 12 ile çarpılması suretiyle hesaplandığı, yine Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) aylık bildirimlerin 30 gün üzerinden yapıldığı, bir yılın 365 gün kabulü hâlinde işveren tarafından ödenen ve resmî kurumlara bildirilen miktarın üzerinde bir rakamın hesaplanacağı değerlendirilerek başvuru konusu Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasında uyuşmazlık bulunduğuna ve söz konusu uyuşmazlığın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararı doğrultusunda giderilmesine oy çokluğuyla karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
A. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 23.11.2023 Tarihli ve 2023/2631 Esas, 2023/2395 Karar; 2023/2638 Esas, 2023/2402 Karar Sayılı Kararları.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararları ile; davacı işçi tarafından işyerindeki sendikalı işçilerin iş sözleşmelerinin işverence feshedildiği ile işverenin yaptığı toplu işten çıkarmaların kanuna aykırı olduğu ileri sürülerek iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine, iş sözleşmesi sendikal gerekçe ile feshedildiğinden 6356 sayılı Kanun’un 25 inci maddesi gereğince en az bir yıllık ücreti tutarında sendikal tazminatın hüküm altına alınmasına karar verilmesinin talep edildiği, İlk Derece Mahkemesince iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği kabulü ile davacı işçinin ücret bordrolarına göre belirlenen brüt yevmiyesinin 360 ile çarpılması suretiyle hesaplanan sendikal tazminat miktarının tespitine karar verildiği, bu kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacının sendikal tazminatın hesaplanmasına ilişkin istinaf itirazının yerinde olmadığı gerekçe gösterilerek tarafların istinaf başvurularının esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.
B. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 21.06.2022 Tarihli ve 2022/1620 Esas, 2022/1375 Karar; 2022/1621 Esas, 2022/1376 Karar Sayılı Kararları.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararları ile; davacı işçi tarafından işyerindeki sendikalı işçilerin iş sözleşmelerinin işverence feshedildiği ile işverenin yaptığı toplu işten çıkarmaların kanuna aykırı olduğu ileri sürülerek iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine, iş sözleşmesi sendikal gerekçe ile feshedildiğinden 6356 sayılı Kanun’un 25 inci maddesi gereğince en az bir yıllık ücreti tutarında sendikal tazminatın hüküm altına alınmasına karar verilmesinin talep edildiği, İlk Derece Mahkemesince iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği kabulü ile davacı işçinin ücret bordrolarına göre belirlenen brüt yevmiyesinin 360 ile çarpılması suretiyle hesaplanan sendikal tazminat miktarının tespitine karar verildiği, bu kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun ise kabulü ile kıdem tazminatının 365 gün üzerinden hesaplandığı, 1 takvim yılının 365 gün olduğu, SGK tarafından prime esas alınan gün sayısının 1 yılı kapsamadığı, Sayıştay içtihadında 1 yılın 365 gün kabul edildiği gerekçe gösterilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kurulan yeni hükümle davanın kabulü ile davacının brüt yevmiyesinin 365 ile çarpılması suretiyle hesaplanan sendikal tazminat miktarının tespitine kesin olarak karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık
Uyuşmazlık, 6356 sayılı Kanun’un 25 inci maddesi gereğince hükmedilen sendikal tazminatın hesabına ilişkindir.
B. İlgili Hukuk
1. Bölge adliye mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un (5235 sayılı Kanun) 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.
2. 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan düzenlemeye göre; “Re’sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.
3. 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre ise “(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.”
4. 6356 sayılı Kanun’un “Sendika özgürlüğünün güvencesi” kenar başlıklı 25 inci maddesi şöyledir:
“(1) İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz.
(2) İşveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamaz. Ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri saklıdır.
(3) İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz.
(4) İşverenin yukarıdaki fıkralara aykırı hareket etmesi hâlinde işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilir.
(5) Sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi hâlinde işçi, 4857 sayılı Kanunun 20 ve 21 inci madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez. İşçinin 4857 sayılı Kanunun yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebini engellemez.
(6) İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür.
(7) Fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak işçi sendikal ayrımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren davranışının nedenini ispat etmekle yükümlü olur.
(8) Yukarıdaki hükümlere aykırı olan toplu iş sözleşmesi ve iş sözleşmesi hükümleri geçersizdir.
(9) İşçinin iş kanunları ve diğer kanunlara göre sahip olduğu hakları saklıdır.”
5. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 18.03.2013 tarihli ve 2013/4501 Esas, 2013/5564 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şu şekildedir:
“ …
Dosya içeriğine göre, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kıdem tazminatı alacağı, bir yıl 360 gün olarak kabul edilerek hesaplanmış ve bilirkişi raporu esas alınarak fark kıdem tazminatına hükmedilmiştir. Mahkemece, kıdem tazminatı ücreti hesaplanırken bir yıl 365 gün kabul edilmeli ve gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak davacının kıdem tazminatı farkı alacağı bulunup bulunmadığı belirlenerek sonuca gidilmelidir.
…”
6. Dairemizin 25.05.2015 tarihli ve 2015/13921 Esas, 2015/18965 Karar sayılı ilâmının ilgili bölümü de şöyledir:
“… Bilindiği üzere: bir takvim yılı 365 gün olup, kıdem tazminatı hesabında da bir takvim yılının 365 gün olduğu dikkate alınarak işçinin kıdem tazminatı giydirilmiş aylık ücreti / 365 X işçinin fiilen çalıştığı takvim günü sayısı hesabı ile yapılmaktadır. SGK primleri ise mülga 506 SY ve 5510 SY hükümleri gereğince ilgili ayın takvimde ne kaç gün olduğuna (28, 29, 30, 31 gün) olduğuna bakılmaksızın 30 gün üzerinden yatırılmaktadır. Bu nedenle Şubat ayı ister 28, ister 29 gün çekmiş olsun 30 gün karşılığı prim yatırıldığı gibi,Oocak, Mart, Mayıs,Ttemmuz, Ağustos Ekim ve Aralık ayları da 31 çektiği halde 30’ar gün üzerinden prim yatırılmaktadır. Bu sebeple de takvim yılı 365 gün olduğu halde bir tam yıl çalışan işçiye 360 gün üzerinden SGK primi yatırılmakta olup, yatırılan prim gün sayısı çalışılan fiili süreyi tam olarak karşılamamaktadır’ gerekçesi ile direnilmiş olup, direnmenin doğru olduğu, yerel mahkemesince bu hususun düzeltildiği anlaşıldığından…”
7. Dairemizin 05.04.2024 tarihli ve 2024/5138 Esas, 2024/6724 Karar sayılı kararının ilgili bölümü ise aşağıda belirtildiği gibidir:
“… Dolayısıyla davacının işe başlama tarihi 11.09.2020, son çalışma tarihi 09.09.2021; 11.09.2020-10.09.2021 tarihleri arasında geçen süre ise 364 gün olup mülga 1475 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesi ile 4857 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinde öngörülen bir yıllık hizmet süresi süre koşulu sağlanmadığından kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağına ilişkin taleplerin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır. …”
C. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın esasına yönelik değerlendirmeden önce, Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesine dayanan taleplerle ilgili olarak dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar verdiği sırada, uyuşmazlığın hangi daire görüşü doğrultusunda veya ne şekilde giderilmesi gerektiğine yönelik görüş bildirip bildiremeyeceği ele alınmalıdır. İlgili hükümde, uyuşmazlığın giderilmesinin gerekçeli olarak istenmesi üzerine bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulunun kendi aralarında toplanacakları ve kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini isteyecekleri düzenlenmiştir. Kanun’daki “kendi görüşleri” ifadesinden anlaşılması gereken husus, başkanlar kurulunun bölge adliye mahkemesi kararları arasında uyuşmazlık bulunup bulunmadığı yönündeki görüşüdür. Uyuşmazlığın giderilmesinin gerekip gerekmediği veya hangi daire kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği yönündeki karar, Yargıtay ilgili hukuk dairesince verilir. Keza ilgili daire uyuşmazlığı mutlaka uyuşmazlık konusu daire kararları çerçevesinde ele alıp gidermek zorunda değildir. Gerektiği takdirde uyuşmazlığın, bölge adliye mahkemesi kararlarında belirtilen gerekçelerden farklı gerekçe ile de giderebilir. Başkanlar kurulunun uyuşmazlığın hangi bölge adliye mahkemesinin kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği konusunda bir görüş ortaya koyması, ilgili yasal düzenlemeye aykırı olduğu gibi yargısal bir faaliyette bulunulması anlamına geleceğinden yerinde de değildir. Somut olayda Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunca daire kararları arasında uyuşmazlık bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile yetinilmesi gerekirken, uyuşmazlığın hangi daire görüşü doğrultusunda giderilmesi gerektiğinin belirtilmesi isabetsiz olup eleştirilmiştir.
2. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince; 1 takvim yılının 365 gün olduğu, kıdem tazminatının 365 gün üzerinden hesaplandığı, SGK tarafından prime esas alınan gün sayısının 1 yılı kapsamadığı, Sayıştay içtihadında 1 yılın 365 gün kabul edildiği gerekçe gösterilerek 6356 sayılı Kanun’un 25 inci maddesine göre hükmedilen sendikal tazminatın hesaplanması noktasında; işçiye ödenen günlük çıplak brüt ücretin 365 ile çarpımı suretiyle işçinin en az bir yıllık ücretinin tespitinin gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
3. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince ise 6356 sayılı Kanun’un 25 inci maddesine göre hükmedilen sendikal tazminatın işçiye ödenen günlük çıplak brüt ücretin 360 ile çarpımı suretiyle hesaplanacağı, işçinin en az bir yıllık ücretinin bu şekilde tespitinin gerektiği kabul edilmiştir.
4. Bu açıklamalara göre uyuşmazlık; günlük brüt ücreti tartışmasız olan işçi lehine 6356 sayılı Kanun’un 25 inci maddesi gereğince hükmedilen en az bir yıllık ücret miktarı sendikal tazminatın işçinin günlük ücretinin 365 ile çarpımı suretiyle mi yoksa 360 ile çarpımı suretiyle mi hesaplanacağı noktasındadır.
5. Dosya içeriklerine göre başvurucu davacı işçiler tarafından açılan işe iade davalarında, işverence sunulan iş sözleşmeleri ile bordrolara göre taraflarca ücretin saatlik ücret olarak kararlaştırıldığı, ödenecek tazminat miktarının belirlenmesi noktasında bordroların hesaplamaya esas alındığı ve ücretin tartışmalı olmadığı anlaşılmaktadır.
6. İlâmın İlgili Hukuk kısmında yer verilen Yargıtay kararlarında açıklanan ilkelerle taraflarca ücretin saatlik ücret olarak kararlaştırıldığı dikkate alındığında; uyuşmazlık konusu en az bir yıllık ücretin hesabında bir takvim yılının 365 gün olduğu kabul edilmeli ve işçinin bir günlük ücreti olan 7,5 saatlik ücretin 365 ile çarpımı suretiyle sendikal tazminat miktarına hükmedilmelidir.
7. Bu açıklamalara göre başvuru konusu Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasındaki uyuşmazlığın, 6356 sayılı Kanun’un 25 inci maddesi gereğince hükmedilen en az bir yıllık ücreti tutarında sendikal tazminatın, işçiye ödenen günlük çıplak brüt ücretin 365 ile çarpımı suretiyle hesaplanmasına dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesinin 3. Hukuk Dairesinin 21.06.2022 tarihli kararları doğrultusunda giderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
V. KARAR
1. Uyuşmazlığın, 6356 sayılı Kanun’un 25 inci maddesi gereğince hükmedilen en az bir yıllık ücreti tutarında sendikal tazminatın, işçiye ödenen günlük çıplak brüt ücretin 365 ile çarpımı suretiyle hesaplanmasının isabetli olduğuna dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 21.06.2022 tarih ve 2022/1620 Esas, 2022/1375 Karar; 2022/1621 Esas, 2022/1376 Karar sayılı kararları doğrultusunda giderilmesine,
2. Dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,
3. Karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemelerinin hukuk dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,
04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.