ALT İŞVERENLERİN DEĞİŞMESİ

SAYILAR

Esas No : 2021/7397
Karar No : 2021/12371
Tarihi : 21.09.2021
İlgili Kanun/Madde : 4857 S. İşK/2,6
Yargı Yeri: T.C. YARGITAY 9. Hukuk Dairesi

Ek Başlıklar : l ALT İŞVERENLERİN DEĞİŞMESİNE KARŞIN İŞÇİNİN ÇALIŞMASINI KESİNTİSİZ SÜRDÜRMESİNE İŞYERİ DEVRİ HÜKÜMLERİNİN UYGULANACAĞI l DEĞİŞEN ALT İŞVERENLER ARASINDA KESİNTİNİN MAKUL SÜREYİ AŞMASI DURUMUNDA (!0-15 GÜN) İŞYERİ DEVRİ HÜKÜMLERİNİN UYGULANMAYACAĞI

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/2,6

T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2021/7397
Karar No. 2021/12371
Tarihi: 21.09.2021

l ALT İŞVERENLERİN DEĞİŞMESİNE KARŞIN İŞÇİNİN ÇALIŞMASINI KESİNTİSİZ SÜRDÜRMESİNE İŞYERİ DEVRİ HÜKÜMLERİNİN UYGULANACAĞI
l DEĞİŞEN ALT İŞVERENLER ARASINDA KESİNTİNİN MAKUL SÜREYİ AŞMASI DURUMUNDA (!0-15 GÜN) İŞYERİ DEVRİ HÜKÜMLERİNİN UYGULANMAYACAĞI

ÖZETİ: Mahkemece değişen alt işverenler arasında işyeri devri bulunduğu kabul edilerek, davacının iki dönem çalışmasının toplamı üzerinden son ücret dikkate alınmak suretiyle hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır. Dairemiz uygulamasına göre, değişen alt işverenler arasında işyeri devrinden söz edebilmek için işçinin bir alt işverendeki çalışma süresinin sona erdiği tarih ile diğer alt işverendeki çalışma süresinin başladığı tarih arasında (10-15 gün gibi) makul bir süre bulunmalıdır. Makul süreyi aşan bir kesintinin varlığı halinde, alt işverenler arasında işyeri devri bulunduğu kabul edilemeyeceği için, işçinin işyeri devrine bağlı hukuki sonuçlardan yararlanması mümkün değildir. Bu halde işçinin makul süreyi aşan kesintiden sonra başlayan çalışmasının yeni bir iş sözleşmesine dayandığı kabul edilmelidir. Somut olayda davacının 07/11/2001-30/06/2007 ile 17/04/2009-25/05/2010 tarihleri arasında iki ayrı dönem çalışması bulunmaktadır. Bu çalışma dönemlerinin her biri için, o dönemdeki çalışma süresi ve ücret miktarı ile sınırlı olarak zamanaşımı savunması da gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece, asıl işverenin sorumlu olduğu alacak miktarı belirlenirken, davacının toplam çalışma süresi ve ikinci dönem sonundaki ücreti üzerinden sonuca gidilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde alt işverenler bünyesinde aşçı ve garson olarak çalıştığını, alt işverenler ile davalı arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun sabit olduğunu, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının asıl iş kapsamında çalıştırılmadığını, davalının ihale makamı olduğunu, alacakların zamanaşımına uğradığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi’nin ‘davacının hangi tarihler arasında hangi işverenler bünyesinde çalıştığı hususunun netleştirilmesi, bu işverenler ile davalı arasındaki hizmet alım sözleşmelerinin dosyaya getirtilmesi ve davalı ile alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaaya dayalı olup olmadığı noktasında araştırma yapıldıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği’ yönündeki 09.10.2018 tarihli bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında değişen alt işverenler arasında işyeri devri bulunup bulunmadığı ve asıl işverenin sorumlu olduğu alacak miktarının belirlenmesi uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece verilen kararın Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi’nin 09.10.2018 tarihli kararı ile bozulması üzerine, mahkemece bozmaya uygun şekilde araştırma yapıldıktan sonra, davalı ile dava dışı şirketler arasında muvazaaya dayanmayan asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu sonucuna varılarak, davalının asıl işveren sıfatıyla sorumlu olduğu alacak miktarı hüküm altına alınmıştır. Dosya kapsamından, davacının asıl işveren bünyesinde 07/11/2001-30/06/2007 ve 17/04/2009-25/05/2010 tarihleri arasında çalıştığı anlaşılmaktadır. Mahkemece değişen alt işverenler arasında işyeri devri bulunduğu kabul edilerek, davacının iki dönem çalışmasının toplamı üzerinden son ücret dikkate alınmak suretiyle hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır. Dairemiz uygulamasına göre, değişen alt işverenler arasında işyeri devrinden söz edebilmek için işçinin bir alt işverendeki çalışma süresinin sona erdiği tarih ile diğer alt işverendeki çalışma süresinin başladığı tarih arasında (10-15 gün gibi) makul bir süre bulunmalıdır. Makul süreyi aşan bir kesintinin varlığı halinde, alt işverenler arasında işyeri devri bulunduğu kabul edilemeyeceği için, işçinin işyeri devrine bağlı hukuki sonuçlardan yararlanması mümkün değildir. Bu halde işçinin makul süreyi aşan kesintiden sonra başlayan çalışmasının yeni bir iş sözleşmesine dayandığı kabul edilmelidir. Somut olayda davacının 07/11/2001-30/06/2007 ile 17/04/2009-25/05/2010 tarihleri arasında iki ayrı dönem çalışması bulunmaktadır. Bu çalışma dönemlerinin her biri için, o dönemdeki çalışma süresi ve ücret miktarı ile sınırlı olarak zamanaşımı savunması da gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece, asıl işverenin sorumlu olduğu alacak miktarı belirlenirken, davacının toplam çalışma süresi ve ikinci dönem sonundaki ücreti üzerinden sonuca gidilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Kabul göre ise, bozma kararından önce iş sözleşmesinin fesih tarihi 19.06.2011 tarihi olarak belirlenmiş, hesaplamalar davacının 2011 yılındaki ücreti esas alınarak yapılmıştır. Bozma kararından sonra yapılan yargılama sırasında davacının asıl işveren bünyesindeki çalışmasının 25.05.2010 yılında sona erdiği kabul edilmesine rağmen, hesaplamaların (bozma öncesinde belirlenen) 2011 yılı ücreti esas alınarak yapılması bir başka hatalı yön olup, kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.09.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.