ÖZETİ: Başvuru formu uygulamasının başladığı 02.06.2018 tarihinden sonraki başvurularda ise hangi alacak veya tazminat kalemleri konusunda anlaşma sağlandığı veya sağlanamadığını açıkça belirtmeyen son tutanağa göre dava şartının gerçekleştiği kabul edilemeyecektir.
6.“Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı” davacı ve davalılar arasında 14.07.2021 tarihinde tanzim edilmiş ve tutanağın ilgili kısmında tarafların anlaşmaya varamadıkları alacak kalemleri (5) numaralı paragrafta açıklandığı şekilde belirtilmiştir. Bu durumda; Daire uygulaması gereği Yönetmelik yürürlük tarihinden sonraki dönemde yapılan başvurularda işçilik alacaklarının tamamının arabuluculuğa konu edildiği söylenemez. Arabuluculuk son tutanağında faaliyete konu alacak kalemleri tek tek sayılmıştır. Son tutanakta yer almayan ancak dava konusu edilen ücret farkı alacağının arabuluculuk görüşmelerine konu edildiği ve bu alacak hakkında da anlaşmaya varılmadığının kabulü olanaklı değildir. Belirtilen sebeple dava konusu ücret farkı alacağı yönünden, arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün başvurusunun esastan reddine, davacının başvurusunun kabülü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Karayolları Genel Müdürlüğüne ait işyerinde diğer davalılarca kurulan adi ortaklığın işçisi olarak çalışmaya başladığını, işyerinde Yüksek Hakem Kurulunun 12.09.2019 tarihli ve 2019/255 Esas, 2019/398 Karar sayılı kararı ile toplu iş sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin Yol -İş Sendikası üyesi olduğunu, davalı Şirketler ile davalı İdare arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğunu, müvekkiline davalı adi ortaklık tarafından, toplu iş sözleşmesinde öngörülen haklarının ödenmediğini, gerekli ücret artışlarının yapılmadığını ileri sürerek yemek yardımı, yakacak yardımı, direksiyon primi, bayram harçlığı, ikramiye ve ücret farkı alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Şirketler vekili cevap dilekçesinde; yetki, zamanaşımı ve husumet itirazında bulunduklarını, davacının Karayolları Genel Müdürlüğü işçisi olduğunu, davacının çalışma düzeni ve saatlerinin davalı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından belirlendiğini, davacının müvekkil Şirketlerden herhangi bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def’inde bulunduklarını, Sendikanın işçi adına dava açma yetkisinin bulunmadığını, müvekkili İdarenin toplu iş sözleşmesinin tarafı olmadığından taleplerden sorumlu tutulamayacağını, davacının taleplerinin müvekkili İdareye yönetilmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacınındavalılara ait işyerinde 01.10.2018- 31.08.2021tarihleri arasında çalıştığı, davacının 18.01.2016 tarihinde sendikaya üye olduğu ve hâlen üyeliğinin devam ettiği, Yol -İş Sendikası Genel Başkanlığı’nın 20.07.2022 tarihli yazı cevabı ekinde sendika üyelik fişinin işverenlere bildirildiğinin anlaşıldığı, toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihinin 01.12.2018-31.08.2021 tarihleri arasında olduğu, dosyaya ücret bordrolarının sunulmaması nedeniyle sigorta primine esas kazanca göre hesaplama yapılan bilirkişi raporuna göre davacının dava konusu alacak kalemlerine hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf başvurusunda; ikramiye alacağının eksik hesaplandığını, alacaklara dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü istinaf dilekçesinde; ıslah edilen alacağa ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, ücret farkı hesabının hatalı olduğunu, bu hatalı hesaplamanın ilave tediye alacağını da etkilediğini, davada müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, davacının sendika üyesi olduğuna dair herhangi bir bildirim yapılmadığından toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığını, müvekkili Kurum lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden asıl işverenin sorumluluğu olgusunun 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin altıncı fıkrasının son cümlesinde açıkça düzenlendiği, buna göre davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacaklarına karşı davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumlu olduğu, davacının toplu iş sözleşmesi imzalamaya yetkili sendika üyesi olduğu, buna ilişkin belgenin dosyada bulunduğu, davacının Yüksek Hakem Kurulu kararıyla uygulanan toplu iş sözleşmesinden faydalanma hakkının bulunduğu, toplu iş sözleşmesinden kaynaklı haklarının ödenmediği, davacının zamanaşımına uğrayan alacağının bulunmadığı, dava ve ıslah dilekçesindeki talep dikkate alındığında dava dilekçesinde talep edilen miktarlara dava, ıslah dilekçesinde talep edilen miktarlara ise arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren faiz işletilmesinin yerinde olduğu, ne var ki; ikramiye alacağının hesap yönteminin hatalı olduğu, ikramiye alacağının ödendiğine dair işverenlerce herhangi bir delil sunulmadığından ikramiye alacağı hesaplanırken sadece ödenen ile ödenmesi gereken ücret arasındaki fark ücret esas alınarak hesaplanmasının isabetli olmadığı, toplu iş sözleşmesi uyarınca gerekli zam oranı uygulanarak belirlenen ve davacının alması gereken (zamlı ücret) ücret miktarı esas alınarak ikramiye alacağının hesaplanması gerektiği, davacının ıslah dilekçesi ekinde sunduğu hesap tablosunda belirtilen şekilde hesaplama yapıldığı anlaşıldığından ıslah dilekçesi esas alınarak ikramiye alacağının hüküm altına alınması gerektiği, Mahkemece zorunlu arabuluculuk ücreti yönünden de herhangi bir hüküm kurulmadığı gerekçeleriyle davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge AdliyeMahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının sendika üyesi olduğunun işverene bildirilmediğini bu nedenle toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağını, yemek yardımı talebinin toplu iş sözleşmesi hükmüne aykırı hesaplandığını, ikramiye alacağında ıslah dilekçesinin esas alınmasının hatalı olduğunu, ıslah edilen alacağa ıslah tarihinden faiz işletilmesi gerektiğini, ücret farkı hesabının hatalı olduğunu, davada İdarenin sorumluluğunun bulunmadığını, davanın husumetten reddi gerektiğini, dava konusu toplu iş sözleşmesinin tarafı davalı Şirketler olduğundan ödenmeyen alacaklardan davalı Şirketlerin sorumlu olduğunu, müvekkili İdare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin bozmayı gerektirdiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının talep edilen ve hüküm altına alınan alacaklara hak kazanıp kazanmadığı, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü ile davalı Şirketler arasındaki ilişkinin hukuki niteliği, buna göre davalı İdarenin hüküm altına alınan alacaklardan sorumlu olup olmadığı, faiz başlangıcı ve ücret farkı alacağında arabuluculuk dava şartının yerine getirilip getirilmediğinoktalarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin altıncı fıkrası.
3. 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun’un 4 üncü maddesi.
4. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 39 ve 53 üncü maddeleri.
5. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası.
6. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun (6325 sayılı Kanun) 15 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 17 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava şartı olarak arabuluculuğun, sürecinin başından sonuna kadar detaylı kurallara bağlanması, yaşanması muhtemel hak kayıplarının önüne geçilmesi açısından gereklidir. Şüphesiz arabulucuğun en önemli aşamalarından biri başvurunun yapılması, diğeri ise arabuluculuk tutanağı düzenlenmesidir. Anlaşmazlıklara ve tereddütlere meydan verilmemesi için arabuluculuk tutanağında tarafların anlaştıkları ya da anlaşamadıkları alacak kalemleri tek tek belirtilmelidir.
3. Dairemizce; dava şartı arabuluculuk uygulamalarında başlangıçta hem talepte bulunanlar ve hem de arabulucular tarafından yapılan hatalar tarafların mağduriyetlerine sebebiyet verdiği gibi arabuluculuk uygulamasının amaçlandığı gibi uygulanmasına engel olduğundan, 6325 sayılı Kanun’a dayanılarak çıkartılan ve 02.06.2018 tarihinde yürürlüğe giren Yönetmelik’in ve aksaklıkları gidermek amacı ile uygulamaya konulan arabuluculuğa hangi konularda başvurulduğuna ilişkin başvuru formu uygulamasının başladığı 02.06.2018 tarihine kadar arabuluculuk anlaşamama tutanağında arabuluculuğa konu alacaklar tek tek belirtilmeden “işçilik alacakları” veya “işçi-işveren uyuşmazlığı” gibi soyut ifadeler kullanılmış ise taraflar arasındaki işçilik alacaklarının tamamının arabuluculuğa konu edildiğinin kabul edilmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir. Başka bir deyişle başvuru formu uygulamasının başladığı 02.06.2018 tarihinden önceki dönem için taraflardan kaynaklanmayan bu tür uygulama hataları aşılarak arabuluculuk müessesesinin amaca uygun yürütülmesi sağlanmaya çalışılmıştır.
4. Başvuru formu uygulamasının başladığı 02.06.2018 tarihinden sonraki başvurularda ise hangi alacak veya tazminat kalemleri konusunda anlaşma sağlandığı veya sağlanamadığını açıkça belirtmeyen son tutanağa göre dava şartının gerçekleştiği kabul edilemeyecektir.
5. Somut uyuşmazlıkta; Yönetmelik yürürlük tarihinden sonra davalılar ile yapılan arabuluculuk başvurusunda başvuru konusu “sendikal izin ücreti, askerlik yardımı, gece çalışması alacağı, ihbar tazminatı, yeni iş arama izin ücreti alacağı, kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı, ücretli sosyal izin alacağı, çocuk yardımı alacağı, yemek yardımı alacağı, taşıt yardımı alacağı, yakacak yardımı alacağı, direksiyon primi alacağı, öğrenim yardımı alacağı, bayram yardımı alacağı, giyim ve koruyucu eşya yardımı alacağı, evlenme yardımı alacağı, doğum yardımı alacağı, hastalık yardımı alacağı, tabii afet yardımı alacağı, ölüm yardımı alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı, hafta tatili ücreti alacağı, ikramiye alacağı ve geçici görev yolluğu alacağı”olarak belirtilmiştir.
6.“Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı” davacı ve davalılar arasında 14.07.2021 tarihinde tanzim edilmiş ve tutanağın ilgili kısmında tarafların anlaşmaya varamadıkları alacak kalemleri (5) numaralı paragrafta açıklandığı şekilde belirtilmiştir. Bu durumda; Daire uygulaması gereği Yönetmelik yürürlük tarihinden sonraki dönemde yapılan başvurularda işçilik alacaklarının tamamının arabuluculuğa konu edildiği söylenemez. Arabuluculuk son tutanağında faaliyete konu alacak kalemleri tek tek sayılmıştır. Son tutanakta yer almayan ancak dava konusu edilen ücret farkı alacağının arabuluculuk görüşmelerine konu edildiği ve bu alacak hakkında da anlaşmaya varılmadığının kabulü olanaklı değildir. Belirtilen sebeple dava konusu ücret farkı alacağı yönünden, arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.