ASIL İŞVEREN ALT İŞVEREN

SAYILAR

Esas No : 2012/11445
Karar No : 2012/30062
Tarihi : 28.12.2012
İlgili Kanun/Madde : 4857 S. İşK/2
Yargı Yeri: YARGITAY 22.HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : • ASIL İŞVEREN ALT İŞVEREN • ALT İŞVERENİN İŞE İADE KARARAINI TEMYİZ ETMEMESİ • ASIL İŞVERENİN YARGITAY AŞAMASINDA GEÇERLİ FESHİ KANITLAMASI • ASIL İŞVERENİN SORUMLULIKTAN KURTULACAĞI

Tam Metin

           
 

YARGITAY
22.HUKUK DAİRESİ
 
Esas No.
Karar No.
Tarihi:
2012/11445
2012/30062
28.12.2012
İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/2
   

  • ASIL İŞVEREN ALT İŞVEREN
  • ALT İŞVERENİN İŞE İADE KARARAINI TEMYİZ ETMEMESİ
  • ASIL İŞVERENİN YARGITAY AŞAMASINDA GEÇERLİ FESHİ KANITLAMASI
  • ASIL İŞVERENİN SORUMLULIKTAN KURTULACAĞI
  ÖZETİ Dinlenen tutanak tanıkları tutanak içeriğini doğrulamışlardır. Davacının söz konusu davranışları fesih için geçerli neden teşkil etmekte ise de davacının gerçek işvereni olan davalı şirketin feshin geçersizliğine ilişkin mahkeme kararını temyiz etmemesi karşısında bu husus inceleme dışı kalmıştır. Ne var ki, asıl işverenin müteselsil sorumluluğu, İş Kanunundan, bireysel veya toplu iş sözleşmesinden doğan haklar bakımındandır.
            Somut olayda alt işverenin mahkeme kararını temyiz etmemesinden doğan bir hak söz konusu olup, bu durumda kararı temyiz eden asıl işverenin sorumluluğundan söz edilemez.         Gerçekten, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 144. maddesine göre “Hilafına mukavele olmadıkça müteselsil borçlulardan biri kendi fiili ile diğer borçluların vaziyetlerini ağırlaştıramaz”. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 165. maddesi de aynı hükmü ihtiva etmektedir. Şu halde mahkemece feshin geçersizliğine ilişkin mahkemece verilen kararın mali sonuçlarından davalı asıl işveren sorumlu tutulamayacağından, karar bu nedenle bozulmalıdır..
 
 
             

DAVA                                   : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
                                      Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
                                     Hüküm süresi içinde davalı İnönü Üniversitesi Rektörlüğü avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi G. Şeker Çalık tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
            Davacı işçi, davalı İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde temizlik işlerini üstlenen diğer davalı şirketin işçisi olarak çalışmakta iken iş sözleşmesinin haklı veya geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek; feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
            Davalı İnönü Üniversitesi Rektörlüğü, davacının ihale yoluyla hastanenin temizlik işlerini üstlenen diğer davalı şirketin işçisi olduğunu, işçi alacaklarından sorumlu tutulamayacaklarını belirterek davanın taraf sıfatı yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
            Davalı Zaloğlu Turizm İnşaat Bil. Sis.Otomasyon San. Tic. Ltd. Şti. ,işçi alma, işten çıkarma ve işin görülmesiyle ilgili emir ve talimatların davalı Rektörlükçe verildiğini, davacının son zamanlarda verilen görevleri sürekli savsaklayarak ihmal ettiğini, uyarıları dikkate almadığı gibi uyaran yetkililere de karşı geldiğini, iş sözleşmesinin davalı idarenin talebiyle İş Kanunu'nun 25/II. maddesi uyarınca feshedildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
            Mahkemece feshin haklı nedene dayandığının kanıtlanmadığı gerekçesiyle feshin geçersizliğine, iş güvencesi tazminatı ve boşta geçen süre ücretinden davalıların birlikte sorumlu olduklarına karar verilmiştir.
            Karar davalı Rektörlük tarafından temyiz edilmiştir.
            Dosya içeriğine göre davalı üniversitenin temizlik işlerini üstlenen davalı şirkete ait işyerinde temizlikçi olarak çalışan davacının iş sözleşmesi davalı şirketçe 30.05.2011 tarihli uyarıdan sonra hal ve hareketlerinde, işe başlılığında, verilen görevleri yerine getirmede, amirlerine karşı saygısız hareketlerine devam etmesi ve çeşitli tarihlerde birim şefleri tarafından tutulan tutanaklar istinaden iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/II-e,h maddesi uyarınca feshedildiği 22.06.2011 tarihi itibariyle bildirilmiştir. Davacının 12.05.2009 tarihinde görevini tamamlamadan ve haber vermeden görev yerini terk etmesinden dolayı savunması alınmış, 14.11.2010 tarihinde işe gelmediği, 15.05.2011 tarihinde temizliği iyi yapmadığı ve kendisine ulaşılamadığı,  07.06.2011 tarihinde birlikte çalıştığı arkadaşına çok çalışmamasını, çok çalıştığı için kendisinin de çalışmak zorunda kaldığını  söylediği, 10.06.2011 tarihinde işe 30 dakika geç geldiği, 13.06.2011 tarihinde işe 35 dakika geç geldiği ve görevine 50 dakika geç başladığı, 14.06.2011 tarihinde görev yerini izinsiz terk etmesi ve görev alanının kirli olduğu, 17.06.2011 tarihinde görev yerini 1,5 saat izinsiz terk ettiği ve 20.06.2011 tarihinde işi yavaşlattığına dair tutanaklar tutulmuştur. Dinlenen tutanak tanıkları tutanak içeriğini doğrulamışlardır. Davacının söz konusu davranışları fesih için geçerli neden teşkil etmekte ise de davacının gerçek işvereni olan davalı şirketin feshin geçersizliğine ilişkin mahkeme kararını temyiz etmemesi karşısında bu husus inceleme dışı kalmıştır. Ne var ki, asıl işverenin müteselsil sorumluluğu, İş Kanunundan, bireysel veya toplu iş sözleşmesinden doğan haklar bakımındandır.
            Somut olayda alt işverenin mahkeme kararını temyiz etmemesinden doğan bir hak söz konusu olup, bu durumda kararı temyiz eden asıl işverenin sorumluluğundan söz edilemez.            Gerçekten, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 144. maddesine göre “Hilafına mukavele olmadıkça müteselsil borçlulardan biri kendi fiili ile diğer borçluların vaziyetlerini ağırlaştıramaz”. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 165. maddesi de aynı hükmü ihtiva etmektedir. Şu halde mahkemece feshin geçersizliğine ilişkin mahkemece verilen kararın mali sonuçlarından davalı asıl işveren sorumlu tutulamayacağından, karar bu nedenle bozulmalıdır.
            Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanun'un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
            SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle;
            1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
            2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE, Davacının davalı Zaloğlu  Turizm İnşaat Bil. Sis. Otomasyon San. Tic. Ltd. Şti. nezdinde işe iadesine,
            3-Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalı şirketçe ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin 4 aylık ücreti olarak belirlenmesine,
            4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davalı şirketten alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin tesptine,
            5-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
            6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.320,00 TL vekâlet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
            7-Davacı tarafından yapılan 64,00 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
            8-Kesin olarak oybirliğiyle 28.12.2012 tarihinde karar verildi.