ÖZETİ: Davacı tarafça; uyuşmazlığın, işçi ile işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden kaynaklandığı ve 7036 sayılı Kanun’un 5 inci maddesine göre iş mahkemelerinin görev alanına girdiği göz ardı edilerek davanın görevsiz asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, bu nedenle de 7036 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinde “Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda” dava şartı olarak düzenlenen arabuluculuğa başvurulmadığı görülmektedir. Ancak Hendek 1. Asliye Hukuk Mahkemesince 13.12.2022 tarihinde görevsizlik kararı verilmesi üzerine, 26.12.2022 tarihinde arabuluculuk süreci başlatılarak 04.01.2023 tarihinde son tutanak düzenlenmiştir. Böylece dosyanın görevli olan iş mahkemesinin esasına kaydedilmesinden önce arabulucuya başvurulup sürecin sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır. Şu hâlde 7036 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun uygulanmasındaki amaç ve usul ekonomisi gözetilerek, somut dava bakımından arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği kabul edilip işin esasına girilerek oluşacak sonucu göre karar verilmesi gerekir. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Hendek 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.12.2022 tarihli ve 2019/90 Esas, 2022/592 Karar sayılı kararı ile davanın görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Görevsizlik kararının 08.02.2023 tarihinde kesinleşmesi üzerine, dosya kendisine gönderilen İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
- DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkili Şirketin fabrika ve tesislerinin bulunduğu Hendek-Sakarya adresinde çalışan personel olduğunu, söz konusu fabrikada müvekkili Şirketin çoğunlukla tekrar kullanmaya müsait makine, demir-çelik alet ve eşyalarını muhafaza ettiğini, davalı işçinin gece bekçisi olarak görev yaptığı 07.12.2018 tarihi ve öncesinde işyerindeki söz konusu malları hurda fiyatına üçüncü şahıslara sattığının ve parasını kendi zimmetine geçirdiğinin tespit edildiğini, davalı işçi hakkında hırsızlık eylemi dolayısıyla ceza soruşturması da başlatıldığını, müvekkili Şirketin fabrikada bulunan makine ve kullanabilir teçhizatın haksız bir eylem sonucunda hurda fiyatına üçüncü şahıslara satılmış olması dolayısıyla söz konusu eşyaların rayiç bedeli üzerinden oluşacak zararı davalı işçinin tazmin etmekle yükümlü olduğunu ileri sürerek tayin edilecek bilirkişi tarafından tespit edilecek maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
- CEVAP
Davalı tarafça yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın görevsiz mahkemede 13.03.2019 tarihinde açıldığı ve davacı tarafın dava açmadan önce arabuluculuk başvurusu yapmadığı, bu başvuruyu daha sonra yargılama sırasında yaptığının belirgin bulunması ve görevli mahkemede görülmeye başlanan dava yeni bir dava olmayıp görevsiz mahkemede açılan davanın devamı niteliğinde olduğundan, dava tarihinden önce yasal olarak dava şartı hâline getirilen arabulucuya başvurma şartının gerçekleştirilmemiş olduğu ve arabuluculuk dava şartının sonradan tamamlanabilir dava şartı olamayacağı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
- İSTİNAF
- İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
- İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; Hendek 1. Asliye Hukuk Mahkemesince 13.12.2022 tarihinde görevsizlik kararı verildiğini, bu kararın 08.02.2023 tarihinde kesinleştiğini, dosyanın görevli iş mahkemesine 24.02.2023 tarihinde tevzi edildiğini, taraflarınca görevsizlik kararı kesinleşmeden evvel 26.12.2022 tarihinde arabuluculuk başvurusunda bulunulduğu ve arabuluculuk sürecinin dosya görevli iş mahkemesine tevzi edilmeden evvel sonuçlandırıldığını, bu nedenle verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, arabulucuya başvuru zorunluluğunun 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36 ncı maddesinde düzenlenen kişilerin hak arama hürriyetini aşırı derecede zorlaştıracak şekilde yorumlanmaması gerektiğini, Yargıtayın farklı Dairelerine ilişkin emsal kararların da bu doğrultuda olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
- Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyanın görevsiz mahkemeden görevli mahkemeye gönderilmiş olmasının dava açılış tarihini değiştirmeyeceği, arabuluculuk dava şartının dava açılmadan önce gerçekleştirilmesi gerektiği, bu hususun yargılama sırasında tamamlanabilir bir dava şartı olmadığı, arabuluculuk son tutanak tarihi ve dava tarihi dikkate alındığında dava açılmadan önce arabuluculuk dava şartı gerçekleştiğinden söz edilemeyeceğinden davanın usulden reddine yönelik İlk Derece Mahkemesi kararının isabetli olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
- TEMYİZ
- Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
- Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelere dayanarak davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
- Gerekçe
- Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, görevsiz mahkemede davanın açıldığı tarihten sonra ancak dosyanın görevli mahkemenin esasına kaydedilmesinden önce arabuluculuğa başvurulmuş ve sonuçlanmış olması hâlinde 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun (7036 sayılı Kanun) 3 üncü maddesine göre arabuluculuk dava şartının gerçekleşmiş olup olmadığına ilişkindir.
- İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
7036 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebi ile açılan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde düzenlemeye yer verilerek dava şartı olarak arabuluculuk öngörülmüştür. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesine ve yine aynı maddenin yirmi birinci fıkrasında ise “Bu maddede hüküm bulunmayan hâllerde niteliğine uygun düştüğü ölçüde 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu hükümleri uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
- Dairemizin 30.10.2023 tarihli ve 2023/11279 Esas, 2023/16278 Karar sayılı ilâmı.
- Değerlendirme
Dava şartı olarak arabuluculuğun ağır koşullara bağlanması ve çeşitli sebeplerle birkaç defa bu yola başvurulmasının gerekliliğine dair uygulama, işe iade davalarında hak düşürücü süre sorunlarının yaşanmasına, tazminat ve alacaklar yönünden alacağın kısmen zamanaşımına uğramasına, birden fazlBu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır. Arabuluculuk ücretlerinin yargılama giderlerine eklenmesiyle bu yöndeki sorumluluğun taraflara paylaştırılmasında tereddütlere ve en nihayet arabulucunun sorumluluğuna neden olabilecektir. Bu tür anlaşmazlıklara ve tereddütlere meydan verilmemesi için arabuluculuk tutanağında tarafların anlaştıkları ya da anlaşamadıkları alacak kalemleri tek tek belirtilmelidir. Dairemizce; dava şartı arabuluculuk uygulamalarında başlangıçta hem talepte bulunanlar ve hem de arabulucular tarafından yapılan bu tür hatalar tarafların mağduriyetlerine sebebiyet verdiği gibi arabuluculuk uygulamasının amaçlandığı gibi uygulanmasına engel olduğundan arabuluculuğa hangi konularda başvurulduğuna ilişkin başvuru formu uygulamasının başladığı 02.06.2018 tarihine kadar arabuluculuk anlaşamama tutanağında arabuluculuğa konu alacaklar tek tek belirtilmeden “işçilik alacakları” veya “işçi işveren uyuşmazlığı” gibi soyut ifadeler kullanılmış ise taraflar arasındaki işçilik alacaklarının tamamının arabuluculuğa konu edildiğinin kabul edilmesi gerektiği görüşü benimsenerek arabuluculuk uygulamasının amaçlandığı şekilde uygulanmasına yönelik çözüm üretilmiştir.
Arabuluculuk uygulamasının amaçlandığı şekilde uygulanmasına yönelik çözüm üretilmesi gereken diğer bir konu da görevsiz mahkemede davanın açıldığı tarihten sonra ancak dosyanın görevli mahkemenin esasına kaydedilmesinden önce arabuluculuğa başvurulmuş ve sürecin sonuçlanmış olması hâlinde, 7036 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesine göre arabuluculuk dava şartının gerçekleşmiş kabul edilip edilemeyeceğine ilişkindir.
Somut olayda dava, 13.03.2019 tarihinde Hendek 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, Mahkemece eldeki davaya bakma görevinin iş mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle 13.12.2022 tarihinde görevsizlik kararı verilmiş ve karar istinaf edilmeksizin 08.02.2023 tarihinde kesinleşmiştir. Görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dosya 24.02.2023 tarihinde Sakarya 5. İş Mahkemesine tevzi edilmiş olup İlk Derece Mahkemesince, davacı vekilinin görevsizlik kararı verilmesinden sonra 26.12.2022 tarihinde arabuluculuk başvurusunda bulunduğu; ancak görevsiz mahkemede davanın açıldığı tarihten sonra arabuluculuk dava şartının tamamlanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Ne var ki varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir.
- Davacı tarafça; uyuşmazlığın, işçi ile işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden kaynaklandığı ve 7036 sayılı Kanun’un 5 inci maddesine göre iş mahkemelerinin görev alanına girdiği göz ardı edilerek davanın görevsiz asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, bu nedenle de 7036 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinde “Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda” dava şartı olarak düzenlenen arabuluculuğa başvurulmadığı görülmektedir. Ancak Hendek 1. Asliye Hukuk Mahkemesince 13.12.2022 tarihinde görevsizlik kararı verilmesi üzerine, 26.12.2022 tarihinde arabuluculuk süreci başlatılarak 04.01.2023 tarihinde son tutanak düzenlenmiştir. Böylece dosyanın görevli olan iş mahkemesinin esasına kaydedilmesinden önce arabulucuya başvurulup sürecin sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır. Şu hâlde 7036 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun uygulanmasındaki amaç ve usul ekonomisi gözetilerek, somut dava bakımından arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği kabul edilip işin esasına girilerek oluşacak sonucu göre karar verilmesi gerekir. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
- KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.01.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
İş mahkemesine görevsiz mahkemeden görevsizlik kararı verilerek gönderilen davalarda, dava şartı arabuluculuk hususunun ne şekilde ele alınması gerektiği uyuşmazlık konusudur.
Öncelikle konuya ilişkin mevzuata baktığımızda karşımıza çıkan ilk hüküm 7036 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında yer verilen “(1) Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (Ek cümle:28/3/2023-7445/41 md.) Bu alacak ve tazminatla ilgili itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davaları hakkında birinci cümle hükmü uygulanır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklindeki düzenlemedir.
Yine konuya ilişkin diğer bir düzenleme de aynı Kanun’un 9 uncu maddesindeki “Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde 6100 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.” şeklindeki hükümdür.
Yukarıda yer verilen iki kanun hükmünden çıkartılacak üç temel sonuç mevcut olup bunlar ise sırasıyla şu şekildedir:
Arabulucuya başvuru davadan önce olmak zorundadır.
Arabulucuya başvurulmadan dava açılmış ise burada ortaya çıkan eksiklik tamamlanabilir dava şartlarından değildir. Dava başkaca hiçbir işlem yapılmaksızın usulden reddedilir.
7036 sayılı Kanun’da düzenlenmiş bir hususta 6100 sayılı Kanun’a gidilemez.
Somut olay değinilen mevzuat ve ilkeler çerçevesinde ele alındığında ise karşımıza çıkan durum şudur: Davasının iş mahkemesinin görevine girmediğini düşünen davacı; görevli addettiği mahkemede açacağı davasında dava şartı arabuluculuk koşulu bulunmadığından arabulucuya gitmeden dava açmış; mahkemenin, iş mahkemesinin görevli olduğuna hükmetmesi ve bu kararın kesinleşmesi sonrasında ise 6100 sayılı Kanun’un 20 nci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca görevsizlik kararını veren mahkemeye davanın görevli mahkemeye gönderilmesi talepli başvurusunu yapmadan önce arabulucuya başvurmuş; arabuluculuk anlaşmazlık tutanağını aldıktan sonra da başvurusunu yaparak davasının görevli iş mahkemesine gönderilmesini temin etmiştir.
İşte bu aşamada uyuşmazlık konusu problem ortaya çıkmaktadır.
İş mahkemesine görevsizlik kararı ile başka bir mahkemeden gelmiş olan davanın dava tarihi, görevsiz mahkemeye davanın açıldığı tarih, yani arabulucuya müracaat tarihinden önceki bir tarihtir ve bu konuda sayın Daire çoğunluğu ile aramızda ihtilaf bulunmamaktadır. Doğal olarak davacı dava açmakla elde edilebilecek tüm hakları da görevsiz mahkemeye davayı açtığı tarih itibarıyla kazanacaktır. İşte tam da bu noktada sayın çoğunluğun görüşü kabul edilecek olursa yukarıda yer verilen yasal düzenlemenin, önce arabulucuya müracaat, arabulucuda anlaşılamazsa ancak bundan sonra dava şeklindeki kesin ve emredici kuralı ile arabuluculuk dava şartının tamamlanabilir dava şartlarından olmadığına ilişkin kuralı açıkça ihlal edilmiş olacaktır.
Daha net ifade etmek gerekirse; eldeki davada dava tarihi 13.03.2019 iken, arabulucuya müracaat tarihi dava tarihinden sonraki bir tarih olan 26.12.2022 tarihidir. Arabuluculuk görüşmesinin anlaşmazlıkla sonuçlandığına ilişkin tutanağın tarihi de yine dava tarihinden sonraki bir tarih olan 04.01.2023 tarihidir ki bu durum yukarıda yer verilen yasal mevzuata açıkça aykırıdır.
Nitekim Dairemiz konuyu ilk değerlendirmesinde, 26.09.2022 tarihli ve 2022/7355 Esas, 2022/10412 Karar ile 12.12.2022 tarihli ve 2022/14704 Esas, 2022/16485 Karar sayılı ilâmlarından da görüleceği üzere, güncel muhalefet görüşü ile aynı sonuca ulaşmakla birlikte bilahare bu görüşünden dönmüştür ki bizce bu dönüş doğru olmamıştır.
6100 sayılı Kanun’un 115 inci maddesinin üçüncü fıkrasında “Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.“ şeklindeki hükmün somut olaya etkisi nedir suali bakımından ise kanaatimiz şu yöndedir:
Her şeyden önce iş mahkemesi, 7036 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen 9 uncu maddesinin açık hükmü karşısında 7036 sayılı Kanun’un düzenlediği bir hususta 6100 sayılı Kanun hükümlerine gidemez. Yani 7036 sayılı Kanun’un 3 ve 4 üncü maddelerindeki açık düzenlemeler nedeniyle somut olaya 6100 sayılı Kanun’un 115 inci maddesinin üçüncü fıkrasını uygulayamaz.
Somut olaya 6100 sayılı Kanun’un 115 inci maddesinin üçüncü fıkrası uygulanamazsa da bir an için uygulanabilirliğini kabul etsek dahi bu ancak ve ancak dava şartı noksanlığının mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlığın giderilmiş olması yani sayılan üç unsurun birlikte gerçekleşmesi durumuyla sınırlıdır. Bu şartlardan birisi dahi eksik olduğunda bu maddenin işletilmesi mümkün değildir. Bu aşamada tekrar etmek gerekirse kişisel kanaatimiz 6100 sayılı Kanun’un anılan maddesinin somut olaya uygulanmasına yukarıdaki üç şart birlikte gerçekleşse dahi yasal imkân bulunmadığı şeklindedir.
Sonuç itibarıyla, arabulucuya gidilmeden görevsiz mahkemede açılan davanın verilen görevsizlik kararı sonrasında görevli iş mahkemesine intikali hâlleri bakımından, dava şartı arabuluculuk eksikliğinin davanın iş mahkemesine naklinden önce tamamlanmış olmasının yukarıda değinilen yasal mevzuat karşısında sonucu değiştirmeyeceği ve davanın usulden reddine karar verilmesinde zorunluluk bulunduğu, temyizen incelenen kararda da aynı sonuca ulaşıldığından kararın onanması gerektiği şeklindeki hukuki ve vicdani kanaatim nedeniyle aksi yöndeki sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.