Yargı Kararları

BEKLETİCİ MESELE

SAYILAR

Esas No : 2022/12159
Karar No : 2022/13881
Tarihi : 01.11.2022
İlgili Kanun/Madde : 6098 S. TBK/74
Yargı Yeri: T.C. YARGITAY 9. Hukuk Dairesi

Ek Başlıklar : lBEKLETİCİ MESELE lCEZA DAVASININ BEKLETİCİ MESELE YAPILABİLECEĞİ HALLER lHUKUK HAKİMİNİN İLKE OLARAK CEZA MAHKEMESİNİN KESİNLEŞMİŞ KARARLARI KARŞISINDA ESAS BAKIMINDAN BAĞIMSIZ OLDUĞU lMADDİ OLAYLARI VE YASAK EYLEMLERİN VARLIĞINI BELİRTEN CEZA MAHKEMESİ KARARLARININ TARAFLAR AÇISINDAN KESİN DELİL NİTELİĞİNDE OLDUĞU

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
6098 S. TBK/74

T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2022/12159
Karar No. 2022/13881
Tarihi: 01.11.2022

lBEKLETİCİ MESELE
lCEZA DAVASININ BEKLETİCİ MESELE YAPILABİLECEĞİ HALLER
lHUKUK HAKİMİNİN İLKE OLARAK CEZA MAHKEMESİNİN KESİNLEŞMİŞ KARARLARI KARŞISINDA ESAS BAKIMINDAN BAĞIMSIZ OLDUĞU
lMADDİ OLAYLARI VE YASAK EYLEMLERİN VARLIĞINI BELİRTEN CEZA MAHKEMESİ KARARLARININ TARAFLAR AÇISINDAN KESİN DELİL NİTELİĞİNDE OLDUĞU

ÖZETİ: 6098 sayılı Kanun'un 74 üncü maddeleri uyarınca hukuk hâkimi ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas hukuku bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır.
Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımı, aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının da kişi ilişkilerinin medeni hukuk alanında düzenlenmesi, özellikle tazmin şartlarını öngörmesi esasına dayanmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki hukuk hâkiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını belirleyen ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Vurgulamakta yarar vardır ki, hukuk usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi, yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bunun sonucunda, hukuk hâkimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hâkimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O hâlde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hâkimini bağlamasına, 6098 sayılı Kanun'un 74 üncü maddesi bir engel oluşturmaz.
Yargıtayın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir.
DAVA: Davalılar Adem Gedik, Gökhan Ceylan ve Hatice Bolat vekili tarafından yapılan adli yardım talebi üzerine Mahkemece dosya içerisine alınan belgeler 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 334 üncü, T.C. Anayasa’sının 90 ıncı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6 ncı maddeleri kapsamında değerlendirildiğinde; davalılarAdem Gedik, Gökhan Ceylan ve Hatice Bolat’ın bu dosyanın temyizine özgü olarak adli yardıma müstehâk olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulü ile temyiz incelemesinin (ilerde haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek üzere) harçsız yapılmasına karar verildi.
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y  K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili; müvekkilinin sigara dağıtım ve satımı ile iştigal ettiğini, davalıların ise Yozgat ili ve ilçelerinde sigaranın dağıtım, satım ve tahsilat işleri ile ilgilendiklerini ve bu amacı gerçekleştirdiği için iş sözleşmesi ile ücret karşılığı çalıştıklarını, görevleri gereği müvekkili tarafıdan kendilerine teslim edilen muhtelif cins ve marka sigaranın dağıtımını, satımını ve tahsilatını yaptıklarını, bu amaç doğrultusunda kendilerine teslim edilen sigaraların 2007 yılı depo stok ve hesapları yapıldığı zaman 15.830 karton sigara karşılığı olan 386.681,25 TL'nin müvekkili firmaya teslim edilmediğinin tespit edildiğini, davalılara bu miktarın teslimi için gerekli uyarılar ve ihtarlar yapıldığı hâlde teslim edilmeyen sigara ve bedelleri için dolandırıcılık, hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçlamasından şikâyette bulunulduğunu, davalılar hakkında Yozgat 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/191 Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, ayrıca iş sözleşmesi ile çalışan davalıların iş sözleşmelerinin bildirimsiz feshedildiğini belirterek zararın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti
Davalılar vekili; davacı Şirketin sigara dağıtım şirketi olduğunu, müvekkillerinin Şirkete ait olan üç araç ile Yozgat merkez ve ilçelerinde davacı Şirketin Yozgat deposuna teslim edilen sigaraların pazarlanmasını yaptıklarını, sigara satış elemanlarının satış usulüne göre öncelikle her satış elemanın elinde günlük satışların işlendiği el terminali cihazı bulunduğunu, günlük yapılan bu satışların hem davacı Şirkette hem de satışı yapılan British American Tobacco Şirketinde anında görüldüğünü, 386.250,00 TL'lik bir açığın bu sistemde görülmemesinin imkânsız olduğunu, bu satışlardan elde edilen nakit paraların ertesi gün banka aracılığı ile gönderildiğini ya da Şirketin mal teslimi yapan şoförleri ya da müdürlerine elden verilmek suretiyle Şirket merkezine aktarıldığını, 2007 yılı için 15.830 karton sigara açığı yani 386.681,25 TL'lik kayıptan müvekkilerinin sorumlu olduğu iddiasının haksız ve mantık dışı olduğunu, Şirketin dosyasına hiçbir delil ibraz etmediğini, davacı Şirket tarafından müvekkilerine teslim edildiği iddia edilen sigara irsaliyelerinin bir kısmında müvekkilerinin imzasının olmadığını, bir kısım irsaliyelerde hiç imzanın olmadığını, müvekkileri tarafından gönderilen paralara ilişkin kasa listesinde sadece banka havalesi ile gönderilen paraların sunulduğunu, elden gönderilen paraların ise kasa listesinin aslına muhalif olarak listeden çıkartıldığını, 2007 yılı 9, 10 ve 12. aylarına ait olan bu kasa defterinde açıkça elden gönderilen paralar ve miktarların kimin tarafından ne kadar gönderildiğinin belli olduğunu, irsaliye ile gönderilen sigaraların bir kısmının Yozgat E Tipi Kapalı Cezaevi ve İl Jandarma Komutanlığına çek karşılığı verildiğini, davalı Şirketin buradan elde ettiği bedelleri de müvekkilerine zimmet olarak çıkardığını ve ceza mahkemesine ibraz etmiş olduğu belgelerde de bedeli tahsil olarak göstermediğini, müvekkileri tarafından aylık kampanya karşılığı bedelsiz olarak verilen sigaranın yaklaşık 1.000 adet olduğunu, bedelsiz sigaraların da zimmetten düşülmediğini, davalının 25.01.2008 tarihinde tutulduğunu iddia ettiği aslında 26.01.2008 tarihinde tutulan ve içeriği ibraz edildiği gibi olmayan belge içeriğinin sonradan değiştirildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece, davalıların hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işledikleri, 15.830 karton sigara bedelinden sorumlu oldukları ve bu sigara bedelinin davacı Şirkete ödendiğine ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz
Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe
Taraflar arasında ceza davasının bekletici mesele yapılıp yapılmayacağı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 53 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde hükmüne göre, “Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.”
Aynı husus 01 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 74 üncü maddesinde de düzenlemektedir. Maddeye göre “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.”
Görüldüğü üzere gerek mülga 818 sayılı Kanun’un 53, gerekse 6098 sayılı Kanun'un 74 üncü maddeleri uyarınca hukuk hâkimi ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas hukuku bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır.
Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımı, aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının da kişi ilişkilerinin medeni hukuk alanında düzenlenmesi, özellikle tazmin şartlarını öngörmesi esasına dayanmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki hukuk hâkiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını belirleyen ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Vurgulamakta yarar vardır ki, hukuk usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi, yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bunun sonucunda, hukuk hâkimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hâkimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O hâlde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hâkimini bağlamasına, 6098 sayılı Kanun'un 74 üncü maddesi bir engel oluşturmaz.
Yargıtayın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir.
Somut olayda; davacı Şirket davalıların kendilerine teslim edilen muhtelif cins ve marka 15.830 sigara kartonunun karşılığı meblağın davacı Şirkete teslim etmediklerini belirterek oluşan zararın davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalılar hakkında suç duyurusunda bulunulması üzerine Yozgat 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/191 Esas sayılı dosyasında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yargılandıkları, Mahkemece davalılardan sanık Kürşat Bolat’ın yargılama aşamasında ölmüş olması nedeniyle kamu davasının düşürülmesine, diğer davalı sanıklar hakkında ise hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işledikleri gerekçesi ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir. Kararın sanıklar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderildiği ve henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Söz konusu ceza davası feshe konu eylemle ilgili olup davacının talebi açısından maddi olgunun açıklığa kavuşması için ceza davası bekletici mesele yapılmalıdır.
Sonuç
Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre, davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine, 01.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.