Yargı Kararları

BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ YAPMAK İÇİN GEREKLİ KOŞULLAR GERÇEKLEŞMEDEN SÖZLEŞMENİN BELİRLİ SÜRELİ YAPILMASI

SAYILAR

Esas No : 2023/8851
Karar No : 2023/12406
Tarihi : 2023/12406
İlgili Kanun/Madde : 4857 S. İşK/11 - 6098 S. TBK/438
Yargı Yeri: T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar :

  • BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ YAPMAK İÇİN GEREKLİ KOŞULLAR GERÇEKLEŞMEDEN SÖZLEŞMENİN BELİRLİ SÜRELİ YAPILMASI
  • İŞVERENİN SÖZLEŞMESİNİN BELİRSİZ SÜRELİ OLDUĞU SAVUNMASININ DİKKATE ALINMAYACAĞI
  • BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ YAPILMASI İÇİN GEREKLİ KOŞULLAR BULUNUP BULUNMADIĞININ RESEN DİKKATE ALINMAYACAĞI
  • İHBAR ÖNEL ÜCRETİ İSTEYEN İŞÇİNİN BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİNİN HAKSIZ SONA ERMESİNE BAĞLI TAZMİNAT İSTEYEMEYECEĞİ

Tam Metin

ÖZETİ: Davacı, iş sözleşmesinin belirtilen maddesine dayanarak cezai şart talep etmektedir. Oysa bireysel iş sözleşmesinin 4 üncü maddesi incelendiğinde, cezai şart değil bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminat kararlaştırıldığı görülmektedir.
Diğer yandan Dairemiz uygulamasına göre belirli süreli iş sözleşmesi olarak düzenlenen iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinde düzenlenen objektif koşulları taşımadığı gerekçesiyle belirli süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilemeyeceği yönündeki bir savunmanın işverence ileri sürülmesi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesi uyarınca bir hakkın açıkça kötüye kullanımıdır. Bu sebeple belirli süreli bir iş sözleşmesinin, şartları taşımadığı gerekçesiyle belirsiz süreli olduğuna yönelik işveren savunmasına değer verilemez. Ayrıca sözleşmenin belirsiz süreli olduğu işveren tarafından ileri sürülemeyeceği gibi işçinin belirli süreli iş sözleşmesine güvenerek açmış olduğu davada mahkeme de resen objektif sebep denetimi yapamaz (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 01.06.2022 tarihli ve 2022/6021 Esas, 2022/6943 Karar; 19.01.2021 tarihli ve 2020/4201 Esas, 2021/1424 Karar sayılı kararlar).
Ne var ki davacı, davalıya karşı 4857 sayılı Kanun’un 17 nci maddesine göre belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmemesinden kaynaklı ihbar tazminatı talepli dava açmış olup Ankara Batı 2. İş Mahkemesinin 2018/171 Esas, 2019/43 Karar sayılı kararı ile davacının iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğu belirtilerek ihbar tazminatı hüküm altına alınmış ve karar kesinleşmiştir. Bu durumda artık belirli süreli iş sözleşmesinin haksız feshine yönelik 6098 sayılı Kanun’un 438 inci madde hükmünün de uygulanamayacağı açıktır.
Şu hâlde iş sözleşmesi hükmündeki düzenleme cezai şart mahiyetinde olmadığından davacının talebi hüküm altına alınamayacağı gibi davada 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi de uygulanama-yacağından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

DAVA: Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 25.06.2015 tarihinde davalı işyerinde hukuk müşaviri olarak aylık 10.000,00 TL net ücret ile çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin 25.11.2015 tarihinde haksız olarak davalı işverence feshedildiğini, iş sözleşmesinin feshi üzerine ihbar tazminatı istemli açılan davayı kazandıklarını, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 4 üncü maddesine göre sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi hâlinde cezai şart ödenmesi gerektiğini ileri sürerek cezai şart ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşmede düzenlemenin iş sözleşmesinin süresinden önce fesih hâlini düzenlediğini, davacı ile davalı müvekkili arasında imzalanan iş sözleşmesinin işin niteliği itibarıyla belirsiz süreli olduğu dikkate alındığında sözleşmedeki hükmün geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğu, bu hususun Ankara Batı 2. İş Mahkemesinin 2018/171 Esas sayılı dosyasıyla kesinleştiği, iş sözleşmesinde sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi hâlinde cezai şart öngörüldüğü, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 08.03.2019 tarihli ve 2017/10 Esas, 2019/1 Karar sayılı kararının gerekçesinde belirli süreli yapılmış ancak objektif şartlan taşımadığından belirsiz süreli kabul edilen iş sözleşmesinde kararlaştırılan süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart hükmünün süreyle sınırlı olmak üzere geçerli olduğunun değerlendirildiği gerekçesiyle hesaplanan miktardan %12 oranında indirim uygulanmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı vekili; davacı ile davalı müvekkili arasında imzalanan iş sözleşmesinin işin niteliği gereği belirsiz süreli olması sebebiyle iş sözleşmesindeki düzenlemenin geçersiz olduğunu, davacının çalışmadığı süreye yönelik hükmedilen alacak miktarının fahiş nitelikte olduğunu, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen müvekkili lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, müvekkili Üniversitenin harçtan muaf olduğunun gözetilmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davacı vekili; cezai şart alacağının ücret olmayıp tazminat olduğunu, gelir vergisi kesintisi yapılamayacağını, indirim nedeniyle reddedilen tutarın yargılama gideri hesabında dikkate alınamayacağını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 08.03.2019 tarihli ve 2017/10 Esas, 2019/1 Karar sayılı kararı, davacının daha önce kesinleşen ihbar tazminatı alacağı davası ve taraflar arasındaki 23.06.2015 tarihli iş sözleşmesinin 4 üncü maddesi dikkate alındığında; İlk Derece Mahkemesince indirim yapılmak suretiyle davacının cezai şart isteminin kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61 inci maddesinin yedinci fıkrasında iş sözleşmesi sona erdikten sonra tazminat adı altında yapılan ödemeler hakkında “gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar” şeklinde düzenlemeye yer verildiği, maddede tazminat şeklinde yapılan ödemelerin tahdidi olarak sayılmadığı, benzer nitelikte sayılabilecek iş sözleşmesi sona ermekle ödenecek olan cezai şarta dair tazminatında bu kapsamda değerlendirilmesi gerekeceği ve söz konusu alacağın gelir vergisinden muaf olduğuna dair ayrık bir hüküm de bulunmadığı nazara alındığında alacaktan gelir vergisi kesilmesinde hata bulunmadığı, reddedilen miktarın bir kısmının sadece damga vergisi kesilmesinden kaynaklı olduğu, indirim yapılmasından kaynaklandığından ret edilen miktar yönünden davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesinin isabetli olduğu; dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı vekili; istinafa başvuru dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davacı vekili; istinafa başvuru dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bireysel iş sözleşmesinin 4 üncü maddesine göre davacıya cezai şart ödenmesi gerekip gerekmediği ile sözleşme hükmünün hukuki niteliğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 179, 182, 420 ve 438 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta davacı, davalı Üniversitede 25.06.2015 tarihinde hukuk müşaviri avukat olarak çalışırken iş sözleşmesi 25.11.2015 tarihinde davalı tarafından feshedilmiştir. Davacı ile davalı arasında imzalanan 25.06.2015 tarihli belirli süreli olduğu belirtilen iş sözleşmesinin 4 üncü maddesinde, iş sözleşmesinin süresinden önce tek taraflı olarak davalı Üniversite tarafından feshi durumunda işçinin son aylık brüt ücreti ile sözleşmenin kalan ayları sayısının çarpımı tutarının işçiye ödeneceği kararlaştırılmıştır.
2. Davacı, iş sözleşmesinin belirtilen maddesine dayanarak cezai şart talep etmektedir. Oysa bireysel iş sözleşmesinin 4 üncü maddesi incelendiğinde, cezai şart değil bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminat kararlaştırıldığı görülmektedir.
3. Diğer yandan Dairemiz uygulamasına göre belirli süreli iş sözleşmesi olarak düzenlenen iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinde düzenlenen objektif koşulları taşımadığı gerekçesiyle belirli süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilemeyeceği yönündeki bir savunmanın işverence ileri sürülmesi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesi uyarınca bir hakkın açıkça kötüye kullanımıdır. Bu sebeple belirli süreli bir iş sözleşmesinin, şartları taşımadığı gerekçesiyle belirsiz süreli olduğuna yönelik işveren savunmasına değer verilemez. Ayrıca sözleşmenin belirsiz süreli olduğu işveren tarafından ileri sürülemeyeceği gibi işçinin belirli süreli iş sözleşmesine güvenerek açmış olduğu davada mahkeme de resen objektif sebep denetimi yapamaz (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 01.06.2022 tarihli ve 2022/6021 Esas, 2022/6943 Karar; 19.01.2021 tarihli ve 2020/4201 Esas, 2021/1424 Karar sayılı kararlar).
4. Ne var ki davacı, davalıya karşı 4857 sayılı Kanun’un 17 nci maddesine göre belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmemesinden kaynaklı ihbar tazminatı talepli dava açmış olup Ankara Batı 2. İş Mahkemesinin 2018/171 Esas, 2019/43 Karar sayılı kararı ile davacının iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğu belirtilerek ihbar tazminatı hüküm altına alınmış ve karar kesinleşmiştir. Bu durumda artık belirli süreli iş sözleşmesinin haksız feshine yönelik 6098 sayılı Kanun’un 438 inci madde hükmünün de uygulanamayacağı açıktır.
5. Şu hâlde iş sözleşmesi hükmündeki düzenleme cezai şart mahiyetinde olmadığından davacının talebi hüküm altına alınamayacağı gibi davada 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi de uygulanamayacağından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacı tarafa iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.