Yargı Kararları

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ ARASINDA UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ KARARI

SAYILAR

Esas No : 2022/3979
Karar No : 2022/4838
Tarihi : 19.04.2022
İlgili Kanun/Madde : 1136 S. AvK/35
Yargı Yeri: T.C. YARGITAY 9. Hukuk Dairesi

Ek Başlıklar : lBÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ ARASINDA UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ KARARI lBÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİNİN KESİN NİTELİKTE Kİ KARARLARI ARASINDAKİ UYUŞ-MAZLIĞIN GİDERİLMESİ USULÜ lARABULUCULUK AŞAMASININ UYUŞMAZ-LIKLA SONUÇLANMASI HALİNDE AÇILAN DAVADA ARABULUCULUKTAN DOĞAN VEKA-LET ÜCRETİNİN KARŞI TARAFTAN YARGILA-MA GİDERİ OLARAK İSTENEMEYECEĞİ

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
1136 S. AvK/35

T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2022/3979
Karar No. 2022/4838
Tarihi: 19.04.2022

lBÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ ARASINDA UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ KARARI
lBÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİNİN KESİN NİTELİKTE Kİ KARARLARI ARASINDAKİ UYUŞ-MAZLIĞIN GİDERİLMESİ USULÜ
lARABULUCULUK AŞAMASININ UYUŞMAZ-LIKLA SONUÇLANMASI HALİNDE AÇILAN DAVADA ARABULUCULUKTAN DOĞAN VEKA-LET ÜCRETİNİN KARŞI TARAFTAN YARGILA-MA GİDERİ OLARAK İSTENEMEYECEĞİ

ÖZETİ: İlgili hükme göre, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde, bu uyuşmazlığın giderilmesi için Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek yetkisi Başkanlar Kurulu’na aittir.
Böylece, bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulunca uyuşmazlığın giderilmesine yönelik taleplerin Yargıtay Birinci Başkanlığı yerine ilgili hukuk dairesine iletilmesi kural haline gelmiştir. Kanundaki “ilgili hukuk dairesi” ifadesinden anlaşılması gereken ise, o uyuşmazlık temyiz kanun yoluna tabi olsaydı, temyiz incelemesini yapmakla görevli Daire olmalıdır. Aksi takdirde Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunca farklı uyuşmazlıklara ilişkin bölge adliye mahkemesi kararlarının hangi hukuk dairesine iletileceği sorunu ortaya çıkar ki, iki yahut belki de daha fazla Yargıtay Dairesinin görevine giren uyuşmazlıkların giderilmesinin bu dairelerden sadece birisinden istenmesi imkansızdır. Bu açıdan bakıldığında Kanundaki uyuşmazlığın giderilmesine yönelik istemlerin “ilgili hukuk dairesine” iletileceğine yönelik hükmün dar yorumlanması zorunlu hale gelmektedir. Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunca yapılacak uyuşmazlığın giderilmesine yönelik başvuruların ancak “aynı Yargıtay Dairesinin görev alanına giren” uyuşmazlıklara bakan Bölge Adliye Mahkemesi Daireleri arasındaki uyuşmazlıklar ile sınırlı olması gerektiği kabul edilmeli, uyuşmazlığın giderilmesi talepleri bakımından da Yargıtay’ın farklı daireleri arasındaki “iş bölümü” kurallarına riayet edilmelidir. Aksi takdirde, örneğin iş uyuşmazlıklarına bakmakla görevli bir Yargıtay Dairesi ile ticari uyuşmazlıklara bakmakla görevli bir diğer Yargıtay Dairesinin benzer konulardaki “uyuşmazlığın giderilmesi” başvuruları ile ilgili olarak birbirinden farklı kararlar vermesi riski ortaya çıkar. Şüphesiz bir Yargıtay Dairesinin uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin kararları, içtihadın birleştirilmesi kararları gibi tarafları ve mahkemeleri bağlayıcı bir sonuç doğurmazlar. Ancak bir Yargıtay Dairesinin şayet temyiz yolu açık olsa idi, temyiz incelemesini yapamayacağı bir bölge adliye mahkemesi kararı ile ilgili olarak “uyuşmazlığın giderilmesine yönelik” karar vermesi isabetli bir kabul şekli değildir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret” başlığını taşıyan 16 ncı maddesinin birinci fıkrasında açıkça 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesindeki anlaşmalardan doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında, bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarların, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturacağı ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi ilgili hükümde yer alan düzenleme avukat ile vekil edeni arasındaki avukatlık ücretinin asgari sınırının belirlenmesine ilişkindir. Bu itibarla hükümde öngörülen ücretin karşı taraftan tahsil edilmesi gereken vekalet ücreti olarak anlaşılması mümkün değildir. Aksine, maddenin (c) bendinde önce arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde vekilin hak kazanacağı vekalet ücretinin maktu miktarı belirlenmiş, (ç) bendinde ise tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücretin (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek belirleneceği ifade edilmiştir. Kanun hükmüne göre gerek ( c) bendindeki maktu ücretin, gerekse ( ç) bendindeki mahsup sonucu oluşan ücretin “vekil edenin avukatına ödeyeceği ücret” olduğu anlaşılmaktadır. Bu miktarın Mahkemece yapılan yargılama sonucunda karşı taraftan tahsili gerektiğine yönelik hüküm kurulması mümkün değildir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI ARASINDAKİ
UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR
Y A R G I T A Y  K A R A R I
I. BAŞVURU
Başvurucu Avukat dilekçesinde özetle;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi’nin 2019/422 esas 2019/3214 karar sayılı ilamında; "… AAÜT'nin 16/2-c maddesi arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde avukat maktu ücrete hak kazanır, ancak bu ücret asıl alacağı geçemeyeceği düzenlemesi mevcuttur. Somut olayda, tarafların anlaşmaya varamadıklarına dair arabuluculuk son tutanağının imzalandığı görülmüştür, ancak mahkemece bu miktara hükmedilmiştir, Dairemizce yukarıda anılan hüküm doğrultusunda 750,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş ve yeniden hüküm kurulmuştur." şeklinde temyiz yolu kapalı olarak kesin olmak üzere hüküm kurulduğunu, buna karşılık Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 2020/1289E 2021/351 K., Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2020/1396 E. 2021/87 K., Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2020/802 E. 2020/845 K. sayılı ilamlarında ise özetle; "…16/2-c maddesi uyarıca tarifede belirlenen ücret müvekkil ile avukat arasında kararlaştırılan akdi vekalet ücretinin miktarına yönelik düzenleme olup, anlaşmazlıkla sonuçlanan arabuluculuk görüşmesinden kaynaklı vekalet ücretinden davalının sorumluluğuna ilişkin düzenleme olmayıp, bu kapsamda düzenlenen görüşmelerden kaynaklı vekalet ücretinden davalının sorumluluğu olmayıp itirazlar yersizdir." sonucuna varıldığını, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2021/1860 E., 2021/1989 K. sayılı ilamında da "Anılan hüküm kapsamına göre Tarifenin 16/2-c maddesindeki yasal düzenleme, avukat ile müvekkili arasındaki vekalet ilişkisine dayanan akdi vekalet ücretinin miktarına yönelik olup, arabuluculuk sonrasında açılan davadaki yargılama giri kapsamında karşı tarafın sorumlu olacağı vekalet ücreti olarak değerlendirilemez. Bu itibarla mahkemece davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 16. maddesi göre ayrı bir vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü hükmün tamamlanmasına dair ek kararın kaldırılarak talebin reddine karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile hükmün tamamlanması kararının ortadan kaldırıldığını, böylece dava şartı olan zorunlu arabuluculuğa tabi iş uyuşmazlıklarında yapılan yargılama sonucunda Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 16 ncı maddesinin ikinci fikrasının (c ) ve ( ç) bentlerinde belirtilen ve avukatın hak kazandığı vekalet ücretinin yargılama gideri olarak davada haksız çıkan taraftan tahsil edilip edilmemesi gerektiği noktasında Bölge Adliye Mahkemeleri kararları arasında uyuşmazlığı bulunduğunu beyan ederek aynı mahiyetteki kesin kararlar arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için Yargıtay'a başvurulmasını talep etmiştir.
II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu 16.03.2022 tarih ve 2022/3 sayılı kararı ile;
Raportör görüşü doğrultusunda “… 1. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin kararları arasında UYUŞMAZLIK BULUNDUĞUNA,
2. Söz konusu uyuşmazlığın Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2021/1860 Esas 2021/1989 Karar sayılı ilamı, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2020/1289 Esas 2021/351 Karar sayılı ilamı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2020/1396 Esas 2021/87 Karar sayılı ilamı ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2020/802 Esas 2020/845 Karar sayılı kararları doğrultusunda GİDERİLMESİNE,” karar verilerek bölge adliye mahkemeleri kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi talep edilmiştir.
III. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ’NİN 31.12.2021 TARİH 2021/1860 ESAS 2021/1989 KARAR SAYILI KARARINDA ÖZETLE;
Mahkemece arabuluculuk aşamasında tarafların vekille temsili halinde vekalet ücretinin ayrıca takdir edilip edilemeyeceğinin uyuşmazlık konusu olduğu, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin yapıldığı tarihte geçerli olan 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 16/2-c maddesindeki yasal düzenlemenin, avukat ile müvekkili arasındaki vekalet ilişkisine dayanan akdi vekalet ücretinin miktarına yönelik olduğu, bu miktarın arabuluculuk sonrasında açılan davadaki yargılama gideri kapsamında karşı tarafın sorumlu olacağı vekalet ücreti olarak değerlendirilemeyeceği, bu itibarla mahkemece davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 16. maddesi göre ayrıca bir vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün tamamlanmasına dair ek karar kaldırılarak “Davacı vekilinin 04.10.2021 tarihli arabuluculuk vekalet ücretine yönelik HÜKMÜN TAMAMLANMASI TALEBİNİN REDDİNE” kesin olmak üzere karar verilmiştir.
 İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 28. HUKUK DAİRESİ’NİN 26.12.2019 TARİH 2019/422 ESAS 2019/3214 KARAR SAYILI KARARINDA ÖZETLE;
AAÜT'nin 16/2-c maddesinde arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde avukatın maktu ücrete hak kazanacağı, ancak bu ücretin asıl alacağı geçemeyeceğine ilişkin düzenleme bulunduğu, somut olayda tarafların anlaşmaya varamadıklarına dair arabuluculuk son tutanağının imzalandığı, ancak mahkemece bu miktara hükmedilmediği, anılan hüküm doğrultusunda 750,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerektiği sonucuna varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ’NİN 18.02.2021 TARİH 2020/1289 ESAS 2021/351 KARAR SAYILI KARARINDA ÖZETLE;
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 16/2 fıkrasında, "(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır: … c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 900,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez." hükmü bulunduğu, madde hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere 16/2-c maddesi uyarıca tarifede belirlenen ücretin müvekkil ile avukat arasında kararlaştırılan akdi vekalet ücretine ilişkin olup davalının sorumluluğuna ilişkin düzenleme olmadığından davacının istinaf sebebinin yerinde olmadığı sonucuna varılarak, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kesin olarak reddine karar verilmiştir.
ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ’NİN 19.01.2021 TARİH 2020/1396 ESAS 2021/87 KARAR SAYILI KARARINDA ÖZETLE;
Davacı vekilinin istinafa konu yaptığı AAÜT’nin 16/2-c maddesine göre arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlanması nedeniyle vekalet ücreti talebinin; müvekkili ile vekili arasındaki vekalet ücretinin belirlenmesine ilişkin olduğu gerekçesiyle yerinde olmadığı sonucuna varılarak, tarafların istinaf başvurularının kesin olarak reddine karar verilmiştir.           
KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ’NİN 30.09.2020 TARİH 2020/802 ESAS 2020/845 KARAR SAYILI KARARINDA ÖZETLE;
“Vekalet ücretinin yanlış taktir edildiğine yönelik davacı vekilinin istinafları incelendiğinde ;
MADDE 16 – (1) 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 6.000,00 TL'ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 900,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 900,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir.”Hükmünü taşımaktadır.
Madde hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere 16/2-c maddesi uyarıca tarifede belirlenen ücret müvekkil ile avukat arasında karalaştırılan akdi vekalet ücretinin miktarına yönelik düzenleme olup,anlaşmazlıkla sonuçlanan arabuluculuk görüşmesinden kaynaklı vekalet ücretinden davalının sorumluluğuna ilişkin düzenleme olmayıp,bu kapsamda düzenlenen görüşmelerden kaynaklı vekalet ücretinden davalının sorumluluğu olmayıp itirazlar yersizdir” sonucuna varılarak kesin olarak hüküm kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
1. ÖN SORUN
Uyuşmazlığın esasına yönelik değerlendirme yapılmasından önce, 26/09/2004 Tarih ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin, iş bölümü kararına göre iki farklı Yargıtay Dairesinin görev alanına giren Bölge Adliye Mahkemesi Dairelerinin kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine imkan tanıyıp tanımadığı ön sorun olarak tartışılmıştır.
5235 sayılı Kanun’un “Başkanlar Kurulunun Görevleri” başlığını taşıyan 35 inci maddesinde;
“ Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulu kendi aralarında toplanır ve aşağıdaki görevleri yaparlar:
1. Daireler arasında çıkan iş bölümü uyuşmazlıklarını karara bağlamak,
2. (Mülga: 15/8/2016-KHK-674/10 md.; Aynen kabul: 10/11/2016-6758/10 md.)
3. Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek,
4. Kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek.
(Değişik fıkra: 20/11/2017 – KHK-696/92 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7079/87 md.) (3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.        Başkanlar kurulu eksiksiz toplanır ve çoğunlukla karar verir. (Ek fıkra: 20/7/2017-7035/12 md.)
Gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak bölge adliye mahkemeleri ceza ve hukuk daireleri arasındaki iş bölümü, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
İlgili hükme göre, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde, bu uyuşmazlığın giderilmesi için Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek yetkisi Başkanlar Kurulu’na aittir.
Kanunun 35 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikten önce “Yargıtay Birinci Başkanlığından” bu konuda bir karar verilmesinin isteneceği öngörülmüşken, 20/11/2017 tarih 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (aynen kabul: 1/2/2018-7079/87) 92. maddesi ile “(3) numaralı bende göre yapılacak istemlerin hukuk davalarında ilgili hukuk dairesine iletileceği” hükme bağlanmıştır. Böylece, bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulunca uyuşmazlığın giderilmesine yönelik taleplerin Yargıtay Birinci Başkanlığı yerine ilgili hukuk dairesine iletilmesi kural haline gelmiştir. Kanundaki “ilgili hukuk dairesi” ifadesinden anlaşılması gereken ise, o uyuşmazlık temyiz kanun yoluna tabi olsaydı, temyiz incelemesini yapmakla görevli Daire olmalıdır. Aksi takdirde Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunca farklı uyuşmazlıklara ilişkin bölge adliye mahkemesi kararlarının hangi hukuk dairesine iletileceği sorunu ortaya çıkar ki, iki yahut belki de daha fazla Yargıtay Dairesinin görevine giren uyuşmazlıkların giderilmesinin bu dairelerden sadece birisinden istenmesi imkansızdır. Bu açıdan bakıldığında Kanundaki uyuşmazlığın giderilmesine yönelik istemlerin “ilgili hukuk dairesine” iletileceğine yönelik hükmün dar yorumlanması zorunlu hale gelmektedir. Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunca yapılacak uyuşmazlığın giderilmesine yönelik başvuruların ancak “aynı Yargıtay Dairesinin görev alanına giren” uyuşmazlıklara bakan Bölge Adliye Mahkemesi Daireleri arasındaki uyuşmazlıklar ile sınırlı olması gerektiği kabul edilmeli, uyuşmazlığın giderilmesi talepleri bakımından da Yargıtay’ın farklı daireleri arasındaki “iş bölümü” kurallarına riayet edilmelidir. Aksi takdirde, örneğin iş uyuşmazlıklarına bakmakla görevli bir Yargıtay Dairesi ile ticari uyuşmazlıklara bakmakla görevli bir diğer Yargıtay Dairesinin benzer konulardaki “uyuşmazlığın giderilmesi” başvuruları ile ilgili olarak birbirinden farklı kararlar vermesi riski ortaya çıkar. Şüphesiz bir Yargıtay Dairesinin uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin kararları, içtihadın birleştirilmesi kararları gibi tarafları ve mahkemeleri bağlayıcı bir sonuç doğurmazlar. Ancak bir Yargıtay Dairesinin şayet temyiz yolu açık olsa idi, temyiz incelemesini yapamayacağı bir bölge adliye mahkemesi kararı ile ilgili olarak “uyuşmazlığın giderilmesine yönelik” karar vermesi isabetli bir kabul şekli değildir.
Somut olayda, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 16.03.2022 tarih ve 2022/3 sayılı kararı ile; “ 1. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin kararları arasında uyuşmazlık bulunduğu” belirtilerek “Kararın ve eklerinin gereğinin takdir ve ifası için Yüksek Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine oy birliği ile” karar verilmiştir. Başvuru konusu kararlardan, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 30.09.2020 tarih, 2020/802 esas 2020/845 karar sayılı kararına konu uyuşmazlığın Dairemiz görev alanına giren bir uyuşmazlık olmadığı görülmekte olup anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile ilgili olarak Dairemizce uyuşmazlığın giderilmesine yönelik bir karar verilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
2. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ BAŞVURUSUNA YÖNELİK DEĞERLENDİRME
A. İLGİLİ MEVZUAT
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Uzlaşma sağlama” başlığını taşıyan 35/A maddesinde; “Avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda, tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa, uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak, avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesi anlamında ilâm niteliğindedir.” hükmü yer almaktadır.
20.11.2021 tarihli ve 31665 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret” başlığını taşıyan 16 ncı maddesine göre;
“(1) 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 9.000,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 1.350,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
 b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.350,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir.”
Maktu ücret miktarı yıllara göre değişmekte ise de aynı hüküm 02.01.2020 tarihli ve 30996 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2020 yılı ve 02.01.2019 tarihli ve 30643 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde de yer almaktadır.
B. UYUŞMAZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ
Başvuru konusu Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasında Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin nitelendirilmesi noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Tarife’nin ilgili maddesinde “c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.350,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez. ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasındaki uyuşmazlık ise bu hükmün içeriğine yönelik olmayıp, arabuluculuğun anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde aynı avukat tarafından dava yoluna gidilmesi durumunda avukatın (c) bendine göre hak kazanacağı ücretin yargılama gideri olarak karşı taraftan tahsili gerekip gerekmediği ile ilgilidir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin kararında “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 16/2-c maddesinde arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde avukatın maktu ücrete hak kazanacağı, somut olayda tarafların anlaşmaya varamadıklarına dair arabuluculuk son tutanağının imzalandığı, ancak mahkemece bu miktara hükmedilmediği, anılan hüküm doğrultusunda 750,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiği” sonucuna varılmıştır. Başvuru konusu diğer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin kararlarında ise, Tarife’nin ilgili hükmünde belirlenen ücretin müvekkili ile avukat arasında kararlaştırılan akdi vekalet ücretine ilişkin olduğu, bu miktarın yargılama gideri olarak diğer taraftan tahsiline karar verilemeyeceği gerekçesiyle bu yöndeki istinaf başvurularının kesin olarak reddine karar verilmiştir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret” başlığını taşıyan 16 ncı maddesinin birinci fıkrasında açıkça 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesindeki anlaşmalardan doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında, bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarların, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturacağı ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi ilgili hükümde yer alan düzenleme avukat ile vekil edeni arasındaki avukatlık ücretinin asgari sınırının belirlenmesine ilişkindir. Bu itibarla hükümde öngörülen ücretin karşı taraftan tahsil edilmesi gereken vekalet ücreti olarak anlaşılması mümkün değildir. Aksine, maddenin (c) bendinde önce arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde vekilin hak kazanacağı vekalet ücretinin maktu miktarı belirlenmiş, (ç) bendinde ise tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücretin (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek belirleneceği ifade edilmiştir. Kanun hükmüne göre gerek ( c) bendindeki maktu ücretin, gerekse ( ç) bendindeki mahsup sonucu oluşan ücretin “vekil edenin avukatına ödeyeceği ücret” olduğu anlaşılmaktadır. Bu miktarın Mahkemece yapılan yargılama sonucunda karşı taraftan tahsili gerektiğine yönelik hüküm kurulması mümkün değildir.
Bu açıklamalara göre uyuşmazlığın ‘Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasının ( c) bendindeki yasal düzenlemenin avukat ile müvekkili arasındaki vekalet ilişkisine dayanan akdi vekalet ücretinin miktarına yönelik olduğu, arabuluculuk sonrasında açılan davadaki yargılama gideri kapsamında karşı tarafın sorumlu olacağı vekalet ücreti olarak değerlendirilemeyeceği, bu itibarla davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 16. Maddesine göre ayrıca bir vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu yönündeki’ Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi ve Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin kararları doğrultusunda giderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
V. SONUÇ
1. Başvuru konusu uyuşmazlığın Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2021/1860 Esas 2021/1989 Karar sayılı, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 2020/1289 Esas 2021/351 Karar sayılı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2020/1396 Esas 2021/87 Karar sayılı kararları doğrultusunda giderilmesine,
2.Bölge Adliye Mahkemelerinin, 4857 sayılı İş Kanunu ile 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'ndan kaynaklanan uyuşmazlıkları incelemekle görevli ilgili hukuk dairelerine bildirilmesi için karardan bir suretin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,
19.04.2022 günü oybirliği ile kesin olarak karar verildi.