Yargı Kararları

SAYILAR

Esas No : 2022/8987
Karar No : 2022/11600
Tarihi : 10.10.2022
İlgili Kanun/Madde : 4857 S. İşK/25
Yargı Yeri: T.C. YARGITAY 9. Hukuk Dairesi

Ek Başlıklar : lDEVAMSIZLIK lDEVAMSIZLIĞIN HAKLI FESİH NEDENİ OLMASI İÇİN GEREKLİ KOŞULLARIN OLUŞMAMIŞ OLMASI

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/25
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2022/8987
Karar No. 2022/11600
Tarihi: 10.10.2022

lDEVAMSIZLIK
lDEVAMSIZLIĞIN HAKLI FESİH NEDENİ OLMASI İÇİN GEREKLİ KOŞULLARIN OLUŞMAMIŞ OLMASI

ÖZETİ: Davalı taraf davacının 19.07.2018 tarihinde yaptığı devamsızlığı da feshe gerekçe göstermiştir. Ancak davalı vekilinin cevap dilekçesindeki beyanı aynen; "… davacı, sürekli olarak rapor almayı sürdürememiş, en son bu sefer şirketten 19.01.2018 tarihinde sadece o gün için izin almış, sonrasında bir daha da gelmemiştir. Müvekkil şirket ise akdi 30.07.2018 tarihi itibariyle noterden ihtar etmek suretiyle, davacının iş akdini haklı olarak sona erdirmiştir." şeklindedir. Görüldüğü üzere 19.07.2018 tarihinde o gün itibarıyla davacının izinli olduğu davalının cevap dilekçesindeki ikrarı ile sabittir. Kaldı ki davacının 2018 yılı Temmuz ayı bordrosunda da toplam 21 gün ücret tahakkukunun bulunduğu görülmektedir. Dosya kapsamına göre, 4857 sayılı Kanun'un 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendinde öngörülen devamsızlık şartlarının somut olay bakımından gerçekleştiğinin kabulü mümkün değildir. Davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde CNC operatörü olarak 13.01.2016-26.07.2018 tarihleri arasında aralıksız çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, davacının 2017 yılının Kasım ayına kadar haftanın 7 günü üçlü vardiyalı sistemde 08.00-15.00, 15.00-23.00 ve 23.00-08.00 saatleri arasında çalıştığını, 2017 yılı Kasım ayından itibaren ise haftanın 5 günü 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını, ancak bu dönemde haftanın en az 3-4 günü saat 21.00'e kadar süren fazla çalışmalar yaptığını, dinî bayramlar hariç bazı ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışmasının devam ettiğini, ancak bu çalışmaların karşılığı kanuna uygun olarak hesaplanmadığından eksik ödeme yapıldığını, yıllık izinlerinin kanunda öngörülen şekilde kullandırılmadığını, karşılığında herhangi bir ödeme de yapılmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin noter kanalıyla keşide edilen ihtarname ile haklı nedenle sona erdirildiğini, davacının aralıksız ve kesintisiz çalıştığı iddiasının doğru olmadığını, davacının süreklilik arz edecek şekilde raporsuz olarak işe gelmemesi nedeniyle 26.07.2018 tarihine kadar kesintisiz şekilde çalışmadığını, davacının çalışırken gereken özen ve dikkati göstermediğini, tüm çalışanlara sürekli ve düzenli olarak eğitim verildiği hâlde davacının dikkatsiz çalıştığını, sürekli olarak amirlerince uyarıldığını ancak dikkate almadığını, bu hususta tutanak düzenlendiğini, savunmasının alındığını, bu olayların sonrasında aralıklı olarak hastalanmaya başladığını, davacının sürekli olarak rapor almayı sürdüremediğini, bazen sözlü izinli, bazen raporlu olarak işe gelmediğini, en son Şirketten 19.01.2018 tarihinde sadece o gün için izin aldığını, sonrasında bir daha da gelmediğini, bu sebeple müvekkili Şirket tarafından 30.07.2018 tarihi itibarıyla noter aracılığıyla iş sözleşmesinin haklı nedenle sona erdirildiğini, davalıya ait işyerinde haftanın 7 günü çalışma yapıldığını ancak bu durumun tüm çalışanların sürekli olarak 7 gün 24 saat çalışmaları anlamına gelmediğini, bordrolarda tüm fazla çalışmaların gösterildiğini, davacının kendi isteği ve muvafakatiyle fazla çalışma yapmasının mümkün olduğunu, bir süre sonra davacının gönderdiği 26.06.2018 tarihli ihtarname üzerine kendi isteği doğrultusunda davacıya fazla çalışma tanımlanmadığını, ulusal bayram genel tatil günlerinde yapılan çalışmalarda eksik ücret ödendiği iddiasını kabul etmediklerini, tüm ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapıldığını, davacının ücret ödemelerini ihtirazı kayıtsız aldığını, davacıya verilen ücretlerin bordrolara yansıtıldığını, bunun dışında herhangi bir ödeme yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile iş sözleşmesinin devamsızlık nedeni ile haklı nedenle feshedildiği, bu sebeple davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamadığı, davacının yargılama sırasında celsedeki beyan ve açıklamaları dikkate alındığında ödenmeyen fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının bulunmadığının sabit olduğu, davacının kendi kabulünde olan 7 günlük yıllık izin ücreti alacağının dava açılmadan evvel ödendiğinin anlaşıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacının 19.07.2018 tarihinde işverenin onayı ve izniyle işyerinden ayrıldığını, somut olayda davacının işverenden 2 günlük yıllık izin aldığını, 2 günlük süre biter bitmez işe başladığını, dosya kapsamındaki tutanakların üçünün de davacı işe devam ederken şahitlere imzalatılarak tutulduğunu, kullandırılan yıllık izin belgelerinin Mahkemece celp edilmediğini ve Mahkemeye de sunulmadığını, işverenin de kabulünde olduğu gibi izin verilen bir mesai gününün devamsızlık olarak kabul görmesinin hukuken mümkün olmadığını, tutanak tanıklarının dinletilmediğini, davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının reddinin de yerinde olmadığını, zira isticvap işleminin hukuken geçerli olmadığını, bir tarafın ancak kendi aleyhine olan vakıalar hakkında isticvap edilebileceğini; yoksa, kendi lehine olan vakıalar için isticvap edilemeyeceğini, ayrıca isticvap davetiyesinin hiç bir icap içermemesi, isticvabın hangi vakıalar hakkında olduğu belirtilmemesi karşısında isticvabın başlı başına usulsüz kabul edilmesi gerektiğini, davacı asılın hangi konuda ifadesine başvurulacağını bilmediği gibi vekil olarak kendilerinin dahi müvekkilinin ifadesinin hangi hususlarda alınacağını öğrenmelerinin isticvabın yapılacağı duruşmaya kadar mümkün olamadığını, usule bütünüyle aykırı olan bu sorgu karşısında ne diyeceğini dahi bilemeyen müvekkilin verdiği cevapların usule aykırı hükmün gerekçesi hâline geldiğini, henüz dava açılmadan evvel işçilik alacaklarını ihtarname ile talep eden işçinin hukuka aykırı isticvabı ile bir kısım alacaklarının ödendiği yönündeki beyanının hükme esas alınamayacağını, davalı taraf lehine Mahkemece hükmedilen vekâlet ücretinin haksız olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin olay ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvurusunda belirttiği gerekçelere ek olarak feshin 6 iş günlük hak düşürücü süre içinde yapılmadığını, doysa kapsamında bahsi geçen ibranamenin geçersiz olduğunu, Mahkemece davacının isticvabı üzerine hemen celse esnasında bir hükme varılarak dinlenen tanıkların alacak kalemleri hususunda beyanlarının alınmadığını, her ne kadar tanıkların ilgili alacak kalemleri bakımından dinlenilmesi istenilse de bu hususların zapta geçirilmediğini, adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiğini, davalının davacının 7 günlük yıllık izni olduğunu kabul ettiğini, buna göre devamsızlık yapılan günlerde davacının yıllık izin kullandığının kabul edilmiş sayılacağını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş sözleşmesinin işveren tarafından devamsızlık sebebiyle feshinin haklı neden teşkil edip etmediği ile kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücretine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıda yer alan (3) numaralı bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 4857 sayılı Kanun'un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendinde, “işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi” hâlinde, işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu kurala bağlanmıştır.
3. Somut olayda, davacı iş sözleşmesinin işveren tarafından 26.07.2018 tarihinde feshedildiğini iddia etmiştir. Davalı taraf ise davacının devamsızlık yaptığının tutulan tutanaklar doğrultusunda sabit olduğunu, iş sözleşmesinin de devamsızlık sebebi ile haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur. Dosyada yer alan 30.07.2018 tarihli ve 01650 sayılı "İş akdinin feshi ihtarı" başlıklı noter ihtarnamesinde "… 19.07.2018 tarihinde sabah işten 10.33 de hastaneye gitmek için izin almış ve şirketimizden ayrılmışsınız. Bunu takip eden 19.07.2018-20.07.2018-23.07.2018 tarihlerinde tanıklar huzurunda işyerine gelmediğiniz ekte sunulan belgeler ile tespit edilmiştir. Tarafınızdan herhangi bir rapor sunulmadığı gibi şirketimize herhangi bir mazeret ve izin talebinde de bulunmadığınız tespit edilmiştir. Ekte sunulan bordroya göre temmuz maaşınız ekte sunulan dekontla tarafınıza ödenmiştir ve işinize bugün itibariyle son verildiğini ihtaren bildiririm." yazılıdır. Sosyal Güvenlik Kurumu işten ayrılış bildirgesine göre 26.07.2018 tarihinde yapılan bildirim ile davacının aynı tarihte çıkışının verildiği görülmektedir. Dosya içerisinde 19.07.2018, 20.07.2018 ve 23.07.2018 tarihlerine ilişkin devamsızlık tutanakları yer almakta ise de davalı tarafça tutanak tanıkları dinletilmemiştir. Diğer taraftan davalı taraf davacının 19.07.2018 tarihinde yaptığı devamsızlığı da feshe gerekçe göstermiştir. Ancak davalı vekilinin cevap dilekçesindeki beyanı aynen; "… davacı, sürekli olarak rapor almayı sürdürememiş, en son bu sefer şirketten 19.01.2018 tarihinde sadece o gün için izin almış, sonrasında bir daha da gelmemiştir. Müvekkil şirket ise akdi 30.07.2018 tarihi itibariyle noterden ihtar etmek suretiyle, davacının iş akdini haklı olarak sona erdirmiştir." şeklindedir. Görüldüğü üzere 19.07.2018 tarihinde o gün itibarıyla davacının izinli olduğu davalının cevap dilekçesindeki ikrarı ile sabittir. Kaldı ki davacının 2018 yılı Temmuz ayı bordrosunda da toplam 21 gün ücret tahakkukunun bulunduğu görülmektedir. Dosya kapsamına göre, 4857 sayılı Kanun'un 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendinde öngörülen devamsızlık şartlarının somut olay bakımından gerçekleştiğinin kabulü mümkün değildir. Davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.