ÖZETİ: Şu hâlde yapılması gereken, davacının iş sözleşmesinin feshi tarihindeki son ücreti esas alınarak fasılalı hizmet süresinin tamamı üzerinden kıdem tazminatının hesaplanması, bu yapılırken de davalı Belediyenin sorumlu olması gereken dönemin bozma ilâmında belirtilen esaslar gözetilerek belirlenmesi ve bozma ilâmı ile taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hakların gözetilmesidir. Eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Taraflar arasında görülen alacak davası sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Belediye nezdinde 18.03.2005 tarihinde güvenlik görevlisi olarak çalışmaya başladığını, asgari geçim indirimi alacağı dâhil net ücretinin 1.250,00 TL olduğunu, işyerinde yemek verildiğini ve servis imkânı olduğunu, yemek ve yol yardımının kıdem tazminatına esas ücretin hesabında dikkate alınması gerektiğini, davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunduğunu, ücret alacakları eksik ödendiği ve zamanında ödeme yapılmadığı için iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, davacının fazla çalışma yapmasına rağmen karşılığı ücretlerinin tam olarak ödenmediğini, yaptığı fazla çalışmaların ücret bordrolarında eksik gösterilerek buna göre tahakkuk yapıldığını ileri sürerek kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Belediye bünyesinde çalışmadığını, müvekkili İdare ile davacı arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığından davanın öncelikle husumetten reddi gerektiğini, dava konusu iş sözleşmesinin feshinde davalı Belediyeye sorumluluk yüklenilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Tempo Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. (Tempo Şirketi) vekili cevap dilekçesinde; talep konusu alacakların zamanaşımına uğramış olması sebebi ile zamanaşımı def’inde bulunduklarını, kısmi davanın, dava değerinin açık ve aleni belirlenemediği durumlara münhasır olduğundan davacının eldeki davayı kısmi dava olarak açmasında hukuki yararı bulunmadığını, davalı Belediye ile aralarında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığını, dava konusu alacaklardan davalı Belediyenin sorumlu olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, bu sebeple yetki itirazında bulunduklarını, davacının mazeret bildirmeksizin işe gelmediği için hakkında devamsızlık tutanakları tutulduğunu, iş sözleşmesinin davacının istifası ile sona erdiğini, ücret iddiasının gerçeği yansıtmadığını, işyerinde üçlü vardiya sistemiyle çalışıldığını ve fazla çalışma yapılmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.05.2016 tarihli ve 2014/823 Esas, 2016/442 Karar sayılı kararıyla; davacının hak kazandığı fazla çalışma ücreti alacağının ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesini feshettiğini iddia ettiği, 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 24 üncü maddesinin (II ) numaralı bendinin (e) alt bendinde, işveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse işçinin haklı nedenle derhal iş sözleşmesini feshedebileceğinin belirtildiği, davacının davalı Şirkete göndermiş olduğu ihtarnamede hak etmiş olduğu alacakların ödenmediğini belirterek sözleşmeyi feshettiği, fazla çalışma ücreti alacağının da bu kapsamda bulunduğu, dosya kapsamına göre dinlenen davacı tanıklarının da fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini beyan ettikleri, dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ile de davacının fazla çalışma ücretlerinin ödenmediği sabit olduğundan davacının yapmış olduğu feshin haklı nedene dayandığı, denetime elverişli bilirkişi raporunda davacının çalışma süresi ile dosyadaki beyan ve belgeleri değerlendirerek davacının hak kazandığı alacak kalemlerinin hesaplandığı, uyuşmazlık konusu alacakların, dosya kapsamına uygun, hüküm kurmaya yeterli, denetime elverişli ve kanaat verici bilirkişi raporunda hesaplanan tutarlarda hüküm altına alındığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 03.12.2019 tarihli ve 2016/24595 Esas, 2019/22245 Karar sayılı ilâmı ile; tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek davacının yardımcı hizmet olan güvenlik hizmetinde değişen alt işverenler işçisi olarak davalı Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığına ait işyerinde çalıştığı, davalı Belediye ile davacının hizmet süresi boyunca değişen alt işveren ve son alt işveren arasındaki ilişkinin 4857 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğu anlaşılmakla Mahkemenin bu konudaki kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı; ancak değişen alt işverenler arasında işyeri devri olup olmadığı, davacının uyuşmazlık konusu dönemin tamamında davalı Belediyede çalışıp çalışmadığı, arada ödenen kıdem tazminatı bulunup bulunmadığı, varsa mahsubunun gerekip gerekmediğinin belirlenmesi için son alt işveren dâhil tüm alt işverenlerdeki şahsi sicil dosyasının getirtilerek incelenmesi ve sonucuna göre davalı Belediyenin sorumluluğunun belirlenmesi gerektiği gerekçeleriyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 01.06.2021 tarihli ve 2020/147 Esas, 2021/517 Karar sayılı kararıyla; uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilâmı uyarınca davacının uyuşmazlık konusu dönemde çalışmalarının geçtiği davalı Şirket ile ilgili Akdeniz Şirketine ayrı ayrı müzekkereler yazıldığı, müzekkerelerin e-posta yolu ile tebliğ olunmasına rağmen belirtilen işverenler tarafından davacıya yapılan ödeme olup olmadığına yönelik herhangi bir bilgi ve belgenin dosyaya ibraz olunmadığı gerekçesiyle ve bozma öncesi gerekçeler tekrar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Eskişehir Belediye Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 25.10.2021 tarihli ve 2021/9313 Esas, 2019/22245sayılı ilâmı ile; davalının diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek eksiklik yazısı ile celbedilen yazı ekinde gönderilen hizmet alım sözleşmelerin incelenmesinde, davalılar arasında ilk olarak 01.01.2007 tarihinde “Güvenlik Hizmeti Alımı”na ilişkin sözleşmenin akdedildiği ve devamında davalı Belediye ile davalı Şirket ve dava dışı ihbar olunan Şirket ile aralarında belirli periyotlarla sözleşme imzalandığı, ancak 01.01.2007 tarihinden önceki çalışma dönemine ilişkin olarak ise herhangi bir hizmet alım sözleşmesinin bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda davacının 11.01.2007 tarihinden önce sigortalı hizmeti olan şirketler ile davalı Belediye arasındaki irtibatın araştırılarak bu dönemin ne suretle müşterek müteselsil sorumluluğa esas alındığının açıklığa kavuşturulması, sigortalı hizmetlerin davalı Belediye ile ilgisinin bulunmadığının anlaşılması hâlinde de söz konusu sürenin bu davalının sorumluluğu açısından kıdem tazminatı ve fazla çalışma alacağı hesabına esas hizmet süresine dâhil olmadığının kabul edilmesi gerektiği gerekçeleriyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uyulmasına karar verilen birinci bozma ilâmı uyarınca davacının uyuşmazlık konusu dönemde çalışmalarının geçtiği davalı Şirket ile ilgili Akdeniz Şirketine ayrı ayrı müzekkereler yazıldığı ve müzekkerelerin e- posta yolu ile tebliğ olunmasına rağmen cevap verilmediği, yine ikinci bozma ilâmı uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürlüğüne ve Devlet Malzeme Ofisi Eskişehir Bölge Müdürlüğüne ayrı ayrı müzekkereler yazılarak cevabi yazıların dosyaya ibraz olunduğu, dosya içerine göre davacının davalı işyerinde 18.03.2005-31.12.2006 ve 02.02.2008-09.10.2014 tarihleri arasında çalıştığı ve iş sözleşmesinin davacı tarafından ücret alacaklarının ödenmemesi üzerine haklı nedenle feshedildiği, davacının 28.10.2006-31.12.2006 tarihleri arasında davalı Tempo Şirketi bünyesinde geçen çalışmasından davalı Belediyenin sorumluluğu bulunmadığı belirtilerek ve bozma öncesi gerekçeler tekrar edilerek ikinci bozma ilâmında belirtilen hususlar ile dosya kapsamına uygun olarak hazırlandığı anlaşılan bu nedenle Mahkemece hüküm kurmaya yeterli ve elverişli kabul edilen bilirkişi raporu doğrultusunda; davacının iş sözleşmesini haklı olarak feshettiği sonucuna varılmış yine 28.10.2006-31.12.2006 tarihleri arasındaki çalışma yönünden davalı Belediyenin sorumluluğu bulunmadığı dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz başvurusunda; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun, dava konusu kıdem tazminatı alacağı hususunda hatalı tespit ve değerlendirmeler içerdiğini, rapora karşı itirazları dikkate alınmaksızın bu rapor uyarınca hüküm kurulmasının müvekkilinin hak kaybına sebebiyet verdiğini, zira davacının kıdem tazminatı alacağının dönemsel olarak hesaplanmasının eksik hesaplamaya sebebiyet verdiğini, bu durumun, usule, hukuka, iş hukukunun temel prensiplerine ve Yargıtayın yerleşik içtihatlarına açıkça aykırılık teşkil ettiğini, müvekkilinin davalı işverene ait işyerinde kısa aralıklarla 3 dönem çalışmış olduğunu ve her dönem için iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona ermiş olduğunun dosya kapsamı ile sabit olduğunu, kıdem tazminatı alacağının, fesih tarihindeki son ücreti üzerinden hesaplanması gerektiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili temyiz başvurusunda; davacının çalıştığı Şirket ile müvekkili Belediye arasında akdolunan hizmet alım sözleşmeleri ve eki teknik şartnameler incelendiğinde de görüleceği üzere, personelin her türlü sosyal ve yasal sorumluluğunun yüklenici Şirketlerde olduğunu, davacının Eskişehir Büyükşehir Belediye teşkilatında çalışmadığını, davacı ikrarı ile sabit olan işvereni Tempo Şirketinin ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olduğunu, dava konusu iş sözleşmesinin hukuki sonuçlarından müvekkili Belediyenin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyetine ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı Belediyenin sorumlu olduğu çalışma döneminin belirlenmesi ile davalı Tempo Şirketinin hükmü temyiz etmemesi ile oluşan usuli kazanılmış hakların ihlal edilip edilmediği ve kıdem tazminatının hesaplanma yöntemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
2. 4857 sayılı Kanun’un 2 nci ve 41 inci maddeleri ile 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14 üncü maddesi.
3. Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin “Asıl İşveren-Alt İşveren İlişkisinin Kurulma Şartları” kenar başlıklı 4 üncü maddesinin ( b) bendi şöyledir:
“Alt işverene verilen iş, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen iş işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır.”
3. Dairemizin 15.06.2020 tarihli ve 2020/1451 Esas, 2020/5501 Karar sayılı ilâmında usuli kazanılmış hak kavramı şöyle açıklanmıştır:
“…
Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmünün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da farklı bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur.”
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta, davalıların 13.715,29 TL kıdem tazminatından sorumlu oldukları yönündeki 01.06.2021 tarihli karar, davalılardan sadece Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiş olup davalı Tempo Şirketinin bu yöndeki kabule karşı bir itirazı olmamıştır. Buna rağmen davalı Belediyenin temyiz başvurusu üzerine verilen bozma kararı sonrası kurulan hükümde Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda, yeniden yapılan hesaplamaya itibarla davalı Şirketin de 10.920,93 TL kıdem tazminatından sorumlu olacağı yönündeki karar, az yukarıda İlgili Hukuk bölümünde yer verilen usuli kazanılmış hak ilkesinin ihlali mahiyetinde hatalı olmuştur.
3. Diğer taraftan bozma ilâmı sonrası alınan bilirkişi raporunun kıdem tazminatı hesabı yönünden denetime elverişli olmadığı; davacının fesih tarihindeki son ücreti yerine, fasılalı çalışma olgusu nedeniyle 18.03.2005-31.12.2006 tarihleri arasındaki hizmet süresi yönünden 31.12.2006 tarihindeki ücrete göre yapılan hesaplamanın usul ve kanuna aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki bozma ilâmında, kıdem tazminatı hesabı yönünden herhangi bir bozma sebebine de yer verilmemiş olup davalının 09.10.2014 olan fesih tarihindeki ücretine göre hesaplama yapılması gerekmektedir.
4. Şu hâlde yapılması gereken, davacının iş sözleşmesinin feshi tarihindeki son ücreti esas alınarak fasılalı hizmet süresinin tamamı üzerinden kıdem tazminatının hesaplanması, bu yapılırken de davalı Belediyenin sorumlu olması gereken dönemin bozma ilâmında belirtilen esaslar gözetilerek belirlenmesi ve bozma ilâmı ile taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hakların gözetilmesidir. Eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
18.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.