İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/32, 41
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No. 2016/16370
Karar No. 2020/5008
Tarihi: 08/06/2020
l FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETİNDEN YAPILAN %50 TAKTİRİ İNDİRİMİN HAKKIN ÖZÜNÜ ETKİLEYECEK DÜZEYDE OLDUĞU TAKTİRİ İNDİRİMİN MAKUL DÜZEYDE YAPILMASININ GEREKTİĞİ
l PRİM
l PRİM ÖDEMELERİNİN FAZLA ÇALIŞMA-DAN MAHSUP EDİLEMEYECEĞİ
l FAZLA ÇALIŞMANIN ÜCRETİN YÜZDE USULÜYLE BELİRLENDİĞİ DURUMLARDA SADECE %50’LİK KISMININ HESAPLAN-MASININ GEREKTİĞİ
ÖZETİ Yapılan % 50 oranındaki indirim hakkın özünü etkileyecek nitelikte yüksektir.
Mahkemece, davacının dava ve ıslah dilekçelerindeki talepleri gözetilerek fazla mesai ücreti alacağından hakkın özüne aykırı olmayacak şekilde makul oranda indirime gidilmelidir.
Uyuşmazlık, davacının fazla çalışma alacağının hesabı noktasında toplanmaktadır.
Prim, çalışanı özendirici ve ödüllendirici bir ücret ödemesi olup işverence işçiye garanti edilmiş bir temel ücretin üzerine belirli bir usule bağlı olarak ödenen ek bir ücrettir. İşverenin istek ve değerlendirmesine bağlı olabileceği gibi, sözleşme gereği olarak da verilebilir. Genel olarak pazarlamacılık sureti ile satışlarda çalışanların ücret yanında satış bedelinden belirli oranda prim(komisyon) aldıkları bilinen bir olgudur.
4857 sayılı İş Kanununun 41 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, fazla çalışma saat ücreti, normal çalışma saat ücretinin yüzde elli fazlasıdır. İşçiye fazla çalışma yaptığı saatler için normal çalışma ücreti ödenmişse, sadece kalan yüzde elli kısmı ödenir.
Fazla mesai ise kural olarak 4857 sayılı İş Kanunu’na göre, kanunda yazılı şartlar çerçevesinde, haftalık 45 saati aşan çalışmalardır. İşçi fazla mesai yapsın yapmasın prim ödemesi var ise bu ek ücrete hak kazanır. Bu nedenle de ödenen prim alacağının fazla mesai ücretinden mahsubuna gidilemez.
Ancak ister gezerek, isterse işyerinde çalışsın satış temsilcisi mesaisi arttıkça prim alacağı artacağından, bir anlamda yüzde usulü ile çalışması sözkonusu olduğundan fazla çalışma ücretinin yüzde usulünde olduğu gibi sadece zamlı kısmının (%50) hesaplanması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece, prim ayrı bir ödeme olduğundan fazla mesai ücretinden mahsubu yoluna gidilmemesi isabetlidir. Ancak davacı mesaiye bağlı olarak çalıştıkça prim alacağı arttığından fazla mesai ücretinin sadece zamlı kısmının hüküm altına alınması gerekir.
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının 20.08.2002 tarihinde çalışmaya başladığını ve 07.04.2010 günü İşyerinde çalışmakta iken emekli olduktan sonra yine aynı şirkette 17/05/2010 günü başlamak üzere 31/12/2013 tarihine kadar satış departmanında perakende satış şefi olarak aylık net 4.367,03 TL ücretle çalıştığını, 2002 Ağustos- 2011 Eylül arası haftanın 6 günü 08:00-18:00 saatleri arasında İş yerinde çalıştığını, 2011 Eylül-31 Aralık 2013 tarihleri arasında Pazartesi-Salı günleri işyerinde, Çarşamba-Perşembe-Cuma İse İşverenin talimatı 1le il dışmda Karadeniz Bölgesinde satış temsilcisi olarak çalıştığını, Çarşamba sabah erkenden çıkıp Cuma günü gece geç saatlerde evine dönmek zorunda kalarak mesai saatlerinin dışında da İş yeri İçin çalıştığını. Cumartesi günleri de bu il dışı servislerinin raporlama işini yaparak yine haftanın 6 günü il dışındaki 3 günlük süre hariç 08:00-18:00 saatleri arasında çalıştığını, Yargıtay kararlarında geçen ve işçilerin haftada 18 saatten ve yılda 90 gün ve 270 saat fazla çalıştırılması sınınnın işçiyi korumaya yönelik hükümler olup fazla çalışmanın varlığının kabulü ve işçiye ödenmesi gerektiğini davalının her yıl çalışanlarına Mart ayında prim ödediğini, 2013 yılı priminin 2014 yılında ödenmesi gerekirken ödenmediğini, hak ettiği prim alacaklarının fazla mesai alacağından mahsup edilmemesini, fazlaya İlişkin haklarını saklı tutarak; Fazla Mesai Alacağından 1.000,00TL, Prim Alacağından 7.000,00TL olmak üzere toplam 8.000,00TL'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacı davasını ıslah ederek taleplerini artırmıştır.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının çalışma sürelerine ilişkin taleplerinin zamanaşımına uğradığını, bordrolarda görüleceği üzere 4.367,57 Tl aldığını, fazla mesai İddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, hizmet sözleşmesinin ücret başlıklı mad. aylık brüt ücrete yıllık 270 saat fazla mesai ücretinin dahil olduğunun belirtilmiş olduğunu ve davacı yan ile davalı şirketin bu şekilde anlaştıklarını, Yargıtay 9, HD. 2006/939 E, 2008/5619 K. sayılı Kararla "İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık Ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, yılda 90 gün ve 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabuJ etmektedir. O halde işçinin anılan smıriamalann ötesinde fazla çalışmayı kanıtlaması durumunda fark fazla çalışma ücretinin ödenmesi gerekir" Hükmünün yer aldığını, tüm ödemelerin banka kanalıyla yapıldığını ve davacının bankadan ücretini alırken de hiçbir İhtirazı kayıt ileri sürmediğini, su satışı yapan şirkette çalışan davacının yılın her döneminde aynı yoğunlukla çalışmadığı ve yaz aylarında suya olan İhtiyaç nedeniyle söz konusu dönemlerde yoğunluk olacağı her dönem İçin çalışma saatlerinin aynı olmadığını, davalı şirkette prim usulünden dolayt davacının prime hak kazanmak için fazla çalışmalarının fazla çalışmadan sayılamayacağım, Yargıtay HGK 2012/9-2 E, 2012/250 K. sayılı Kararında; "Satış temsilcilerinin fazla çalışma yapıp yapmadıkları hususu günlük faaliyet planları İle iş çizelgeleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Genelde belli hedeflerin gerçekleşmesine bağlı olarak prim karşılığı çalışan bu işçiler yönünden prim ödemelerinin fazla çalışmayı karşılayıp karşılamadığı araştırmalıdır. İşçiye ödenen satış priminin fazla çalışmaların karşılığında ödenmesi gereken ücretleri tam olarak karşılamaması halinde aradaki farkın işçiye ödenmesi gerekir../' hükmü gereği ve yine davacının aktif satışa uymayan bir çalışan olması sebebi ile prime hak kazanmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1.Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.Fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda karineye dayalı makul indirim (taktiri indirim) yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır (Yargıtay 9.HD. 11.2.2010 gün 2008/17722 E, 2010/3192 K; Yargıtay, 9.HD. 18.7.2008 gün 2007/25857 E, 2008/20636 K.). Ancak fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti taleplerinin tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının fazla mesai ücreti alacağı tanık beyanına göre belirlenmiş ve mahkemece bu alacaklardan % 50 oranında karineye dayalı makul indirim (taktiri indirim) yapılmıştır.
Yapılan %50 oranındaki indirim hakkın özünü etkileyecek nitelikte yüksektir.
Mahkemece, davacının dava ve ıslah dilekçelerindeki talepleri gözetilerek fazla mesai ücreti alacağından hakkın özüne aykırı olmayacak şekilde makul oranda indirime gidilmelidir.
3-Uyuşmazlık, davacının fazla çalışma alacağının hesabı noktasında toplanmaktadır.
Prim, çalışanı özendirici ve ödüllendirici bir ücret ödemesi olup işverence işçiye garanti edilmiş bir temel ücretin üzerine belirli bir usule bağlı olarak ödenen ek bir ücrettir. İşverenin istek ve değerlendirmesine bağlı olabileceği gibi, sözleşme gereği olarak da verilebilir. Genel olarak pazarlamacılık sureti ile satışlarda çalışanların ücret yanında satış bedelinden belirli oranda prim(komisyon) aldıkları bilinen bir olgudur.
4857 sayılı İş Kanununun 41 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, fazla çalışma saat ücreti, normal çalışma saat ücretinin yüzde elli fazlasıdır. İşçiye fazla çalışma yaptığı saatler için normal çalışma ücreti ödenmişse, sadece kalan yüzde elli kısmı ödenir.
Fazla mesai ise kural olarak 4857 sayılı İş Kanunu’na göre, kanunda yazılı şartlar çerçevesinde, haftalık 45 saati aşan çalışmalardır. İşçi fazla mesai yapsın yapmasın prim ödemesi var ise bu ek ücrete hak kazanır. Bu nedenle de ödenen prim alacağının fazla mesai ücretinden mahsubuna gidilemez.
Ancak ister gezerek, isterse işyerinde çalışsın satış temsilcisi mesaisi arttıkça prim alacağı artacağından, bir anlamda yüzde usulü ile çalışması sözkonusu olduğundan fazla çalışma ücretinin yüzde usulünde olduğu gibi sadece zamlı kısmının (% 50) hesaplanması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece, prim ayrı bir ödeme olduğundan fazla mesai ücretinden mahsubu yoluna gidilmemesi isabetlidir. Ancak davacı mesaiye bağlı olarak çalıştıkça prim alacağı arttığından fazla mesai ücretinin sadece zamlı kısmının hüküm altına alınması gerekir.
Mahkemece bu husus gözden kaçırılarak fazla mesai alacağının %50 zamlı kısmı yerine %150 zamlı kısmının hesaplanıp hüküm altına alınması hatalıdır.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 08.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.