İlgili Kanun / Madde
5953 S. BİşK/29
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No. 2016/12312
Karar No. 2020/1288
Tarihi: 04/02/2020
l GAZETECİNİN YILLIK İZİN HAKKI
l GAZETECİNİN KULLANDIRILMAYAN VEYA KULLANDIRILIRKEN ÜCRETİ ÖDENMEYEN YILLIK İZİN HAKKININ İKİ KATINI TALEP EDEBİLMESİ İÇİN YILLIK İZİN İÇİN İŞVERENE BAŞVURMASININ GEREKMESİ
ÖZETİ 5953 sayılı Basın İş Kanunu’nun 29. maddesine göre; “Gazeteciye bu Kanun'un 21'inci maddesinde yazılı yıllık izni vermeyen veya izni vermiş olup da izin müddetine ait ücreti ödemeyen işverene, yıllık izin vermediği veya izin süresine ait ücretleri ödemediği kimsenin izin müddetine tekabül eden ücretler yekününün üç katı kadar idarî para cezası verilir; ayrıca gazeteciye ödenmesi gereken ücret toplamı, iki kat olarak ödenir. Kanun'un 21. maddesinde meslekteki kıdemine göre kullanacağı izin süresi belirtilirken son fıkrasında “izin hakkından feragat edilemeyeceği” açıkça vurgulanmıştır. 29. maddeden gazeteci çalışırken uygulanması gereken bir yaptırım düzenlediği, çalışırken izin vermeyen veya izin verildiği halde izin ücreti ödenmeyen işveren hakkında uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Dairemizin kararlılık kazanan dönem ücreti üzerinden ödenmesi gereken izin ücreti, bu kullandırılmayan veya kullandırılmasına rağmen ücreti ödenmeyen ücrettir. Ancak bunun için gazetecinin çalışırken talep etmesine rağmen izin kullandırılmadığını veya izin verilmediğini iddia etmesi gerekir. Çalışırken bu yönde talebi olmayan gazetecinin, fesih nedeni ile son ücret üzerinden hesaplanacak izin ücreti, 21. maddedeki sürelerle sınırlıdır. Başka bir anlatımla fesih nedeni ile son ücret üzerinden hesaplanacak izin ücreti 29. madde gereği 2 kat hesaplanamaz.
Dosya içeriğine göre; davacı, çalışırken yıllık izin talebinde bulunmasına rağmen izin kullandırılmadığını veya izin verilmesine rağmen ücretinin ödenmediğini iddia ve ispat etmiş değildir. Bu nedenle 21. maddeye göre kullanılmayan izinlerin; dönem ücretleri üzerinden 29. madde uyarınca iki katı alınarak hesaplanması Dairemiz uygulamasına göre hatalıdır.
Kararın, bu nedenle de bozulması gerekmiştir
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin, 04.09.2002-31.05.2010 tarihleri arasında davalı nezdinde Basın İş Kanunu kapsamında çalıştığını, en son 4892,35 TL aylık ücret aldığını, açmış olduğu işe iade davasını kazandığını ancak davalının müvekkilini işe başlatmadığını ve işçilik alacaklarını ödemediğini ileri sürerek; kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti ile fazla mesai ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:
Davalı vekili; hizmet tespiti davasının halen derdest olduğunu, işe iade kararı sonrasında davacının işe başlatılmayarak tüm haklarının ödendiğini, hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin söz konusu ödeneği kabul eden davacının iş bu davayı ikame etmesinin sebepsiz zenginleşme amacını ortaya koyduğunu, yapılan ödemeler karşısında davacının başkaca bir alacağı bulunmadığını, haftanın her günü tüm dini ve milli bayramlarda çalışma iddiasının gerçek dışı ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar süresinde taraflarca temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davacı vekiline; 19.12.2015 tarihli ek bilirkişi raporu 22.12.2015 tarihli duruşmada elden tebliğ edilmiş olup, davacı vekilince raporu inceleyip beyanda bulunmak üzere süre talep edilmiştir.
Mahkemece; ek bilirkişi raporunda bir değişiklik söz konusu olmadığı ve kök raporun taraflara tebliğ edilerek yasanın aradığı beyanda bulunma süresinin verildiği gerekçeleri ile ek rapora karşı beyanda bulunmak için bir sonraki duruşma günü olan 24.12.2015 tarihine kadar süre verildiği belirtilmiştir.
Davacı vekili, 23.12.2015 tarihli dilekçesinde; mahkemenin yukarıdaki ara kararından rücu ederek, HMK uyarınca 2 haftalık rapora itiraz süresi verilmesi talep edilmiştir.
6100 sayılı HMK'nun 281. maddesinde; tarafların bilirkişi raporunun kendilerine tebliğden itibaren 2 hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususları bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren husularda açıklama yapılmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri belirtilmiştir.
Mahkemece; kanuna aykırı olarak ve savunma hakkını kısıtlayacak şekilde rapora itiraz için 2 gün süre verilmesi hatalıdır.
3- Davacı işçi, genel tatillerde çalıştığını iddia ederek alacak talebinde bulunmuştur.
Mahkemece; davacının kendi çalışma düzenini kendi belirlediği, hesaplamaya elverişli bilgiler içeren maç programı sunmadığı, tanık anlatımlarının da net olmadığı gerekçeleri ile talebin reddine karar verilmiştir.
Genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı işçi iddiasını ispat için tanık delilinin yanı sıra bir takım belgelere dayanmıştır. Davacı tanıklarının genel tatil çalışmalarına ilişkin olarak net bir beyanı bulunmasa da, davacının sunmuş olduğu Türkiye Spor Yazarları Derneği yazısında davacının görev aldığı maç ve organizasyonlar belirtilmiş olup, genel tatil ücreti alacağı buna göre hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır.
Ayrıca; davacı vekilince dava dilekçesinde, fazla mesai ve genel tatil ücreti alacakları için toplamda 500 TL talep edilmiş olup, her bir alacak kalemi için ne kadar istendiği yargılama sırasında açıklanmadığı gibi mahkemece de bu husus aydınlığa kavuşturulmamıştır.
Bozma sonrası verilecek kararda; dava dilekçesinde iki alacak kalemi için toplamda 500 TL talep edildiği gözetildiğinde, her bir alacak kalemi için 250 TL istendiğinin kabulü ile karar verilmesi gerektiği de dikkate alınmalıdır.
4- Davacı Basın İş Kanuna tabi olup, yıllık ücretli izin alacağı hesabının açıklığa kavuşturulması gereklidir.
5953 sayılı Basın İş Kanunu’nun 29. maddesine göre; “Gazeteciye bu Kanun'un 21'inci maddesinde yazılı yıllık izni vermeyen veya izni vermiş olup da izin müddetine ait ücreti ödemeyen işverene, yıllık izin vermediği veya izin süresine ait ücretleri ödemediği kimsenin izin müddetine tekabül eden ücretler yekününün üç katı kadar idarî para cezası verilir; ayrıca gazeteciye ödenmesi gereken ücret toplamı, iki kat olarak ödenir. Kanun'un 21. maddesinde meslekteki kıdemine göre kullanacağı izin süresi belirtilirken son fıkrasında “izin hakkından feragat edilemeyeceği” açıkça vurgulanmıştır. 29. maddeden gazeteci çalışırken uygulanması gereken bir yaptırım düzenlediği, çalışırken izin vermeyen veya izin verildiği halde izin ücreti ödenmeyen işveren hakkında uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Dairemizin kararlılık kazanan dönem ücreti üzerinden ödenmesi gereken izin ücreti, bu kullandırılmayan veya kullandırılmasına rağmen ücreti ödenmeyen ücrettir. Ancak bunun için gazetecinin çalışırken talep etmesine rağmen izin kullandırılmadığını veya izin verilmediğini iddia etmesi gerekir. Çalışırken bu yönde talebi olmayan gazetecinin, fesih nedeni ile son ücret üzerinden hesaplanacak izin ücreti, 21. maddedeki sürelerle sınırlıdır. Başka bir anlatımla fesih nedeni ile son ücret üzerinden hesaplanacak izin ücreti 29. madde gereği 2 kat hesaplanamaz.
Dosya içeriğine göre; davacı, çalışırken yıllık izin talebinde bulunmasına rağmen izin kullandırılmadığını veya izin verilmesine rağmen ücretinin ödenmediğini iddia ve ispat etmiş değildir. Bu nedenle 21. maddeye göre kullanılmayan izinlerin; dönem ücretleri üzerinden 29. madde uyarınca iki katı alınarak hesaplanması
Dairemiz uygulamasına göre hatalıdır.
Kararın, bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 04/02/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacı gazeteci iş sözleşmzerine açtığı davada yıllık izin ücretini talep etmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 5953 sayılı Kanun'un 29. maddesine göre iki kat olarak belirlenmiş, hesaplanmada dönem ücreti esas alınmıştır.
Dairemiz çoğunluk görüşü ile verilen bozma kararında, yıllık izin ücretinin son ücret üzerinden ancak tek kat olarak hesaplanması gerektiği belirtilmiştir.
Yargıtay İş Dairelerinin önceki istikrarlı uygulamaları gazetecinin yıllık izin ücretinin dönem ücretinden ve ancak iki kat olarak hesaplanması gerektiği yönündeyken(Yargıtay 9.HD. 19.01.2015 gün, 2013/8162 E, 2015/884 K. ; Yargıtay 22. HD. 07.04.2015 gün, 2014/5324 E, 2015/12781 K.), 2015 yılında itibaren gerçekleşen içtihat değişikliği ile iki kat olarak hesabın işçinin çalışırken izin talebinde bulunması ve kullandırılmaması haline geçerli olduğu, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücretinin son ücret üzerinden ve tek kat olarak hesabı gerektiği yönünde kararlar verilmiştir (Yargıtay 9. HD. 24.02.2015 gün, 2013/9508 E, 2015/7896 K. ; Yargıtay 22.HD. 10.02.2016 gün, 2014/ 3387 E, 2016/ 3330 K.; Yargıtay 7.HD. 10.03.2016 gün, 2015/5218 E, 2016/6009 K.).
Basın çalışanlarıyla ilgili 5953 sayılı Kanun'un 21. maddesinde, "Günlük bir mevkutede çalışan bir gazeteciye, en az bir yıl çalışmış olmak şartiyle, yılda dört hafta tam ücretli izin verilir. Gazetecilik mesleğindeki hizmeti on yıldan yukarı olan bir gazeteciye, altı hafta ücretli izin verilir. Gazetecinin kıdemi aynı gazetedeki hizmetine göre değil, meslekteki hizmet süresine göre hesaplanır.
Günlük olmayan mevkutelerde çalışan gazetecilere her altı aylık çalışma devresi için iki hafta ücretli izin verilir. Yıllık ücretli izinlerin hesabında bu Kanun'un 1'inci maddesindeki "Gazeteci" tabirine girenlerin kıdemleri, iş akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden inikat etmiş olmasına bakılmaksızın, gazetecilik mesleğinde geçirdikleri hizmet süresi nazara alınmak suretiyle tesbit edilir.
İzin hakkından feragat edilemez" şeklinde kurala yer verilmiştir.
Düzenleme ile gazetecinin yıllık izin hakkı İş Kanunu'na tabi çalışanlara göre özel biçimde korunmuş ve 4857 sayılı İş Kanunu'na göre daha uzun süreler öngörülmüştür. Gazetecinin yıllık izinlerinin işveren tarafından verileceği üç ayrı yerde "izin verilir" şeklinde ifade edilmiş ve gazetecinin izin kullanma için başvurusuna dair bir şart aranmamıştır.
Aynı Kanun'un 29. Maddesinde, "Gazeteciye bu Kanun'un 21'inci maddesinde yazılı yıllık izni vermeyen veya izni vermiş olup da izin müddetine ait ücreti ödemeyen işverene, yıllık izin vermediği veya izin süresine ait ücretleri ödemediği kimsenin izin müddetine tekabül eden ücretler yekununun üç katı kadar idarî para cezası verilir; ayrıca gazeteciye ödenmesi gereken ücret toplamı, iki kat olarak ödenir" şeklinde açık bir düzenlemeye gidilerek yıllık izinlerin kullandırılmamasının yaptırımı öngörülmüştür. Düzenleme ile "21'inci maddesinde yazılı yıllık izni vermeyen" işverenden söz edilmiş ve gazetecinin talebi üzerine verilmemiş olmasına dair bir açıklamaya yer verilmemiştir. İlgili Kanun'un 29. maddesinde yer alan "izni vermeyen" ibaresi, gazetecinin talebi üzerine izin verilmemesi gibi bir durumu kapsamamaktadır. Aksine 21. maddede yer alan yasal yükümlülüğe gönderme yapılarak buna uymayan işveren için hiçbir şart aranmaksızın bir yaptırım öngörülmüştür. Yine 29. madde, gazeteciye yıllık izinler kullandırıldığı halde izin müddetine ait ücretin ödenmemesi ayrıca yaptırıma bağlanmıştır ki, bu hususun somut olayla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Zira düzenlemenin bu kısmı işverence yıllık izin kullandırıldığı halde o günlere ait ücretin ödenmemesi haline münhasır olup, uyuşmazlık konusu olayda kullandırılan ve ücreti ödenmeyen izinler söz konusu değildir.
İlgili Kanun'un 29. maddesinin "yıllık izin vermeyen" şeklindeki düzenlemesinden hak sahibi tarafından talepte bulunulması gerektiği sonucuna varılması, Anayasal temeli olan yıllık izin hakkının özüne aykırı olduğu gibi izin hakkından feragat edilemeyeceği şeklindeki açık yasa hükmü ile de bağdaşmamaktadır. Oysa yasal düzenlemede aynı Kanun'un 21. maddesinden söz edilerek, ilgili hükümde üç ayrı yerde yazılı olan işverenin izin verme yükümlülüğüne dikkat çekilmiştir. Gazetecinin yıllık izin hakkının kullandırılması noktasında yasal yükümlülük işverene ait olup, gazetecinin talebi üzerine bu hakkın kullanılacağı yönünde hiçbir düzenleme mevcut değildir.
Yapılan açıklamalar ve yasal düzenleme çerçevesinde gazeteciye yıllık izin kullandırmayan işveren izin ücretlerini iki kat olarak ödemelidir. Bu iki kat ödeme koşulunun işçinin izin talebine bağlı olarak geçerli sayılması, 5953 sayılı Yasa'nın emredici hükümlerine aykırıdır.
Öte yandan Yargıtay'ın yakın tarihli kararlarında, izin ücretinin dönem ücreti yerine son ücretten hesaplanması gerektiği yönündeki uygulaması, yıllık izin hakkının niteliğine daha uygundur. Gazetecinin yıllık izin hakkından feragat edemeyeceği 21. maddede düzenlendiğine göre, yıllık izin hakkı iş ilişkisinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve dinlenme hakkı olarak varlığını sürdürür. Gazetecinin geçmiş yıllara ait kullanmadığı izinleri daha sonraki yıllarda kullandırıldığında fiili izin kullanma dönemindeki ücret ödenmelidir. Örneğin gazeteciye 10 yıl öncesine ait yıllık izin kullandırıldığında, 10 yıl öncesine ait dönem ücreti ile izne ayrılması dinlenme hakkının özüne aykırıdır. İşçiye fiilen izin kullandığı dönem ücreti ödeneceğine göre yıllık izin ücretinin son ücrete evrilmesi, dinlenme hakkının doğası gereğidir.
Bu itibarla gazetecinin yıllık izin ücretinin son ücretten ve yine 5953 sayılı Kanun'un 21 ve 29. maddelerine göre iki kat olarak hesaplanması gerekirken, gazetecinin çalışırken talebi olmadığı gerekçesiyle tek kat olarak hesabı gerektiği yönünde bozma kararında yer alan Daire çoğunluk görüşüne katılamıyoruz. 04.02.2020