İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/18-21
6356 S. STK/25
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
32. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2021/2927
Karar No. 2023/111
Tarihi: 26/01/2023
lGEÇERLİ FESİH NEDENİN İŞVERENCE KANITLANAMAMASI
lGEÇERSİZ FESİH
lFESHİN GERÇEK SEBEBİNİN SENDİKAL ÖRGÜTLENMENİN ENGELLENMESİ OLMASI
ÖZETİ davalının feshin geçerli nedenle yapıldığına ilişkin üzerindeki ispat yükümlülüğünü yerine getiremediği, dolayısıyla feshin geçerli olmadığı kanaatine varılmıştır.
İş sözleşmesinin sendikal sebeple feshedildiği hususunda ispat yükümlülüğü davacıya ait olup, ilk derece mahkemesince dinlenen tanıkların beyanlarından, celp edilen delillerden ve aynı dönemde aynı gerekçe ile iş akitleri işverence feshedilen işçilerin açmış bulundukları davalardaki tanık beyanları ve delillerden; davacı ve aynı dönemde işten çıkartılan tüm işçilerin sendikal sebeplerle işten çıkartıldığı, fesih sürecinde davalı işyerinde yöneticilerin sendikaya üye işçileri tespit etme ve sendikaya üye işçileri sendika üyeliğinden istifa ettirme çabası içerisine girdikleri, davacının üyesi bulunduğu sendikanın yazı cevapları, davacının sendika üyesi olduğu tarihten kısa bir süre sonra iş sözleşmesinin feshedildiği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, davacının iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği anlaşılmıştır.
DAVAE: BAKIRKÖY 21. İŞ MAHKEMESİ'nin 12/11/2020 Tarih,2019/627 Esas,2020/728 Karar sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyanın dairemize tevzi edildiği anlaşılmakla, dosya ve ekleri incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜ NÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının iş akdinin davalı tarafça ekonomik kriz, iş yerinde küçülmeye gidildiği sözlü olarak bildirilerek 09/02/2017 tarihinde feshedildiğini, fesih işleminin 4857 sayılı yasanının 19. maddesine aykırı olduğunu, davalı iş yerinde yeniden yapılanma yönünde alınmış bir işletmesel kararın mevcut olmadığını, davacının iş akdinin feshinden sonra iş yerinde yeni çalışanların istihdam edildiğini, feshin son çare olması ilkesine aykırı davranıldığını, davalı firmaya ait 2016 yılı ortalarında Teksif Sendikası sendikal örgütlenme faaliyeti başlatıldığını, içlerinde davacının da bulunduğu öncü işçilerle bir komite oluşturulduğunu ve iş yerindeki diğer işçilerin sendikaya üye olmalarını sağlamak üzere bir çok toplantı yapıldığını, davacının da bu toplantılara katılarak teksif sendikasına üye olduğunu, teksif sendikasına üye işçi listesinin gizli tutulduğunu ve iş akdi fesihlerinin engellenmesinin amaçlandığını ancak iş yerindeki çalışanlar arasında sendikal faaliyete ilişkin planın iş veren yetkilileri tarafından öğrenildiğini, sendika üyesi işçilerin bazılarının iş akitlerinin dönem dönem feshedildiğini, iş akdi fesihlerinin iş yerinde sendikaya üye olmak isteyen işçilerin korkmasına yol açtığını ve örgütlenmenin bu yol ile durdurulduğunu, iş akdi fesihleri nedeniyle sendikaya üye olmak isteyen işçilerde işsiz kalma korkusu yaşadıklarını, davalı işveren yetkililerinin işçilerin sendika üyeliklerini sorguladıklarını ve istifa edip işten kendi istekleri ile çıkmaları için baskı yaptıklarını, davalı işveren yetkilisinin işçilerin sendikaya üyeliğinden istifası ve işten istifasını sağlamak üzere işçilerin sorgulanma anlarının ses ve görüntü ile kaydedildiğini, davalı işveren yetkililerinin sendikalı işçileri sendika üyeliğinden istifa etmeleri için işten çıkarmak ve isimlerini diğer şirketlerle paylaşmak suretiyle işsiz kalmakla tehdit ettiğini, sendikalı işçilerin isimlerinin paylaşıldığı mesajlaşmaları işçilere göstererek sendikal örgütlenmeye engel olmak istediğini, sendikadan istifa etmeyen işçilerin iş akitlerinin feshedildiğini, davalı iş vereninin sendikal nedenlerle fesih işlemlerinin, iş yerinde çalışan işçiler tarafından tutanak altına alındığını, davalı işverenin işten çıkarma tehdidi ile sendika üyeliğinden istifa eden işçilerin halen işyerinde çalışmaya devam ettiklerini, davacının iş akdinin feshini gerektirecek haklı veya geçerli bir neden bulunmadığını, davalıya ait iş yerinde sendika üyelerinin işverence sendika üyeliğinden istifa ettirilmek üzere baskı ve işten çıkarma tehdidi uygulandığını, sendikal haklarının kullanılmasının engellendiğini, davacının iş akdinin sendikaya üye olması ve sendikal faaliyet içinde olması sebebiyle ve Teksif Sendikasının toplu iş sözleşmesi imzalama yetkisini almasını engellemek amacıyla sona erdirildiğini iddia ile, müvekkilinin işe iadesine ve sendikal tazminatın hüküm altına alınmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mümessil firmalar aracılığında yurt dışına mal ihraç eden davalı şirkete davacının sorumlu olduğu makinelerde gerçekleşen hatalı üretim nedeniyle uyarılarda bulunması ve bu nedenle mal ihracında yaşanan olumsuzlukların sonrasında davalı şirketin hatalı üretime neden olan davacının ve davacı ile birlikte çalışanlarının sözleşmelerinin feshi cihetine gidildiğini, davacının beyan ettiği şekilde iş yerinde küçülmeye gidildiğini, yeni yapılanma yönünde karar alındığına dair gerekçelerin davalı şirket yetkililerince ileri sürülmediği gibi yukarıda açıklanan fesih sebebi dışında davalı şirket tarafından gizlenen başka bir sebebinde mevcut olmadığını, mesai saatleri içinde sorumlu oldukları makineler ile ilgilenmeyen sorumluluğundaki makineleri çalışır vaziyette bırakarak uyuyan şirket tarafından belirlenen ara dinlenme süreleri ve yemek molaları haricinde de mola vererek üretimi aksatan ve makinelerin çalışmasını kontrol etmeyen davacı ile birlikte dava açan diğer işçilerin hatalı üretimin ve oluşan zararın sorumlusu olduğunu, davacının iş sözleşmesinin feshedildiğini, çalışan tüm işçilerin dilediği sendikaya üyeliğinin davalı şirketi ilgilendiren bir konu olmadığı gibi davalı şirket yetkililerini buna dair herhangi bir engellemesinin de söz konusu olmayacağını, bu nedenlerle sendikal faaliyet veya sendika üyeliği nedenine dayalı fesih beyanının gerçek dışı tespitlere özellikle kurguya dayalı olduğunu, davacı vekilinin teksif sendikasının da vekili olması, bürosunun dahi sendikayla aynı binada olmasının avantajlarını kullanmaya çalıştığını, sendikal faaliyetten davalı şirket yetkililerinin bilgisinin olmadığı gibi davacının öncesinde ve halen sendikalı olup olmadığı hususunda davalı şirket yetkililerinin bilgisinin olmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR VE GEREKÇESİ:
İlk Derece Mahkemesi'nce yapılan yargılama neticesinde;29/03/2018 tarih, 2017/113 esas, 2018/268 karar sayılı ilam ile; "…..fesih sendikal nedene dayandırılamayacağı, ancak yazılı fesih yapılmadığından hatalı üretim ile ilgili olarak da davalı tarafça iş akdinin feshini gerektirir objektif kriterler sunulup ispatlanamadığından davanın kısmen kabul edilerek feshin geçersizliğine ancak açıklanan nedenlerle sendikal fesih talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. …" şeklinde belirtilen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne, davacının işe iadesine, sendikal tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması nedeniyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi'nce 03/04/2019 tarih, 2018/2500 Esas ve 2019/1137 karar sayılı karar ile; "….Somut olayda, davacı; iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedildiğini, feshin sendikal nedenle gerçekleştirildiğini ileri sürmüş, davalı işveren ;davacının sorumlu olduğu makinelerde gerçekleşen hatalı üretim nedeniyle zarar verdiğini, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince iş akdinin feshinin haklı ya da geçerli nedenle feshedildiğinin ispat edilemediği, feshin sendikal nedenle gerçekleştirildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; dosyaya ibraz edilen raporu tanzim eden bilirkişi heyeti hukukçu ve mali müşavir bilirkişiden oluşmakta olup, bilirkişilerin niteliklerinin davaya konu olaya ve olayın aydınlatılmasına uygun nitelikte olmadığı, yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Davalıdan meydana gelen zarar konusunda delilleri sorulup getirtilerek, meydana gelen olayda davacının ve diğer çalışanların kusurunun bulunup bulunmadığı, tarafların kusur oranı ile zarar miktarının belirlenmesi konusunda bilirkişi incelemesi yapılarak; fesih hakkının hak düşürücü süre veya makul süre içerisinde kullanılıp kullanılmadığının, feshin haklı veya geçerli sebebe dayanıp dayanmadığının, sendikal nedenlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespiti ile ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi hatalı olup, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir….. " gerekçesiyle, HMK 353/1-a-6 maddesi gereğinceilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi'nce verilen HMK 353/1-a-6 kararından sonra, ilk derece mahkemesince yeniden yargılama yapılmış, eksik hususlar giderilmiş, tüm deliller toplanmış, akabinde ilk derece mahkemesince 12/11/2020 tarih, 2019/627 esas ve 2020/728 karar sayılı karar ile;"……Somut olayda, davacı taraf iş akdinin sendikal faaliyetlerden dolayı feshedildiğini iddia ederken, davalı taraf mümessil firmalar aracılığında yurt dışına mal ihraç eden davalı şirkete davacının sorumlu olduğu makinelerde gerçekleşen hatalı üretim nedeniyle uyarılarda bulunması ve bu nedenle mal ihracında yaşanan olumsuzlukların sonrasında davalı şirketin hatalı üretime neden olan davacının ve davacı ile birlikte çalışanlarının sözleşmelerinin feshi yoluna gidildiğini savunmuştur.
Mahkememizce sendikal nedenle fesih iddiasının dayandırılabileceği koşulların oluşup oluşmadığı incelenmiş olup, fesih tarihi itibariyle 67 işçinin sendika üyesi olduğu, davacının ve diğer üyelerin üyelik bilgilerinin işverene bildirilmemiş olduğu, halen sendikaya üye çalışan işçiler olduğu, bu işçilerin de işveren tarafından bilinmediği, 9 işçinin sendikadan istifa ettiği ve halen çalışmaya devam ettiği, davacı ile birlikte 17 kişinin iş akitleri feshedildiği için sendika örgütlenmelerinin durduğu anlaşılmış olup, halen çalışan sendikalı işçilerin bulunması, sendika üyelik bilgilerinin işveren tarafından bilinemeyeceği ya da bilinmesinin kolay olmadığı anlaşıldığından fesih sendikal nedene dayandırılamayacağı, halen çalışan sendikalı işçilerin bulunması nedenleriyle somut olayda sendikal fesih kriterlerinin yeterli düzeyde oluşmadığı, davalı tarafın dayandığı fesih gerekçesine istinaden yapılan inceleme ile kaldırma kararında belirtilen eksikler doğrultusunda Mahkememizce alınan 10/02/2020 tarihli bilirkişi heyetinin raporuna göre, davacının yaptığı işin üretimin ilk aşaması olduğu ve üretimde başka aşamalarının bulunduğu ve üretim hatalarının kalite kontolcüler tarafından tespit edildiği, davacının yerine getirdiği üretimdeki hatayı gösterir somut bir veriye rastlanmadığı, davacıyı kusurlu ve sorumlu tutmanın doğru olmadığı, hatanın kimin kullandığı makine kaynaklı olduğunun da somut şekilde belli olmadığı, anılan formdaki ortak uygunsuzluğun iğne kırık izleri olduğu, davalı işverenin makine ve uygun iğnelerin düzenli değişimini ve kontrolünü sağlamakla yükümlü olduğunu ve davacının ortaya çıkan maddi zararda ve de zararın parasal değerinde davacının rolünün bulunmadığı anlaşılmış, yazılı fesih yapılmadığından hatalı üretim ile ilgili olarak da davalı tarafça iş akdinin feshini gerektirir objektif kriterler sunulup ispatlanamadığından ve davacının iş sözleşmesinin geçerli feshe dayandığı mahkememizce kabul görmediğinden ötürü açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabul edilerek feshin geçersizliğine davacının işe iadesine, işe başlatmama tazminatının kıdem ve fesih nedenine göre 5 aylık brüt ücreti tutarında belirlenmek suretiyle sendikal tazminat talebinin ise reddine…….." karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Mahkemece yazılan gerekçeli karar , taraflara usulüne uygun tebliğ edilmiştir.
İstinaf Kanun Yoluna yasal süresinde taraflarca müracaat edilmiştir.
Davacı vekili gerekçeli istinaf dilekçesinde özetle;
Dava dilekçesini tekrarla;
Davacı tanıklarının her ikisinin de ifadesinde müvekkilinin iş akdinin sendikal faaliyette bulunması sebebiyle feshedildiğinin yer aldığını, müvekkilinin iş akdinin feshinin esas nedenin Teksif Sendikasına üye olması, sendikal örgütlenme faaliyetinde öncü işçi olması ve sendika üyeliğinin davalı işverence öğrenilmesi olduğunu, iş akdinin sendikal nedenle feshinde, esas nedenin işyerindeki tüm sendikalı işçilerin iş akdinin feshedilmesi şeklinde düşünülemeyeceğini, sendikal fesih iradesinin davalı işyerindeki sendikalı tüm işçilerin iş akitlerinin feshedilmesi şeklinde yorumlanamayacağını, ilk derece mahkemesi kararının sendikal tazminat talebinin reddi kararının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı vekili gerekçeli istinaf dilekçesinde özetle;
Cevap dilekçesini tekrarla;
Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen hususların yerine getirilmediğinden ötürü, ilk derece mahkemesince verilen kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu, haklı fesih için gereken şartların oluştuğunu, sendikal tazminat talebinin reddi kararının doğru olduğunu, davacının istinaf dilekçesinde sunmuş olduğu müvekkili şirkete karşı verilmiş BAM kararında hem fesih gerekçelerinin farklı olduğunu, hem de fesih koşullarının ayrıca delillerin de, tanıkların da farklı olduğunu, davacının mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, kısmi kabul kısmi red kararının sebebiyle yargılama giderlerinin sadece davalı üzerinde bırakılmaması gerektiğini, hatalı olarak davalıya yükletildiğini, karardaki bu hatalı kısmın istinaf incelemesinde düzeltilmesi gerektiğini, ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, işe iade ve sendikal tazminat istemine ilişkindir.
HMK 355. Madde gereğince; istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re'sen gözetir.
Somut olayda, 4857 sayılı yasanın 18 ve 20. maddelerinde düzenlenen işe iade davasının ön koşulları yönünden bir eksikliğin bulunmadığı, kamu düzenine aykırılık teşkil edecek bir hususa rastlanmadığı anlaşılmıştır.
Davalı işverenlikçe, davacının iş sözleşmesinin yazılı fesih bildirimi olmaksızın feshedildiği anlaşılmaktadır. Davacının iddiası, iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği yönündedir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının sorumlu olduğu makinelerde gerçekleşen hatalı üretim nedeniyle mal ihracatında yaşanan olumsuzluklardan dolayı, hatalı üretime neden olan makine bölümünün kapatıldığı, kapatılan bölüm çalışanlarının iş sözleşmelerinin feshinin zorunlu olduğu savunmasında bulunmuştur.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 20/2. maddesi uyarınca “feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir”. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel koşullarına uyduğunu, daha sonra, içerik yönünden fesih nedenlerinin geçerli (veya haklı) olduğunu kanıtlayacaktır. Yargıtay'ın kararlılık kazanan uygulaması bu yöndedir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 04.04.2008 gün ve 2007/29752 Esas, 2008/7448 Karar sayılı ilamı).
İşçi fesihte sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı iddiasında bulunacaktır. İspat yükü ise işverendedir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia etmesi durumunda, bu iddiasını ispatla yükümlüdür (m. 20/f.2). 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 25/6. maddesi uyarınca da “İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür”.
İşçinin feshin başka bir sebebe dayandığını iddia etmesi ve bunu ispatlaması, işverenin geçerli fesihle ispat yükünü ortadan kaldırmaz. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 01.12.2008 gün ve 2008/6294 Esas, 2008/32601 Karar sayılı ilamı).
Bireysel sendika özgürlüğü, kolektif sendika özgürlüğünün temelidir ve bu ikisi bir bütünü oluşturur. Çalışanların örgütlenmesi önündeki tüm engeller, toplu sözleşme düzeninin varlığını tehdit eder. Sendikal nedenle yapılan fesih, bu engellerden biridir. İşçinin sendikaya üye olması üzerine veya sendikal faaliyetleri nedeni ile çıkarılması iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğini gösterir. Yaptırım belirlenirken, sendikal nedenle yapılan feshin, ilk bakışta iş sözleşmesi ve işçi üzerinde etkisini gösteren fakat temelde sendikaya ve nihayet toplu sözleşme düzenine yönelik bir haksız fiil olduğunu gözden kaçırmamak gerekir.
Sendikal fesih iddiasında tarafların ispat yükümlülüğü yukarda belirtilen normatif kurallar ile düzenlenmiş olup, burada evleviyetle feshin nedeninin ispat yükümlülüğünün işverene ait olduğu belirtildikten sonra işçinin ileri sürülen fesih nedeninin doğru olmadığı ve bunun sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlü olduğu hüküm altına alınmıştır. Başka bir anlatımla sendikal özgürlüğün teminine yönelik olarak sendikal fesih iddialarında tek taraflı bir ispat yükümlülüğü yeterli görülmemiştir. Dolayısıyla işverenin ispat faaliyetinin sendikal nedenle fesih iddialarının değerlendirilmesinde önemli bir etken olacağı aşikârdır.
Somut olay incelendiğinde; cevap dilekçesinde, davacının sorumlu olduğu makinelerde gerçekleşen hatalı üretim sebebiyle davacının çalıştığı bölümün kapatıldığı ve davacının işten çıkartıldığı belirtilmiş ise de davalı işverenlikçe bu konuda alınmış bir yönetim kararının bulunmadığı ve bu nedenle keyfilikten uzak ve tutarlı bir şekilde uygulanıp uygulanmadığının tespitinin mümkün olmadığı, fesih öncesi ve sonrası süreçte, davacının görev yaptığı pozisyona yeni işçi alımı yapıldığı, her ne kadar davalı vekili makine bölümünün hatalı üretimde bulunduğu iddiasında bulunmuş ise de, dosyaya bu iddiasını ispata yarar hiçbir veri ibraz etmediği, iddia edilen hatalı üretime dair davacının ve hiçbir çalışanın savunmasının alınmadığı, davalı tarafından sunulan fotoğrafların özensiz çalışma ve hatalı üretimi ispat edemeyeceği, zira hangi şartlarda, mola sürelerinde veya iş bitiminde çekilip çekilmediğinin anlaşılmasının mümkün olmadığı tespit edildiğinden, davalının feshin geçerli nedenle yapıldığına ilişkin üzerindeki ispat yükümlülüğünü yerine getiremediği, dolayısıyla feshin geçerli olmadığı kanaatine varılmıştır.
İş sözleşmesinin sendikal sebeple feshedildiği hususunda ispat yükümlülüğü davacıya ait olup, ilk derece mahkemesince dinlenen tanıkların beyanlarından, celp edilen delillerden ve aynı dönemde aynı gerekçe ile iş akitleri işverence feshedilen işçilerin açmış bulundukları davalardaki tanık beyanları ve delillerden; davacı ve aynı dönemde işten çıkartılan tüm işçilerin sendikal sebeplerle işten çıkartıldığı, fesih sürecinde davalı işyerinde yöneticilerin sendikaya üye işçileri tespit etme ve sendikaya üye işçileri sendika üyeliğinden istifa ettirme çabası içerisine girdikleri, davacının üyesi bulunduğu sendikanın yazı cevapları, davacının sendika üyesi olduğu tarihten kısa bir süre sonra iş sözleşmesinin feshedildiği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, davacının iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği anlaşılmıştır.
Sonuç olarak; yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olduğu, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin ise yerinde olmadığı, yargılamada eksiklik bulunmamakla birlikte, kanunun olaya uygulanmasında İlk Derece Mahkemesi'nce hata edildiği ancak bu durumun yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşılmakla, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılarak, yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi Yukarıda İzah Edildiği Üzere;
-Davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
I- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; Bakırköy 21. İş Mahkemesi'nin 12/11/2020 tarih, 2019/627 Esas ve 2020/728 Karar sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK'nun 353/1-b-2 bendi uyarınca KALDIRILMASINA,
Davacının davasının KABULÜ İLE,
İşverence yapılan feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
Feshin sendikal nedene dayanması nedeniyle 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu 25/I maddesi uyarınca, davacının başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın tazminat miktarının takdiren davacının 1 yıllık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE
Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 148,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifeleri gereğince hesaplanan 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça ilk derece ve istinaf yargılaması aşamasında yapılan 546,90 TL yargılama gideri ile, 62,80 TL peşin ve başvuru harçları toplamı olmak üzere 609,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafça ilk derece ve istinaf yargılaması aşamasında yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
II-
Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunda haklılığı da dikkate alınarak, davacı tarafça yatırılan 59,30 TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru talebinin esastan reddi de dikkate alınarak; alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından, davalı tarafça yatırılan 59,30 TL'nin mahsubu ile bakiye 120,60 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılamasına ilişkin giderler yukarıda hüküm fıkrasının I/3-4 maddelerinde değerlendirildiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
İstinaf yargılamasında duruşma yapılmadığından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nın ikinci kısmının ikinci bölümünün 17. bendi uyarınca taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
HMK 359. maddesinin 3.fıkrası gereği kararın tebliği ile 302.maddesinin 5.fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair; mahiyeti itibariyle kesin olarak 26/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.