İlgili Kanun/md:
Yargıtay Kararları – Çalışma ve Toplum, 2021/3
İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/21
1475 S. İşK/14
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No. 2020/4622
Karar No. 2021/4324
Tarihi: 18/02/2021
GEÇERSİZ FESİH ÖNCESİ SENDİKAYA ÜYE OLAN VEYA DAYANIŞMA AİDATI ÖDEYEN İŞÇİNİN FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE KARAR VERİLDİĞİNDE SON ÜCRETİNİN İŞE BAŞLATILMADIĞI TARİHTE YÜRÜRLÜKTE OLAN TİS GÖRE BELİRLENECEĞİ
ÖZETİ: davacının işe başlatılmadığı 23.05.2016 tarihindeki ücretinin, bu tarihte yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesine göre belirlenebilmesi, geçersiz fesih tarihi olan 30.04.2014 tarihinde yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesinden davacının yararlanma hakkı bulunmasına bağlıdır. Bir başka deyişle; davacı geçersiz fesih tarihinde (30.04.2014), yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi tarafı sendikaya üye olmalı ya da geçersiz fesih tarihinde (30.04.2014) dayanışma aidatı ödemek suretiyle yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlanıyor olmalıdır. Belirtilen iki koşuldan birini taşımayan bir işçinin, işe başlatılmadığı tarihte ( 23.05.2016) yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesinden yararlanması mümkün değildir.
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davalı Belediyede 01.07.2009 tarihinden 30.04.2014 tarihine kadar çalıştığını, 30.04.2014 tarihinde işten çıkarılması üzerine işe iade davası açtığını, açtığı dava sonrasında gerçek işverenin davalı belediye olduğunun tespit edildiğini ve işe iade yönünde hüküm tesis edildiğini, davacının Belediye İş Sendikasına üye olduğunu, davalı Belediyenin gerçek işveren olarak tespiti sonrası alması gereken ücretlerin de Belediyenin tarafı olduğu Toplu İş Sözleşmesi hükümlerine uygun olarak verilmesi gerektiğini, bu sebeple ücret fark alacağı ile Toplu İş Sözleşmesinden doğan alacaklarının bulunduğunu, işe iade sonrası belediye tarafından işe başlatılmadığından 4 aylık boşta geçen süre ile 4 aylık işe başlatmama tazminatı alacağı bulunduğunu, yine işe başlatılmama sebebiyle bakiye kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının da bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım diğer işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının kendi çalışanı olmadığını, davacının alacakları yönünden zamanaşımı itirazında bulunduklarını, işe iade kararı gereği davacıya tüm haklarının ödendiğini ve muvazaa bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, davacının sendika üyesi olduğu bu sebeple Belediye’nin bağıtladığı Toplu İş Sözleşmelerinden faydalanmasının mümkün olduğu ve davacının ödenmeyen işçilik alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür
2- Davacının işe başlatılmaması sebebiyle iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmiş olduğunun kabul edilmesi gerektiği, işe başlatmama tazminatının yanısıra kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacakları bakımından da işçinin işe başlatılmadığı tarihteki ücretinin tespiti gerektiği konusunda tereddüt bulunmayıp, uyuşmazlık; davacının kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin ve işe başlatmama tazminatının hesabında, işe başlatılmadığı tarihte yürürlükte bulunan davalı Belediye'nin taraf olduğu 01.01.2016-31.12.2017 yürürlük süreli Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece, davalı ile dava dışı şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun davacı tarafından açılan işe iade davasındaki kabul sebebiyle sabit olduğu, davacının geçersiz fesih tarihi olan 30.04.2014 tarihinde belediye iş sendikasına üye olması sebebiyle işe başlatılmadığı tarihte yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinin (01.01.2016-31.12.2017 yürürlük süreli) kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağı ve işe başlatmama tazminatının hesabında dikkate alınması gerektiği kabul edilmiştir.
6356 sayılı Kanun’un 39. maddesinde Toplu İş Sözleşmesinden yararlanma koşulları düzenlenmiştir. Buna göre,
“ (1) Toplu İş Sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır.
(2) Toplu İş Sözleşmesinden, sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanır.
(3) Toplu İş Sözleşmesinin imza tarihi ile yürürlük tarihi arasında iş sözleşmesi sona eren üyeler de, iş sözleşmelerinin sona erdiği tarihe kadar toplu iş sözleşmesinden yararlanır.
(4) Toplu İş Sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların Toplu iş Sözleşmesinden yararlanabilmeleri, Toplu İş Sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir. (İptal dördüncü cümle:Anayasa Mahkemesinin 30/12/2020 tarihli ve E.:2020/57; K.:2020/83 sayılı Kararı ile)”.
Sözü edilen düzenleme ile birlikte somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; davacının işe başlatılmadığı 23.05.2016 tarihindeki ücretinin, bu tarihte yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesine göre belirlenebilmesi, geçersiz fesih tarihi olan 30.04.2014 tarihinde yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesinden davacının yararlanma hakkı bulunmasına bağlıdır. Bir başka deyişle; davacı geçersiz fesih tarihinde (30.04.2014), yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi tarafı sendikaya üye olmalı ya da geçersiz fesih tarihinde (30.04.2014) dayanışma aidatı ödemek suretiyle yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlanıyor olmalıdır. Belirtilen iki koşuldan birini taşımayan bir işçinin, işe başlatılmadığı tarihte ( 23.05.2016) yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesinden yararlanması mümkün değildir.
Ne var ki; dava dilekçesine ekli sendika üye kayıt fişinde davacının sendika üyeliğinin geçersiz fesih tarihi olan 30.04.2014 tarihinden önce 28.2.2014 tarihinde düştüğü yazılı olup bu husustaki tereddüt yargılama aşamasında yöntemince giderilmemiştir.
Şu halde; öncelikle davacının geçersiz fesih tarihi olan 30.04.2014 tarihinde yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesinden yararlanma hakkına sahip olup olmadığı netleştirilmeli, sonucuna göre kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağı ve işe başlatmama tazminatının hesabında işe başlatılmadığı tarihte yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı belirlenmelidir. Belirtilen husus üzerinde durulmadan eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru bulunmamıştır.
3- Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davacının belediyenin taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinden doğan alacakları talep hakkına sahip olup olmadığı, ücret farkı, 4 aylık boşta geçen süre ücreti ve diğer haklar ile ilave tediye alacağının Belediyenin taraf olduğu Toplu İş Sözleşmelerine göre bulunan ücret miktarına göre hesaplanıp hesaplanamayacağı noktasındadır.
01.01.2012-31.12.2013 tarihleri arasında yürürlükte bulunan belediyenin taraf olduğu Toplu İş Sözleşmesi bakımından değerlendirme yapıldığında; belirtilen Toplu İş Sözleşmesinin imza tarihi 18.01.2012 olup davacının bu sendikaya 10.02.2012 tarihinde şirket işçisi olarak üye olduğu ve üyeliğin de kayden işveren olan bu şirkete 28.06.2013 tarihinde bildirildiği görülmektedir. Davacı bu sözleşmeden 28.06.2013 tarihinden itibaren yararlandırılmış ise de; davacının sendika üyeliğinin dava dışı şirkete bildirildiği, davalı belediyeye ise bildirilmediği anlaşılmaktadır. Davacı, Toplu İş Sözleşmesinin imza tarihinde sendikaya üye olmadığına göre, bu sözleşmeden yararlanması ancak sendika üyeliğinin sözleşmenin tarafı davalı belediyeye bildirilmesiyle ve bildirim tarihinden geçerli olarak mümkün olabilir. Açıklanan sebeple, davacının 01.01.2012-31.12.2013 tarihleri arasında yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı kabul edilmelidir.
01.01.2014-31.12.2015 tarihleri arasında yürürlükte bulunan ve 20.02.2014 tarihinde imzalanan belediyenin taraf olduğu Toplu İş Sözleşmesi bakımından durum değerlendirildiğinde; geçersiz fesih tarihi olan 30.04.2014 tarihinden sonra boşta geçen 4 ay da eklenerek 30.08.2014 tarihine kadar davacının bu toplu iş sözleşmesinden yararlandığı kabul edilerek sonuca gidilmiştir. Davacı 10.2.2012 tarihinde sözleşmenin tarafı Belediye İş Sendikasına üye olduğundan davacının 1.1.2014 olan yürürlük başlangıç tarihinden itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmasında bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, az yukarıdaki bentte de açıklandığı üzere davacının hangi tarihe kadar yararlanma hakkına sahip olduğu üyeliğinin 28.2.2014 tarihinden sonra devam edip etmediğinin ya da bu tarihten sonra dayanışma aidatı ödeyerek yararlanma talebinin bulunup bulunmadığının tespitine bağlıdır. Dolayısıyla belirtilen husus netleştirilmeden sözü edilen alacakların hesaplanması doğru bulunmamıştır.
Şu halde; İlk Derece Mahkemesince belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden hesaplama yaptırılmalı ve aynı dönemde birden fazla toplu iş sözleşmesinden yararlanmanın mümkün olmadığı dikkate alınarak sonuca gidilmelidir.
İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince bu hususlar üzerinde durulmadan karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
2311