Yargı Kararları

GERÇEK KİŞİ OLAN İŞVERENİN, KENDİSİNİN DE ORTAK OLARAK İŞYERİNİ TÜZEL KİŞİLİK  ALTINDA İŞLETMESİ

SAYILAR

Esas No : 2007/20491
Karar No : 2008/21645
Tarihi : 22.07.2008
İlgili Kanun/Madde : 4857 S.İşK/16,17 1475 S.İşK/14
Yargı Yeri: YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : l GERÇEK KİŞİ OLAN İŞVERENİN, KENDİSİNİN DE ORTAK OLARAK İŞYERİNİ TÜZEL KİŞİLİK  ALTINDA İŞLETMESİ l İŞYERİ DEVRİ l İŞYERİ DEVRİNİN FESHİ ZORUNLU KILMAMASI l HAKLI FESİH SEBEBİNE DAYANAN İŞVERENİN İHBAR TAZMİNATI ÖDEMESİ l İŞÇİNİN AFFEDİLMESİ l KIDEM TAZMİNATI

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
4857 S.İşK/16,17
1475 S.İşK/14

T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ  

Esas No. 2007/20491
Karar No. 2008/21645
Tarihi: 22.07.2008
                                                                       
l GERÇEK KİŞİ OLAN İŞVERENİN, KENDİSİNİN DE ORTAK OLARAK İŞYERİNİ TÜZEL KİŞİLİK  ALTINDA İŞLETMESİ
l İŞYERİ DEVRİ
l İŞYERİ DEVRİNİN FESHİ ZORUNLU KILMAMASI
l HAKLI FESİH SEBEBİNE DAYANAN İŞVERENİN İHBAR TAZMİNATI ÖDEMESİ
l İŞÇİNİN AFFEDİLMESİ
l KIDEM TAZMİNATI

ÖZETİ: Öncelikle belirtmek gerekir ki, gerçek şahıs tarafından işletilen işyerinde, işverenin de ortak olduğu bir şirket kurularak, işyerinin yeni kurulan şirket tarafından işletilmeye başlanması halinde işçinin iş sözleşmesinin feshedildiği sonucuna varılması doğru değildir. Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulamasına göre bu tür bir ilişkide 4857 sayılı İş Kanununun 6.maddesinde sözü edilen işyeri devrinin kuralları uygulanmalıdır. İşyerinde çalışmakta olan işçilerin iş sözleşmeleri tüm haklarıyla birlikte devralan işverene geçeceğinden ve asıl önemlisi bir fesihten söz edilemeyeceğinden gerçek şahıs yanında geçe süre bakımından kıdem tazminatına dair hüküm kurulması doğru değildir
Öte yandan davalı işveren davacı işçiye kıdem tazminatı ödemiş olmakla, işten ayrılma bildirgesinde haklı fesihten söz etmiş olmasına rağmen, eylemi sebebiyle davacı işçiyi affetmiş sayılmalıdır. Davalı işveren ihbar öneli tanımaksızın ve haklı nedenle derhal sözleşmeyi sona erdirebilecek olduğu halde ihbar tazminatı ödeyerek bir fesih gerçekleştirmiştir. Kıdem tazminatı ödenmemesi gerektiği noktasında ise taraflar arasında açık bir anlaşmanın varlığı kanıtlanabilmiş değildir. O halde davacı işçiye kıdem tazminatının da ödenmesi gerekir.

DAVA: Davacı, kıdem, ihbar, fazla çalışma ücreti ve iş güvencesi tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava
dosyası için Tetkik Hâkimi Ş.Çil tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı işçi ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinde bulunmuş, davalı işveren ise iş sözleşmesinin 22.4.2005 tarihinde haklı olarak feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece işverenin anınla feshinin haklı nedene dayandığı kabul edilmiş, ancak davacı işçinin işyerinde davalılardan gerçek şahıs işçisi olarak çalışırken 2.6.2004 tarihinde şirketleşmeye gidilmesi sebebiyle anılan tarihe kadar olan hizmetleri için davalılardan Vedat emanet tarafından kıdem tazminatı ödenmesi gerektiği belirtilerek isteğin kısmen kabulüne karar
verilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, gerçek şahıs tarafından işletilen işyerinde işverenin de ortak olduğu bir şirket kurularak işyerinin yeni kurulan şirket tarafından işletilmeye başlanması halinde işçinin iş sözleşmesinin feshedildiği sonucuna varılması doğru değildir. Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulamasına göre bu tür bir ilişkide 4857 sayılı İş Kanununun 6.maddesinde sözü edilen işyeri devrinin kuralları uygulanmalıdır. İşyerinde çalışmakta olan işçilerin iş sözleşmeleri tüm haklarıyla birlikte devralan işverene geçeceğinden ve asıl önemlisi bir fesihten söz edilemeyeceğinden gerçek şahıs yanında geçer süre bakımından kıdem tazminatına dair hüküm kurulması doğru değildir. Somut olayda davacı işçinin gerçek şahıs ve ardından şirket yanında geçen hizmetleri, tazminat yönünden bir bütün olarak kabul edilmelidir.
Davalı işverence 22.4.2005 tarihinde yapılan feshin haklı olup olmadığının değerlendirilmesine gelince; dosya içinde davacı işçinin bir müşteriye ait bilgileri rakip şirkete ilettiği yönünde doğruluğu tanıklarca ifade edilen bir tutanak olsa da, davalı işveren ihbar tazminatı ödemek suretiyle feshi gerçekleştirmiştir. Gerçek şahıs yanında çalışılan sürenin ardından, davalı şirkette geçen hizmetlerin bir yıldan az olduğu gözetilerek işverence kıdem tazminatı ödenmemiştir. Yukarıda ifade edildiği gibi davacı işçi bakımından işyerinde çalışılan toplam süre üzerinden tazminat hesabı yapılması gerekir.
Öte yandan davalı işveren davacı işçiye kıdem tazminatı ödemiş olmakla, işten ayrılma bildirgesinde haklı fesihten söz etmiş olmasına rağmen, eylemi sebebiyle davacı işçiyi affetmiş sayılmalıdır. Davalı işveren ihbar öneli tanımaksızın ve haklı nedenle derhal sözleşmeyi sona erdirebilecek olduğu halde ihbar tazminatı ödeyerek bir fesih gerçekleştirmiştir. Kıdem tazminatı ödenmemesi gerektiği noktasında ise taraflar arasında açık bir anlaşmanın varlığı kanıtlanabilmiş değildir. O halde davacı işçiye kıdem tazminatının da ödenmesi gerekir. Dosya içinde bulunan bilirkişi raporları bu yönde bir değerlendirmeye tabi tutularak tüm süreye göre hesaplanacak olan kıdem tazminatı hüküm altına alınmalıdır, ihbar tazminatı yönünde ise işverence yapılan ödeme tutarı düşülerek hak kazanması durumunda fark isteğinin kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.07.2008 günümde oybirliğiyle karar verildi.