YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ |
||||||
Esas No. Karar No. Tarihi: |
2012/16260 2012/14074 05.09.2012 |
İlgili Kanun / Madde 5510.S.SGK/7 |
||||
|
||||||
ÖZETİ: | Davacının çalışması, genel tanık ifadeleri esas alınarak kabul edilmiş ise de çalışmaların geçtiği iş yeri bir Kamu kuruluşuna aittir ve Kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. 4857 sayılı İş Kanunun 13. maddesinde yer alan “işçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesidir.” Ayrıca; 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63.maddesi (1475 sayılı Kanun’un 61.maddesi) gereğince 7.5 saatlik çalışma süreleri bir gün kabul edildiği hükmü de gözetildiğinde işyerindeki çalışmanın aralıksız kısmi süreli çalışma olup olmadığı irdelenmelidir. Mahkemece yapılacak iş, davacının çalışmasının geçtiği iş yeri Kamu kuruluşuna ait olup ve Kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıl olduğu dikkate alınarak, çalışma şekli davacı yönünden somutlaştırılarak, hangi tarihte işe başladığı, aralıksız olup olmadığı, çalışma şeklinin nasıl olduğu, tam veya kısmi süreli olup olmadığı, davacıya ait davalı kurum yanındaki tüm ücret bordroları, dönem bordroları ve kayıtlar ile diğer sigorta sicil dosyalarının tamamı getirtilmeli, dönem bordrolarından resen seçilecek tanıklar ile çalışma sürelerinde davalı işyerinde idareci konumunda bulunanlar resen belirlenerek tanık olarak beyanları alınmalı, çalışma süreleri 506 sayılı Yasanın 77,78. maddeleri dikkate alınarak net olarak belirlenmelidir. |
|||||
Uzay Vardar adına Av. Yılmaz İçöz ile 1) Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adına Av. Ayşegül Demir 2) TRT Genel Müdürlüğü adına Av. Ebru Safi aralarındaki dava hakkında Ankara 4. İş Mahkemesinden verilen 20.05.2009 gün ve 598/447 sayılı hükmün, Dairemizin 09.12.2010 gün 9107/16294 sayılı ilamı ile BOZULMASINA karar verilmiştir. Bozma sonrası, Mahkemenin verdiği 16.02.2011 gün ve 11/77 sayılı Karar ile önceki kararında 6100 sayılı HMK’nın 373/(5). maddesi uyarınca direndiği anlaşılmış olmakla ve direnme üzerine yapılacak işlemlerin neler olduğu 6100 sayılı HMK’nın 373’ncü maddesinin (5). fıkrasında; “ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır. (6) fıkrasında da; “(6) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.” şeklinde ifade edilmiş olmakla birlikte 5 Temmuz 2012 gün ve 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 40. maddesi ile 5521 sayılı Kanuna eklenen Geçici 2’nci maddedeki;“ Bölge adliye mahkemelerinin, 5235 sayılı Kanunun geçici 2'nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, Yargıtayın bozma kararlarına karşı verilen direnme kararının temyizi halinde dava dosyası, önce kararı veren daireye gönderilir. Direnme kararları daireler tarafından öncelikle incelenir. Kararı veren daire, direnmeyi yerinde görürse kararı düzeltir; yerinde görmezse talebi on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletir.” şeklindeki düzenleme karşısında, direnme kararının süresi içinde temyizen incelenmesi davalılar avukatınca talep edilmesi üzerine Tetkik Hâkimi Dilek Doğan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Dava hizmet tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, hükmün Dairemizce “davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğinden bahisle bozulduğu, Hukuk Genel Kurulu'nun 15.02.2012 ve 2011/10-752 E., 2012/69 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, “davacının aynı işyerinde sigortalı hizmeti sona ermekle birlikte Emekli Sandığına tabi hizmetinin dava tarihinde halen devam ettiği, çalışmanın kesintisiz olduğu belirgin olmakla hizmet tespiti davası açmak için yasada öngörülen beş yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, dolayısıyla da davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, kabule olanak bulunmadığı” bu nedenle Dairemiz kararının yanılgıya dayalı olduğu anlaşılmakla, Dairemizin 09.12.2010 gün ve 2009/9107 Esas ve 2010/16294 Karar sayılı ilamının ortadan kaldırılması gerektiği anlaşılmıştır.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Dairemizin bozma ilamı kaldırılarak Mahkemenin direnme hükmü onanmalıdır.
SONUÇ: 1- Mahkemece verilen direnme hükmünün açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğu anlaşıldığından, Dairemizin Mahkemenin anılan kararının bozulmasına ilişkin 09.12.2010 gün 2009/9107 Esas ve 2010/16294 Karar sayılı sayılı ilamının KALDIRILMASINA;
2-Hükmün esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun’un geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanun’un 79’uncu maddesidir. Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzeni ile ilgili olduğundan, özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur.
Somut olayda, yerel mahkemenin, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin istisna akdi olmayıp hizmet sözleşmesi olduğu yönündeki kabulü yerindedir. Ancak, yapılan araştırma hüküm vermeye elverişli değildir.
Davacının çalışması, genel tanık ifadeleri esas alınarak kabul edilmiş ise de çalışmaların geçtiği iş yeri bir Kamu kuruluşuna aittir ve Kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. 4857 sayılı İş Kanunun 13. maddesinde yer alan “işçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesidir.” Ayrıca; 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63.maddesi (1475 sayılı Kanun’un 61.maddesi) gereğince 7.5 saatlik çalışma süreleri bir gün kabul edildiği hükmü de gözetildiğinde işyerindeki çalışmanın aralıksız kısmi süreli çalışma olup olmadığı irdelenmelidir.
Mahkemece yapılacak iş, davacının çalışmasının geçtiği iş yeri Kamu kuruluşuna ait olup ve Kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıl olduğu dikkate alınarak, çalışma şekli davacı yönünden somutlaştırılarak, hangi tarihte işe başladığı, aralıksız olup olmadığı, çalışma şeklinin nasıl olduğu, tam veya kısmi süreli olup olmadığı, davacıya ait davalı kurum yanındaki tüm ücret bordroları, dönem bordroları ve kayıtlar ile diğer sigorta sicil dosyalarının tamamı getirtilmeli, dönem bordrolarından resen seçilecek tanıklar ile çalışma sürelerinde davalı işyerinde idareci konumunda bulunanlar resen belirlenerek tanık olarak beyanları alınmalı, çalışma süreleri 506 sayılı Yasanın 77,78. maddeleri dikkate alınarak net olarak belirlenmelidir.
Mahkemece, bu maddî ve hukukî olgular gözardı edilerek eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan TRT Gen. Müd.'ne iadesine, 05.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.