İlgili Kanun / Madde
506 S. SSK/79
T.C
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2023/5982
Karar No. 2023/6335
Tarihi: 05.06.2023
HİZMET TESPİTİ DAVALARINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
ÖZETİ: 506 sayılı Kanun'un 79/10 uncu maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanun'un kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanun'un 5 inci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Diğer yandan sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması başka bir ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve bildirimin yapılmasından önceki çalışmaların bildirim yapılan çalışma dönemini de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması hâlinde Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu hak düşürücü sürede başlangıç alınmalıdır. (YHGK 2023/10-224 Esas, 2023/265 Karar sayılı, 29.03.2023 tarihli kararı)
Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ve fer'i müdahil kurum vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve fer'i müdahil kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi Nuray Gül tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı asil yetkisiz mahkemeye verdiği dava dilekçesi ile; davacının davalı apartmanda 2001 yılının 5. ayından 2008 yılının 4. ayına kadar çalıştığını, ancak sigortasının yaptırılmadığını, kira vermeden kapıcı dairesinde oturduğunu, elektrik, su parasının apartman yönetimi tarafından karşılandığını, davalı apartman yönetimini kuruma şikayet ettiğini ve anılan Kurumca 25.10.2007 tarihinde buna istinaden işlem yapıldığını, davalı apartman yönetimince 22 gün sigortalı gösterildikten sonra işten çıkartıldığını, fiilen 01.05.2001-09.04.2008 tarihleri arasında çalıştığını belirterek, davalı apartmanda 01.05.2001 tarihinden 09.04.2008 tarihine kadar çalıştığına ve bu sürenin sigortalılığına sayılmasına ve tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Şen Apartmanı vekili, davalı apartmanın Mamak Ankara adresinde bulunduğundan, yetkisizlik itirazında bulunduklarını, hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının sadece kurum kayıtlarında yer aldığı kadar çalıştığını, apartmanda kapıcı dairesinin bulunmadığını, apartmanın kombili sistem ile çalıştığını, davacının çöp toplama konusunda Aralık 2007 tarihinde çalışmasının talep edilmesine rağmen bu işi bile yapmadığını, kurum müfettişlerince yapılan araştırmada davacının çalışmasının olmadığının ortaya çıktığını ve bu konuda gerekli işlemlerin yapıldığını belirterek, öncelikle davanın yetki yönünden reddine, ayrıca zamanaşımı yönünden reddine ve haksız dayanaksız usul ve yasaya aykırı açılan davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Fer'i müdahil kurm vekili, hizmet tespiti davalarında müvekkili kurumun işveren yanında fer'i müdahil konumunda bulunması gerektiğini, hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, Yargıtay İçtihatlarına göre hizmet tespiti davalarının kamu düzenini ilgilendirdiğinden özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile; Kurum denetmeni tarafından yapılan tespitler, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı kayıtları, apartman kayıtlarındaki tespitler, sabit telefon hattına ilişkin faturadaki adres bilgisi, davacının kızının ikamet adresine ilişkin belgeler, davacı tanıkları ile komşu tanığı Yusuf'un beyanları ile tüm dosya kapsamına göre davacının davalı iş yerinde 01.05.2001 tarihinden kurum tarafından yapılan tespit sonrasında işten çıkarıldığı 31.12.2007 tarihine kadar çalıştığı, kurum tarafından tespit edilen 10.12.2007 – 31.12.2007 tarihleri arasındaki hizmetlerinin tescili nedeniyle dava açılmasına hukuki yarar bulunmadığı ve bu tarihlerden sonrasına ilişkin talebin de usule uygun deliller ile ispat edilemediği kanaatine varılmış, çalışma koşulları ve süresi yönünden yapılan değerlendirmede ise apartmanın daire sayısı, bahçesi bulunmaması, servis hizmeti olmamasına göre günlük çöp toplamak için 20 dakika ve haftalık genel temizlik için 240 dakika olmak üzere günlük 7.5 saat hesabı ile ayda 4 gün hizmetinin bulunduğu, fazlaya ilişkin talebin ispat edilemediği kabul edilmiş, bu kabullere göre davanın kısmen kabulüne, davacının 1126881.06 sicil sayılı davalı işyerinde 01.05.2001-09.12.2007 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak ayda 4 gün esası ile 317 gün çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve fer'i müdahil kurum vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili, yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın zamanaşımı ve hakdüşürücü süre içerisinde açılmadığını, Yerel mahkemenin bu defiyi ve itirazları dikkate almaması haksız ve hukuksuz olduğunu, kısa süreli çalışmasının üzerinde 9 yıl geçtikten sonra açıldığını, komşu tanıklarının beyanı ile apartmanda kapıcı dairesi olmadığının açıkça görüldüğü, yapılacak bir keşif ile dahi durum açıkça ortaya çıkacakken yerel mahkemece bu konuda keşif yapılmadan karar verilmesinin haksız olduğunu beyanla, kararın kaldırılmasını, davanın reddini istemiştir.
Fer'i müdahil vekili, kurumca yapılan işlemler yasal mevzuat gereği olup herhangi bir hukuka aykırılık ve yanlışlık bulunmadığını, yersiz açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;Somut olayda , Kurum denetmeni tarafından 09.01.2008 tarihinde düzenlenen raporda, davacının davalı Apartmanda çalıştığının tespit edildiği, rapor sonrasında davacının davalı Şen Apartmanı işyerinden 10.12.2007 tarihinde işe girişinin yapıldığı, 22 gün 4/a kapsamında sigortalı çalışmasının bildirildiği, 31.12.2007 tarihinde işten çıkışının yapıldığı, davalı apartmana ait karar defteri, davacının telefon abonelik kayıtları ,kurum denetim raporu ve dinlenen tanık beyanları bir bütün olarak dikkate alındığında davacının hüküm altına alınan şekilde çalışmasının sabit olduğu, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde fer'i müdahil kurum ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Fer'i müdahil kurum ve davalı vekilleri istinaf dilekçelerinde yer verdikleri hususları belirterek kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 01.05.2001-09.04.2008 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddeleridir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesidir. 506 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut davada, davacı 01.05.2001-09.04.2008 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, davacının 01.05.2001-09.12.2007 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
506 sayılı Kanun'un 79/10 uncu maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanun'un kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanun'un 5 inci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Diğer yandan sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması başka bir ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve bildirimin yapılmasından önceki çalışmaların bildirim yapılan çalışma dönemini de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması hâlinde Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu hak düşürücü sürede başlangıç alınmalıdır. (YHGK 2023/10-224 Esas, 2023/265 Karar sayılı, 29.03.2023 tarihli kararı)
İnceleme konusu dosyada; davacının 10.12.2007-31.12.2007 tarihleri arasında davalı iş yerinden bildirimlerinin olduğu, davacının 01.05.2001-09.04.2008 döneminde çalıştığının tespitini talep ettiği ve davayı 26.12.2016 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında hak düşürücü süre yönünden inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Peşin yatırılan temyiz giderinin ilgiliye iadesine,
Üye Bektaş Kar'ın muhalefetine karşı, Başkan Mustafa Taş ve Üyeler Hatice Kamışlık, Yılmaz Akıncı ve Kemal Güngör'ün oyları ve oy çokluğuyla
05.06.2023 tarihinde karar verildi.