İlgili Kanun / Madde
5510 S. SSGSK/85
T.C
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2021/12581
Karar No. 2022/4796
Tarihi: 31.03.2022
lHİZMET TESPİTİ DAVALARINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
lBLOK ÇALIŞMADA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRENİN KESİNTİSİZ SÜRENİN BİTİMİNDEN İTİBAREN BAŞLAYACAĞI
lBİRDEN FAZLA İŞE GİRİŞ BİLDİRGESİNİN KESİNTİLİ ÇALIŞMANIN VARLIĞINA KARİNE TEŞKİL ETTİĞİ
lKESİNTİLİ ÇALIŞMADA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRENİN HER BİR ÇALIŞMA İÇİN AYRI AYRI BELİRLENMESİNİN GEREKTİĞİ
ÖZETİ: Hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir
DAVA: Dava, hizmet tespiti istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Zeynep Bağcı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 01.04.2008-31.10.2015 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitine, eksik yatan primlerin tamamlatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Tancena İnş Peyzaş Taah. Ltd. Ştive feri müdahil Kurum vekilleri, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulü ile
“1-a)Davacının 1117774,1183475,1241737 ve 1266393 sicil sayılı davalı işyerlerinde kuruma bildirilen süreler dışında,
2008 yılında 90 gün,
2009 yılında 270 gün,
2010 yılında 270 gün,
2011 yılında 20 gün,
olmak üzere toplam 650 gün daha hizmet akdine bağlı olarak çalıştığının tespitine,
b)Fazlaya ilişkin talebin reddine,”karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı şirket ve feri müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı şirket vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile davacının ihale kapsamında 08/08/2014-01/11/2015 tarihleri arasında davalı nezdinde çalıştığı, davacının davalı bünyesinde başkaca çalışmasının bulunmadığı, davalı şirketle hiçbir bağı olmayan şirketlerdeki çalışma sürelerinin hükme esas alınarak hesaplama yapılmasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu özet olarak belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
Feri müdahil Kurum vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak eksik inceleme ve araştırma neticesi kurulan İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
Eldeki davada, davacının hizmet cetveline göre, 30.05.2008-30.09.2008 tarihleri arasında davalıya ait 1117774006 17-14 sicil sayılı davalı şirket işyerinden,02.07.2010-01.11.2015 tarihleri arasında davalıya ait muhtelif sicil no lu şirket işyerlerinden,02.06.2009-24.08.2009tarihleri arasında dava dışı Vater Sityspor Eğl. Tur. A.Ş. ünvanlı işyerince83 gün hizmet bildirimlerinin olduğu, davanın 25.12.2015tarihinde açıldığı, davacının 2009 yılı içerisinde dava dışı işyerinde geçen çalışması bulunmakla bu dönem yönünden davalı işyerinde geçen çalışmalarının kesintiye uğradığı anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda Mahkemece, hak düşürücü süre yönünden yeniden bir değerlendirme yapılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
O hâlde, davalı ve feri müdahil Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Üyeler Bektaş Kar ve Faruk Kaymak'ın muhalefetine karşı, Başkan Mustafa Taş ve Üyeler Ali İnceman, Yılmaz Akıncı'nın oyları ve oy çokluğuyla, 31/03/2022 gününde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
1.Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık hizmet tespit davasında 01.04.2008-02.06.2009 tarihleri arasında işyerinde prim günleri kuruma 30.05.2008 tarihinde bildirilen davacı sigortalının bu tarihler öncesi 01.04.2008 tarihinden başlayarak 02.06.2009 tarihine kadar geçen blok çalışmasında 30.05.2008 öncesinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
2. Somut uyuşmazlıkta davacının 30.05.2008 tarihinden 01.06.2009 tarihine kadar ki çalışması kuruma bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda blok çalışma ve kuruma bildirilen süreye ilişkin kayıt nedeni ile gerçekleşen çalışmadan dolayı 01.04.2008 tarihinden 02.06.2009 tarihine kadar hizmetin tespitine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
3. Kararın temyiz edilmesi üzerine çoğunluk tarafından blok çalışmada kayıt öncesi 30.05.2009 öncesinin hak düşürücü süreye uğradığı kabul edilerek istemin reddi gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
4. Çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir (Y. HGK. 01.07.2019 tarih ve 2016/21-1238 E, 2019/834 K). Belirtmek gerekir ki “hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür. Belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti hâlinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir. Sigortalının kayda dayanan çalışması bildirilmiş veya kurumca saptanan çalışması var ise bu bildirilen veya saptanan hizmeti ile blok çalışmanın da zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir.
5. Dairemizin 2021/10923 E, 2022/1056 Karar sayılı karşı oy gerekçelerinde ayrıntılı olarak açıklandığı gibi blok çalışmalarda kuruma bildirilen süre var ise sonraki çalışma için hak düşürücü süreye uğramaz kabulü önceki çalışma içinde kabul edilmeli ve hak düşürücü süre uygulanmamalıdır. Davacının 01.04.2008-02.06.2009 tarihleri arası çalışmaları blok çalışmaya dayanmaktadır. Bu blok çalışma içinde kuruma intikal eden süreler olduğuna göre hak düşürücü süre önceleri içinde geçerli olmayacaktır. Bu nedenle çoğunluğun hak düşürücü süre yönündeki bozma gerekçesine katılınmamıştır.