İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/41
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2022/1492
Karar No. 2022/2055
Tarihi: 21.02.2022
lHUSUMETLİ TANIK ANLATIMLARINA İHTİYATLI YAKLAŞMANIN GEREKTİĞİ
lDAVALI TANIK ANLATIMLARIYLA ÖRTÜŞEN HUSUMETLİ TANIK ANLATIMINA GÖRE FAZLA ÇALIŞMALARIN HESAPLANMASININ GEREKTİĞİ
ÖZETİ: İhtiyatla yaklaşılması gereken husumetli tanığın beyanına göre yapılmıştır. Yan delillerde desteklenmeyen husumetli tanık anlatımına tek başına değer verilmesi açıklandığı üzere mümkün değildir. Davalı tanıklarından Ümmü, mesainin hafta için 8.00-18.00 arası hafta sonu ise 08.00-13.00 arası olduğunu, diğer davalı tanığı Ferudun ise; mesainin 8.00-18.00 arası olduğunu ve mesai olacağı zaman saat 21.00’e kadar çalışıldığını ve hafta sonu çalışma olmadığını beyan etmiştir. Şu halde; davacının husumetli tanığı Aydın’ın beyanı tüm dosya kapsamı ve davalı tanıklarının beyanı ile birlikte değerlendirildiğinde; davacının haftanın iki günü 8.00-18.00, üç günü 8.00-21.00 ve Cumartesi günleri ise 8.00-13.00 arası çalıştığının kabulü gerektiği sonuca varılmıştır. Mahkemece belirlenen çalışma saatleri esas alınarak fazla çalışma alacağının hesaplatılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı işyerinde 01/11/1999-27/10/2017 tarihleri arasında ustabaşı olarak çalıştığını, son ücretinin aylık net 4.000,00 TL olduğunu, asgari ücret kısmının bankaya yatırıldığını, kalan kısmın elden ödendiğini ayrıca yemek yardımı bulunduğunu ve fabrika kapandı denilerek işten çıkarıldığını ancak ödenen tazminatın eksik olduğunu ileri sürerek kıdem tazminatı farkı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, fabrikanın 30/06/2017 tarihinde gayri faal hale geldiğini, üretim yapılmadığını, bu durumun vergi yoklaması tutanağı ile sabit olduğunu, davacının 06/12/2004 tarihinden 30/06/2017 tarihine kadar çalıştığını, son ücretinin aylık brüt 1.777,50 TL olduğunu, davacıya 22.174,53 TL kıdem tazminatı ödendiğini, 56 gün olan ihbar önelinin kullandırıldığını ve iddiaların doğru olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, hizmet süresi yönünden sigorta kayıtları ile uyumlu işyeri kayıtlarına itibar etmek gerektiği, davacının brüt 4.100,00 TL olarak bildirilen emsal ücretin neti olan 2.931,13 TL ücretle çalıştığının kabul edilebileceği, davalı işverence iş sözleşmesinin sona ereceğinin ve ihbar önelinin kullandırılacağının davacıya daha önceden bildirildiği savunulmuş olmakla birlikte, fesih bildirimi ve tebliğ edildiğine dair herhangi bir delil sunulmadığı, davacının fazla çalışma yaptığı ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ispatladığı, kullandırılmayan yıllık ücretli izin sürelerinin bulunduğu, hafta tatili alacağının olduğunun ise yöntemince ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Diğer taraftan, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 07.07.2020 tarihinde kapatılması ve Başkan ve Üyelerinin Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’ne görevlendirilmesi üzerine yeniden şekillenen Yargıtay 9. Hukuk Dairesince; “Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta ve genel tatili alacaklarının ispatında salt husumetli tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte yan delil ya da olgularla desteklenen husumetli tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar yan delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir” şeklinde ilke kararı alınmıştır.
Aynı ispat kuralları ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı bakımından da geçerlidir.
Tüm bu açıklamalardan sonra somut uyuşmazlık incelendiğinde; davacı tanıklarından Aydın’ın beyanına göre davalı işverene karşı açtığı işçilik alacağı talepli davası bulunduğu, diğer davacı tanığı Bahattin’in ise beyanına göre davalıya ait işyerinde 2003 yılının Eylül ayında beş ay kadar çalıştığı dolayısıyla uyuşmazlık konusu hesaplama döneminde davacı ile beraber çalışmadığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının haftanın üç günü 8.00-20.00 arası; üç günü 08.00-24.00 arası çalışarak haftada 28.5 saat fazla çalışma yaptığı kabulüne göre hesaplama yapılmış, mahkemece bu rapora itibar edilerek 1.4.2010-1.5.2017 tarihleri arası dönem için %40 indirim yapılarak net 65.786,03 TL fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmıştır. Ne var ki; bu hesaplama sadece beyanına ihtiyatla yaklaşılması gereken husumetli tanığın beyanına göre yapılmıştır. Yan delillerde desteklenmeyen husumetli tanık anlatımına tek başına değer verilmesi açıklandığı üzere mümkün değildir. Davalı tanıklarından Ümmü, mesainin hafta için 8.00-18.00 arası hafta sonu ise 08.00-13.00 arası olduğunu, diğer davalı tanığı Ferudun ise; mesainin 8.00-18.00 arası olduğunu ve mesai olacağı zaman saat 21.00’e kadar çalışıldığını ve hafta sonu çalışma olmadığını beyan etmiştir. Şu halde; davacının husumetli tanığı Aydın’ın beyanı tüm dosya kapsamı ve davalı tanıklarının beyanı ile birlikte değerlendirildiğinde; davacının haftanın iki günü 8.00-18.00, üç günü 8.00-21.00 ve Cumartesi günleri ise 8.00-13.00 arası çalıştığının kabulü gerektiği sonuca varılmıştır. Mahkemece belirlenen çalışma saatleri esas alınarak fazla çalışma alacağının hesaplatılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı bakımından ise davalı tanıkları çalışma olmadığını belirtmişlerdir. Öte yandan; davalı, davacının 12.01.2018 tarihinde bir başka dosya için tanık sıfatıyla talimatla alınan ifadesini dosyaya eklemiş olup davacı asil dahi beyanında resmi tatillerde çalışma olmadığını ifade etmiştir. Husumetli davacı tanığı ise milli bayramlarda çalışma olduğunu dini bayramlarda ise çalışma olmadığını beyan etmiştir. Şu halde; davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını yöntemince ispatladığından söz edilemeyeceği açık olmakla mahkemece bu alacak kaleminin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
3- Ayrıca; Mahkemece kıdem tazminatı dışındaki hüküm altına alınan diğer alacak kalemlerine “temerrüt tarihinden” faiz yürütülmesine karar verilmiş ise de; açıkça tarihin hüküm yerinde açıklanmamış olması infazda tereddüt yaratır mahiyette olduğundan doğru bulunmamıştır.
SONUÇ:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.