İHBAR ÖNELİ VERİLEREK YAPILAN FESİH

SAYILAR

Esas No : 2008/1925
Karar No : 2008/20004
Tarihi : 14.07.2008
İlgili Kanun/Madde : 4857 S.İşK/18-21
Yargı Yeri: T.C. YARGITAY 9. Hukuk Dairesi

Ek Başlıklar : l İHBAR ÖNELİ VERİLEREK YAPILAN FESİH l ÖNEL SONUNDA İŞÇİNİN ÇALIŞMASINI SÜRDÜRMESİ l İKİNCİ KEZ YAZILI OLMADAN YAPILAN FESİH l İLK FESİH SÜRESİNİN İKİNCİYE UYGULANAMAYACAĞI l GEÇERSİZ FESİH

Tam Metin

İlgili Kanun / Madde
4857 S.İşK/18-21

T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ  

Esas No. 2008/1925
Karar No. 2008/20004
Tarihi: 14.07.2008

l İHBAR ÖNELİ VERİLEREK YAPILAN FESİH
l ÖNEL SONUNDA İŞÇİNİN ÇALIŞMASINI SÜRDÜRMESİ
l İKİNCİ KEZ YAZILI OLMADAN YAPILAN FESİH
l İLK FESİH SÜRESİNİN İKİNCİYE UYGULANAMAYACAĞI
l GEÇERSİZ FESİH

ÖZETİ: Davalı işveren 4.5.2007 tarihli fesih bildiriminde iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17.maddesi uyarınca 4 haftalık ihbar süresinin sonundan itibaren feshedildiğini belirtmiştir. Bildirilen ihbar öneli sona ermesine rağmen davacı çalışmasına devam etmiş ve iş sözleşmesi 14.6.2007 tarihinde bu defa yazılı bir fesih bildirimi olmadan feshedilmiştir. Verilen ihbar önelinin bitmesinden sonra çalışmaya devam eden ve böylece iş sözleşmesinin sona ereceği tarihi bilmeyen davacı işçinin daha önce yapılan fesih bildirimi tarihi itibariyle dava açma süresini geçirdiği düşünülemez. Somut olayda önel süresinin uzatıldığı konusunda tarafların açık iradelerini yansıtan bir anlaşma bulunmamaktadır. Bu durumda 4.5.2007 tarihinde yapılan fesih bildiriminin hüküm ve sonuç doğurmayacağı konusunda örtülü bir anlaşmanın söz konusu olduğu kabul edilmelidir. İş sözleşmesi 14.6.2007 tarihinde yazılı bir fesih bildirimi olmadan feshedilmiş olup, belirtilen tarih itibariyle dava açma süresi geçmiş değildir. Davanın kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi hatalı olmuştur.
DAVA: Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla,
dava dosyası için Tetkik Hâkimi S.Göktaş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı işçi, iş sözleşmesinin işverence geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Davalı işveren, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacının işletme şefi unvanı ile işletmenin her türlü faaliyetlerinden yetkili ve sorumlu yönetici olarak çalışması nedeni ile işveren vekili olduğunu, iş sözleşmesinin işyeri gerekleri nedeniyle geçerli olarak feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece fesih bildiriminin 4.5.2007 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, bu tarihe göre davanın bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
4857 sayılı iş Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına
rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikâyet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır.
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin
sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.
Somut uyuşmazlıkta davalı işveren 4.5.2007 tarihli fesih bildiriminde iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17.maddesi uyarınca 4 haftalık ihbar süresinin sonundan itibaren feshedildiğini belirtmiştir. Bildirilen ihbar öneli sona ermesine rağmen davacı çalışmasına devam etmiş ve iş sözleşmesi 14.6.2007 tarihinde bu defa yazılı bir fesih bildirimi olmadan feshedilmiştir. Verilen ihbar önelinin bitmesinden sonra çalışmaya devam eden ve böylece iş sözleşmesinin sona ereceği tarihi bilmeyen davacı işçinin daha önce yapılan fesih bildirimi tarihi itibariyle dava açma süresini geçirdiği düşünülemez. Somut olayda önel süresinin uzatıldığı konusunda tarafların açık iradelerini yansıtan bir anlaşma bulunmamaktadır. Bu durumda 4.5.2007 tarihinde yapılan fesih bildiriminin hüküm ve sonuç doğurmayacağı konusunda örtülü bir anlaşmanın söz konusu olduğu kabul edilmelidir. İş sözleşmesi 14.6.2007 tarihinde yazılı bir fesih bildirimi olmadan feshedilmiş olup, belirtilen tarih itibariyle dava açma süresi geçmiş değildir. Davanın kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi hatalı olmuştur.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunun 20.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-) Üsküdar 2.İş Mahkemesinin 2.10.2007 gün ve 605–610 sayılı kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,
2-) İşverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine,
3-) Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih nedeni ve kıdemi dikkate alınarak 4 aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-) Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5-) Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-) Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olar tarifeye göre 500.-YTL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-) Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davalıdan alınır davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-) Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak, oybirliğiyle 14.7.2008 tarihinde karar verildi.