İŞ GÜVENCESİ KAPSAMI DIŞINDA İŞVEREN VEKİLİ

SAYILAR

Esas No : 2010/3359
Karar No : 2011/17090
Tarihi : 08.06.2011
İlgili Kanun/Madde : 4857 S.İşK/18-21
Yargı Yeri: YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

Ek Başlıklar : • İŞ GÜVENCESİ KAPSAMI DIŞINDA İŞVEREN VEKİLİ

Tam Metin

YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
 
Esas No.
Karar No.
Tarihi:
2010/3359
2011/17090
08.06.2011
İlgili Kanun / Madde
4857 S.İşK/18-21
   

  • İŞ GÜVENCESİ KAPSAMI DIŞINDA İŞVEREN VEKİLİ
  ÖZETİ İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri herşeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci gru­bunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18’nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18’nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecek­tir. Ancak işletmeye bağlı bir işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir
 
             

DAVA                                   :Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
                                     Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
                                     Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi S.Bıçaklı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekilinin  davalı  işveren United States Soybean  Export  Councel ( USSEC ) ilişkili kuruluş American Soybean  Association ( ASA ) bünyesinde yaklaşık 10 yıl çalıştığını, 12.06.2008 tarihinde  iş sözleşmesinin  feshedildiğini müvekkilinin davalı  USSEC ' in  İstanbul Türkiye ' de bulunan  irtibat bürosunda  bölge  direktörü görevini yürütürken yurtdışında  iş  gezisinde bulunduğu esnada  işine son verildiğini  belirterek müvekkilinin işe iadesine ve yasal haklarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının 28 Nisan 2008 tarihli hizmet sözleşmesinin 2.01. Maddesi uyarınca İstanbul ' da bulunan USSE Türkiye İrtibat bürosunda bölge direktörü ve irtibat bürosu genel temsilcisi olarak görev yaptığını, Ortadoğu ve Kuzeydoğu Afrika bölgesinden sorumlu olduğunu, işyerinde işin bütününü sevk idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan davacının iş güvencesi kapsamı dışında kaldığını, fesih işleminin usulüne uygun olduğunu ve geçerli sebebe dayandığını, davacının hizmet sözleşmesinin 4. Maddesini ihlal ettiğini ve işverene fesih hakkı veren haklı sebepten olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının yönetici olduğu bildirilen icra kurulu başkanına gönderdiği ileri sürülen mesaj içeriğinde kullandığı ifadelerin iş sözleşmesinin feshe yol açacak ağırlıkta nitelendirilemeyeceği davacı işçinin yönetici hakkında raporlama yazması şirket menfaatine yönelik bir hakaret olarak görülemeyeceği davacının davalı şirkette yaklaşık on yıllık bir kıdemi olduğu 10 yıllık bir çalışma süresi içerisinde davacının işini gereğini ifa etmediğine ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı tam tersine işçinin başarılı bir çalışması olduğu neticesinde bölge müdürünü görevine terfi ettirildiği iş sözleşmesinin feshi dışında görev değişikliği disiplin cezası başlıca yöntemlerle konunun çözülebileceği davacının iş sözleşmesinin ve görevini yerine getiren bir çalışma olduğu kabul edilebileceği davacının tecrübe ve eğitim durumu dikkate alınarak davacının görev ve pozisyon değişikliği yapılabilineceği kendisine uygun bir başka bölüm ve birimde çalışma yoluna gidilebileceği bu yönden iş sözleşmesinin feshinden önce yukarıda belirtilen hususlara başvurulmadan iş akdinin feshedildiği, bu nedenle davalının feshin son çare olma ilkesine uyulmadığı değerlendirilerek işe iadeye karar verilmiştir.
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, davacının işveren vekili olup olmadığı ve iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedilip edilmediği hususlarında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir. 
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri herşeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci gru­bunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18’nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18’nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecek­tir. Ancak işletmeye bağlı bir işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir. (26.05.2008 gün ve 2007/35929 Esas, 2008/12484 Karar sayılı ilamımız).
Dosya içeriğine göre davacının işyerindeki görevinin ne olduğu anlaşılamamaktadır.  Mahkemece işverenin işveren vekilliği savunması değerlendirilmemiştir. Söz konusu savunma yukarıda açıklanan esaslara göre değerlendirilerek bir karar verilmelidir.
Diğer taraftan dosya içeriğinde 28.4.2008 tarihli iş sözleşmesi dışında davacının işyerinde işe başladığı tarihi gösterir belge bulunmamaktadır. Davacının işyerinde 10 yıl çalıştığı iddiası söz konusudur. Gerekli kayıt ve belgeler getirtilerek işçinin kıdemi de kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Bu iki hususun açıklığa kavuşturulmasının ardından eğer davacı işveren vekili değilse ve işyerindeki kıdemi 6 ayın üzerindeyse feshin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı değerlendirilmelidir. Yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,  08.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.