ÖZETİ İş kazasına maruz kalan sigortalının veya ölümü halinde desteği altında bulunanların maddi zararılarının hesabında gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Gerçek ücretin ise işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarından saptanacağı, işçinin imzasının bulunmadığı iş yeri ve sigorta kayıtlarının nazara alınamayacağı, işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarının bulunmaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret göz önünde tutularak belirlenmesi gerektiği, Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda, davacının ücret iddiası yönünden emsal ücretin tespitinde yalnızca TÜİK verileri esas alınarak davacı ücretinin tespiti ve hesaplanması hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; işçinin yaşı, işi, iş yerindeki kıdemi, mesleki kıdemi belirtilmek suretiyle meslek odalarından, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yüksek Fen İşleri Kurulundan sigortalının alabileceği ücretleri araştırmak ve bu suretle kazalının ücretini tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlemek, yeniden hesap raporu alınmasının gerekmesi halinde 01.11.2021 tarihli kök bilirkişi hesap raporundaki bilinen (iskontosuz), bilinmeyen (iskontolu) dönem başlangıç ve bitiş tarihleri değiştirilmeden hesaplama yapılması gerektiğini göz önünde bulundurmak, davacının maddi tazminat yönünden temyiz isteminin bulunmadığı ile davalı Eresin Petrol firmasının temyiz isteminin bulunmadığını dikkate almak suretiyle taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hakları da gözeterek oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı İn-Ta Mühendislik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi Semra Şiner tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı tarafa ait iş yerinde otel inşaat şantiyesinin 4. katında dış cephede kurulu iskeleden, ayağını bastığı ızgarının dönmesi neticesinde düşerek iş kazası geçirdiğini ve beyin ameliyatı olduğunu, iş kazasının tamamının işverenin emniyet tedbirleri alınmaksızın müvekkilinin çalıştırılması neticesinde vuku bulduğunu, müvekkilinin aylık net 1.800,00 TL ücret almasına rağmen kayıtlarda asgari ücret gözükmekte olduğunu, halen ne oranda iş gücü kaybı kalıcı hasar vuku ile ilgili kesin kanaate ulaşılacak tahkikat raporu ve iş gücü kaybı da belli olmaması nedenleri ile davanın belirsiz alacak davası olarak ikame ettiklerini davalı taraftan 281.321,17 TL maddi tazminat ve 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı İn-ta Mühendislik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın davacının kendi kusurundan meydana geldiğini, davacının SGK’ya başvurması gerektiğini, müvekkilinin olaydan sorumlu olmayacağını dava dilekçesinde ileri sürülün talepleri işverenden isteyemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Eresin Petrol İnş. Gıda Tur. Hizm. Otom. Taşımacılık San. ve Dış Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu, kusur oranını kabul etmediklerini müvekkil yönünden davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle, “… yargılamaya ilişkin kanıtların hukuksal değerlendirmesine göre; davacı işçinin davalı işyerinde çalışmakta iken 28.12.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle yaralandığı, YSK ve ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından maluliyetin %63 olarak tespit edildiği, davacı vekilinin 05.04.2021 tarihli beyan dilekçesi ile %28 maluliyet oranına göre hesaplama yapılmasının talep edildiği anlaşılmıştır.
Belirtmek gerekir ki, iş kazasından kaynaklanan maddi tazminat davaları nitelikçe sigorta tarafından karşılanmayan zararların giderilmesine ilişkin olup maddi tazminat belirlenir iken; maluliyet oranı, kusur oranı ve kanuni nedenler indirildikten sonra SGK tarafından bağlanan peşin sermaye değerinin indirilmesi suretiyle maddi tazminat miktarının belirlenmesi gerekmektedir. Somut olayda, tarafların kusur durumlarının tespiti amacıyla bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 23.12.2016 tarihli bilirkişi raporu mahkememizce denetlenerek kabul görmüş ve oluşa uygun bulunmuştur. Buna göre, davaya konu olayın meydana gelmesinde davalı alt işveren İn-ta Mühendislik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti.. %60 oranında, asıl işveren Eresin …A.Ş. %20 oranında, kazalı Murat Karakoç %20 oranında kusurlu görülmüş, davacının yaptığı iş, davalıların faaliyet alanları, tanık beyanlarından davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğundan kusur oranlarının toplamından sorumlu oldukları anlaşılmıştır.
Tespit edilen kusur oranları doğrultusunda, davacının karşılanmayan zararlarının tespiti ile ilgili olarak hesap bilirkişisinden rapor aldırılmıştır. Bilirkişi İsmail Gömlekli tarafından düzenlenen bilirkişi raporu mahkememizce denetlenmiş ve rapordaki değerlendirmeler ile tutarlar oluşa uygun bulunarak hükme esas alınmıştır. Buna göre, davacının davaya konu olay nedeniyle uğramış olduğu toplam maddi zarar miktarının 329.352,50 TL olduğu, PSD 48.821,00 TL çıktıktan sonra 280.531,50 TL olduğu, iyileşme dönemi zararının ise toplam 789,57 TL olduğu, bu rakamda eklendiğinde net zararın 281.321,17 TL olduğu sonucuna varılmış belirtilen miktar itibariyle kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Olay tarihinde 31 yaşında olan ve %28 oranında malul kalan davacının, gerek olay sırasında gerekse olaydan sonra derin bir acı ve üzüntü yaşadığı açıktır. Bu acı ve üzüntünün, davacının yaşadığı süre içerisinde de belirli bir oranda devam edeceğini kabul etmek gerekir. Davacının olayın oluşumunda herhangi bir kusuru da mevcut değildir. Bu nedenle, somut olayda manevi tazminatın koşulları oluşmuştur. Borçlar Kanunu’nun 47 nci maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalıya verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken; ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerekir. Belirtilen ilkeler gözetildiğinde, davacının olay nedeniyle yaşadığı ve bundan sonra da belirli oranda yaşayacağı acı ve üzüntüyü bir nebze olsun hafifletmek amacıyla, 40.000,00 TL manevi tazminat tutarının hakkaniyet ilkesine uygun olacağı sonucuna varılmış ve bu gerekçeler doğrultusunda davanın kısmen kabul kısmen ise reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle;
“Asıl davanın ve birleşen davanın kısmen kabulü ile
281.321,17 TL maddi tazminatın, iş kazası tarihi olan 09.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile
Asıl dava ve birleşen dava davalılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile
40.000,00 TL manevi tazminatın, iş kazası tarihi olan 09.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile
Asıl dava ve birleşen dava davalılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine,” şeklinde karar vermiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı İnta Mühendislik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kazanın davacının kusuru ile oluştuğunu, kazanın meydana geldiği dönemde risk değerlendirmesi mecburiyetinin mevzuatta yer almadığını ayrıca inşaat mühendisinin şantiye şefi olarak görev yaptığını, tanıklarca da davacının emniyet kemeri ve baretini teslim aldığı halde kullanmaktan imtina ettiğinin açıklandığını, davacının iş sağlığı ve güvenliği konusunda eğitim aldığını ayrıca kazanın oluştuğu işyerinde mali mesuliyet sigortası da düzenlendiğini, davacının ücretinin de hatalı şekilde belirlendiğini, ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı Eresin Petrol İnşaat Gıda Turizm Hiz. Otomotiv Tic. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ıslah edilen miktarın zamanaşımına uğradığını, kazanın davacının kendi kusuru ile meydana geldiğini, olayda diğer davalının kusuru yanında kendilerine kusur verilmesinin hatalı olduğunu, taşeron sözleşmesi ile tüm yetki ve sorumluluğun devr edildiğini, manevi tazminatın da fazla olduğunu, ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının davalılardan İn-Ta Mühendislik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. işçisi olarak diğer davalı şirkete ait işyerinde kalıp ustası olarak çalışırken 09.01.2010 tarihinde düşerek yaralandığı, olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı İş Müfettişliğince düzenlen 19.05.2010 tarihli inceleme raporu ile Mahkemece alınan 23.12.20216 tarihli bilirkişi heyet raporu ile kazanın oluşumunda davalı İnta Mühendislik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şirketi’nin %60 oranında, diğer davalı şirketin %20 oranında, kazalı davacının ise %20 oranında kusurlu oldukları anlaşılmıştır. Davaya konu iş kazası nedeniyle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun 16.09.2019 tarihli raporu ile Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 03.06.2020 tarihli raporunda maluliyet oranı %63 olarak belirlense de, davacı vekilinin 05.04.2021 tarihli talebi doğrultusunda %28 oranı dikkate alınarak hesap bilirkişi tarafından davacının maddi zararı kusur oranı gözetilerek mahsup edilen peşin sermaye değeri sonrası 281,321,17 TL olarak belirlenmiştir. Davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi olduğu ve zarardan birlikte sorumlu oldukları, davacının maluliyet oranın belirlendiği tarih dikkate alındığında zamanaşımı süresinin dolmadığı, yapılan iş ve emsal ücret verilerine göre kabul edilen aylık ücreti miktarının da yerinde olduğu, Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının da Mahkemece açıklanan gerekçelere göre yerinde olduğu anlaşılmış ve davalıların itirazları yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesinin kararında Dairemizce re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık hallerinden hiç birisinin bulunmadığı saptanmıştır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, İlk Derece Mahkemesinin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre ….” gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı İn-Ta Mühendislik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı İn-Ta Mühendislik ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekili sunmuş olduğu temyiz dilekçesi ile istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yinelemek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 37 inci maddesi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13, 16, 20 ve 21 inci maddeleri ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77 inci maddesi
3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamından; davacı vekilince dava dilekçesinde müvekkilinin iş yerinde kalıpçı ustası olarak 1.800,00 TL ücretle çalıştığının beyan edildiği, Mahkemece emsal ücretin tespitine dair araştırma yapılmasına gerek duyulmadan dosyanın hesap bilirkişisine tevdi edildiği, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 01.11.2021 tarihli ek hesap raporunda TÜİK emsal ücret araştırması verileri esas alınarak davacının ücretinin asgari ücretin 1.42152 katı olduğu kabulü ile hesaplama yapılarak davacının maddi zararının 281.321,17 TL olarak hesaplandığı, davacı vekilince itiraz etmeksizin rapor gibi talep arttırım dilekçesi sunulduğu, Mahkemece rapora itibar edilerek hüküm kurulduğu, davacının 281.321,17 TL maddi tazminata hak kazandığı yönünde karar verildiği anlaşılmaktadır.
İş kazasına maruz kalan sigortalının veya ölümü halinde desteği altında bulunanların maddi zararılarının hesabında gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Gerçek ücretin ise işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarından saptanacağı, işçinin imzasının bulunmadığı iş yeri ve sigorta kayıtlarının nazara alınamayacağı, işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarının bulunmaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret göz önünde tutularak belirlenmesi gerektiği, Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda, davacının ücret iddiası yönünden emsal ücretin tespitinde yalnızca TÜİK verileri esas alınarak davacı ücretinin tespiti ve hesaplanması hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; işçinin yaşı, işi, iş yerindeki kıdemi, mesleki kıdemi belirtilmek suretiyle meslek odalarından, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yüksek Fen İşleri Kurulundan sigortalının alabileceği ücretleri araştırmak ve bu suretle kazalının ücretini tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlemek, yeniden hesap raporu alınmasının gerekmesi halinde 01.11.2021 tarihli kök bilirkişi hesap raporundaki bilinen (iskontosuz), bilinmeyen (iskontolu) dönem başlangıç ve bitiş tarihleri değiştirilmeden hesaplama yapılması gerektiğini göz önünde bulundurmak, davacının maddi tazminat yönünden temyiz isteminin bulunmadığı ile davalı Eresin Petrol firmasının temyiz isteminin bulunmadığını dikkate almak suretiyle taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hakları da gözeterek oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgilisine iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.