T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No. Karar No. Tarihi: |
2018/5051 2019/117 07.01.2019 |
İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/18-21,22
|
|||
|
|||||
ÖZETİ Her ne kadar nakil yetkisi sözleşme ve yönetmelikten kaynaklanmakta ise de, bu nakil yetkisinin kötüye kullanılıp kullanılmadığının keyfilik ve nesnellik açısından denetime tabi tutulması gerekir. Zira işverenin sözleşme ve yönetmelikten kaynaklanan değişiklik yapma yetkisi sınırsız değildir. Bu yetkinin keyfi kullanılmaması gerekir. Davacı işçi görev yeri değişikliği yetkisinin işverence kötüye kullanıldığını ileri sürmektedir. Nakil yetkisinin kötüye kullanıldığı ileri sürüldüğünde nakli zorunlu kılan objektif nedenlerin varlığı ortaya konulmalıdır. İşyeri yönetmeliği ve iş sözleşmesinde işverene tanınan görev yeri değişikliği yetkisi işletmenin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplere dayalı olması yönüyle sınırlandırılmış olup, davalı işverence görev yeri değişikliğini zorunlu kılan objektif nedenlere ilişkin delil ibraz edilmemiştir |
|||||
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin red kararına karşı davacı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi davacı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 12.09.2011 tarihinden iş akdinin haksız olarak feshedildiği 11.05.2016 tarihine kadar davalı bankada çalıştığını, en son davalı bankanın bireysel kredi ürünlerinden sorumlu yönetmen olarak çalışan davacının hamileliğinin 37. haftasında doğum iznine ayrıldığını, 4 aylık yasal doğum izni sonrasında müdürüyle konuşup onayını alarak 4 ay da ücretsiz izin aldığını, işe geri döndüğünde ise davacıya şubede çalışmak ya da IT ve Operasyon GMY’liğine bağlı Organizasyonel Gelişim ve Kalite Grubuna bağlı çalışmak alternatiflerinin sunulduğunu, şube alternatifinin kariyerinde gerileme olacağı, teklif edilen diğer alternatifin ise hem küçük bebeği olan davacının evine çok uzak bir işyeri olması hem de kariyeri açısından yaptığı işle alakası olmayan bir iş olması nedeniyle kabul edilmediğini, davalı işverenin bireysel krediler ve segment yönetimi yönetmeni pozisyonunda norm açığı bulunmadığını belirterek bu teklifleri yaptığını, bunun gerçeği yansıtmadığını iddia ederek, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş akdi devam ederken davacının doğum iznine ayrıldığını, sonrasında ücretsiz izin talep ettiğini ve davalı işverence bunun kabul edildiğini, ücretsiz izin bitiminde İnsan Kaynakları ve Stratejik İş Ortaklıkları Grubu tarafından değerlendirme yapılarak banka ihtiyaçları doğrultusunda mevcut unvan, ücret ve özlük hakları korunmak kaydıyla Organizasyonel Gelişim ve Kalite Grubu altında görev teklif edildiğini, davacının bu teklifi kabul etmediğini, bu nedenle bankanın İnsan Kaynakları Yönetmeliğinin ilgili maddesine ve İş Yasası'na göre iş akdinin feshedildiğini, feshin geçerli sebeplerle yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacı ile davalı tarafından imzalanan iş sözleşmesinin birinci maddesi gereğince davalı işveren banka tarafından yapılan görev yeri değişikliğinin esaslı değişiklik olarak kabul edilemeyeceği, davalı işverenin davacıya tüm özlük hakları, ücreti ve ünvanı korunarak tayin teklifi ile gelmiş olması ve davacının bu teklifi "kariyer hedefim doğrultusunda mevcut pozisyonumda göreve devam etmeyi istediğim için" gerekçesiyle reddetmesi sonrası davalı tarafından yapılan feshin, feshin son çare olması ilkesine uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) İstinaf başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilince yapılan istinaf başvurusunda istinaf sebepleri ile gerekçesinin gösterilmemesi ve kararda kamu düzenine aykırılık teşkil edecek bir hususun da bulunmaması gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
F) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davacı vekili tarafından süresinde temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
G) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21'inci madde hükümlerine göre dava açabilir”. Getirilen bu düzenleme ile işçinin iş şartlarında esaslı değişikliği kabul etmemesi halinde işveren ya bu değişikliği yapmamak ya da iş akdini feshetmek zorunda kalmaktadır. Böylece işçi sadece kıdem tazminatı değil, sözleşmenin işveren feshine bağlanan bütün haklarını isteyebilmekte, iş güvencesi hükümlerinden yararlanma koşulları varsa feshin geçersizliğini ve işyerine iadeyi talep edebilme olanağını elde etmektedir. Başka bir anlatımla, işverenin iş akdinde esaslı bir değişiklik yapmak istediği durumlarda işçinin feshe zorlanması yerine sözleşmeyi fesih riski işverene yüklenmektedir.
İşveren tarafından iş şartlarında yapılan değişiklik, işverenin yönetim hakkı kapsamında kalıyorsa esaslı değişiklik sayılmaz. Kısaca, işveren yönetim hakkının kapsamında bulunan konularda tek taraflı değişiklik yapabilir. İşverenin yönetim hakkı yasadan, sözleşmeden ve işyeri uygulamasından kaynaklanabilir. Bu konuda en yaygını, işçinin imzaladığı sözleşme veya sözleşmenin eki niteliğindeki yönetmelik hükümleri ile değişiklik yapılmasını kabul etmesidir. Ancak yönetim hakkı kapsamında kalan değişikliğin, işçinin kişilik haklarına, emredici kurallara ve ahlaka aykırı olmaması, işverenin bu hakkını dürüstlük kuralına uygun kullanması gerekir. Bir başka anlatımla, işveren yönetim hakkı kapsamında kalan değişiklik yetkisi, sözleşme özgürlüğünün sınırları kapsamında incelenmeli, dar yorumlanmalı ve işverenin bu hakkı keyfilik denetimine tabi tutulmalıdır. Yönetim hakkı kapsamında kalan veya sözleşme ile kabul edilen ve geçerli sayılan değişikliklerde, işçinin işverenin bu talimatına uyması gerekir. Aksi halde, değişiklik esaslı değişiklik olmadığından işveren, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II. h maddesi uyarınca ödevleri hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etme veya görev yerine gitmemekten dolayı aynı maddenin g fıkrası uyarınca devamsızlık nedeni ile iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkına sahiptir. Her iki durumda da işçi iş görme borcuna aykırı davranmaktadır. İşveren haklı fesih yerine nedeni belirtmek, yazılı yapmak ve işçinin savunmasını almak sureti ile iş sözleşmesinin geçerli nedenle de feshedebilir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı işyeri İnsan Kaynakları Yönetmeliği'nin 5.4.2. maddesi b bendinde yer alan “Ücretsiz izinden döndüğünde, personel kadro olanak ve ihtiyaçları doğrultusunda öncelikle eski ünitesinde veya o tarihte ihtiyaca göre farklı bir ünitede göreve başlatılabilir veya kadro olanakları elvermediği taktirde başlatılmayabilir” düzenlemesi ile işverene nakil yetkisi tanındığı ve yine davacı ile davalı işveren arasında imzalanan belirsiz süreli iş akdinin 1. maddesinde de "Personel, bankaca görev yerinin değiştirilmesini bu sözleşme nedeniyle hizmet gereğine göre yurt içi ve yurt dışında geçici görevlendirilmeyi, atamalarda şehirler arası dahi olsa hizmet gereklerini yerine getirmeyi kabul eder." denildiği, işveren tarafından davacının doğum izni sonrası kullandığı ücretsiz izninin bitiminde bankanın ihtiyaçları gerekçesiyle görev yeri değiştirilerek Organizasyonel Gelişim ve Kalite Grubu altında görev teklif edildiği, davacının görev değişikliği teklifini gerek iş deneyimi gerek kariyer hedefi doğrultusunda mevcut pozisyonunda görevine devam etmek istediği gerekçesiyle kabul etmediği, bunun üzerine de iş akdinin davacının görev değişikliği teklifini kabul etmemesi nedeniyle İş Kanunu'nun 17 ve 18. maddeleri doğrultusunda feshedildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar nakil yetkisi sözleşme ve yönetmelikten kaynaklanmakta ise de, bu nakil yetkisinin kötüye kullanılıp kullanılmadığının keyfilik ve nesnellik açısından denetime tabi tutulması gerekir. Zira işverenin sözleşme ve yönetmelikten kaynaklanan değişiklik yapma yetkisi sınırsız değildir. Bu yetkinin keyfi kullanılmaması gerekir.
Davacı işçi görev yeri değişikliği yetkisinin işverence kötüye kullanıldığını ileri sürmektedir. Nakil yetkisinin kötüye kullanıldığı ileri sürüldüğünde nakli zorunlu kılan objektif nedenlerin varlığı ortaya konulmalıdır.
İşyeri yönetmeliği ve iş sözleşmesinde işverene tanınan görev yeri değişikliği yetkisi işletmenin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplere dayalı olması yönüyle sınırlandırılmış olup, davalı işverence görev yeri değişikliğini zorunlu kılan objektif nedenlere ilişkin delil ibraz edilmemiştir.
Sonuç olarak, hem davacıyı eski işyerine almayan ve hem de değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını ispatlayamayan işverenin yaptığı feshin haklı veya geçerli nedene dayanmadığı anlaşıldığından, işe iade davasının kabulü yerine yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
4857 sayılı İş Yasası'nın 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1-İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi ve İlk Derece Mahkemesi kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3-Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5-Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. uyarınca belirlenen 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Alınması gereken 44,40 TL. karar- ilam harcından davacının yatırdığı 29,20 TL. peşin harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL. karar- ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacının yaptığı harçlar dahil toplam 527,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8- Taraflarca yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde ilgilisine iadesine,
9-Yatırdığı temyiz harcının isteği halinde davacıya iadesine, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine,
Kesin olarak 07.01.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.