İlgili Kanun / Madde
6356 S. STK/25
6100 S. HMK/400
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2021/5154
Karar No. 2021/9538
Tarihi: 25.05.2021
l İŞ MÜFETTİŞİ TARAFINDAN HAZIRLANAN RAPORUN SİSTEME İLK GİREN HALİYLE GEÇERLİ OLDUĞUNU TESPİTİNDE SENDİKANIN HUKUKİ YARARI OLDUĞU
l DELİL TESPİTİ
l DELİL TESPİTİNDE MAHKEMENİN SADECE MADDİ VAKALARIN TESPİTİ İLE YETİNECEĞİ ESASA GİRMEYECEĞİ
ÖZETİ: Somut uyuşmazlıkta; davacı Sendika tarafından yapılan şikâyet üzerine iş müfettişi Ö. K. E. tarafından düzenlenen raporun sisteme girilen ilk hali ile geçerli olduğu, kendilerine tebliğ edilen raporun ise geçerli olmadığının tespiti talep edilmiş, İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine dair verilen ilk karar da -özetle-, davanın hukukî nitelendiril-mesinde hataya düşüldüğü, talebin 6100 sayılı HMK.’nın 400. maddesi kapsamında delil tespiti olduğu ve davacının bu davadaki tespit talebinde hukukî yararının bulunduğu kabul edilerek sonuca gidilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bilindiği üzere, delil tespitinin konusu maddi vakıalar olup, burada vakıanın tespiti ile yetinilip, uyuşmazlığın esasına ilişkin bir değerlendirme yapılmamalıdır. Başka bir ifadeyle, Mahkemece vakıanın olup olmadığının tespiti ile yetinilmeli, davacının haklı olup olmadığı hususu irdelenmemelidir.
Dolayısıyla, Mahkemece davacının iddia ettiği vakıanın, yani sisteme ilk girilen müfettiş raporunda sendikal feshin varlığına ilişkin bir değerlendirmesinin bulunup bulunmadığının tespiti ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde davacının haklı olup olmadığı yönünde bir değerlendirmeyle sonuca gitmesi usule aykırıdır.
DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin bankacılık işkolunda kurulu bir işçi sendikası olup şu aşamada A. TAŞ'de örgütlenmesinin mevcut olduğunu, uzun yıllardır A. TAŞ ile bağıtlanan TİS'lerinde taraf sendika da müvekkilinin olduğunu, uzun yıllardır örgütlü olduğu A. TAŞ, özellikle 2008 yılından sonra sendikaya karşı adeta savaş açmış ve bankadan sendikayı silme operasyonuna başlattığını, 2015 yılında açılan yetki itirazı davasında müvekkilinin yaklaşık %49'luk üye sayısı ile yetkiyi almışken 2017 yılındaki yetki tespitine karşı açılan yetki davasında yeni gelen bilirkişi raporunda belirlenen çoğunluk %40,9' olduğunu, 2 yıldan kısa bir süre içerisinde müvekkilinin üye sayısının yaklaşık %8'den fazla bir oranda azaldığını, müvekkilinin 25.07.2017 tarihinde sendikasızlaştırma çabaları ve başka bir takım hukuka aykırı eylemler nedeni ile A. TAŞ hakkında Bakanlık nezdinde şikayet yoluna gittiğini, bu şikayet başvurusunun, normal bir süreç olup kısa bir inceleme ile sonuçlandırılması gerekirken tam 10,5 ay sonra yani neredeyse 1 yıl sonra sonuçlandırıldığını ve 10,45 ay için kısa bir kelime sayısı ile cevap verilip şikayetlerinin olumsuz sonuçlandığının bildirildiği, 12.01.2018 tarihinde hazırlandığı ve sisteme kayıt edildiği belirtilen bir rapor sonucunun bu kadar uzun süre bildirilmemesinin hayatın olağan akışına ve davalı kurumun iş akışına aykırı olduğunu, bu arada müvekkilinin daha önce de birçok kez başvuru yaptığını, yaklaşık 11 aylık bir süreci hiç yaşamadığını, bu nedenle alınan haberler bu davanın açılması zorunluluğunu doğduğunu iddia ederek sisteme kaydedilen ve gerçek tespit ve değerlendirmeleri içeren raporun geçerli olduğunun ve müvekkiline tebliğ edilen halinin geçerli olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Yargılama Safhasının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, iptali talep edilen T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 12/01/2018 tarih ve 7229-İNC-02 10524-İNC-01 sayılı raporun incelenmesinde, değerlendirme bölümü ile sonuç ve kanaat bölümünde işyerinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun bazı hükümlerinin eksik uygulanması ile ilgili genel olarak tespitlerde bulunulduğu, her ne kadar dava dışı A. T.A.Ş aleyhine idari para cezasının uygulanmasının uygun olacağı belirtilmiş ise de davacı aleyhine idari para cezası içermediği, bu hali ile maddi olaylara dayalı tespit içeren rapor niteliğinde olduğu ve açılacak davalarda delil niteliğinde bulunduğu, açıklanan sebeplerle davacının raporun iptalini istemede hukuki yararının bulunmadığı, ayrıca davacı vekili tanık dinletme talebinde bulunmuş ise de, dinlenecek tanık beyanlarının hükme etki etmeyeceği kanaatiyle bu yöndeki talebin reddine karar verildiği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1-h. ve 115/2. Maddeleri gereğince davacının hukukî yararının bulunmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, somut uyuşmazlıkta; davacı Sendika tarafından yapılan şikâyet üzerine iş müfettişi Ö. K. E. tarafından düzenlenen raporun sisteme girilen ilk hali ile geçerli olduğu, kendilerine tebliğ edilen raporun geçerli olmadığının tespiti talep edilmiştir. Sisteme kayıt edilen ilk halinin geçerli olduğu, taraflarına tebliğ edilenin geçersiz olduğu talep edilen raporda, isimleri de zikredilerek işçilere ilişkin somut saptamalar içermediği, maddi vakıalara ilişkin tespitler içerdiği de gözetildiğinde yerel mahkeme gerekçesinin dosya kapsamına uygun olduğu, tanık dinlenmesi başkaca delil toplanmasının sonuca etkisinin olmadığı anlaşılmakla, kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin bu kararı Dairemizin 27.11.2019 tarihli, 2019/5464 E. ve 2019/21017 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan İlk Derece Mahkemesince, “… Davacı tanığının beyanlarının Bakanlık mevzuatı kapsamında değerlendirilmesi bakımından yasal iç mevzuat getirilerek yapılan değerlendirmede,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin "Raporların işleme konulması" başlığını taşıyan 57 inci maddesinde yer alan;
"(1) İl müdürlüklerine ve/veya ilgili birimlere gereği yapılmak üzere doğrudan gönderilen iş teftişi raporlarında belirtilen işlemler geciktirmeksizin yerine getirilir. Ancak, raporda maddi hata veya mevzuata açıkça aykırı yönler bulunması halinde, rapor işleme konulmaz ve aykırılık gerekçeleriyle birlikte Başkanlığa intikal ettirilir. Başkanlığın vereceği karar, Bakanlık görüşü olarak uygulamaya esas alınır. Başkanlığın görüşü, ilgili İl Müdürlükleri ve/veya birimler ile ilgili grup başkanlığına gönderilir.
…
(3) İdari teftişler sonucu düzenlenen raporlar, Başkanlık tarafından incelendikten sonra Bakana sunulur. Ancak, raporda düzeltilmesi veya tamamlatılması gereken hususlar varsa, bunların giderilmesi, raporu düzenleyen müfettişten yazılı olarak istenir. Rapordaki inceleme eksikliği Başkanlığın talebi üzerine ilgili müfettişçe giderilir. Eksik incelemeye ilişkin hususlar haricinde müfettişin, Başkanlığın görüşüne katılmaması halinde, müfettişin görüşü ile birlikte Başkanın görüşünün de belirtildiği onay hazırlanarak, Bakana sunulur. Bakanca onaylanan görüş doğrultusunda işlem yapılır.
(4) Üçüncü fıkrada belirtilen idari teftiş raporlarının birden fazla müfettiş tarafından düzenlenmesi ve müfettişler arasında raporun sonuçları ile ilgili görüş farklılıklarının bulunması halinde, bu farklılıklar raporda gerekçeleriyle birlikte belirtilir. Rapor Başkanlık tarafından incelenir. Raporda mevcut farklı görüşlerden değiştirilmesi istenen husus ilgili müfettişten yazılı olarak istenir. Müfettişin isteğe katılmaması halinde, müfettişlerin farklı görüşleri ile birlikte Başkanın görüşünün de belirtildiği onay hazırlanarak, Bakana sunulur. Bakan tarafından onaylanan görüş doğrultusunda işlem yapılmak üzere rapor ve ekleri, gereği için Başkanlıkça ilgili birimlere ve/veya mercilere gönderilir. " düzenlemesi gereği, müfettiş raporuna ilişkin değerlendirme mercinin Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Bakanlık makamı olduğu, İş Teftiş Kurulu ve İş Teftiş Kurulu Başkanının, İş Müfettişlerince sunulan raporları inceleme, değerlendirme, eksiklik ve hukuka aykırılık tespit etmeleri durumunda raporun değiştirilmesini isteme yetkilerinin bulunduğu, en nihayetinde Bakan tarafından onaylanan görüş doğrultusunda işlem yapıldığı yönünde ki yasal düzenlemeler karşısında henüz resmiyet kazanmamış olan bir raporun mahkeme kararı ile geçerli kabul edilmesinin kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olmadığı, resmiyet kazanmamış raporun her ne şekilde olursa olsun sisteme yüklenmiş ve ilgililer tarafından içeriğinin öğrenilmiş olmasının sonucu değiştirmeyeceği, mahkemelerce yerindelik denetimi yapılamayacağı ve idare yerine geçerek işlem tesis edilemeyeceğinden bu hususta tanık anlatımlarına itibar edilemeyeceği, davacı tarafça rapor hakkında sahtelik iddiası ileri sürülmediği gibi raporun işleme konulması safhasında hukuka aykırılık tespit edilemediği, dolayısıyla dava konusu teftiş raporuna ilişkin olarak davacı tarafça resmi kayıtların aksi kanıtlanamadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu:
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Dosya içeriğine göre; evleviyetle İlk Derece Mahkemesince bozma ilamı gereğinin yerine getirilip getirilmediğinin meselesinin ele alınması gereklidir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı Sendika tarafından yapılan şikâyet üzerine iş müfettişi Ö. K. E. tarafından düzenlenen raporun sisteme girilen ilk hali ile geçerli olduğu, kendilerine tebliğ edilen raporun ise geçerli olmadığının tespiti talep edilmiş, İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine dair verilen ilk karar da -özetle-, davanın hukukî nitelendirilmesinde hataya düşüldüğü, talebin 6100 sayılı HMK.’nın 400. maddesi kapsamında delil tespiti olduğu ve davacının bu davadaki tespit talebinde hukukî yararının bulunduğu kabul edilerek sonuca gidilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bilindiği üzere, delil tespitinin konusu maddi vakıalar olup, burada vakıanın tespiti ile yetinilip, uyuşmazlığın esasına ilişkin bir değerlendirme yapılmamalıdır. Başka bir ifadeyle, Mahkemece vakıanın olup olmadığının tespiti ile yetinilmeli, davacının haklı olup olmadığı hususu irdelenmemelidir.
Dolayısıyla, Mahkemece davacının iddia ettiği vakıanın, yani sisteme ilk girilen müfettiş raporunda sendikal feshin varlığına ilişkin bir değerlendirmesinin bulunup bulunmadığının tespiti ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde davacının haklı olup olmadığı yönünde bir değerlendirmeyle sonuca gitmesi usule aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle usule aykırı verilen kararın, tekrar bozulmasını gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.05.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.