ÖZETİ: Davalı hastane tarafından 16/09/2023 tarihli davacıya hitaben yazılan evrak ile 16/09/2023 tarihinde davacının kardeşi tarafından hastane yetkilileri ve hastaneye yönelik hakaret ve tehdit dozlu konuşmalar yaptığını ve bu sebeple iş akdini işveren tarafından haklı nedenle feshedildiği iddiasında bulunmuş ise de davacının kardeşi hakkında bu sözler nedeniyle bir ceza dosyasının mevcut olmadığı, aynı zamanda davacının kardeşinin söylemiş olduğu sözlerden dolayı davacının sorumlu tutulamayacağı, davacının işinde yapılan değişikliğin esaslı bir değişiklik olduğu, muvafakatinin alınması gerektiği, yine davacının bölüm değişikliğini çevresine veyahut ailesine söylemesi hususunun hastane sırrını ve bilgilerini ifşa etmesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olamayacağından iş akdinin haklı nedenle davalı işveren tarafından feshedildiği husussunun ispatlanamaması sebebiyle davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmüştür.
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan kararın istinaf yolu ile incelenmesini davacı vekilinin yasal süre içerisinde istemesi üzerine, Hakim Mustafa Akay tarafından düzenlenen rapor ile dosyadaki tutanaklar ve belgeler okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 03.05.2016 – 18.09.2023 tarihleri arasında davalı iş yerinde biyomedikal teknikeri olarak çalıştığını, davalının haklı ve geçerli neden olmaksızın iş akdini feshettiğini, işten çıkış kodunun 46 olarak bildirildiğini, 46 kodunda belirtilen hiçbir hususa yönelik aykırı davranışı olmadığını, yeni doğum (14.02.2023) yapmış olması nedeni ile işten çıkartıldığını, davacının çalışmasını özverili şekilde sürdürdüğünü, doğum iznine 32. haftada (06.02.2023) çıktığını, 16 haftalık yasal izni bulunduğunu, yıllık izninin 1 ayını ve raporlu süreleri de geçirdikten sonra 06.09.2023 tarihinde işine geri döndüğünü, işe döndüğünde çalışma biriminin değiştirildiğini, sekreter olarak çalışmasının istendiğini, davacının bunu istemediğini bildirdiğini, ancak herhangi bir işlem yapılmadığını, SGK nezdinde de “biyomedikal cihaz teknikeri” olarak meslek kodunun girilmiş olduğunu, davalının kötü niyetle hareket ettiğini, gönderildiği yerin eğitim seviyesinden düşük bir konum olduğunu, davacının erkek kardeşinin davalı hastanede özel sağlık sigortalısı olduğunu, davacının hastaneye geldiğinden haberinin olmadığı bir gün yaşanan sorun nedeniyle hasta hizmetleri müdürü ile davacının kardeşinin tartıştığını, daha sonra davacının savunma alınmak üzere çağrıldığını ve davacının bu anda haberdar olduğunu, bu olay yüzünden fesih işleminin gerçekleştirildiğini, davalının feshin son çare olması ilkesine uymadığını, uzun yıllardır hizmet veren davacının yukarıda izah edilen olay nedeniyle iş akdinin sonlandırılmasının haksız ve ağır olduğunu, eşitlik ilkesine aykırı davranıldığını, davalı tarafından bir sebep oluşturulduğunu, asgari ücret karşılığında çalıştığını, yemek hakkı bulunduğunu, bu nedenlerle; feshin haksız ve geçersiz olduğunun tespiti ile geçersizliğine ve davacının işe iadesine, boşta geçen süre için davacının 4 aylık ücreti ve 8 aylık ücret üzerinden işe başlatma başlatmama tazminatı ödenmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve dayanaksız olduğunu, iş akdinin doğum yapması nedeniyle feshedilmediğini, söz konusu feshin 7 ay sonra gerçekleştiğini, çalıştığı birimde geçici personel görevlendirildiğini, davacının kardiyoloji bölümüne bağlı efor testlerinin yapıldığı birimde çalıştığını, yoğun bir birim olduğunu, davalı şirketçe tamamen iyi niyetle daha fazla yorulmaması adına yeni anne olması nedeniyle eski biriminde çalışabileceği gibi doktor asistanı olarak da çalışabileceği hususunun bildirildiğini, bu işin yorucu olmadığını, mesaisinin daha net olduğunu, davacının doktor asistanı olarak kendisinin kabul ederek çalışmaya başladığını, davacının menfaatine bir değişiklik olduğunu, davacının kardeşinin 1 hafta sonra hasta hizmetleri müdürünün odasını bastığını, hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, kardeşinin hastanenin işleyişine ilişkin özel bilgileri dile getirdiğini, dolayısıyla davacının müvekkilleri şirkete dair gizli ve özel bilgileri 3. şahıslarla paylaştığının ortaya çıktığını, çalışma koşulları ile ilgili bilgilerin üçüncü şahıslar tarafından öğrenildiğini, bu olaydan dolayı davacının iş akdinin sonlanmasına kendi kusurlarıyla neden olduğunu, olaydan dolayı müvekkili şirketin itibarının zedelenmesine neden olduğunu, prestij ve menfaatine zarar verecek davranışlardan kaçınma, sır tutma yükümlüğünün ihlal edildiğini, iş akdinin haklı nedenlerle feshedildiğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Davacının davalı hastanede kardiyoloji bölümünde eforda çalışmakta iken doğum iznine ayrıldığı, doğum izni sonrası hastane yönetimince davacının doktor yanında sekreter olarak görevlendirildiği, davacının görev yeri değişikliği üzerine davacının kardeşinin hasta hizmetleri müdürü Burak Şenol’un odasına giderek hastaların ve diğer personelin duyacağı şekilde yüksek sesle konuştuğu, hastanenin iç işleyişi ile ilgili ve davacının görev yeri değişikliği ile ilgili beyanlarda bulunduğu, “hastaneniz b.k gibi şeklinde” hakaret içerikli söylemlerde ve Burak Şenol’un şahsına ve hastaneye yönelik tehditvari söylemlerde bulunduğu anlaşılmıştır. Tanık olarak dinlenilen davacının kardeşi Mahkememiz huzurunda davacının kendisi yüzünden işten çıkarıldığını ve hastane yönetimine karşı tehdit içerir sözler söylediği iddiasını (başka bir sebeple söylediğini iddia etmiş ise de) ikrar etmiş olup, konuşmalara başhemşire Z. K’ın şahit olduğu ve Z. K’ın davalı iddialarını doğruladığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından fesih gerekçelerinde şirket sırlarının 3. kişilerle paylaşılmasının ileri sürüldüğü, ancak davacının kardeşinin hastanenin para cezası aldığı gibi bilgileri sosyal medya kanalı üzerinden öğrendiğini beyan ettiği, işyerine ait bilgi ve sırlarının 3. kişilerle paylaşılması iddiasına esas dosya kapsamında başkaca delil bulunmadığı, bu haliyle davalının şirket bilgi ve sırlarının 3. kişilerle paylaşılması iddiasını ispat edemediği, ancak davacı tarafından hastaneye verilen yazılı savunmada yeri değiştirildiğinde duyduğu üzüntüyü ailesiyle paylaştığını beyan ettiği, bu olayın ertesi günü davacının kardeşinin hasta hizmetleri müdürünün odasına gelerek tartıştığı ve davacının yerinin değiştirilmesi nedeniyle benim ablamın yerini değiştiremezsiniz, çalıştıramazsınız, benim ablamı ne hakla başka bölüme veriyorsunuz gibi sözler söyleyerek hasta hizmetleri müdürüne ve hastaneye karşı tehditvari sözler sarf ettiğinin sabit olduğu, her ne kadar eylem bizzat davacı tarafından yapılmamış olsa da, davacının işyerinde yaşadığı görev değişikliğini kardeşine iletmesi üzerine kardeşinin gelerek iş yerinde tartışma çıkardığı, hasta hizmetleri müdürüne ve davalı hastaneye yönelik tehditvari söylemlerde bulunduğu, hastane içinde diğer çalışanların ve hatta hastaların duyacağı şekilde gerçekleşen tartışma nedeniyle işyerinin itibarını sarsıldığı, davacının kardeşinin eski görev yerinde görevlendirilmesine ilişkin beyanlarda bulunduğu, işyerinin işleyişine müdahale ettiği,bu haliyle çalışma düzeninin bozulmasına, işyerinin itibarının sarsılmasına işyerinde yaşanan olayı aktararak kardeşinin işyerine gelip tartışma çıkarmasına yol açan davacının neden olduğu, eylemin işyeri disiplin ve düzenine aykırı, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış niteliğinde olduğu, belirtilen nedenle feshin son çare olması ilkesi ve ölçülülük ilkesine uygun olduğu hususları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, eylemin bizzat davacı tarafından gerçekleştirilmemesi nedeniyle haklı nedenle fesih nedeni olmasa da geçerli nedenle fesih sebebi olduğu kanaatine varılarak, mahkememizce davacının işe iade talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Kararı davacı vekili istinaf etmiş,
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1-Kayseri 5. İş Mahkemesi 23.07.2024 tarihli gerekçeli kararında; ”…davacının görev yeri değişikliği üzerine davacının kardeşinin hasta hizmetleri müdürü Burak Şenol’un odasına giderek hastaların ve diğer personelin duyacağı şekilde yüksek sesle konuştuğu, hastanenin iç işleyişi ile ilgili ve davacının görev yeri değişikliği ile ilgili beyanlarda bulunduğu, hakaret içerikli söylemlerde ve Burak Şenol’un şahsına ve hastaneye yönelik tehditvari söylemlerde bulunduğu anlaşılmıştır” şeklinde belirtilmişse de bu hususu destekler tek tanık anlatımı hali hazırda davalı iş yerinde çalışmakta olan ve dolayısı ile tarafsızlıktan uzak beyanda bulunan Z K. olduğunu, B. Ş, söz konusu tanığın da amiri konumunda olduğunu, hal böyleyken anılı tanığın tarafsız ve gerçekleri yansıtır anlatımlarda bulunmasını beklemek hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yalnızca bu soyut beyanlara ihtiva edilerek davanın reddine karar verilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf başvuru sebep ve gerekçeleri ile kamu düzeni kapsamında Daire önüne gelen uyuşmazlık dikkate alınmak sureti ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu;
Davalı hastane tarafından 16/09/2023 tarihli davacıya hitaben yazılan evrak ile 16/09/2023 tarihinde davacının kardeşi tarafından hastane yetkilileri ve hastaneye yönelik hakaret ve tehdit dozlu konuşmalar yaptığını ve bu sebeple iş akdini işveren tarafından haklı nedenle feshedildiği iddiasında bulunmuş ise de davacının kardeşi hakkında bu sözler nedeniyle bir ceza dosyasının mevcut olmadığı, aynı zamanda davacının kardeşinin söylemiş olduğu sözlerden dolayı davacının sorumlu tutulamayacağı, davacının işinde yapılan değişikliğin esaslı bir değişiklik olduğu, muvafakatinin alınması gerektiği, yine davacının bölüm değişikliğini çevresine veyahut ailesine söylemesi hususunun hastane sırrını ve bilgilerini ifşa etmesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olamayacağından iş akdinin haklı nedenle davalı işveren tarafından feshedildiği husussunun ispatlanamaması sebebiyle davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmüştür.
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görülerek 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince Kayseri 5. İş Mahkemesinin 2023/389 Esas ve 2024/254 Karar sayılı kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile, HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince Kayseri 5. İş Mahkemesinin 2023/389 Esas ve 2024/254 Kararsayılı kararının KALDIRILARAK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle;
B-Davalı işverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının davalı nezdindeki İŞİNE İADESİNE,
2-Davacının kanunî sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalı tarafından ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih sebebi ve kıdemi dikkate alınarak davacının 4 aylık brüt ücreti tutarı olan 53,658,00 TL olarak belirlenmesine,
3-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde boşta geçen süre için hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret ve diğer hakları olan brüt 61,959,28 TL’nin davalı tarafça davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine,
4-Hesaplamalar brüt olduğundan yasal kesintilerin ödeme anında dikkate alınmasına,
Alınması gerekli 427,60 TL harçtan, dava başında yatırılan 269,85 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 157,75 TL harcın davalı taraftan tahsil edilerek HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
Bakanlık bütcesinden karşılanan 1.600,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan HAZİNE LEHİNE TAHSİLİNE,
Kendisini bir vekil ile temsil ettiren davacı yararına 30.000,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan toplam 2.372,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK 333. Maddesi gereğince karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
C-Davacı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla;
1-)İstinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-)İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-)Davacı tarafından yapılan 514,00 TL istinaf yargılama gideri ile1.169,40 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 1.683,40 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-)Davacı tarafından istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana iadesine,
5-)Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8’inci maddesi uyarınca davanın niteliği itibariyle KESİN olmak üzere 16/10/2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.